Avukat Kaymak: Geri gönderme merkezlerinde kapasitenin çok üzerinde yabancı tutuluyor

Avukat Ayşe Kaymak, ekonomik krizin ve yoksulluğun kaynağının mülteciler olmadığını belirtti ve "Onlar da bizimle birlikte bu sorunları ve mülteci olmalarının getirdiği sorunları yaşıyorlar" dedi.

Google Haberlere Abone ol

Zafer Kıraç* [email protected] 

Son yıllarda ama özelikle son aylarda, geri gönderme merkezleri, insan hakları örgütleri ve barolar tarafından en yoğun şikâyet alınan kapalı kurumlardan. İşkence iddiaları, isyanlar, yapılan protestolar sonrası kötü muameleler ve kimi zaman intiharlar. Özellikle Kayseri GGM ve İzmir Harmandalı GGM'de hak ihlallerinin yoğun yaşandığını ancak çok az bir kısmının kamuoyuna yansıyabildiğini yakınlarının söylemlerinden biliyoruz. Bu merkezleri İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ayşe Kaymak ile konuştuk.

'EN TEMEL İHTİYAÇLAR BİLE KARŞILANMIYOR'

Siz daha çok İzmir Harmandalı Geri Gönderme Merkezi'nden gelen başvurular ile ilgili çalışmalar yapıyorsunuz. Başta Harmandalı GGM olmak üzere, bu kurumlarda yaşanan temel sorunlar neler?

İzmir, en batıda yer alması ve deniz yolu ile Avrupa’ya geçiş noktasında olması nedeniyle mülteci ve düzensiz göçmenlerin en yoğun olarak bulunduğu illerimizden biri. Bu nedenle İzmir’de bulunan Harmandalı Geri Gönderme Merkezi dönem dönem kapasitesinin çok üzerinde yabancının tutulduğu bir yer oluyor.

GGM’lerin kapasitelerinin çok üzerinde yabancının tutulduğu yer haline gelmesinin en önemli nedenlerinden biri de mahkemelerin yabancılar hakkında verdikleri idari gözetim kararlarının aslında istisnai bir tedbir olarak uygulanması gerektiği halde, basit, dayanaksız gerekçelerle verilmesi ve neredeyse düzensiz durumdayken yakalanan her yabancı için uygulanması. Hatırlarsınız sadece sosyal medyada muz yeme videosu paylaştı diye yabancılar hakkında sınır dışı etme ve sınır dışı edilinceye kadar idari gözetim altına alınma kararı verildi. Türkiye’de göç ve sığınma alanını düzenleyen temel kanunumuz olan 6458 Sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na göre düzensiz durumdayken veya düzensiz şekilde çalışırken ya da düzensiz yollarla ülkeye girdikten veya ülkeden çıkmaya çalışırken yakalanan yabancılar sınır dışı işlemleri devam ederken geri gönderme merkezlerine sevk ediliyorlar, bu işlemler devam ederken idari gözetim altında tutuluyorlar.

Kişilerin özgürlüğünden mahrum bırakıldığı bir karar olması nedeniyle idari gözetim kararlarının istisnai olarak alınması ve yerine yabancılara adres bildirme, imza verme yükümlüğü gibi alternatif yükümlülüklere karar verilmesi gerekir. Özellikle özel ihtiyaç sahibi bireyler ve çocuklar hakkında idari gözetim kararı alınmaması gerekir. Ancak ne yazık ki uygulamada çocuklar, mevcut bir takım özel düzenlemelerden yararlanmasın diye 18 yaşından büyük yazıldığı için veya yabancıların özel ihtiyaç sahibi kişiler arasında olup olmadığına bakılmaksızın neredeyse düzensiz durumda yakalanan tüm yabancılar için idari gözetim kararları veriliyor. Bunun sonucunda İzmir’de olduğu gibi 750 kişinin kalabileceği şekilde olanaklara ve fiziki koşullara sahip olan GGM’ye bazen iki katı mültecinin sığdırılmaya çalışılması mülteciler açısından insani olmayan, tuvalet, duş, yeme-içme, yatak gibi en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacakları koşullara neden oluyor.

Ayşe Kaymak

‘ADALETE ERİŞİMLERİ MÜMKÜN OLAMIYOR’

İşkence ve kötü muamele şikayetleri alıyor musunuz?

