CHP: Kapatılan üniversiteler devletleştirilsin

CHP, öğrenci fişlemelerine karşı  çözüm önerisi sundu: Kapatılan vakıf üniversitelerinin devletleştirilmesi öncelikli olarak gündeme alınmalı.

Google Haberlere Abone ol

Hülya Karabağlı [email protected]

ANKARA - CHP, OHAL kararnameleri kapsamında kapatılan vakıf üniversitesi öğrencilerinin fişleme yoluyla damgalanmalarının önüne geçmek amacıyla hazırladığı, çözüm önerilerine de yer verdiği kapsamlı bir rapor hazırladı. CHP Eskişehir Milletvekili Prof. Gaye Usluer ve bir gurup milletvekilinin hazırladığı raporda, ‘kapatılan vakıf üniversitelerinin devletleştirilmesinin öncellenmesi’ talep edilirken, bu yolla toptan fişlemeyle yaşanacak mağduriyetlerin engelleneceğine dikkat çekildi.

CHP’den  ‘15 Temmuz Darbe Girişimi Sonrası Olağanüstü Hal Kararı İlanı Sonrasında Eğitim Alanında Yaşanan Mağduriyetler, Bu Mağduriyetlerin Giderilmesine Yönelik Sorular, Alınması Gereken Önlemlere Dair Çözüm Önerileri’ raporu açıklandı. Prof. Dr. Gaye Usluer, Prof. Dr Sencer Ayata, Prof. Dr. Mustafa Akaydın, Prof. Dr. Nurettin Demir ile Dr. Sibel Özdemir’in hazırladığı raporda,  konservatuar öğrencilerinin durumuna dikkat çekildi.

KONSERVETUAR ÖĞRENCLERİ NE OLACAK?

“Üniversitelere Dair Bazı Özel Durumlar” başlıklı bölümde,  İpek Üniversitesi müzik bölümünde kayıtlı 5 öğrenciye dikkat çekildi ve  “Bu öğrenciler İngilizce hazırlık okudukları için ana sanat dallarını henüz seçmemiştir. Bu öğrencilerin hangi bölüme yerleştirileceklerinin tespiti nasıl yapılacaktır” diye soruldu.

Raporda,  yanıt bekleyen pek çok soruya yer verildi ve şöyle denildi:

“Öğrencilerin hangi okul ve bölüme, hangi ana sanat dalına yerleşmek istediklerine dair görüş ve talepleri alınacak mıdır? Bu durumda ne yapacağını bilemeyen öğrenci sayısı oldukça yüksek düzeydedir. Kapatılan Turgut Özal Üniversitesi'nden, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne transfer edilen Türkmenistanlı bir öğrencinin beyanına göre Türkiye’den daha zayıf maddi koşullara sahip ülkelerden gelen birçok yabancı uyruklu öğrenci, kaydedildikleri üniversitenin okul ücretlerini ödeyemedikleri için eğitim hayatları sonlanma riskiyle karşı karşıyadır. Bu öğrenciler için yapılmış bir çalışma mevcut mudur”.

'SOMUT KRİTERLER OLMALI'

Raporda   yer alan değerlendirme ve çözüm önerileri özetle şöyle:

"- Üniversitelerde FETÖ'yle ilişkili olanlar somut kriterlerle tespit edilmeli ve uzaklaştırılmalıdır.

- Kapatılan vakıf üniversitelerinin devletleştirilmesi öncellenmelidir. Böylece öğrenci kendi kampüsünde okuyacak, öğretim üyesi kendi bölümünde bilim yapacak, personel de bulunduğu yerde kalacaktır. Daha önemlisi toptan fişleme ile yaşanacak mağduriyet engellenecektir.

- Öğrencilerin, üniversiteye girişteki puanları ile başvuruları olacaktır. Örneğin Türkiye’deki herhangi bir üniversitenin tıp fakültesine puanı yetmeyen bir öğrenci Bulgaristan’daki bir üniversitede tıp eğitimine başlamış, daha sonra kapatılan vakıf üniversitelerinden birine yatay geçiş yapmıştır. Bu öğrenci 4. sınıfta olması açısından eğitiminin de ileri bir düzeyindedir. Bulgaristan’daki üniversite Kıbrıs ya da Azerbaycan örneğinde olduğu gibi kılavuzda bulunan bir üniversite olmadığı için öğrencinin durumu muğlak hâle gelmiştir. Bu ve benzeri durumların nasıl düzeltilmesi, ne gibi düzenlemeler yapılması planlanmaktadır.

