'OHAL’i kolaylaştıracak değil toplumsal uzlaşmayı sağlayacak bir anayasa olmalı'

15 Temmuz darbe girişiminin ardından üç siyasi partinin kısmi anayasa değişikliği için bir araya gelmesi yeni anayasa umudu yarattı. Denge ve Denetleme Ağı 'anayasanın gerçekten yeni olabilmesi için' uyarılarda bulundu.

Google Haberlere Abone ol

Hülya Karabağlı  [email protected]

DUVAR - Kurulduğundan bu yana yeni bir anayasa üzerine çalışmaları ile bilinen Denge ve Denetleme Ağı, partilere bütüncül bir anayasa yapma çağrısında bulundu. “Olağanüstü hâli kolaylaştıracak kısmi anayasa değişikliği yerine; ya bütünsel revizyon yapılmasını ya da toplumsal uzlaşmayı sağlayacak katılımcı bir sürecin sonunda, yeni anayasanın kaleme alınması gerektiğini” savunun ağa göre, yeni anayasa gücünü ve ruhunu denge ve denetleme sisteminden almalı, .yasama ve yürütme organları arasında kuvvetler ayrılığı hayata geçirilmeli, uluslararası insan hakları normlarını esas almalı.

MEDYAYA EN GENİŞ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ

200’e yakın sivil toplum örgütünden oluşan Denge ve Denetleme Ağı’nın yeni bir anayasa yapımına ilişkin değerlendirmeleri şöyle:

Olağanüstü hâli kolaylaştıracak kısmi anayasa değişikliği yerine; ya bütünsel revizyon yapılmalı ya da toplumsal uzlaşmayı sağlayacak gerçek anlamda katılımcı bir sürecin sonunda, yeni anayasa kaleme alınmalıdır.

Yeni anayasa gücünü ve ruhunu denge ve denetleme sisteminden almalıdır.

Yeni anayasa yapım sürecinde, geniş bir uzlaşıyla demokratik bir hükümet sistemi tasarlanmalı, bu sistemde;

-yasama ve yürütme organları arasında kuvvetler ayrılığı hayata geçirilmeli;

-yasamanın hem yasa yapım sürecinde hem de denetim yetkisi bağlamında etkinliği artırılmalı;

-yargı erkinin hiçbir organ, makam, merci veya kişiden emir ve talimat almaması, tavsiye veya telkinlere muhatap olmaması, bu organların etkisi ve kontrolü altında bulunmaması için evrensel tedbirler alınmalı;

-vatandaşlar ve sivil toplumun yasa yapma ve karar alma süreçlerine düzenli ve etkili bir biçimde katılarak demokratik izleme ve denetim işlevlerini yerine getirebilmeleri sağlanmalı;

-medyanın, katılımcı anayasa sürecine damga vurması gereken türde en geniş ifade özgürlüğü hakkından düzenli biçimde yararlanarak, yöneticileri dengeleyip denetlemesine olanak tanınmalıdır.

Yeni anayasanın yenilikçi ruhu ve demokratik gücü, bu ilkeler doğrultusunda tasarlanacak bir denge denetleme sisteminden doğacaktır.

Yeni anayasada vatandaş – devlet ilişkileri yeniden tanımlanmalıdır.

Yeni anayasa vatandaşların nihai karar vericiler olarak onurlandırıldığı bir devlet düzeninin doğum belgesi olmalıdır. Yeni anayasa bireyi devlet karşısında hem koruyan, hem de korumanın ötesinde güçlendiren bir ruha sahip olmalıdır. Gücünü anayasadan alan bireyler, bilinçli ve sorumlu vatandaşlar olarak karar vericileri denetleyebilmeli, karar vericilere hesap verme sorumluluğuyla bağlı olduklarını her fırsatta hatırlatabilmelidirler. Yöneticilerinden hesap sorabilen vatandaşlar, bireysel haklarını koruyan demokratik bir anayasa sayesinde seslerini devletin bütün makam ve kurumlarına duyurabilirler. Böylece, temsilcilerini anayasal kurallar karşısında sorumlu davranmaya çağıran vatandaşların inşa edeceği bir demokrasi kültürü gelişmeye başlayabilir.

ULUSLARARASI İNSAN HAKLARI NORMLARINI ESAS ALMALI 

Yeni anayasa uluslararası insan hakları normlarını esas almalıdır.

Yeni anayasa, dünya genelinde benimsenen uluslararası hukuk normlarıyla korunan temel insan hak ve özgürlüklerini, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve doğanın korunmasını güvence altına almalıdır. Yeni anayasanın hayata geçireceği denge denetleme sisteminin özünde de, asla pazarlık konusu olamayacak evrensel insan haklarının korunacağının garantisi vardır. Kuvvetler ayrılığını tesis eden ve vatandaşların, sivil toplumun ve medyanın karar vericileri izleme ve denetleme gücünü artıran bir anayasa, insan haklarının kullanımını ancak uluslararası hukuka uygun olarak kısıtlayabilmeli ve vatandaşlara demokratik bir düzene yaraşır en geniş hak ve özgürlükleri tanımalıdır. Demokratik yöntemlerle hazırlanarak demokratik bir ruha kavuşacak olan yeni bir anayasa, uluslararası insan haklarının bir temenniden ibaret kalmadığı adil bir düzenin teminatı olacaktır. Uluslararası insan hakları, anayasada korundukları ölçüde, gerek etkili ve şeffaf devlet kurumları arasındaki denge, gerekse nihai karar vericiler oldukları bilinciyle yöneticilerden hesap sorabilen vatandaşların sağlayacağı denetim sayesinde bütün berraklığıyla hayat bulan ve hayatın her alanında uygulanan haklara dönüşebilecektir.