Dakika dakika: Adil Öksüz nasıl kaçtı?

Cemaatin Hava Kuvvetleri imamı olduğu ve darbe girişiminde kritik bir rol üstlendiği öne sürülen Adil Öksüz, 16 Temmuz'da gözaltına alındı. 17 Temmuz'da ise serbest bırakıldı ve kayıplara karıştı. İşte Öksüz'ün serbest bırakılma sürecinde dakika dakika yaşananlar...

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - 15 Temmuz sonrası, darbecilerin merkez olarak kullandığı Ankara'daki Akıncı Üssü'nde yakalanan Adil Öksüz'ün serbest bırakıldığı ana kadar yaşananların detayları ortaya çıktı. Cemaatin Hava Kuvvetleri imamı olduğu öne sürülen Öksüz, 18 kişiyle Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü’ne (TEM) götürülecekken son anda üzerinde çıkan GPS‘in sırrının çözülmesi için karakolda bekletilmiş. Sincan Adliyesi’ne 'asker kişi' olarak sevk edilen Öksüz’ün, sivil olduğunu savcı tespit etmiş.

Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek, Adil Öksüz'ün 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gözaltına alındığı andan, serbest bırakılmasına kadar yaşananlara yazdı.

16 TEMMUZ

09:00 - Akıncı Üssü'nde darbecilerden saklanan ve sabaha dek Eskişehir’deki darbe karşıtı karargah ile birlikte hareket eden bir üsteğmen, Kazan’daki karakolu arayarak “Darbeciler kaçmaya başladı, önlem alın” çağrısı yaptı.

09:30 - Kazan’daki jandarma ve polis birlikleri, Akıncı Üssü’ne geldi. Kazan Jandarma Karakol Komutanı, Akıncı Nizamiyesi’nde konuşlandı ve içeride kalan darbecilerden teslim olmalarını istedi. Pazarlık başladı. Bazı askerler ise üssün çevresini saran dikenli tellerden araziye kaçmaya çalıştı.

09:45 - Akıncı Üssü’nün çevresindeki dikenli tellere yaklaşık bir kilometre uzaklıkta (yakalayan bir askere göre 1 kilometre, başka bir askere göre 600 metre) çit çevresindeki stabilize yolda araçla ilerleyen bir jandarma ekibi, üç kişinin kaçtığını gördü. “Durun” ihtarı yapıldı. Önce iki sivil yakalandı. Bunlardan biri Anafartalar Koleji’nin sahibi Hakan Çiçek’ti. Onların yaklaşık 500 metre uzağında da başka bir sivil yakalandı. O da Adil Öksüz’dü. Üssün çevresindeki arazide 3 sivil dışında 26 da asker yakalandı.

10:00-10:30 - Üssün çevresinde yakalanan 29 kişi, Kazan Jandarma Karakolu’na getirildi. Terörle Mücadele polisine bilgi verildi. Adil Öksüz, bir uzman çavuş eşliğinde tuvalete götürüldü. Uzman çavuş, tuvalet kabininin kapısında bekledi.

10.30 - TEM polisinin isteği ile karakolun arka tarafında kıyafetleri çıkarılan 29 kişinin araması yapıldı ve üzerlerindeki eşyalar alındı. Ancak hiçbir işlem yapılmadı.

11:00 - Gözaltına alınanların kimlik tespiti yapıldı. 26 asker ve 3 sivil olduğu tespit edildi. Ankara TEM ile görüşüldü ve zanlıların polise teslim edilmesi kararlaştırıldı.

12:45 - Bir jandarma, Adil Öksüz’ün kullandığı tuvalete girdi. Kağıt peçete kutusundan peçete çıkarmaya çalışırken kutunun içinde bir cihaz olduğunu fark etti. Cihazı alıp üstlerine iletti. Uzman Çavuş’a “Buraya en son kim girdi” diye soruldu. Adil Öksüz yanıtı alınınca da “Bu senin mi” diye soruldu Öksüz, “Evet benim, tuvalette düşürmüşüm” dedi. Jandarma görevlisi, “Ne düşürmesi, saklamışsın” diye tepki gösterdi. Yetkili astsubay, askerlere cihazın ne olduğunu sordu. Çok sayıda asker ve polis, cihazın üzerindeki numaraları, markayı internete girerek cihazın ne olduğu anlamaya çalışıldı.

13:00 - Emniyet Amiri H.K., üç asayiş aracı ile Kazan Jandarma Karakolu’na geldi. Araç kapasitesi nedeniyle ilk seferde 29 kişiden 19’unun Ankara TEM’e götürülmesi kararlaştırıldı. 18 kişi araçlara bindi. Üç sivilin de bu araçlarla TEM’e götürülmesi planlandı.

