YAZARLAR

Guardiola, Zidane, Tuchel ve Pochettino

Günümüz futbolunda kanatları hücum planına almamak, rakip defansına yağlı ekmek sunmaktan başka bir şey ifade etmez. Kanat organizasyonları olmadan rakibi dengesiz hale getirmek mümkün değil.

Real Madrid-Chelsea maçı beni yanıltmadı ama doğrusunu söylemek gerekirse, bir mucizeyle Real Madrid’in kazanmasını istiyordum; çünkü finalde Guardiola eliyle bu zayıf Real Madrid oyununa gereken dersin verilmesini çok arzuluyordum. Yarı finalde yarışan dört takım arasında en zayıf oyun hiç şüphesiz, Real Madrid’in, dolayısıyla Zidane’ın oyunuydu. Atalanta maçında fark ettiğim oyun defoları, Chelsea ile oynanan iki maçta da olduğu gibi çözümsüz olarak varlığını sürdürdü. Her şeyden önce, Zidane kanat oyunlarına itibar etmiyor. Kanatları bir süs, bir aksesuar gibi kullanıyor. Rakip defansı enlemesine genişletmek için iki kenara oyuncu gönderiyor ama bu oyuncular ile etkileşime girecek diğer seçeneklere hiç değer biçmiyor. Dolayısıyla kanatlara taşınan her top, Real Madrid oyununun bir sonucu değil, rakibin yönlendirmesiyle oraya mecbur edilen toplar oluyordu.

Günümüz futbolunda kanatları hücum planına almamak, rakip defansına yağlı ekmek sunmaktan başka bir şey ifade etmez. Kanat organizasyonları olmadan rakip savunmasını dengesiz hale getirmek mümkün değil. Kanat organizasyonları olmadan hem pozisyon hem de hamle hatası yaptırmak imkânsız. Zidane bu imkansızı, 'mucizevi adam' Benzema ile aşmaya çalışıyor. Benzema’yı üçüncü bölgede tutmak için hem oyunun boyunu uzatıyor hem de sadece göbekten rakibi zorluyor. Doğrusu Zidane’a yakışmıyor.

Zidane’ın oyunundaki tek defo bu değil elbette. Benzema ve göbek hücumu saplantısı nedeniyle, gerideki dörtlünün önünde çok geniş boşluklar oluşuyor. Bu geniş boşlukları Casemiro’nun tek başına doldurması imkânsız. Modriç ve Kroos, aynı oyunun ihtiyaçlarına cevap vermek için genellikle ikinci bölgenin en ucunda pozisyon alıyor. Bu durum doğal olarak Real Madrid orta sahasının bütün direncini kırıp emiyor.

Yazının başında kibarca bu oyunun defoları ifadesini kullandım. Aslında söz konusu kusurların toplamı defolardan daha büyük bir tanımlamayı hak ediyor. Bu oyun anlayışı kesinlikle üç bölgeli bir oyun anlayışı ve Şampiyonlar Ligi için çok ilkel kalıyor. Real Madrid dışındaki diğer takımlar, oyunu iki bölgeli oynuyor. Manchester City daha da ileri giderek bazen bütün oyunu tek bölgeye indirgiyor ve neden herkesten daha iyi olduğunu bu vesileyle kanıtlıyor. PSG, iki yıldızına rağmen iki bölgede pozisyon almaya devam ediyor. Chelsea, aynı şekilde.

İki bölgeden kastım topun durumuna göre, bütün takımın ikiye ayrılıp, bir bölümünün top olduğu bölgede mevzilenmesi geri kalan oyuncu grubunun topun atılacağı muhtemel bölgeleri kontrol altına almasıdır. Real Madrid bölgelere göre oynadığı için söz gelimi Benzema ve Hazard, çok zorunlu değilse kendi bölgelerinin dışına çıkıp oyuna katılmıyor.

Guardiola dünyanın en iyi hücum organizasyonu mucidi olduğunu bir kez daha kanıtlarken, aynı zamanda belki de yine dünyanın en iyi savunma düşünürü olduğunu da ispat etti. Müthiş bir savunma stratejisiyle oynayıp, PSG’ye hiç şans tanımadı. Pochettino’nun mecburi dikine oyunu, sadece Neymar’ın sihirbazlığına bağlı olduğu için sonuç üretmesi çok zordu.

29 Mayıs'ta güzel bir oyun izlemek için şimdiden sabırsızlandığımı söylemeliyim.


Ali Fikri Işık Kimdir?

Ali Fikri Işık, 1958 yılında Mardin’in Savur ilçesine bağlı Xeramemo köyünde doğmuştur. İlk ve ortaokulu Batman’da, liseyi ise Silvan’da okumuştur. 1978 yılında Batman'da “Sesleniş” Gazetesiyle yazın hayatına başlamış. 1985 yılında yazarlar kooperatifi olan Yazko’nun dergisi “Yazko Somut”ta, 1994 yılında “Zone News” gazetesinde, 1995 yılında haftalık dergi “Roj”da, 2010 yılında Taraf gazetesinde, 2016 yılında “BasNews ve Kurdistan24 Türkçe'de yazmıştır. Amedspor Kaos ve Direniş Amedspor kitaplarının yazarıdır.