Çocuk istismarı davalarında yargının yanlışları

TBMM'de çocuklara yönelik istismar olaylarını araştırmak için kurulan komisyonun taslak raporu hazırlandı. Raporda çocukların ifadelerinin gerektiği gibi alınmadığı belirtildi.

Google Haberlere Abone ol

Hülya Karabağlı  [email protected]

DUVAR - Karaman’da 10 çocuğa tacizin ortaya çıkmasından sonra TBMM’de kurulan 'başta cinsel istismar olmak üzere, çocuklara yönelik her türlü istismar olaylarını araştırma komisyonu' taslak raporunda görüşlerine yer verilen Avukat Mine Güliz Baykal, istismara uğrayan çocukların ifadesinin ve beyanının doğrudan uzman tarafından cumhuriyet savcısı gözetiminde alınması gerektiğine  söyledi. "Cumhuriyet savcısı ya da kolluk çocukla doğrudan temasa geçmemelidir” diyen Avukat Baykal, “Cumhuriyet savcısı tarafından 7 yaşındaki bir kız çocuğuna şu soru sorulmaktadır; 'Baban ereksiyon oldu mu?' Bu soruyla çocuk istismara uğradı mı, uğramadı mı tespit edilmeye çalışılıyor. Yasada var olan düzenlemede mağdur çocukla ilgili bu konuda bir eksiklik bulunmaktadır” eleştirisinde bulundu.

Komisyon raporunda yer avukat ve akademisyenlerin  değerlendirmeleri şöyle.

POLİS-SAVCI ÇOCUĞA SORU SORMASINI BİLMİYOR

Türk-Alman Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı ve İstanbul Üniversitesi Adlı Tıp Enstisüsü Sosyal Bilimler Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatih Selami Mahmutoğlu: Çocuklarla ilgili yaşanan önemli problemlerden biri, çocuklar arasındaki rızaya dayalı cinsel ilişkidir. Eğer bir küçüğün başka bir küçüğe karşı istismar fiilini anlayarak ve kavrayarak işlediği sonucuna ulaşılırsa, artık çocukların Türk Ceza Kanunu’nda yer alan bütün suçları işleyebileceği gibi anlamsız bir sonuç üretilmiş olur; bu kabul edilemezdir. Polisler, savcılar, hâkimler, diğer uzmanlar çocuğa soru sormasını bilmemektedir. Adliyeye çocuk geldiğinde çocuğa ilk soru “Şunu şöyle yaptı mı?” Bu durum teknik devlet olamamanın getirdiği sorunlardır. Bir başka konu, ceza sorumluluğuna ilişkin yaş düzenlemesiyle ilgilidir. 0-12; 12-15; 15-18 cezada yaş gruplarına ilişkindir. 19 yaşında bir çocuk, 17 yaşında bir kişiyle rızasıyla cinsel ilişkiye girmekte ancak, kanun suç olarak tarif etmektedir. Yaptırımlara bakıldığında, 18 yaşın altında durum çok farklıdır. 18 yaşın üstü, yani 19 olduğunuz zaman ise durum çok farklılaşmaktadır O nedenle bir gençlik ceza hukuku veya Almanların yaptığı gibi 18-21 yaş arası bir dönemi düşünemez miyiz? Türkiye’de 16, 17 yaşındaki evliliklere dahi karşı olduğunu ifade etmiştir. Bu sosyolojik gerçek üzerinden bu problem çözülememektedir. 16 yaşında mahkeme kararıyla, 17 yaşında ailenin rızasıyla evlilikler yaptırılmaktadır. Türkiye’de 18 yaş altındaki evliliklere sıcak bakmadığını ifade etmiştir.

