YAZARLAR

Güncel sanat haritasında Bursa

Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları Bursa'nın Nilüfer ilçesi bünyesinde altı mekâna yayılan içeriğiyle, merkez ve çevre arasındaki karmaşık rotaya geçici müdahalelerle nefes alanı yaratıyor.

İnsan bir bölgeye ilk kez geldiğinde ister istemez öncesinden aşina olduğu yerlerle benzerliklerin peşine düşüyor. Sebep, ya kendini güvende hissetme ihtiyacı ya da kısa yoldan tespitlere varmanın cazibesi olsa gerek. Bursa’nın yeni yapılanmış ilçesi Nilüfer de akla hemen İstanbul’un Ataşehir’ini ya da Ankara’nın Ümitköy’ünü, Konukkent’ini getiriyor. Sanki tüm bu konut öbekleri, kent fark etmeksizin merkezden uzaklaşmak isteyen herkesin aynı beklentilerde birleştiğini göstermek üzere kurulmuş gibi…

Nilüfer Belediyesi bünyesinde gerçekleştirilen Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları sergisinin yayıldığı altı mekândan bir kısmı ilk bakışta tüm bu genel kabulleri doğrulayacağa benziyor. En azından serginin basın turunun ilk durağı Balat Kültürevi’ni ilk kez gören birinin aklına Türkiye’deki diğer belediye girişimi kültür merkezlerinin üşüşmesi kaçınılmaz. Biraz ötesinde boş arsalar bulunan etkinlik alanı bir konut sitesiyle bağlantılı olarak inşa edilmiş. Sıra sıra dizilmiş evlere, yeni açıldığı belli yollara bakıp da tek merkezli bir kent düzenleme hareketiyle karşı karşıya olduğumuzu düşünmek çok kolay.

Ancak hem serginin diğer mekânlarının hem de küratör Yekhan Pınarlıgil’in yerleştirme tercihlerinin gösterdiği üzere, söz konusu dinamikler bu sitelerin keskin hatlarıyla zaptedilemeyecek kadar karmaşık. Kenti biçimlendirme çabaları yeni kurulan sitelerin ötesinde “otantik”, “tarihi” gibi değerlerin arayışında da kendini gösteriyor. Ayrıca kent de söz konusu çabalara her seferinde teslimiyetle karşılık vermiyor.

Örneğin Konak Mahallesi’ndeki Pancar Deposu… Serginin “Haz, Işıltı ve Kahkaha” bölümünün görülebileceği bu eski hangarın işlevi tıpkı seçkideki Erinç Seymen videosu Sigorta’nın ucu ucuna dengede duran unsurları gibi bürokrasinin “sağlam” temelleri yerine katılımcılık üzerinde şekillendirilmiş. Yerel gazetelerde yayımlanan bir ortak haber 2020’de bu mekânın nasıl kullanılacağı konusunda mahalle komitelerinin ve sakinlerinin de katılımıyla bir çalıştay düzenlendiğini bildiriyor. Evlerle çevrili boş bir arsanın ortasındaki mekân bugün de belirgin bir işlevle sınırlandırılmadan -ya da böyle bir işlevin izlerini taşımadan- varlığını sürdürmekte. Extramücadele’nin hayali resmi tabela serisi de (“Ütopik Bürokratik”) mekânın bu gayriresmi konumunda beslenebileceği bir damar buluyor. “Hür irade tescil bürosu” ya da “bireyi kitleyi oluşturma görevinden caydırma kurulu” gibi ifadeler serginin genel metnindeki iyimserlik çağrısına denk düşmenin ötesinde seçkideki diğer eserlerin üzerinde süzülebileceği bir hat ortaya çıkarıyor. İranlı sanatçı Ghazel’in evlilik yoluyla Fransa’daki oturma iznini uzatma çabalarının mizahi dökümü Aranıyor bu hattın gerektirdiği kıvraklığın vücuda gelmiş hali gibi… Kendini sabitliğin karşısında konumlandıran bu tavır Şafak Şule Kemancı’nın insan, hayvan ve bitkilere ait unsurları haz odağında iç içe geçirdiği çalışmalarına da yansıyor. Anne Charlotte Finel’in düşük çözünürlüklü videosu, flamingoların çiftleşme ritüeli görüntülerini bir renk cümbüşüne çevirerek belgenin sabitliğinden kurtarıyor.

