Genco Erkal alkışlarla hakim karşısında: Mizah var, hakaret yok

Tiyatro sanatçısı Genco Erkal'ın "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla yargılandığı mahkeme salonuna alkışlarla girdi. Erkal savunmasında yaptığı paylaşımlarda ironi ve mizah olduğunu söyledi.

Sezgin Tanrıkulu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu. Fotoğraf: Gül Gündüz.
Google Haberlere Abone ol

DUVAR - Tiyatro sanatçısı Genco Erkal hakkında, sosyal medya paylaşımları nedeniyle, ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçlamasıyla 1 yıldan 4 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ilk duruşması başladı. Erkal, İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya avukatları ile gitti.

Erkal’a destek olmak için piyanist Fazıl Say, Ece Dağıstan, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TİP Milletvekili Ahmet Şık, Erkal'ın dostları ve hukukçular da duruşmaya geldi.

Genco Erkal ve avukatlarının hazır bulunduğu duruşmaya mahkeme hâkimi 'duruşma salonunun küçük olması' ve Covid-19 gerekçesiyle basın ve izleyici salona almadı. Avukat Turgut Kazan duruma itiraz ederek, “Biz böyle olacağını belirterek sizden büyük salon talep ettik” dedi. Mahkeme hâkimi, “Şu an bu ortam hem yargılama açısından hem de pandemi açısından sağlıklı değil. Avukatlar ve sanık ile bir gazeteci kalsın geri kalan dışarıya çıksın” diye konuşurken CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Ben çıkmayacağım adil yargılama hakkı gereği duruşmayı izleyeceğim” ifadelerini kullandı. TİP Milletvekili Ahmet Şık da, “Eğer sağlıklı bir karar almak istiyorsanız yargılamayı yapmadan beraat yapmalısınız. Mahkeme salonlarında sağlık değil hukuk tartışılır" dedi. 

Diken'den Canan Coşkun'un haberine göre, Erkal alkışlar eşliğinde duruşma salona girdi. Hâkim, içeriye giremeyen basın ve izleyicilerin takip edebilmesi için “duruşma salonunun kapısı açık kalsın” dedi. Genco Erkal’ın kimlik tespiti yapıldı. Hâkim, Genco Erkal hakkında düzenlenen iddianameyi özetledikten sonra Erkal, suçlamaya konu tweetlerini tek tek açıkladı.

'BU İKTİDARIN DOĞAYLA ARASI PEK PARLAK OLMAMIŞTIR'

"Erdoğan, ‘Ayder Yaylası’nda 2022’ye kadar çalışmanın bitirilmesini hedefliyoruz’. Eyvaaah, güzelim doğa harikası Ayder Yaylası’nı bitirmeye karar vermiş. Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor."

"Bu iktidarın doğayla arası pek parlak olmamıştır. İnşaat ve beton aşkı her zaman doğa aleyhine çalışmıştır. Onlar için önemli olan pazarlanacak yeni rant alanları yaratmaktır. Toprağı, alınıp satılacak arsa olarak görürler. Doğaya verilen zararlar konusunda tipik örnekler arasında Kaz Dağı'nda maden aramaya izin verilmesi, halkın karşı koymasına rağmen İkizdere’de taş ocaklarına ruhsat vererek doğanın tahrip edilmesi, özel koruma altındaki kıyıların imara açılması sayılabilir. Cumhurbaşkanı da zaman zaman bizzat özeleştiri yaparak, örneğin İstanbul için şunları söylemiştir: 'Biz bu şehre ihanet ettik. İstanbul’un kıymetini bilemedik. Bundan ben de sorumluyum.'

Aynı şekilde Ayder Yaylası için de 'Biz burayı kirlettik, rezil ettik' dediği halde yaylayı turizm merkezi ilan ederek kentsel dönüşüm çalışmalarını başlatmış, imara açıp buranın doğal yayla olma vasfını kaybetmesine olanak sağlamıştır. İşte benim tweetim bu durumu eleştiriyor. 'Parmağının değdiği yeri beton edip kurutuyor' demek bir durum beyanı, bir eleştiridir. Kesinlikle hakaret değil."

'BEN BİR YURTTAŞ OLARAK BU DİPLOMAYI GÖRMEK İSTİYORUM'

"Alemin çocuk doğurup doğurmayacağına karışacağına diplomayı ortaya koy bir bakalım. Arkadaşın rektörden de olsa, sahte de olsa görelim şunu."

