Korutürk: HDP'siz Yenikapı ruhu büyük hata

CHP eski milletvekili Osman Korutürk Türkiye'nin AK Parti öncesinden daha kötü durumda olduğunu öne sürdü. Emekli diplomat, 'Türkiye'nin barış politikasını terk ederek Ortadoğu'nun çivisini çıkardığını' söyledi.

Google Haberlere Abone ol

Özlem Akarsu Çelik  [email protected]

ANKARA - Birleşmiş Milletler nezdindeki Türkiye Daimi Temsilciliği'nde Daimi Temsilci Yardımcısı ve 2003-2005 yılları arasında Türkiye'nin Irak Özel Temsilcisi olarak görev yapan Osman Korutürk, emekli olduktan sonra CHP Parti Meclisi'ne girdi, 2011 seçiminde CHP'den İstanbul milletvekili seçildi ve 7 Haziran 2015 seçimine kadar Meclis'teydi .

6'ncı Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün oğlu olan Osman Korutürk Duvar'ın gündemle ilgili sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Eylül 2014'te Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'ndaki konuşmasında BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesinin (ABD, Rusya, İngiltere, Çin, Fransa) BM’yi etkisiz hâle getirdiğini ifade ederken kullandığı ve sonra slogan haline gelen "Dünya beşten büyüktür" sözüne atıf yapan Korutürk şöyle dedi: "Yurtta sulh cihanda sulh" sözü, "Dünya beşten büyüktür" gibi bir tekerleme değildir.

Korutürk'ün açıklamaları şöyle:

'TÜRKİYE BARIŞ POLİTİKASINI TERK ETTİ'

15 Temmuz'da darbe girişiminin engellenmiş olması Türkiye için büyük kazanç çünkü olsaydı Türkiye bugün çok daha kötü bir yerde olacaktı. Ancak Türkiye başka şeyler olmasa da başka bir yerde olacaktı. Suriye politikasında 3 sene geriye gitsek, hiç olmamış farz etsek Türkiye bugün çok farklı bir yerde olacaktı. Türkiye çok büyük fırsatlar kaçırdı. Türkiye'nin Suriye politikası eskiden beri çok temkinli bir politikadır. Bu, geçmiş deneyimlerden doğan bir temkin. Türkiye barış politikasını terk etti, çatışmacı politikalarla müdahale politikasını benimsedi.

'ORTADOĞU'NUN ÇİVİSİNİ ÇIKARDI'

Türkiye istikrar içinde pozisyon bulabilen bir ülke. Türkiye'nin istikrarsız ortamlarda hareket kabiliyeti çok az. İran farklıdır bu açıdan. İran istikrarsız ortamlarda çok rahat hareket eder, istikrarı bozup sonra masaya oturur. Türkiye'nin hareket kabiliyeti bu ölçüde değil. Çivisini çıkardı Orta Doğu'nun şimdi onu yerine takmak mümkün değil.

'İKTİDARI HÜKÜMET DEĞİL CUMHURBAŞKANI TEMSİL EDİYOR'

Türkiye, Suriye ve Yeni Osmanlıcılık politikasında çuvalladı" diyenler doğru söylüyor. Şimdi Başbakan Binali Yıldırım, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş bunu ifade ediyorlar. Ancak bugün iktidar Hükümet tarafından değil Cumhurbaşkanı tarafından temsil ediliyor.

'ERDOĞAN SÖYLEDİĞİNİN AKSİNİ YAPIYOR'

Erdoğan söylediğin tam aksini yapabiliyor. Önce, "Lozan Türkiye Cumhuriyeti'nin tapusudur" dedi, çok doğru ifadelerle içeriğini övdü, sonra gerçeklerle bağdaşmayan şekilde, "Bizi kandırdılar" dedi. NATO'nun Libya'da ne işi var dedi sonra Türkiye buna katıldı. Obama hakkında söylemediğini bırakmıyor, gittiğinde gülerek resim çektiriyor. Bir süre sonra söylediklerini ciddiye almamaya başlıyorlar. Erdoğan hakkındaki düşünceler Türkiye'nin pozisyonu açısından kötü oluyor çünkü kimse sözünü kesin görmüyor. Öyle olunca biz bunu ikna ederiz diyorlar, Türkiye lüzumsuz baskıya maruz kalıyor ve bunun sonucunda da pozisyon değiştiriyor ve sürekli baskı görüyor. Bu, bir devletin güvenilirliği için iyi bir şey değil. Dış politikada güven en önemli şeydir.