13:10 - 19'uncu kişi olarak Adil Öksüz araca binecekti. Ancak Öksüz’ün cihazının ne olduğu anlaşılmadan binmesi istenmedi. Jandarma yetkilisi, emniyet amirine “Bir iki dakika bekleyin, şunun ne olduğunu bulalım” dedi. Ancak emniyet amiri H.K., “Daha jandarma alay komutanlığındaki gözaltıları alıp TEM’e götürmem gerek, bekleyemem, nasıl olsa diğer 10 kişi için geleceğiz, bu şahsı da ikinci sefere götürürüm” dedi. Cihazın ne olduğuna ilişkin bilgi yazılmadan boş tutanağı imzaladı. 3 asayiş aracı karakoldan ayrılarak zanlıları TEM’e götürdü. 2 sivil de dahil 18 kişinin tamamı daha sonra tutuklandı.

13:30 - Öksüz’e ait olan cihazın bir GPS cihazı olduğu anlaşıldı. Ancak, kalan 11 kişi için Emniyet’ten kimse gelmedi.

20:00 - Akıncı Üssü'nde darbeci askerlerle teslim olma pazarlığı yapıldı. Askerler, polise değil askere teslim olma konusunda ısrarcı oldu.

20:00 - Akıncı Üssü’nde kontrol tamamen sağlandı. 78 darbeci asker, gözaltı merkezleri dolu olduğu için orada derdest edildi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan talimat beklendi. Başsavcılık önce “Ankara’ya getirin” dese de Ankara’da yeterli mekan olmadığı için Batı Adliyesi’ne götürülmeleri kararlaştırıldı.

23:30 - Akıncı Üssü’ndeki adli kolluk kuvvetinin başındaki Kazan Jandarma Karakol Komutanı, karakoldaki 11 kişi ile başka bir yerde yakalanan 9 kişinin de Batı Adliyesi’ne getirilmesini istedi. Akıncı’da ve Jandarma Karakolu’nda olan toplam 98 kişi Sincan’daki Batı Adliyesine sevkedilmeye başlandı.

17 TEMMUZ

00:00 - Toplam 98 kişi Sincan Cumhuriyet Savcılığı’na teslim edildi. Sorgulamalar başladı. Ne savcıya, ne hâkime Adil Öksüz ve diğer sanıkların yakalanmasına ilişkin bilgi sunuldu. Dosyada sadece 98 asker kişinin olduğuna dair üst yazı ve kimlikler vardı.

03:30 - 98 kişi Sincan Adliyesi’ndeki savcılara eşit sayıda dağıtıldı. Adil Öksüz 97. sıradaydı ve son savcıya düştü. Sabah saatlerine dek savcı ve hâkim sorguları sürdü. Savcı sorgusunda Adil Öksüz’ün üst yazıda belirtildiği gibi asker değil sivil olduğu anlaşıldı. Savcı, hakkında hiçbir tutanak olmamasına karşın, ifadesinde belirttiği hususların hayatın olağan akışına ters olmasını gerekçe göstererek tutuklama istedi.

06:18 - Adil Öksüz, hâkim karşısına çıktı. Hâkim, savcıyı arayarak “Başka delil yok mu” diye sordu. Savcı yok deyince hâkim, “Suçu sabit bulmakla birlikte adresi belli olması” gerekçesi ile adli kontrolle serbest bıraktı.

06:30 - Adil Öksüz serbest kaldı.

06:35 - Adil Öksüz adliyeden ayrıldıktan snra kayıplara karıştı

Deniz Zeyrek haberinde şu bilgilere de yer verdi:

"HSYK, konunun üzerine büyük bir titizlikle gidiyor. HSYK, konuyu araştırması için en deneyimli müfettişlerinden birini tayin etti. HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz da konuyu bizzat takip ediyor. Hürriyet’in dün yayınladığı üç tutanağın savcıya ve hâkime sunulan belgede olmadığı ve HSYK araştırmasında bulunduktan sonra savcılığa sunulduğu da ortaya çıktı. HSYK Müfettişi, karakolda Öksüz ile ilgili bütün evrakları isteyince karakol yetkililerinin bu tutanakları verdiği öğrenildi. GPS cihazının Öksüz’ün üzerinde bulunan eşyaların yer aldığı ilk tutanakta olmadığı, ikinci bir tutanak düzenlendiği de anlaşıldı. Emniyet Amiri H.K.’nın neden ikinci kez gelip zanlıları ve tutanakları almadığı bilinmiyor. Bu tutanakların neden savcılığa ulaştırılmadığı konusunda hâlâ soru işaretleri var. Jandarma yetkilileri, gece sürekli karar değiştirildiğini, önce Ankara TEM’e, sonra Sincan’a sevk kararları çıktığını, karambolden ve belgelerin takibini yapan kişilerin aynı anda çok sayıda işle uğraşmasından kaynaklandığını savundular. Savcı tutuklama istediği ve serbest bırakma kararına itiraz ettiği için HSYK başlangıçta hiçbir işlem yapmadı. Ancak serbest bırakma kararını veren hakim ile savcının bu karara itirazını reddeden hakimler, haklarında geçmişte ‘FETÖ ile ilişkileri yok’ değerlendirmesi yapıldığı halde açığa alındı. Tutanakların talep edilmemesi, kolluğun eksikliklerinin görmezden gelinmesi nedeniyle de müfettiş, HSYK’dan savcı hakkında soruşturma izni istedi."