Gezegenden mektuplar | Alman Sol Parti Milletvekili Koçak: Krizlerin kaynağı göçmenler değil
Almanya seçimlerinde Berlin'de Sol Parti'den aday olan Türkiye kökenli Ferat Koçak, paralmentoya girmeyi başardı. Koçak seçim çalışmalarını ve bundan sonrası için planlarını Gazete Duvar'a anlattı.
Almanya'da erken genel seçimler geçen hafta yapıldı. Muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) birinci oldu. Aşırı sağcı ve ırkçı Almanya İçin Alternatif (AfD) ise yüzde 20.4 oyla ülkenin ikinci büyük partisi konumuna geldi. Asıl sürpriz ise Sol Parti’nin (Die Linke) 2021 seçimlerinde aldığı yüzde 4.9 oy oranını yüzde 8.8'e yükseltmesi oldu. Sol Parti, Berlin'de birinci parti konumuna geldi. Sol Partili Türkiye kökenli 45 yaşındaki ekonomist Ferat Koçak, Neukölln seçim bölgesinde Federal Meclis’e doğrudan girmeyi başardı. Koçak’la hikayesini, seçim sürecini ve bundan sonra Almanya’da neler olacağını konuştuk:

Biraz kendinizden bahseder misiniz?
Dedem daha iyi bir hayat için 1970’li yılların başında Sivas’tan Berlin’e göç etmiş. Sokaklarda asfalt yaparak geçimini sağlamış. Babam 1977’de buraya üniversite öğrenci olarak gelmiş ve anneme aşık olmuş. 1979’da da ben doğmuşum. Ben doğduktan sonra bir döner dükkânı açmışlar. Bir süre sonra dönerciyi annem devralmış, babam ise sigorta işine geçmiş. Ben de Neukölln’de büyüdüm.
Siyasete ilginiz ne zaman başladı?
Ben işletme okudum. Küçüklüğümden beri siyasete ilgim vardı. Almanya’da göçmenlere yönelik saldırılar oluyordu. Hatta bu saldırılarda ölenler oldu. Kafam iyice karıştı; “Ben kimim? Neden burada bizi istemiyorlar” diye düşünüyorum. Irkçılıkla tanışmam böyle oldu. İş bulamadığım için sigortacılık yaptım. Sigorta şirketinde çalışırken de ırkçılığa maruz kaldım. Sonra Antalya’ya gittim ve bir süre orada yaşadım. Bu sefer Türkiye’de de ırkçılık gördüm. Mesela ben Kürtçe bilmiyorum. Ancak Türkiye’de otelde bahçede çalışan bir yaşlı amca vardı. Ona sabah ve akşam Kürtçe selam verirdim. Sonra duydum ki biri bizi şikâyet etmiş. Otelden “Kürtçe konuşma” diye uyarıldım. Arkadaşım da yoktu doğru düzgün… “Burası benim memleketim değil” dedim.
Almanya’da doğup büyüyenler “Almanca, İngilizce ve Türkçe biliyorum” diye düşünerek Türkiye’ye gidiyor ama siz aslında Türkiye’de Türkçe bilmeyen birisisiniz. Sonra Almanya’ya geri geldim.
'EVİMİZE IRKÇI SALDIRI OLDU, TESADÜFEN KURTULDUK'
Almanya’ya dönünce ne yaptınız?
Pazarlama müdürü olarak çalıştım. Seçim çalışmalarına girdim. Önceden Sol Parti’yle bağlantım yoktu. Irkçılığa ve Neo-Nazilere karşı mücadele ediyordum. Sonra Sol Parti’ye üye oldum. 2018’de bana “Berlin’in güneyinden aday olur musun” diye sordular. Neo-Nazilerin yüksek olduğu bir yerdi ama “aday olurum” dedim. Sonra Nazilerin gözüne batmışım herhalde 2018 yılında bize faşist bir saldırı oldu. Evi kundaklamaya çalıştılar. Ateş neredeyse gaz borusunu yakacaktı. Ben gece saat 3’te tesadüfen uyanmasam evin içinde yanarak ölecektik Bir sene sonra polisin haberi olduğu fakat bize haber vermediği ortaya çıktı.
