Gökhan Yıldırım 38 kiloya düştü, avukatlar çağrı yaptı: Derhal tahliye edilmelidir

Gökhan Yıldırım ölüm orucunun 235, Sibel Balaç ise 241'inci gününde. Yoğun bakıma alınan Yıldırım 38 kiloya düştü. Avukatlar, yaptığı açıklamada, "Yıldırım derhal tahliye edilmelidir" dedi.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Avukatlar, adil yargılanma hakkının sağlanması, hasta tutukluların serbest bırakılması ve hapishanelerdeki hak ihlallerinin sona erdirilmesi talebiyle hükümlü olarak tutulduğu Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesinde ölüm orucunun 235'inci gününde olan Gökhan Yıldırım için çağrı yaptı.

Avukatlar, Tekirdağ Şehir Hastanesi Sağlık Kurulu tarafından Yıldırım hakkında verdiği “İnfazını geçiremez, resmi sağlık kuruluşlarının mahkumlara ayrılan bölümlerinde yerine getirilmesi hayati tehlike arz eder. Ceza İnfaz Kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremez. İnfazın 3(üç) ay süre ile ertelenmesi uygundur” raporunu hatırlatarak infazın bir an önce ertelenmesi gerektiğini belirtti.

Tekirdağ Şehir Hastanesi Sağlık Kurulu raporu sonrasında Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Hapishanesi, Yıldırım’ın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilene kadar geçireceği süreyi hapishanede geçirmemesi için 10 Ağustos 2022 tarihinde "apar topar" Tekirdağ Şehir Hastanesi’ne sevk ettiğini hatırlatan avukatların yaptığı açıklama şöyle:

REFEKATÇİ KABUL EDİLMEDİ: Gökhan Yıldırım hastaneye sevk edildiğinde ilk olarak mahkûm koğuşuna alınmıştır. Bu koğuş güneş görmeyen, çelik levha ile örtülmüş bir penceresi olan, bir yataktan ve demir bir dolaptan başka eşya bulunmayan bir hücreden ibarettir. Müvekkilimiz mahkûm koğuşunda bir gün tutulmuştur. Bu süre içinde müvekkilin ailesi tek başına işlerini göremeyecek olan Gökhan Yıldırım’ın refakatçisi olmak için başvurmuştur ancak bu talep kabul edilmemiştir. Tekirdağ Şehir Hastanesi refakatçi ve aile görüşü taleplerimizi gerçekleştirmemek için Gökhan Yıldırım’ı 11.08.2022 tarihinde yoğun bakım ünitesine almıştır. Yoğun bakım ünitesinde refakatçi bulundurulamayacağını, aile görüşünün sağlanmayacağını tarafımıza bildirmişlerdir. Gökhan Yıldırım, tek başına kalmasının hayati risk teşkil edeceğini söyleyen aynı hastanenin raporuna rağmen günlerdir tek başına tutulmaktadır.

GÖKHAN 39 KİLOYA DÜŞTÜ: Hapishanede bile yanında refakatçisi olan Gökhan Yıldırım 10 Ağustos gününden beri tek başına refakatçisiz olarak tutulmaktadır. Kan dolaşımının sağlanması için masaj yapılmasına, içeceklerinin hazırlanmasına, kıyafetlerini giyip çıkarmasına yardımcı olacak, ihtiyaçlarını karşılanmasına yardım edecek bir refakatçiye ihtiyacı olan Gökhan Yıldırım, banyosu-tuvaleti dahi olmayan bir odada tutulmaktadır.  Şehir Hastanesine götürüldüğü ilk günden bu yana duş alamamıştır.  Hastaneye götürüldüğü ilk 3 gün hiç tuz alamamıştır. Ölüm orucu sırasında alması gereken şeker-tuz-su gibi maddelerin temin edilmesi zaman almıştır. Bu maddelerin bir gün bile aksatılması ölüm orucunun ilerleyen günlerinde olan Gökhan Yıldırım için hayatını etkileyecek düzeyde olumsuzluklar yaratmaktadır. Bu koşullarda tutulmasının risk teşkil ettiğini vurgulamamız bir an önce ATK sevkinin sağlanmasındaki ısrarlarımız üzerine Gökhan YILDIRIM 12 Ağustos Cuma günü akşam saatlerinde Adli Tıp Kurumu'na götürülmüştür. Adli Tıp Kurumu aynı gün tarihli raporunda Gökhan'ın 39 kg olduğunu, yürümekte zorlandığını, ellerinde yaralar olduğunu tespit etmiştir. Ancak Gökhan'ın "hastane şartlarında takip ve tedavisine devam edilmesi gerektiği, durumunun değişmesi durumunda son durumunu gösterir raporun gönderilmesi ile yeniden değerlendirilebileceği" şeklinde rapor hazırlamıştır. (Gökhan Yıldırım 16.08.2022 tarihindeki ölçüme göre 38 kilograma düşmüştür)