"Cumhurbaşkanının diploması ise yıllardan beri tartışılıyor. Vardı yoktu, geçerliydi değildi. Sahteydi deniyor. Davalar açılıyor, reddediliyor. Olay AİHM’e kadar gitti. Bütün bunlar yıllardır kamuoyunun gözleri önünde oluyor. Konuyla ilgili kitaplar yazılıyor. İnternete girin ‘Erdoğan’ın diploması’ diye arayın. Bakın neler çıkıyor karşınıza. En son bir kurul meseleyi ‘özel hayatın gizliliği’ kapsamında değerlendirdi. Neden özel olsun? Madem ki yasal olarak belli bir göreve seçilebilmek için o diploma gerekli o zaman açıkça ortaya konmalı. Özel hayat kapsamına girmez ve gizlenemez. Ben bir yurttaş olarak bu diplomayı görmek istiyorum. Bu benim hakkım. 

Bugüne kadar hiçbir cumhurbaşkanımızın diploması tartışma konusu olmamıştı. Hepsi devlet arşivlerinde yerini aldı. Hepsi kesin, açık ve nettir. Bu diplomayı da görelim diyorum. Mizahi bir ifade var bu tweette. İroniktir, ama hakaret? Neresi hakaret sayılabilir anlamıyorum doğrusu. Cumhurbaşkanı ara sıra ‘Biz kimin özel hayatına, yaşama biçimine karıştık’ der ama açıkça bilindiği gibi üç çocuk, beş çocuk, yurttaşların kaç çocuk yapacağına bile o karar vermek ister. Bu da beni rahatsız ediyor ve bu tweetle o konuyu eleştiriyorum."

'SUSKUN, EVET EFENDİMCİ BİR TOPLUM İSTENİYOR'

"Başkanlık sistemi yetmez, Türk usulü Çobanlık Sistemi olsun."

"Bir gün Cumhurbaşkanı şöyle dedi: 'Çobanlık felsefesini anlamayan, insan yönetemez. Ben de bir çobanım.' İşte bu konuşma son tweetime ilham kaynağı oldu. Kendisi çobanlığı gururla kabul edip savunduğuna göre burada hakaret söz konusu olamaz. O çobanlığı kabul edebilir ama ben sürüden biri olmayı kabul etmiyorum. Çağdaş bir toplum, özgür bireylerden oluşur. Halk koyun sürüsü olamaz. 

Türk usulü başkanlık sistemi ülkemiz için felaket oldu bence. Benim asıl eleştirdiğim budur. Başkanlık sistemine başından beri kesinlikle karşıyım. Tüm yetkilerin tek kişide toplandığı bir sistemde halk huzur bulamaz. Nitekim bu sistemin yürürlüğe girmesinden bu yana, kısa zamanda siyasi, sosyal, tüm alanlarda zarar gördük, sürdürülebilir olmadığını anladık. En önemlisi ülkemizin ekonomisi çöktü. Enflasyon, işsizlik, hayat pahalılığı, paramızın büyük bir hızla değer kaybetmesi, yoksulun daha yoksul, zenginin daha zengin olması, bu sistemin çıkmazını açıkça ortaya koydu. Dilerim ilk seçimde bu ucube sistemden kurtulup yeniden parlamenter sisteme geçer, demokrasiyi yeni baştan inşa eder, huzur buluruz.

Genel duruma bakarsak ülkemizde, son 6 yıl içinde Cumhurbaşkanına hakaretten 38 bin dava açılmış, bu herhalde bir dünya rekoru. Durumun nedenlerini araştırmak gerekiyor kanımca. Neden bu kadar çok dava? Daha önceki dönemlerde bu tür davalar yüzlerle sayılırken bu dönem birdenbire on binleri konuşmaya başlıyoruz. Demek ki ifade özgürlüğüne ciddi bir saldırı var, baskı var burada. Suskun, evet efendimci bir toplum isteniyor. Soru sorulmasın, eleştiri yapılmasın, iktidara koşulsuz biat edilsin. İnsanlar hapse atılmaktan korkup sussunlar, bu mudur amaçlanan?

Üstelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de Şorli kararıyla artık Cumhurbaşkanına hakaret diye bir suç kabul etmiyor, insan haklarına aykırıdır diyor. Bu suçtan ötürü göz altına alıp yargıladıklarınıza 7 bin 500 Avro tazminat ödeyeceksiniz diyor. Bunun üstüne benim başka bir şey söylememe gerek kalmıyor sanırım. Takdir sizindir.”