Ghazel’in Aranıyor adlı çalışmasından görüntü.
Gözde İlkin, Krallık, 2016

Rotanın bir başka tarihi noktası Aziz Panteleimon Kilisesi serginin uçuşmaya övgüsünün en görünür olduğu mekânlarından biri. Henüz ibadete açılmadan mübadele dolayısıyla cemaatini kaybeden ve 2014’te restore edilerek Gölyazı Kültürevi’ne dönüştürülen kilisede serginin “İnce Elemek Sık Dokumak” bölümü devam ediyor. Kilisenin ferah atmosferinde eserler de yarı şeffaf ve kırılgan malzemeleri vurgulanacak şekilde yerleştirilmiş. Güneş Terkol’ün el yapımı dokumalar üzerine kurmaca figürler işlediği “hu hu hu” serisinden parçalar, kilisenin tarihinden dolayı hiçbir zaman yerine konmayan ikonaların geçici ikamelerini andırıyor. Fatoş İrwen’in Diyarbakır Cezaevi konulu gazete kupürleri üzerine çizdiği desenlerde ise mitolojiyle harmanlanmış hayal gücü bu sefer politik belleğe aciliyet kazandırıyor. Gözde İlkin’in kilise mihrabındaki yerleştirmesi ise -bu konumunun da etkisiyle- serginin genel hatlarının izlenebileceği bir yol sunuyor. Yakın tarihten sınır çağrışımlı imgelerin seçilebildiği yerleştirmenin eşlikçi ses kaydındaki dil oyunları ve nakış malzemesi üzerinden sunduğu açıklık tüm serginin rotasını da belirleyen bir unsur. Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları ilçe bünyesinde altı mekâna yayılan içeriğiyle, merkez ve çevre arasındaki karmaşık rotaya geçici müdahalelerle nefes alanı yaratıyor.

Gözde İlkin, Sonsuz İtiraflar Seyri, 2016

Yine ilçe sınırları içindeki Bursa Organize Sanayi Bölgesi’nde ise Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları’ndan bağımsız düzenlenen ve mekânla ilişkisi çok daha farklı bir sergi devam etmekte. Ali Kazma sergisi Zaman Zaman sadece ilk kez bir arada sunulan sekiz videolu içeriğiyle değil, gerçekleştirildiği İmalat-hane’nin konumundan da dolayı sanatçının pratiğine ayrıntılı bir bakışı mümkün kılıyor.

Sergi, sanatçının cam atölyesindeki üretimi parçalarına ayırarak bir tam ürüne giden adımlar olmaktan çıkardığı Tea Time’la açılıyor ve İmalat-hane’nin geniş zemininde üç devasa kanaldan yansıtıldığı haliyle, eseri belirleyen ritmik yapı daha da pekişiyor. Sanki üretim bandının ritmi bir endüstriyel müzik parçasına dönüşmenin eşiğinde, ancak henüz müzikal bir bütünün parçalarına evrilmeden, evcilleşmeden yakalanmış gibi.

Seri üretimi bütüncül niteliğinden soyutlayarak sunan bir çalışmanın, halen işler vaziyetteki Bursa Organize Sanayi Merkezi’nde sergilenmesindeki ironi gözden kaçacak gibi değil. İmalat-hane’nin çevresi Kazma’nın çalışmalarında kadrajdan çıkardığı üretim aşamalarını akla getirecek göstergelerle dolu: İş merkezleri, mekânın hemen karşısında yer alan elektrik direkleri, çalışanların kullandığı minibüs hattı...  Sergi, sanatçının üretim mekânlarındaki estetik arayışı doğrultusunda yalnız bıraktığı ritmi adeta tekrar üretime dair göstergelerin ortasına bırakıyor.

Sanatçı Ali Kazma Zaman Zaman sergisinde. 

Ne var ki Kazma’nın çizdiği estetik çerçeve bu unsurların arasında kaybolmayacak kadar keskin. Dolayısıyla onun estetiğini canlı kılacak, çatışmaya sokacak bir alan sunması dolayısıyla İmalat-hane kapsamlı bir Ali Kazma sergisi için oldukça elverişli bir mekân. Fabrikalardan zanaat atölyelerine sanatçının farklı ritimleri keşfetmeye yönelik üretiminden örnekler sunan Zaman Zaman seçkisi de bu fırsatın farkında.

Yukarı Bak, Sınırlı Coğrafyanın Yıldızlı Ufukları kapsamında ayrıca Canan ve Tayfun Serttaş’ın sergileri Nâzım Hikmet Kültürevi’nde, Marguerite Bornhauser’in fotoğrafları Fotoğraf Müzesi’nde (Misi), Onur Sakarya’nın bir araya getirdiği fanzin koleksiyonu ise Edebiyat Müzesi’nde ziyaret edilebilir. Etkinlik 31 Temmuz’a kadar devam ediyor.

Ali Kazma’nın Zaman Zaman sergisi 14 Ağustos’a kadar İmalat-hane’de.


Erman Ata Uncu Kimdir?

İstanbul’da doğdu. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nden mezun oldu. Amsterdam Üniversitesi’nin film çalışmaları yüksek lisans programını bitirdi. Uzun yıllar Radikal gazetesinde kültür sanat muhabiri olarak çalıştı. Aralarında Argonotlar, Art Unlimited, Altyazı, Di’van, Duvar English, Istanbul Art News’un da olduğu yayınlara katkıda bulundu.