'ESKİDEN TÜRKİYE SÖYLEDİĞİ ZAMAN YAPARDI'

Ne pozisyon takınacağını bilmiyorsanız ve o pozisyonu değiştireceğiniz kanısına sahipseniz karşı tarafın dış politikasının güvenilir olmadığı sonucu çıkar. Eskiden Türkiye bir şey söylediği zaman yapardı. Yapabileceğini söylerdi, yapamayacağını söylemezdi. Atatürk diyor ki, 'şimdiye kadar başımıza ne geldiyse yapacağız dediğimiz ama yapma imkânımız olmayan iddiaları öne sürmekten geldi'.

'DAVUTOĞLU'NUN İCATLARIYLA GELİNEN NOKTA ORTADA!'

"Yurtta sulh cihanda sulh", "Dünya beşten büyüktür" gibi bir tekerleme değil. Onun arkasında Türkiye'nin kuruluş, varoluş, sürdürülüş felsefesi var. Devlet aklı denilen birikimdir. Kurum hafızasıdır. Geçmiş deneyimlerden çıkarılan aklıselimdir. Onlar olmadığı zaman icat çıkarıyorsunuz, Davutoğlu'nun kitabı gibi. Geldiğiniz durumlar ortada!

'SURİYE'YE MÜDAHALE BM GÜVENLİK KONSEYİ'NE TAŞINMALI'

Bugün Suriye'ye askeri müdahalede bulunmuş durumdasınız. Bunu, Birleşmiş Milletler (BM) Anlaşması'nın, belli koşullar altında kuvvet kullanmayı meşru gören 'meşru müdafaa' maddesine dayandırıyorsunuz ama o maddede, müdahaleyi yapar yapmaz konuyu BM Güvenlik Konseyi'ne taşıma zorunluluğu var. Bunu yapmadınız!

'SURİYE'YE MÜDAHALENİN HEDEFİ, SINIRI BELLİ OLMALI'

PYD eskiden beri vardı ama Türkiye'yi etkileyecek gücü yoktu. YPG'nin silahlı güç olarak koridor açmak, Türkiye'yi tehdit etmek gibi yetisi yokken Suriye politikası sonucu bu yeteneğe kavuştular.

Bir müdahaleye mecbur oluyorsunuz ama bunu uluslararası hukuka uygun yapacaksınız, BM'de Güvenlik Konseyi'ne götüreceksiniz. Hedefi, sınırı belli olacak. Ona ulaşıldığı zaman da hareketi sonlandırıp salimen geriye çekilecek bir stratejiniz olacak.

'KAFA KESMEYİP KURŞUNLA VURUNCA ILIMLI MI OLUYOR?'

Tanklarla yapılan hareketin piyadeye ihtiyacı var. Orada piyadenin yapacağı görevi ÖSO (Özgür Suriye Ordusu)'dan bekliyorlar. Kim onlar? Bir çoğu radikal İslamcı. Ilımlı deniyor. Kafa kesmeyip kurşunla vurunca ılımlı mı oluyor? El-Nusra'ya bağlı olan örgütler var.

'SURİYE'DEN ÇIKAMAZSANIZ İŞİ FELAKETE SÜRÜKLERSİNİZ!'

Bu örgütün uluslararası planda terör örgütü olduğu bir vaka iken, birbiriyle çatışan örgütlerle gayri nizami, bütüncül olmayan gruplarla oraya giriyorsunuz ve giderek hedefi genişletiyorsunuz.

Girerken girersiniz de çıkarken çok büyük zorluk çekersiniz. Çıkamazsanız da işi bir felakete sürüklersiniz!

'MUHALEFETİN TUTUMUNU YADIRGADIM'

Bunu sınırsız, hedefsiz yapmaya muhalefetin de ciddi şekilde karşı çıkması gerekiyor. Sadece sözle ve laf yarıştırmakla karşı çıkılmaz! Meclis'i tatilden çıkartıp bunu masaya yatırmak gibi bir davranışa girilmemesini yadırgadım muhalefet açısından. Bazen tepki alacağını bilse dahi onu göze alarak bazı şeylere karşı çıkması lazım. Muhalefete düşen görev, iktidara düşen görev kadar önemlidir. Herkesin şiddet içermeyen her şeyi konuşması lazım. Ortak akıl o zaman ortaya çıkar. Aksi durumda geldiğimiz nokta ortaya çıkıyor.

'SURİYE'NİN TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜNÜ KORUMAK ZOR'

Suriye öyle bir noktaya geldi ki, Suriye'nin toprak bütünlüğünden bahsetmek, Suriye'de demokratik bir yönetimin gelerek çiçekler açacağını düşünmek naif bir yaklaşım. Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumak artık çok zor! Bu olunca da komşu sınırları değişmiş oluyor. PYD, YPG bunların yapacakları, başka oluşumlar, bunları halletmek çok zor!