AİLE İÇİ CİNSEL ŞİDDET

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Devrim Güngör: Fail açısından konu ele alındığında faili kimdir bu suçların? Toplumun her kesiminden çıkabilmektedir. Basının da etkisiyle toplumda bir suçlu tipi yaratılmaktadır. “Bu eğitimsiz, cahil, kamyon şoförü, dolmuş şoförü. Çocukları istismar eder, tecavüz eder” gibi bir algı yanlıştır. Çünkü bu tür fiilleri işleyenler toplumun her kesiminden olabilmekte; üniversite hocası da, hâkim de, hekim de olabilmektedir. Bunun sosyoekonomik düzeyle bir bağlantısı kurulabilir. Fail tipi yaratıldığında toplum kendisini de rahatlatmakta, çünkü kendi dışında yaratılan bir fail tipinin bize ve yakın çevremize hiç bulaşmadığını düşünmekte ve ne ölçüde yaygın olduğu konusunda da başımızı kuma gömmekteyiz. Her kesimden çıkabilir olması aynı zamanda yaygınlığına da işaret etmektedir. Dolayısıyla bunlar çok marjinal tipler değildir. Türkiye açısından en önemli sorunlardan biri aile içi cinsel şiddettir. Ensest bunun en ağır örneğidir. Bu noktada ensestin cezalandırılması sadece TCK 103 üncü madde kapsamında değerlendirilmekte yani kişi çocuk yaşta ise bir istismara vücut vermekte, yetişkinler bakımından bir cezai düzenleme bulunmamaktadır. Bunun üstünde durmak gerekmektedir. Bu konudaki rakamlar siyah rakamlar olduğu için, üstü örtüldüğü için dünyanın hemen hemen yer yerinde gerçek sayının en iyi ihtimalle üçte biri adliyeye yansımaktadır. Dolayısıyla Türkiye açısından adliyeye yansıyan olayları en az 4 ile, 5 ile çarpmak gerekmekte ve bu konuda fısıltı gazetesi en iyi kaynağı oluşturmaktadır. Ensestin çok yaygın olduğu görülmektedir. Çocuk üzerinde en kalıcı izi bırakan da cinsel istismara kendi yakınları tarafından maruz kalmasıdır çünkü çocuğa birtakım davranışlar, birtakım fiiller haz verebilir ancak, bunların ne anlama geldiğini bilme imkânına sahip değildir.

Karaman sanığı için 'hadımlık' cezası önerildiKaraman sanığı için 'hadımlık' cezası önerildi

Avukat Mine Güliz Baykal: Asıl büyük istismarın soruşturma ve kovuşturma sürecinde yaşandığı ifade edilmiştir. İfadenin ve beyanın doğrudan uzman tarafından Cumhuriyet savcısı gözetiminde alınması gerekmektedir. Cumhuriyet savcısı ya da kolluk çocukla doğrudan temasa geçmemelidir. Cumhuriyet savcısı tarafından 7 yaşındaki bir kız çocuğuna şu soru sorulmaktadır, “Baban ereksiyon oldu mu?” Çocuk bu soruyla istismara uğradı mı, uğramadı mı tespit edilecek. Yasada var olan düzenlemede mağdur çocukla ilgili bu konuda bir eksiklik bulunmaktadır.

Mağduriyetin giderilmesi yanında mağduriyeti oluşturan kişinin yani esas failin de doğru tespit edilmesi gerekmektedir. Esas failin doğru tespit edilebilmesi için de mağdur çocukla ilk temas anından itibaren dünyada da kabul gören birtakım mülakat tekniklerine uyulmuş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, doğru soruyla mahkemeler nezdinde ve toplumsal olarak da şu tartışma yapılmaktadır. Çocuk yalan söyler mi, söylemez mi? Avukatlar diyor ki: “Çocuktur bu yalan söyler” Hâkimler, savcılar diyor ki; “Çocuk niye yalan söylesin?” Temel sorun bu değildir. Çocuk bilişsel ve zihinsel gelişim itibarıyla evreler arasında farklılık gösteren, ilk çocukluk, son çocukluk dönemi itibarıyla ve gelişim itibarıyla gösterdiği farklılıklarda da anlama, kavrama ve değerlendirmesi özel bir uzmanlığı gerektiren bir varlıktır. Dolayısıyla çocuk doğru ya da yalan söylüyor üzerinden gidilmemelidir. Cumhuriyet savcısı, kolluk ve mahkeme hâkimi doğrudan çocuğa soru sormamalıdır, sorular uzman vesilesiyle sorulmalıdır. Çünkü çocuğun zihni kirlendiği zaman doğru fail tespit edilememektedir. Dolayısıyla çocuğa gösterilen kişi ceza alırken, esas fail dışarıda icraatlarına devam edebilmektedir. Dolayısıyla, bunun için mülakat teknikleri çok önemlidir.

Mağdur çocukla ilgili olarak sosyal inceleme raporunun düzenlenmesi gerekmektedir. Bu husus özelikle doğru failin tespiti noktasında kanunda olmayan bir şeydir. Çünkü mağdur çocuğun ve ailesinin özellikle aile içi ilişkilerde tanınması ve istismar olgusunun kimin tarafından  yaratıldığının doğru tespiti adına doğru bir incelemeyle, sosyal inceleme raporunun olması gerekmektedir.

Mağdur çocuğa ilişkin olarak sürecin başından itibaren her evrede, sosyal inceleme uzmanının yargılamada bulunması gerekmektedir. Çocuk duruşmada olmadığı zaman da tüm yargılama boyunca olması ve mağdur çocuğun olduğu duruşmanın da kapalı yapılması gerekmektedir.

Cinsel istismar oldukça ağır sonuçları olan, irrite edici bir şeydir ancak, cinsel istismarın telafisi adı altında, soruşturma ve kovuşturma süreci içerisinde bizzat devlet eliyle oluşturulan istismarın çok daha olumsuz ve büyük sonuçları olmaktadır. Yasal olarak buna ilişkin eksiklikler var ve bunun da düzeltilmesi gerekmektedir