Baromuza yapılan işkence ve kötü muamele ile ilgili ihbar ve şikayetlerin de temel nedeni bu olumsuz tutulma koşullarına karşı yabancıların yaptığı oturma eylemlerine güvenlik ve jandarma ekipleri tarafından müdahale edilmesi nedeniyle işkence ve kötü muameleye uğradıkları şeklindeydi.

Hatırlayacağınız üzere; 23 Haziran.2022 tarihinde sosyal medyaya yansıyan geri gönderme merkezinde yangın iddiası olmuştu. Her ne kadar sosyal medyadaki yangın iddialarının gerçek olmadığı valilik ve GGM tarafından açıklanmış olsa da GGM’de tutulan müvekkilleriyle görüşmeye giden baromuz mensubu avukatlar olağanüstü bir hareketliliğin olduğunu, yoğun bir şekilde itfaiye araçlarının ve ambulanslarının gelip gittiğini, bağırma ve yardım çığlıkları duyduklarını nitekim sonrasında müvekkilleriyle hukuka aykırı bir şekilde görüştürülmediklerini ve yüzlerce yabancının toplu şekilde sınır dışı edildiğini tespit etmişlerdi.

Sonrasında bu olay ile ilgili baromuza ulaşan yabancılar, aralarında ailelerin, kadın ve çocukların da bulunduğu yüzlerce yabancının GGM’de boş yatak olmadığı gerekçesiyle toplu şekilde spor salonunda yerde yatırıldığını, yüzlerce kişi için spor salonunda bulunan sadece iki tuvaleti kullanabildiğini, bunlardan birinin de yoğunluk nedeniyle kısa süre içerisinde tıkandığını, tuvalet veya duş alma gibi en temel insani ihtiyaçlarını dahi karşılayamadıklarını, kendilerine neden tutuldukları, ne kadar bu şekilde kalacakları veya hakları ile ilgili hiçbir açıklamanın yapılmadığını, sorunlarının çözümü için yetkilerle görüşmek istediklerini iletmeleri üzerine kendilerine müdahale edildiğini ve birçok yabancının sınır dışı edildiğini, bir kısmının ise başka illerdeki GGM’lere sevk edildiğini aktarmışlardı.

GGM de yabancıların olumsuz fiziki koşullarda tutulmalarının yanı sıra baromuza sıklıkla iletilen sorunlar; neden GGM’ye alındıklarına dair zorunlu aydınlatmanın yapılmaması, avukat-aile görüşlerinde ve doktora erişimde sorunlar yaşanması, şampuan, sabun vs. en temel ihtiyaçların intihar olaylarında kullanılabileceği gerekçesiyle verilmemesi, çok uzun süreler GGM’de tutulma şeklindedir.

Biz avukatlar yönünden GGM’lerde yaşanan en temel sorun yabancıların adalete ve avukata erişimleri hususunda yaşanan sorunlardır. Haklarında sınır dışı etme kararı ve idari gözetim kararı alınarak GGM’ye alınan yabancılar, dil bilmemeleri ve GGM’ye alındıklarında hakları konusunda aydınlatma yapılmaması nedeniyle haklarında alınan kararları, bu kararlara karşı hukuki yollara başvurma hakları olup olmadığı ve avukata erişim hakları konusunda bilgi sahibi olmadıkları için adalete erişimleri mümkün olamıyor.

‘GÖÇ İDARESİ İLE BİLGİ ALMA KONUSUNDA SORUN YAŞIYORUZ’

Çözüm önerileriniz oldu mu?

Bu hususta Valilik, Göç İdaresi, GGM yetkilileri ile görüşüldü ve yazılı başvurular yapıldı. Çözüm önerilerimiz sunuldu. Hiçbir rutin faaliyet avukatın müvekkilleriyle görüşmesinin engeli olamaz. Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nda geri gönderme merkezlerinde yabancılara sağlanacak hizmetler arasında kişilerin avukatlarına erişebilmesi için gerekli imkanların sağlanacağı hükmü mevcuttur. Başka bir deyişle "temel bir hak olan adil yargılanma hakkının güvencesi olan avukata erişim hakkının’’ engellenmiş olması açıkça anayasa hükümlerinin ihlalidir. Bu nedenle GGM yetkilileri avukatların ve kamu kurumu niteliğindeki baroların yasadan kaynaklanan görev ve yetkilerini engellememelidir.