'BÖLGEDE TEK BAŞIMIZA KALMIŞ GÖRÜNÜYORUZ'

O bölgede Rusya ile ABD arasında ciddi bir sıkıntı var. Türkiye ile ABD arasında da ciddi sıkıntı var. Türkiye-ABD ilişkileri baştan itibaren çok sağlıklı zemine oturtulmuş değil. Buna stratejik/model/ayrıcalıklı ortaklık deniyor. Bunun adı 'ortaklık' olmalı! ABD kara harekatını YPG ile yürütmeye kararlı görünüyor. Kara birlikleri açısından bizi kullanma ihtimali var, o Türkiye'nin çıkarına değil. Şehit vermemiz hiç doğru değil. ABD bu hareketi IŞİD'e karşı yapacak, biz YPG'ye yapmak niyetindeyiz gibi görünüyor. Amerika bizim, YPG ile ilgili pozisyonumuzu ve PYD'yi terörist olarak tanımladığımızı bilmesine rağmen bu konudaki tutumunu sürdürüyor. Amerika ile aramız bir acayip! Tek başımıza kalmış görünüyoruz bölgede.

'SURİYE'DE KÖTÜ GELİŞMELER OLACAK'

Suriye'de olabilecekler Türkiye'ye çok kötü tepki olarak dönecektir. Bu gelişmeler her hâlükârda kötü olacak, iyi olmayacak! Sınırın kontrolü sağlanmış değil. 900 km'ye duvar çekmek... Hangi devirde yaşıyoruz! Bunlar neye mal olacak belli değil.

'MEZHEP ÇATIŞMALARI GÜNDEME GELEBİLİR'

Memleketin içinde IŞİD'e karşı Hükümet'in tutumu dolayısıyla sempati duyan yüzde 8'lik bir kitleden bahsediliyor. Böyle bir şey olabilir mi! Oluyor. Bu sefer mezhep çatışmaları Türkiye'nin gündemine gelebilecek görünüyor. Bugüne kadar istikrar derken, Cumhuriyet'i kuranlar İmparatorluk'tan aldıkları deneyimlerden bu noktaya gelmişler. Sırça köşkte oturan etrafına taş atmaz, diye bir söz var.

'TÜRKİYE'YE İTİBAR SIFIR, GÜVEN YOK!'

14 senede nereye geldik diye bakınca iyi bir yere gelmiş değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin hiç zaman dış politika iç politikayı bu kadar etkilemedi. Dış politika kapalı kapılar ardında yapılan bir iştir. Halka tabii ki bilgi verirsiniz ama stratejik kararlar önce medyayla paylaşılıyor. Karşı taraf medyadan duyuyor, medyayla cevap veriyor. İç politika odaklı dış politika Türkiye'nin dışarıdaki itibarını sıfıra indirdi. Türkiye'ye güven yok çünkü ne yapacağı belli değil.

'KÖTÜ, DELİ, TANIMASI TEHLİKELİ!'

Lord Byron için söylenen "mad, bad and dangerous to know" yani "kötü, deli, tanıması tehlikeli" diye bir söz var. Biz de o hale geldik. Bizle ahbap olanın başına ne geleceği belli olmuyor. 'Kardeşim Esad' diyordu. Mübarek, 'ağabeyim' idi. Putin'le geldiği nokta... Bunların hepsinin bedeli vardır.

'TÜRKİYE'NİN ORTADOĞU'DA BÜYÜKLÜĞÜ KALMADI'

İsrail'le yapılan kepazelik de olacak iş değil! 20 milyon dolar alınca her şey düzelecek mi? İsrail lobileri Mavi Marmara ile tırmanan sürece kadar Orta Doğu'da ağırlığı olan bir ülke diye Türkiye'yi destekliyordu. Dış ilişkiler öyledir. Ulusal çıkarlarınızı öne alırsınız. Din kardeşliğiyle, sevmeyle, sevmemeyle bakılmaz. Türkiye'nin Orta Doğu'da büyüklüğü kalmadı.

'MEMLEKET, DEVRALDIKLARINDAN KÖTÜ NOKTADA'

Meclis bombalanıyor, kendi silahlı kuvvetleri tarafından hem de! Böyle bir Türkiye'yi 14 senede bu Hükümet yarattı! Karşı devrim çabası var ve başta FETÖ ile birlikte götürdüler, ondan ayrıldıktan sonra o şiddet yoluna döndü, bunlar da siyasi yoldan aynı yolda gidiyor. Cumhurbaşkanı, 'aynı menzile yürüyen iki hareket olarak görüyorduk birbirimizi ama kandırılmışız' demişti.