Bu olaydan sonra sosyal medyada aktif kampanyalar yapmaya ve insanlara ulaşmaya başladım. 2021 yılında Berlin Parlamentosu’nda milletvekili oldum. İklim, göç ve antifaşizm sözcüsüydüm. Benim ağırlık konularım aynı zamanda polis. Polisin içindeki ırkçılık… O gün bu gündür mücadele veriyorum.
Son seçimlerde Sol Parti oylarını katladı. Sizin seçim süreciniz nasıldı?
Sol Parti tabanını buldu. Aslında planlarımızı bir sene sonraya göre yapmıştık. Erken seçim olunca bir an başaramayacağımızı düşündüm.
Neukölln’de kapı kapı dolaştık. 10 bin haneye gittik. İnsanlarla görüştük. Ve insanlara en büyük sorunun ne olduğunu sorduk.
Neydi?
Bizim bir sorumuz vardı “Cumhurbaşkanı olsanız neyi değiştirirsiniz?" Cevaplar benzerdi: Yükselen kiralar, barınma sorunu, hayat koşulları... Mesela bir anneye konuştum. “Eskiden 50 avro ile iki poşet doldururdum. Şimdi yarım poşeti zor dolduruyorum. 2 kişi çalışıyoruz ama ay sonunu getiremiyoruz” dedi. Biz bir halk toplantısında söz verdik. Dedim ki; Sizin sorunlarınız kampanyamızın en önemli noktaları olacak ve ben parlamentoya girince benim ana konularım olmasa bile konuları sürekli takip edeceğim…
Sonra çalışmaları genişlettik. 2 bin kişi 139 bin kapıya gittik ve 50 bin kişiyle görüştük. Ve aynı soruları sorduk. Seçime katılım oranı düşük yerlere özellikle gittik ve amacımız sandığa gitmelerini sağlamaktı. O bölgelerde en güçlü parti olarak çıktık. Normalde o bölgelerde Sol Parti kazanamıyordu. Seçimlerde bütün Berlin’i kazandık ama özellikle Neukölln’ü kazandık. Buranın kazanılacağına pek inanılmıyordu.
'MİLYARDERLER DAHA FAZLA VERGİ ÖDEMELİ'
Seçim sürecinde gündemin ana maddesi ekonomiden çıkıp göç ve göçmenler haline geldi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Kapılarına gittiğimiz bazı insanlar da “göçmenler gitsin” diyordu ama konuşmaya devam ettikçe ve gerçek sorunları konuşmaya başlayınca anlıyorlardı ki sorunun göçmenlerle ilgisi yok. Hiçbir göçmen kiraların yükselmesinden sorumlu değil. Hiçbir göçmen hastanelerin eskisi gibi yürümemesinden sorumlu değil. Gerçek sorun ekonomi. Biz milyarları olan insanların daha yüksek vergi ödemelerini bekliyoruz ki o parayla okullar, hastaneler yapılabilsin. Bu beklenti yeni de değil. 1997 yılına kadar olan bir uygulamaydı sonra vergi kanunundan çıkarıldı.
Ekonominin kötüye gitmesinin sizce nedeni ne?
Şimdiye kadar yürütülen politikalardan kaynaklanıyor. Kiraların yükselmesinin sebebi devletin yeterince sosyal konut yapmaması. Eski sosyal konutların gitgide sosyal konut olmaktan çıkması. Örneğin gıdada katma değer vergisinin kalkmasını istiyoruz. Kalktığında halkın cebine daha fazla para kalıyor. Bunların yerine zenginlerin daha da zenginleşmesine neden olan politikalar yürütüldü. Bundan kaynaklanıyor.
Gözler 2029 yılında gerçekleşecek seçimlere şimdiden çevrildi. Sağın tek başına iktidar olmasından ve artan ırkçılıktan endişe ediliyor.
2029’a daha çok var. 4 seneyi bir atlatalım. Kapı kapı dolaşıp anlatınca insanlar anlıyor. Sadece parlamentodaki büyük sözlerle insanların kafasındaki ırkçı terimleri değiştiremezsin. Bunu birebir görüşmelerle değiştirebiliyorsunuz. Birçok insanın sorunu göçmenler değil, ekonomik sorunlar. Hayal kırıklığının nedenini göçmenlere yüklüyorlar ama suç aslında ekonominin yürümemesi. Aslında sağa karşı tamamen bir sol cevap gerekiyor.