Gezegenden Mektuplar | Arjantin’de ölüler turizmi: Giriş 16 dolar!

Öyle bir turistik mekân düşünün ki ölüler yaşayanlardan fazla olsun ve girişinde bilet kesilsin. Burası Arjantin’in başkenti Buenos Aries’te yer alan dünyanın en ünlü mezarlığı: Recoleta... Sakinleri arasında Eva Peron gibi birçok önemli ve tanınmış kişi bulunuyor. Aralarında dolaşırken, görkemli ve mimarisi kuvvetli yüksek mezarlar arasında kayboluyorsunuz.

Recoleta semti şehrin en zengin mahallelerinden biri. Mezarlık da adını bu semtten alıyor. Burası aynı zamanda ilk halk mezarlığı olarak biliniyor. Dönemin Buenos Aires Eyaleti Bayındırlık Bakanı Fransız mühendis Prospero Catelin tarafından 1822 yılında yaptırılan mezarlık şu an şehrin en önemli turistik mekânlarından bir tanesi.

ULUSAL TARİHİ ANITLARLA DOLU

Beş hektarlık alan boyunca ülke tarihinin en önemli şahsiyetlerinin mezarlarına ev sahipliği yapıyor. Mezarlıkta Arjantin’in tüm başkanlarının, Evita Peron’un, Nobel Ödüllü yazarların, Napolyon’un torununun ve daha pek çok önemli kişinin mezarı bulunuyor.

Mermerlerden yapılmış ve heykellerle süslenmiş görkemli tasarımı göz alıyor. Buradaki 90’dan fazla panteon Ulusal Tarihi Anıt olarak ilan edilmiş.

Bazı kaynaklara göre Arjantin'de 1870'de yaşanan sarı humma salgını sırasında ölenlerin Recoleta Mezarlığı'na gömülmesine izin verilmemiş. Mezarlık bir müddet kaderine terk edilmiş. Şehrin merkezinde yaşayan varlıklı aileler ise salgın nedeniyle kuzeye doğru kaçmış. Yaşamını yitiren zenginler için burada anıt mezarlar yapılmış ve Recoleta Mezarlığı yeniden “canlanmaya” başlamış. Mezarlık 2011 yılında BBC, 2013 yılında CNN tarafından dünyanın en güzel mezarlıklarından biri olarak gösterildi.

SON DURAĞIN BEDELİ BİNLERCE DOLAR

Mezarlığa hâlâ defin işlemleri yapılabiliyor ancak halk arasında “Mezarlıkta yer almak Arjantin’de lüks bir hayat sürmenin maliyetinden fazla” deniyor. Duyduğuma göre mezarlıkta metrekare fiyatları binlerce doları aşıyormuş.

Bu kadar ünlü bir mezarlığı ben de ziyaret ettim ve ilk kez bir mezarlığın girişinde yaklaşık 16 dolar tutarında giriş bileti aldım. Görkemli yapıların yoğunlukta olduğu mezarlıktaki ara yollarda yürürken adeta ölüler arasında kayboluyorsunuz.

ÖLÜLERİN TURİZMİ

Neredeyse tüm anıt mezarların paslanmış demir kapıları olması ve bu kapıların sıkı sıkı kitlenmiş olması dikkatimi çekti. Çünkü şehir genelinde de neredeyse tüm evlerin camlarında güvenlik nedeniyle demir parmaklıklar ve teller var. Bunu mezarlıkta da görmek şaşırttı beni çünkü bu şehirde hayattayken de ölünce de hep kitli odalarda, evlerde yaşıyorsun.

Merakıma yenilip demir parmaklıkların ardına bakmaya çalıştım. Bazısında fotoğraf, bazısında ise plastik çiçekler var. Hatta bazı anıtların içine saksıda canlı çiçek koymuşlar. Yani önce toprağın üzerine mermerler yaparak doğayla bağlantıyı kesmişler, sonra da saksıda çiçeklerle mezarlara doğaya ait bir parça koymaya çalışmışlar. Tabii doğa her yerde olduğu gibi burada da betonları aşmış ve aralardan bitkiler fışkırmış.

Ölünce turistik bir mekanda sürekli ziyaret edilme hissi anlaşılır gelse de ölülerin turizmiyle karşılaşmak insana farklı hissettiriyor.