Peki, bu konuda sağlıklı bilgiye ulaşabiliyor musunuz?

Avukatlık Kanunu’nda baroların temel görevleri arasında ‘insan haklarını ve hukukun üstünlüğünü korumak ve geliştirmek’ sayılmıştır. Bu nedenle nerede yaşanırsa yaşansın ve mağdurun kimliği ne olursa olsun hak ihlallerine duyarsız kalmamız mümkün olamaz ve yasal olarak görevimiz aynı zamanda. Ancak ne yazık ki GGM ve GGM’lerin bağlı olduğu Göç İdaresi ile ilgili zaman zaman bilgi alma, çözüm üretme konusunda iş birliği veya karşılıklı görüşmeler konusunda birtakım sorunlar yaşıyoruz. İşkence ve kötü muamele iddiası ile ilgili yapılan bir başvuruda baro adına yetkilendirme üzerine gittiğim GGM’de ne yazık ki hukuka aykırı şekilde yabancı ile görüşmem engellendi. Gerek işkence iddialarının soruşturulması ve aydınlığa kavuşturulması gerekse de avukat görüşünün engellenmesi nedeniyle görevi kötüye kullanan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduk ve soruşturmanın takipçisi olacağız.

Özellikle GGM’ler de ne zaman bir hak ihlali gündeme gelse avukat görüşlerinde engellemeler de başlıyor. Kişilerin avukata erişim hakkının bu şekilde fiili ve keyfi olarak engellenmesi özellikle hukuka aykırı şekilde toplu geri göndermelerde, işkence ve kötü muamele iddialarında ne yazık ki kaygılarımızı arttırıyor ve iddiaları güçlendiriyor. Eğer GGM’lerin bu iddialarla anılması istenmiyorsa yapılması gereken avukat-müvekkil görüşmelerinin engellenmemesi, iddiaların ve şikayetlerin aydınlatılması için başta barolar ve STK’lar olmak üzere bağımsız ve tarafsız kurumlar tarafından denetimin ve tespitlerin yapılmasının, iddialar ile ilgili etkin bir soruşturma yürütülmesinin sağlanması, örneğin savcılık tarafından istenen kayıtların, kamera görüntülerinin sunulması gerekiyor.

‘SORUNLARIN SEBEBİ MÜLTECİLER DEĞİL’

Yaşanan sorunlara toplumun bakış açısını nasıl görüyorsunuz?

Ne yazık ki, ülkemiz Suriye Savaşı’nın başlamasından sonra tarihsel bir göçe maruz kaldı. Yine Avrupa ülkeleri başta olmak üzere diğer devletlerin üzerine düşen görevleri yapmaması nedeniyle ülkemiz büyük bir mülteci topluluğuna ev sahipliği yapmak durumunda kaldı. Siyasi iktidarın mültecilere yönelik bugüne kadar her sıkıştığında ‘mültecileri göndeririz, kapıları açarız’ tehditlerinden başka ürettiği bir politikanın olmaması, örneğin on yılı aşkındır ülkemizde yaşayan mültecilerin eğitim, barınma, sağlık gibi temele sorunları çözme isteği ve iradesinin olmaması nedeniyle çok ciddi bir mülteci sorunu yaşanmaktadır.

Üstüne bir de ülkemizde; halkın giderek daha derin bir şekilde karşılaştığı ve sorumlusunun bizzat siyasi iktidar olduğu ekonomik sorunlar, yoksulluk, işsizlik, gelecek kaygısı, belirsizlik, güvencesizlik gibi sorunlar eklendiğinden ne yazık ki ana akım medya ve siyasiler tarafından tüm bu sorunların sebebi savaştan kaçarak ülkemize sığınmak zorunda kalan mülteciler, yabancılar gibi gösterilmeye çalışılıyor. Ekonomik ve siyasi krizin, yoksulluğumuzun, işsiz olmamızın yani ülkemizde yaşadığımız sorunların kaynağı mülteciler değil, onlar da bizimle birlikte bu sorunları ve üstelik bu sorunlara ek mülteci olmalarının da getirdiği sorunları yaşamaktalar. Ülkemizdeki mülteci sorununun asıl kaynağını, çözüm yollarını birlikte konuşup üretecek sağduyulu kurumlara, STK’lara, medyaya ihtiyacımız var.

* İnsan hakları çalışanı