Ertuğrulgazi Özkürkçü'den Selvi'nin çuval iddiasına yalanlama

Darbe girişimi sırasında başına çuval geçirildiği iddia edilen Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü'den yalanlama geldi. Ertuğrulgazi Özkürkçü kendilerinin bir operasyonla kurtarılıp kurtarılmadıklarını bilmediğini belirtti.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Genelkurmay Başkanlığı Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin bugün yayınlanan köşe yazısında yer alan kafasına çuval geçirildiği yönündeki iddiayı yalanladı. Özkürkçü, kendilerinin bir operasyon sonucu mu kurtarıldıklarını da bilemediğini ifade etti.

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, bugünkü yazısında darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrulgazi Özkürkçü'nün rehin alındığı sırada kafasına çuval geçirildiğini iddia etmişti. Selvi, komutanlara su bile verilmediğini ve başlarına torba geçirildiğini iddia ederek şunları yazmıştı: Kara Kuvvetleri Komutanı, İkinci Başkan ve Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün de içinde yer aldığı 17 kişi ise ikinci helikoptere bindiriliyor. Ertuğrulgazi Özkürkçü’nün elleri çözülüyor, başına bir torba geçiriliyor, merdivenlerden inerken, “Önümüzde basamak var mı?” sorusuna dahi cevap verilmiyor. 4 Temmuz 2003 tarihinde Irak’ta Amerikalılar, Türk askerinin başına çuval geçirmişti. Bundan tam 13 yıl sonra bu kez darbeci subaylar, komutanlarının başına torba geçirerek Genelkurmay karargâhından çıkarıyorlar."

'ÇUVAL DEĞİLDİ'

İşte Selvi'nin bu yazısı üzerine bugün bir açıklama yayınlayan Özkürkçü, "Kafama çuval geçirilmedi. Gözlerim çok sıkı bir şekilde 'bandana türü' bir şeyle görmeyecek şekilde kapatıldı" dedi. Özkürkçü anlattıklarının 15-16 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlattığı ifadesinin geniş bir özeti olduğunu belirterek şunları belirtti:

"İlk derdest edildiğimde ise, 40 dakika boyunca Genelkurmay Başkanının makamının hemen yanındaki ziyaretçi bekleme odasına koyuldum. Ellerim ve ayaklarım sıkıca plastik kelepçeyle bağlandı ve ağzıma bir kumaş tıkıp üstüne de gözümdeki bandanayı çıkarıp bağladılar bağırmamam için. İlk tutulduğum yerde gözlerim açık, kulaklarım da açıktı. Kapı yarım açık olduğu için koridordaki hareketleri görebiliyor duyabiliyordum.

Yaklaşık 40 dakika sonra (bir ara kapıyı kapattılar ki o arada Sn Gnkur. Başkanımızı tahliye ettiler sanıyorum) benim gözlerimi başka bir bandana ile bağlayıp AYAKLARIMIN bağını çözdüler ellerim arkadan kelepçeliydi ve Gnkır. içinde başka bir binaya götürdüler. Sonradan görüntüden gördüğüm benim hemen arkamda olan iki kişi KKK ve KK Kurmay Başkanı idi. O götürüldüğümüz yerde de bir bank gibi birşeye oturtup başımızı öne eğip alçak bir masaya dayalı tutmamızı söylediler. O esnada ayaklarımı tekrar bağladılar. Kıpırdamak kesinlikle yasaktı. Biraz oynadımda iki kere kafama dipçikle vurdular. Tabi gelince darp raporlarını aldım. İki bileğim de yara içinde hala. Ayak bileklerimde çok hasar yok. Yanımda olan kişi de Gnkur. IInci Başkanı idi bir ara konuştu çünkü, ayağa kalkmak istediğin nefes alamadığını söyledi kabul etmediler. Bir saate yakın da burada hareketsiz kaldıktan sonra tekrar oaradaki sanırım yaklaşık 15 kişi ile beraber bizi tekrar ayaklarımızı açarak helikoptere götürdüler. 20-25 dakika sonra bir yere indik (Ki burası AKINCI Üssüymüş bunu da akşam 18:00'de kurtulduktan sonra öğrendim). Orada herkesi bir odaya koydular. Ellerim ayaklarım, ağzım ve gözlerim hep bağlı kaldı. saatin kaç olduğunu "tik tak" sesi duyuyordum ama göremiyordum."

'SU VE SİGARA İÇTİM'

Daha sonra iki saat boyunca odada bırakıldığını belirten Özkürkçü, "Lavabo ihtiyacı olunca yanımdaki dolabı tekmeledim ve gelmelerini sağladım. Gelen kişi "Ne var belanı mı arıyorsun" dedi dipçikle kafama vurdu. Ağzımı açınca küfrettim tekrar vurdu. Tuvalet ihtiyacımı söyledim, şerefsizce bir tavırla "tuvalet yok burada" dedi. Yanındaki kişi "tamam tamam" dedi ve ellerimi önde bağladılar. Bu esnada gözlerim çok sıkı şekilde bağlıydı ve bu halde beni odanın içindeki tuvalete götürdüler. Meğerse odada tuvalet varmış. İyi ki de varmış zira sabaha karşı sürünecek tarzdaki zorlukla çeşmeye ulaşıp su içebildim. Ertesi gün akşama kadar (18:00) su ve ekmek bile vermediler" dedi.

Bu sırada herhangi çatışma sesi duymadan serbest kaldıklarını bu nedenle bir operasyonla kurtarılıp kurtarılmadığını bilmediğini vurgulayan Özkürkçü, açıklamasını şöyle tamamladı, "İlk yaptığım şey Allah'a şükrettim ve su içtim ve bir de oradaki bir şoförden almak suretiyle sigara içmek oldu. Doğru olan bu. Allah kimseyi çaresiz ve böyle şerefsizlerin elinde bırakmasın."