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ZAYIFLADI: Adli Tıp Kurumu bir kere daha anti-bilimsel niteliğini, hekim heyeti olmaktan çok AKP'nin bir uzantısı olduğunu göstermiştir. Bu aşamada Gökhan’ın infazının ertelenmesine gerek olmadığını söylemiştir. ATM 8 aydır aç olan Gökhan'ın hangi aşamaya gelmesini istemektedir? Bu rapor üzerine Tekirdağ Cumhuriyet Savcılığı infaz erteleme talebimizi reddederek Gökhan'ın hastanede tutulmasına karar vermiştir. ATK raporunda belirtildiği üzere Gökhan Yıldırım Şehir Hastanesine götürüldüğü ilk günden itibaren “tedavi” adı altında yapılacak hiçbir işlemi kabul etmemektedir. Gökhan'ın yoğun bakım ünitesinde kalması sağlığı için risk teşkil etmektedir, aynı koridorda 4 Covid-19 hastasıyla birlikte tutulmaktadır. Bağışıklık sistemi zayıflamış, hastane enfeksiyonuna açık halde olan müvekkil bu koşullarda büyük bir risk altındadır.

UYGULAMAYA DERHAL SON VERİN: Hastanede tedavi istemediğini, taleplerinin kabul edilmesini istediğini, yoğun bakımdan çıkarılmak istediğini defalarca söyleyen Gökhan Yıldırım'ın hayatı yoğun bakımda tutularak riske atılmaktadır. Gökhan Yıldırım ne hapishanede ne hastanelerin mahkûm koğuşlarında ne de yoğun bakım ünitesinde tutulamaz. Derhal tahliye edilmelidir. Hastanede tutmak, Gökhan'ı yaşatmak isteği, Gökhan'ın sağlığını korumak isteği değildir. Gökhan'ı tek başına, uğultulu, havalandırması, banyosu-tuvaleti olmayan bir yoğun bakım odasında tutmak işkencedir. Adli Tıp Kurumu, Tekirdağ Şehir Hastanesi, Tekirdağ Savcılığı bu işkenceye derhal son vermelidir.

İLERİ KIZILATUN DA ÖLÜM ORUCUNA BAŞLADI

Öte yandan Silivri Cezaevi'nde bulunan İleri Kızılaltun da Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım'ın talepleriyle ölüm orucuna başladığını duyurdu. Kızılaltun'un eşi Bahar Kurt Kızılaltun aracılığı ile yaptığı açıklama özetle şöyle: 

"Eşim İleri Kızılaltun 10 aydır Silivri Hapishanesi’nde bir itirafçının ifadeleri nedeniyle tutsak. İleri kendisiyle bugün yaptığımız telefon görüşmesinde 15 Ağustos itibariyle ölüm orucuna başladığını söyledi. Taleplerinin Sibel Balaç ve Gökhan Yıldırım’ın talepleriyle aynı olduğunu, kendi yaşadığı adaletsizliğe karşı da bu kararı aldığını söyledi.
Anayasal haklarını bilen, faşizmin yasal zorbalığına maruz kala kala neredeyse bir hukukçu kadar hukuk bilgisine sahip olan devrimci tutsaklar yıllardır tüm yolları denediler. İleri de yasal olarak yapabileceği her şeyi yaptı ancak adaletsizlik son bulmadı.
Eşim İleri Kızılaltun tutsak olarak mücadelesini daha ileri taşıyacağını ifade etti.
Sizlere ayrıca bir kez daha ölüm sınırına yaklaşan Gökhan Yıldırım, Sibel Balaç ve 15 Ağustos’ta ölüm orucuna başlayan eşim İleri Kızılaltun’un taleplerini hatırlatmak istiyorum:
- Dijital delillerle gizli tanık ve itirafçı tanıklarla yürütülen yargılamalara son verilsin.
- Hapishanelerdeki keyfi disiplin cezalarına son verilsin.
- Hasta tutsaklar serbest bırakılsın.
- Hapishanedeki kitap dergi kısıtlamalarına son verilsin.
- Hapishanedeki sohbet hakkı eksiksiz uygulansın.
- Tarafımıza verilen hapis cezaları iptal edilmeli.
- Ağırlaştırılmış müebbet infaz yasası tutsaklar lehine değiştirilsin.
- İnfaz yakmalar ve sürgünler son bulsun." (HABER MERKEZİ)