Ahmet Altan ve Mehmet Altan'dan mesaj

Geçtiğimiz günlerde gözaltına alınan Ahmet Altan ve Mehmet Altan avukatları aracılığıyla kamuoyuna iki yazı iletti. Ahmet Altan yazısında, "Bu suçlamanın tarihe geçeceği kesin" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Gözaltı süreleri 20 Eylül'e kadar uzatılan yazar Ahmet Altan ve Prof. Dr. Mehmet Altan, bugünkü avukat görüşmelerinde kamuoyuna iki yazı iletti.

Altan kardeşlerin yazıları şöyle:

'BİLİNÇ ALTINA MESAJ'

Ahmet Altan

Bir televizyon programında ‘’insan bilincinin algılayamayacağı bir biçimde doğrudan bilinç altına mesaj vererek’’ darbecilerle ilişki kurduğumuz iddiasıyla gözaltına alındık.

Bunu iddia edebilen bir ‘’bilinç’’ bizim ‘’uzaylılarla konuştuğumuzu’’ da, geceleri Superman kılığında gökyüzünde uçtuğumuzu da, ‘’manyetik güçlerimizi’’ kullanarak dağların yerini değiştirdiğimizi de iddia edebilir.

Hukuk, ciddiyetten ve izandan koptuğu zaman artık her söz mübah, her saçmalık mümkündür.

Cumhurbaşkanının, Başbakanın, Genelkurmay Başkanının, MİT Başkanının bile bilmediği darbeyi Mehmet Altan’la benim bildiğimi iddia edebilmek için, ‘’insan bilincinin algılamadığı, ancak bilinçaltına işleyen’’ mesajları vermek türünden saçmalıklara sığınmaktan başka çareleri yok.

Bu suçlamanın tarihe geçeceği kesin. Ancak hukuk tarihine mi mizah tarihine mi, onu bilmek zor.

Neden böyle bir hukuk ucubesiyle karşı karşıyayız?

İki neden var sanırım.

Birincisi, ‘’biz her türlü eleştiriyi her türlü manasızlıkla sustururuz’’ gösterisiyle ortalığa dehşet salmak.

İkincisi, 15 Temmuz darbe soruşturmasını saçmalaştırmak, alay konusu hâline getirmek ve böylece ana mecrasından saptırmak.

Darbe soruşturmasından neden bu kadar korktuklarını, niye bu soruşturmayı yolundan saptırmak istediklerini bilmiyorum.

Ama bu iki amaç için harekete geçip hukuku çarpıtmak ciddi suçtur, bunu biliyorum.

'KAHRAMAN' SAVCININ İDDİA ETTİĞİ GİBİ..

Mehmet Altan

Çok genç ‘’kahraman’’ savcının iddia ettiği gibi ‘’subliminal’’, yani bilinç altına mesaj iletmek gibi insanüstü bir gücüm olsaydı bunu hiç kuşkusuz ve acilen bugünkü Türkiye’nin ‘’demokrasi ve hukuk devleti’’ olması yönünde kullanırdım.

Bu sayede, içine birçok insan gibi bizim de katıldığımız bu hukuk ve akıl dışı durumlarla, Türkiye bu ürkütücü çıkmaza biraz daha savrulmuş olmazdı.

Savcı hukuk tarihinde olmayan suçlar yerine ufak bir gayret gösterip, TBMM’de ‘’Darbeleri Araştırma Komisyonu’’nda verdiğim ifadeyi okusaydı, böyle zoraki gözaltı sürecinin parçası olmam konusunda, sanmasam da, belki bir kez daha düşünürdü.