‘Makus’ talihli iki kentin hikayesi

Hakkari ve Şırnak'ı il olmaktan çıkaran yasa tasarının komisyon görüşmeleri bitti. Yasanın önümüzdeki hafta TBMM Genel Kurulu'na gelmesi bekleniyor.

Google Haberlere Abone ol

Hülya Karabağlı [email protected]

ANKARA - TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nun Torba yasa üzerindeki maraton bitti. CHP, MHP ve HDP’nin saatlerce döktükleri dil de işe yaramadı, iktidar kanadının çoğunluk oyuyla Cumhuriyetin ilk döneminde il olan Hakkari ile 1990’da il olan Şırnak’ın bu statülerini kaybetmelerine çok az bir zaman kaldı. Muhalefetin yanı sıra bütçe komisyonunda bu yanlıştan dönülmesi için söz alan Hakkari Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Servet Taş, “34 yıldır bölgede çok ciddi acılar yaşadık, şiddet gördük, kan gördük, ölümler gördük şehir kültürüyle kent kültürümüzü ve değerlerimizi hep koruduk, dik durduk; Hakkâri şehir merkezinin, idari yapısının Yüksekova’ya kadar ilçemize taşınması kadar ciddi bir endişeye kapılmadık ve ciddi bir duygu çöküşü içerisindeyiz” dedi.

Torba yasa düzenlemesinin gelecek hafta genel kurula indirilmesi ve görüşülmesi bekleniyor.

Servet Taş'ın "Hakkari il merkezinin taşınmasının yaratacağı sonuçları da değerlendirdiği konuşması tutanaklara şöyle yansıdı:

34 YILDIR BU KADAR CİDDİ ENDİŞEYE KAPILMADIK

Ben siyasetçi değilim, heyecanımı ve endişelerimi de bağışlayın. Bu akşam, Hakkâri’mizin  geleceğiyle  ilgili; Hakkâri’mizin tarihî, coğrafyası, değerleri, kültürü ve Hakkâri de yaşayan, sadece Hakkâri de değil, çevresinde yaşayan 110 bin insanın geleceğiyle ilgili endişelerimizi dile getirmek üzere sizlerin yüreklerinize, vicdanlarınıza ve merhametinize sığınmaya geldik.

Bizler otuz dört yıldır bölgede çok ciddi acılar yaşadık, şiddet gördük, kan gördük, ölümler gördük fakat çok ciddi bir şehir kültürüyle, kent kültürümüzü ve değerlerimizi hep koruduk, dik durduk. Ancak, son altı aydır gündem olan son altı aydır gündemde, biliyorsunuz Hakkâri şehir merkezinin, idari yapısının Yüksekova ilçemize taşınması kadar ciddi bir endişeye kapılmadık ve ciddi bir duygu çöküşü içerisindeyiz.

25 BİN İNSANIN HAKKARİ'DEN GÖÇÜ DEMEK

Şu an Hakkâri’nin nüfusu 80 bin. Hakkâri’de idari yapının taşınması 17 kamu kurumunun taşınması demek. Bu da tahminen 5 bin - 6 bine yakın bir kamu personelinin taşınması demek. Aileleriyle beraber 25 bine yakın insan göçü demek, zorunlu göç demek. Şimdi, Yüksekova bize yakın bir ilçe olsaydı, mesela, nasıl tarif edeyim? Rize - Fındıklı gibi,  Erzincan - Üzümlü gibi, Bitlis - Tatvan gibi, Mersin - İçel gibi, Kocaeli - İzmit gibi… Fakat, bize 85 kilometre mesafede, havaalanı 82 kilometre mesafede bize. Bir de arazi yapısı engebeli; aramızda akarsular var, dağlar var, vadiler var yani Yüksekova’ya gidip gelmek dört saat zaman alıyor. Biz zaten dört saatte Muş’a gidebiliyoruz.

Şimdi, efendim, nüfusta 20 - 25 bin bir azalma olursa geriye 40 bin - 45 bine yakın bir nüfus kalıyor. İlk etapta, devletle çalışan kurumlar var. Örneklendireyim, işte, benzinliklerdir, eczanelerdir, kamu şirketleridir, otellerdir, bunlar hep kamuyla çalışan kurumlardır. Bunların iflası çok kısa bir sürede gerçekleşecektir. Akabinde, Hakkâri’de yaşayan diğer esnaf,  işte, giyimcisidir, kırtasiyedir, beyaz eşya mağazalarıdır, bunlarda peş peşe iflaslara neden olacaktır çünkü biz kalabalıkla çalışıyoruz. Bize 100 bin nüfus verin, tamam köy yapın bizi. Bizim ticaretimiz, nüfusu...  Aslında Türkiye’nin en zengin coğrafyası, çok ciddi zenginliklere sahip bir kenttir de fakat maalesef şu an sadece kamu personeliyle geçinebilen bir il.

30 BİN GENÇ İŞSİZ OLACAK

Şimdi, nüfusun yüzde 65’i genç. Bir şey göz ardı ediliyor burada: 15 bine yakın genç çocuğumuz işsiz şu an, işsiz. Şimdi, gençlerimizin kimi eczanede kalfadır, kimi otelde garsondur, kimi kahvehane çalıştırıyor, kimi berber dükkânı çalıştırıyor, bir ileri farklı işletmelerdedir. Şimdi bu çocukları ne yapacağız? İşsiz genç sayısına bir 15 bin daha genç çocuğumuz ilave olacaktır. 30 bin tane genç işsiz çocuğumuzu ne yapacağız? Bunun altını çizerek arz ediyorum.

İkinci husus: Bizim Hakkâri de işletmelerimiz var, işyerlerimiz var, dükkânlarımız var, mağazalarımız var, şirketlerimiz var, arsalarımız var, arazilerimiz var. Şimdi, bu da işin farklı ekonomik bir boyutu, farklı ekonomik boyutu.

HAKKARİ ANKARA’DAN, İSTANBUL’DAN DAHA GÜVENLİ

Şimdi, efendim, biz Hakkâri’de ciddi bir sel felaketi yaşamadık, bir deprem de yaşamadık, Hakkâri’nin şehir merkezi güvenlik olarak inanın Ankara’dan, İstanbul’dan çok daha güvenli bir yerdir; kırsalda zaman zaman üzücü olaylar yaşanıyor, gönül isterdi ki hiç yaşanmasın.

Şimdi, Yüksekova bize bitişik bir ilçe olsa zaten problem olmazdı, o zaman sıkıntı yaşamayız. Yani sonuç olarak efendim, telafisi mümkün olmayacak ciddi travmalar yaşayacağız, ciddi kötü sonuçlar elde edeceğiz. (DUVAR)