MAHKEME, CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN DAVAYA KATILMASINA HÜKMETTİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Ahmet Özel davaya katılmak istediklerini aktararak, “Suça konu paylaşımlarda alenen hakaret vardır. Gerçek olgular üzerinden yapılmayan eleştirilerle sınırlar aşılmıştır. Müvekkilimin kişilik hakları zarar görmüştür. Sanığın cezalandırılmasını istiyoruz” dedi. Erkal’ın avukatı Turgut Kazan da “Bunlardan zarar gören bir cumhurbaşkanının diyeceklerini merak ediyoruz. Davaya katılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu. Mahkeme ara kararında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davaya katılmasına hükmetti.

Avukat Turgut Kazan sözlerine devam ederek cumhurbaşkanına hakaret suçlamasının AİHM’in son dönemde verdiği kararlarla uygulanamaz hale geldiğini belirterek Anayasa Mahkemesi’nin de aynı yönde kararları olduğunu anımsattı.

DAVA ERTELENDİ

Mahkeme, esas hakkındaki savunmasını sunması için dosyanın savcılığa gönderilmesine karar vererek davayı 11 Mart 2022 saat 09.30’a erteledi.

'BUNDAN SONRAKİ DURUŞMADA DAHA DA ÇOK KONUŞACAĞIM'

Duruşma çıkışında adliye önünde basın mensuplarına açıklama yapan Genco Erkal, "Dava devam ediyor, Mart'a ertelendi. Devam ettiği için de çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Yazılı savunmamı birazdan eve gidince basına yazılı olarak ileteceğim. Başka bir şey söylemeyeceğim. Bana böyle bir fırsat verildiği için çok mutluyum aslında. Çünkü burada ben kendimi savunabiliyorum sizler de şahit olabiliyorsunuz. Bana yapılan suçlamaları açıkça savunabiliyorum. Sadece o suçlamaların cevabını değil, aslında dünya görüşümü bütün bu içinde yaşadığımız düzenin eleştirisini de dile getiriyorum. Bundan sonraki duruşmada da daha da çok konuşacağım" dedi. 

NE OLMUŞTU?

Genco Erkal hakkında, bir kişinin ihbar e-postasıyla başlatılan soruşturma kapsamında, Ayder Yaylası’nın betonlaşmasına tepki gösteren bir tweeti ile Cumhurbaşkanı'nın diplomasını sorgulayan ve Başkanlık sistemini eleştiren 2016 yılına ait 2 adet sosyal medya paylaşımı sebebiyle "Cumhurbaşkanı'na hakaret" iddiasıyla iddianame düzenlenmişti. Genco Erkal’ın 4 yıl 2 aya kadar hapis istemiyle yargılanmasına karar verilmişti. 

'25 KASIM SABAHI BU ADRESTEYİM'

Erkal, 23 Kasım'da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımında, “25 Kasım sabahı bu adresteyim. 16. Asliye Ceza Mahkemesi” dedi.

Cumhurbaşkanı'na hakaret suçlamasıyla 4 yıl 2 aya kadar hapis istemiyle yargılanan sanatçı Erkal, geçtiğimiz günlerde sosyal medyadan "Suçum, Cumhurbaşkanının diplomasını sorgulamak, kaç çocuk yapılacağına karışmasın demek" paylaşımını yaptı. Erkal, "25 Kasım günü Cumhurbaşkanı'na hakaretten yargılanıyorum. Suçum, Twitter paylaşımlarımda, 1-Cumhurbaşkanı'nın diplomasını sorgulamak. 2-Kaç çocuk yapılacağına karışmasın demek. 3-Ayder Yaylası'ndaki yapılaşma girişimine karşı çıkmak. 4-Türk usulü başkanlık sistemini eleştirmek" ifadelerini kullandı. 

FAZIL SAY: ORADAYIZ

Genco Erkal'ın duruşması için dayanışma çağrısı yapan piyanist Fazıl Say Twitter hesabından bir paylaşım yaparak, "2013’te 'Twitter’da retweet’lediklerimden dolayı 10 ay hapis hükmün ertelenmesi cezası' çıkmıştı. İnsan yalnız hissediyor. Umutsuzluğa kapılıyor. Genco Erkal’da bu olmasın. 25 Kasım saat 10.20’de biz orada olacağız. Hepimiz olalım. Genco sanatın kıymetlisidir" yazdı.