'HDP'SİZ YENİKAPI RUHU, BÜYÜK HATA'

Türkiye'nin nereye gittiği sorusuna cevap vermek çok zor çünkü Türkiye 15 Temmuz'la çok büyük bir travma yaşadı. Onun arkasından Türkiye'deki siyasi yönelimler de epey değişti. 'Yenikapı ruhu' diye bir şey ortaya çıktı. Demokrasiye sahip çıkmak için bütün kurumların bir ağızdan konuşması esasında kötü değil. Bunun içine HDP'nin alınmaması büyük bir hata. Çizgisi ne olursa olsun, halktan oy alarak Meclis'e girmiş bir parti.

Hikmet Çetin: HDP'siz çözüm olmazHikmet Çetin: HDP'siz çözüm olmaz

'HER KONUDA ARKAMDA DUR OLMAZ'

Hükümet'in 'Yenikapı ruhu'ndan beklediği, her konuda benim arkamda dur! Muhalefetin senin yanlışlarına sahip çıkmak ne görevi ne de memleketin yararına! Senin de yanlışlarını düzeltmek için şu olağanüstü durumda Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren bütün temel ilke kararlarını muhalefetle beraber, tartışarak alman lazım.

'MECLİS'İ HYDE PARK GİBİ KULLANINCA YENİKAPI RUHU YOZLAŞIYOR'

Biz ve onlar diye ayırmakla olmaz! Bunun için de Meclis'in ciddi şekilde çalışması lazım. OHAL kararlarıyla Meclis'i Hyde Park'taki 'Konuşma Köşesi'ndeki gibi insanlar çıksın sabahlara kadar konuşsun, kimse dinlemesin ya da dinleyenler uyusun gibi kullanmak, Yenikapı Ruhu anlaşmasının yozlaşmasına yol açıyor! (İngiltere'nin başkenti Londra'nın ünlü parkı Hyde Park'ındaki Speakers' Corner (Konuşmacının Köşesi) her hafta onlarca konuşmacıyı ağırlayan ve ülkedeki ifade özgürlüğünün simgesi olarak gösterilen bir gelenek. Polis, konuşmalara "yasa dışı" içerik gerekçesiyle müdahale edebiliyor. ÖAÇ)

'GERİLİM POLİTİKALARININ ETKİSİ ÇOK KÖTÜ'

Gerilim politikalarının içteki etkisi çok kötü oldu. Ciddi bir kutuplaştırma sonucunu doğurdu. Herkes birbirini hasım görmeye başladı. Dış politikada gerilim olmaması lazım. Diplomasinin esası, sorunlara, gerilime yol açmadan çözüm getirmektir. Siz sorunları gerilimle çözmeye kalkarsanız karşınızdaki de aynı yolla cevap vermeye başlar. Gücünüzü çok abartmamanız lazım. Karşı tarafın size güç kullanmasını teşvik edecek hareketlerden kaçınmanız lazım.

'CEMAATİN TBMM KONTENJANI'

ABD'nin yönetimi belki doğrudan bu işin içinde değildir ama Fethullah Gülen hareketinin bir Amerikan projesi olduğu Fethullah Gülen'in bu kadar sıkıntıya rağmen rahat bir şekilde ABD'de oturmasından da anlaşılıyor. Öteden beri devlete sızmanın peşinde olan bir teşkilat. Ancak asıl gücünü AKP'nin iktidara gelmesinden aldı. Eğitime de önem verdikleri için, yetişmiş adamları AKP'nin ilk başta işine yaradı. 2002'den itibaren devleti bölüştüler. TBMM'de dahi kendilerine kontenjan aldılar. AKP içinde bu harekete mensup milletvekilleri olduğunu herkes biliyor. Bakanlar dahi var.

'TARİKATLARA GÖZ YUMULMAMALI!'

Bu gitti, başka bir tarikatı şuraya yerleştirelim, olmaz! Bugünkü bilim ve akıl çağında tarikatların devletle siyasetle işi olamaz. Bunlara göz yumulma ihtimali var. Meclis Başkanı açıkça söyledi, laikliğin anayasadan kaldırılması konusundaki düşüncesini. Eğitimde dinin bu kadar öne çıkması, kindar ve dindar nesil yetiştirileceği söylemi... Bunlar Cumhuriyet'e yönelik kötü niyet ve karşı devrim çabası...