-Yine özel bir durum, Diyarbakır, Samsun ve İzmir’deki kapatılan okulların bazı bölümlerinin bulundukları ildeki devlet üniversitesinde okudukları bölümün denkliğinin bulunmamasıdır. Bu durum özelinde bir planlama yapılmakta mıdır

-Kapatılan üniversitelerden gelen öğrencilerin diplomalarında kapatılan okulun ismi yer alacak mıdır? Bu durum öğrencileri tedirgin etmekte, 'damgalanmaktan korktuklarını' tarafımıza aktarmaktadırlar.

- Okulunu bitirmiş fakat diplomasını henüz almamış binlerce öğrencinin e-devlete bilgileri gönderilmemiştir. Üniversitelerinin kapatılması sonucu muhatap kurum bulamayan öğrenciler, bu durumda ellerinde transkriptleri olduğu halde okullarından mezun olmamış görünmektedirler. Transkriptin mevcut olmadığı durumda, öğrencinin beyanına göre üniversitelere yerleştirilme yapılması ihtimali ise başka sorunları beraberinde getirebilir. Bu duruma dair daha vahim bir ayrıntı da, belge ibraz etme konusunda sorun yaşayan öğrencilerin yeni öğretim yılında kayıt yaptırabilmek için çok az zamanları kalmış olmasıdır. Bu konudaki kargaşanın giderilmesi için oldukça kapsamlı bir çalışmanın yapılması şarttır.

- FETÖ darbe girişiminin hemen ardından Gülen Cemaati ile ilişkisi olduğu tespit edilen yüzlerce okul kapatılmıştır. Bu raporun yazıldığı tarihteki güncel rakamın 1017 okul ve 109 öğrenci yurdu olduğu beyan edilmektedir.

-Basına yansıyan açıklamalara göre ilk gün cemaat bağlantılı özel okullardan 22 bin öğretmenin görevinden alındığı, ardından devlete bağlı okullarda çalışan kişilerle birlikte toplam 70 bin civarında öğretmenin bu kapsama girdiği bilinmektedir.

-27 Temmuz 2016 ve 668 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname, sözleşmeli öğretmenlik olarak bilinen yeni bir statünün önünü açmaktadır. 4+2 olarak adlandırılan bu düzenlemeyle, öğretmenler dört yıl süreyle sözleşmeli olarak çalışacak, bu süre zarfında öğretmenler görev yerlerine eş durumu için bile itiraz edemeyecek, fakat dört yıl dolmadan görevine çeşitli sebeplerle son verilebilecektir. Bu durum, çalışma süreleri boyunca öğretmenlerin sosyal ve siyasal baskılara açık olmasına yol açacaktır.

-4+2 kapsamında öğretmenlerin seçiminde ihtiyacın 3 katı kadar başvuru kabul edilecek, KPSS puanlarına göre sıralanan öğretmen adayları ayrıca mülakata alınacaklardır. Zaten bir sınav başarısı söz konusu iken mülakat kabul edilemez. Mülakat sınavları liyakat esaslı olmayabilir, itiraz yolu kapalıdır.

- Mülakatların hangi gerekçelerle hangi pilot illerde yapılacağı konusunda bir açıklama yapılacak mıdır?

-Şeffaflık ve hukuka uygunluk gereği mülakatlar kayıt altına alınacak mıdır?

ÖĞRETMEN AÇIĞI NASIL KAPATILACAK?

-Hükümetin 15 bin öğretmen alınacağı konusundaki açıklamaları, oluşacak öğretmen açığının kısa vadede giderilemeyeceğinin işaretidir. Bu durumda, operasyonlar sonrası açığın hızlı bir şekilde kapatılması için oluşturulan bir acil eylem planı mevcut mudur?

-Öğrenciler açısından en önemli sorunlardan birisi de, kapatılan okullardan TEOG puanlarına göre yerleştirilmesi öngörülen öğrencilerle birlikte mevcut okulların kapasitesinin yeni öğrencileri kaldırıp kaldıramayacağıdır. Kapatılan ilk ve orta dereceli okullarda 138 bin öğrencinin eğitim gördüğü aktarılmakta olup, mümkün görünen iyi çözüm okulları mevcut yapısıyla devletleştirmek olarak gözükmektedir. Aksi hâlde 19 Eylül’e kadar öğrencilerin yerleştirilmesi imkânsız gözükmektedir.

-Okul ve dershanelere yüklü ücretler ödeyen, fakat ücretlerini geri alabilmek için muhatap kurum bulamayan onbinlerce öğrenci velisinin mağduriyetini gidermek için kapsamlı bir çalışma yapılmalıdır. Banka hesapları ve mal varlıkları devlete devredilen bu okullara ücret yatıran vatandaşlara son yıl için yatırılan para geri ödenmeli ya da öğrencilerin kapatılan okullarına eşdeğer eğitim kurumlarında bedelsiz okuyabilmeleri için bir çalışma başlatılmalıdır. Aksi hâlde kapatılan okulların sorumluluğu öğrenciler ve velilerinin sırtına yüklenmiş olacaktır.

ASKERİ  OKULLAR

31 Temmuz 2016 tarihli ve 669 Sayılı KHK’ye göre tüm askeri yükseköğretim kurumları Milli Savunma Üniversitesi adlı yeni bir kurum bünyesinde birleştiriliyor. Bu üniversitenin altında Kara, Hava ve Deniz Harp Okulları ile Astsubay Meslek Yüksekokulu bulunması öngörülüyor. Bu yeni kurumda rektörlerin seçimle değil, Milli Savunma Bakanı'nın önerdiği ve başbakanın belirlediği üç aday arasından cumhurbaşkanı kararıyla belirlenmesi kararlaştırılmıştır.

Lise ve yükseköğretim düzeyinde eğitim gören öğrencilerin, okudukları askeri okulların kapatılması sonrasında sivil üniversitelere transferine karar verilmiştir. Bu karar, FETÖ ile alakası olup olmadığına bakılmaksızın askeri eğitim alan bütün öğrencileri olağan şüpheli konumuna sokmakta ve askerlik mesleğine dair hayal ve kariyer beklentilerini sonlandırmaktadır. Tarafımıza çok sayıda gelen talep ve şikâyet uyarınca askeri okul öğrencileri arasında ciddi bir tahkikat yapmak ve FETÖ ile ilgisi olmadığı tespit edilen askeri öğrencilere askerlik mesleğinin yolunu kapatmamak daha adil bir çözüm olacaktır.

Darbe gecesinde, darbecilere direnen öğrenciler bile işlemedikleri bir suç yüzünden askerlik mesleğinden kopartılma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Öte yandan askeri okul sınavları incelenerek, tıpkı sivil memurlar için yapıldığı gibi soru hırsızlığı yoluyla askeri okullara giren öğrencilerin tespit edilerek askeri okullarla ilişkilerinin kesilmesi daha iyi bir çözüm olabilir.

KHK, bu üniversitenin çalışma koşul ve ilkelerinin kendine özel kanunlarla yürütülmesini öngörüyor ama kapsamlı bir çalışmaya dair henüz açıklama gerçekleşmedi.

Milli Savunma Üniversitesinde çalışacak personelin statüsü 2547 Sayılı YÖK Kanunu ve 2914 Sayılı YÖK Personel Kanununa göre düzenleniyor. Milli Savunma Bakanlığı, üniversite bünyesinde oluşturulacak bütün enstitü ve diğer kurumların kuruluşu ve buralara personel atanmasına dair tek yetkili oluyor. Silahlı Kuvvetler bünyesindeki tüm hastane, fabrika, atölye ve benzeri tesislerin kullanımı doğrudan Milli Savunma Bakanlığı'na verilirken Gülhane Askeri Tıp Akademisi Sağlık Bakanlığına bağlanıyor.

Savaş durumunda cephede hizmet vermesi öngörülen bir kurumun Sağlık Bakanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı arasındaki koordinasyona bağlı yönetimi, pratikte çok ciddi sorunlara yol açma riski göstermektedir. Sivil tıp doktorluğundan farklı bir kültür ve müfredata sahip olan, mensuplarının yalnızca doktor değil aynı zamanda muvazzaf asker olarak da görev yaptığı ve iki mesleğe ait donanıma sahip oldukları askeri doktorluk mesleğinin eğitiminden sorumlu olacak Sağlık Bakanlığı'nın bu kurumu yönetebilecek tecrübe ve donanıma sahip bürokratlara sahip olup olmadığı tartışmalıdır.