Davutoğlu: En acil sorun Cumhurbaşkanlığı Sistemi denilen yamalı bohça

Gelecek Partisi’nin 1’inci Olağan Genel Kongresi düzenlendi. Pandemi nedeniyle yalnızca delegelerin katılım sağladığı kongre salonuna KHK ile ihraç edilenlerin, emeklilikte yaşa takılanların, gençlerin, kadınların ve emeklilerin mesajları ‘Burdayız’ sloganıyla asıldı. Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Türkiye'nin önünde 3 önemli sorun olduğunu anlattı.

Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu iki saat gecikmeyle eşi Sare Davutoğlu’yla birlikte kongrenin düzenlendiği salona geldi. Partililer Davutoğlu’nu bayraklar ve sloganlar eşliğinde karşıladı.
Google Haberlere Abone ol

ANKARA - AK Parti’den ayrılan eski başbakan Ahmet Davutoğlu öncülüğünde kurulan Gelecek Partisi il ve ilçe kongrelerini tamamlayıp yeterli sayıya ulaşmasının ardından 1’inci Olağan Genel Kongresi’ni gerçekleştirildi.
"Gelecek Senin, Gelecek Türkiye’nin” sloganıyla yapılan kongre, Covid-19 salgını nedeniyle önlemler eşliğinde Keçiören’de bulunan Anfa Altınpark’taki kapalı salonda toplandı. 70 ilde teşkilat çalışmalarını tamamlayan, 44 il ve 250 ilçede kongrelerini yapan Gelecek Partisi’nin büyük kongresine sadece delegeler davet edildi.

KHK VE EYT MESAJLARI DA KONGREDE

Kongre öncesi tüm delegelerin koltuklarına Türk bayrağı ve partinin bayrakları yerleştirildi. Parti renkleri yeşil ve beyazın hakim olduğu afişlerin ve balonların asıldığı salonda, “Burdayız” sloganı eşliğinde mesajlar da duvarlarda yer aldı.

Geçen yıl aralık ayında kurulan partinin kongresinde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edilenleri, Emeklilikte Yaşa Takılanları (EYT), genç, kadın, esnaf ve sanatçıları temsil eden kişilerin mesajları şu şekilde yer aldı:

“Beraat ettiği halde İşine dönemeyen KHK’lı için buradayız”, “Açız feryadına sabır tavsiye edenler için burdayız”, “Yıllardır emeklilik bekleyen EYT’liler için burdayız”, “İş bulma ümidini yitirmiş gençler için burdayız”, “Kazandığı rızkı çektiği kredinin faizine giden esnaf için burdayız”, “Mülakatta dayısı sorulanlar için burdayız”, “Yasaların şiddetten koruyamadığı kadınlar için burdayız”, “Aylığı dolar karşısında eriyen emekliler için burdayız”, “Döner sermayesi betona yatırılan doktorlar için burdayız.”

DAVUTOĞLU: ARTIK İKTİDAR KORKUYOR

326 gün önce 12 Aralık 2019’da zorlu bir yola çıktıklarını ve bu süreçte baskıyla karşılaştıklarını belirten Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun kongredeki konuşmasında öne çıkan ifadeleri şu şekilde oldu:

KORKU İKLİMİNDEN KORKMUYORUZ: Onlar sizin alın terinizi çarçur etmekten korkmadılar, onlar hukuk devletini yok etmekten korkmadılar. Onlar Türk Lirasını ayağa düşürmekten, paramızı pul etmekten korkmadılar, onlar ifade hürriyetini, insan haklarını, milletimizin farklılıklarına saldırmaktan korkmadılar, onların tüm baskılarına, tehditlerine, kolluk güçlerine, şantajlarına rağmen biz de onların oluşturduğu bu korku ikliminden korkmuyoruz. Siz de özgürlük, adalet, ahlak, şeffaflık, refah ve ekmek istemekten korkmayın. Artık korkan tek bir kesim var. İktidar korkuyor. Muhalif gazetecilerin karşısına çıkmaktan korkuyorlar. Gerçek soruları cevaplama cesaretleri yok.Muhalefet partilerinden korkuyorlar. Muhalefet liderleri ile konuşmaktan, karşı karşıya gelmekten korkuyorlar, çünkü verecekleri cevap yok.

Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin üç önemli krizle karşı karşıya olduğunu söyledi.


OTOKRASİ KÜLTÜR VİRÜSÜ: Bugün Avrupa için de dünya için de en büyük tehlike korona virüs değil, cahil ve popülist liderlerin yaydığı otokrasi kültür virüsüdür.

DAVA ARKADAŞLARININ FARKLI FİKİRLERİNE DAHİ TAHAMMÜL EDEMİYOR...: Bugün kendilerini Cumhuriyet kavramının özünü teşkil eden Cumhur kavramı ile tanımlayan iktidar ittifakının dili, söylemi ve eylemi cumhuriyetin vatandaşları eşit kılan birleştirici ruhuna uygun mu? Her gün toplumun bir kesimini dışlayan, bu toprakların saf dillerini tahkir eden, kendilerinden farklı görüş beyan eden eşit vatandaşları ihanetle yaftalayan iktidar anlayışı demokrasi ile taçlanmış bir cumhuriyet felsefesi ile uyumlu olabilir mi? Daha düne kadar beraber olduğu dava arkadaşlarının farklı fikirlerine bile tahammül edemeyen ve her türlü hakaret ve iftira dili ile mukabelede bulunan yaklaşım sahipleri cumhurbaşkanlığı makamının birleştirici kudretini hayata geçirebilirler mi?

KAPSAYICI VE ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASİ: Son dönemde ulusal, bölgesel ve uluslararası düzlemlerde yaşanan krizler, tarihin rahmindeki doğum sancılarıdır. İşte Gelecek Partisi böylesi kritik bir eşikte milletimizin özlemlerine cevap oluşturacak bir gelecek vizyonu ile tarih sahnesine çıkmıştır. Biraz önce zikrettiğim cumhuriyet ve demokrasi anlayışımız çerçevesinde siyasi kimliğimiz ve felsefemiz açıktır: Kapsayıcı ve özgürlükçü demokrasi.

15 TEMMUZ’U ŞAHSİ İKTİDARLARINI PEKİŞTİRMEK İÇİN KULLANDILAR: 15 Temmuz gecesi halkımızın büyük fedakarlıkları ile kazanılan demokrasi zaferinin getirdiği son derece müsait ortam da iktidar sahipleri tarafından değerlendirilmemiştir. İktidar sahipleri son dört yıl içinde demokrasiyi özgürlükçü bir perspektif ile kurumsallaştırmak yerine 15 Temmuz direnişini şahsi iktidarlarını pekiştirmek üzere kullanmışlardır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi esasen bu iktidar pekiştirme çabasının ürünüdür.

TÜRKİYE İÇ BÜYÜK KRİZİN İÇERİSİNDEDİR: Açıkça şunu ifade etmemiz gerekiyor: Türkiye bugün üç büyük krizin içerisindedir. Bu krizlerin birincisi işçinin, köylünün, memurun, işverenin, kadınların, gençlerin, emeklilerin ve milyonlarca işsiz kardeşlerimizin iliklerine kadar hissettikleri ekonomik krizdir.

İKTİDAR PARARLEL EVRENDE YAŞIYOR: Bu krizlerin ikincisi bütün siyasal hayatımızı, devletin karar alma kabiliyetini, kurumların işlemesini, yargının çalışmasını, yasamanın işini yapmasını felç etmiş olan siyasal krizdir. Bu iki krizin, yani ekonomik ve siyasi krizin yanında baş etmemiz gereken bir üçüncü krizimiz daha var. Bu kriz ekonomik krizden de siyasi krizden de daha büyüktür. Bugün Türkiye’nin en büyük krizi yönetme kabiliyetini, karar alma iradesini kaybetmiş ve paralel bir evrende yaşayan bu iktidardır. Ekonomik krizler de siyasal tıkanmalar da aşılabilir her zaman. Ancak bugün bırakın bu krizleri aşmayı bu krizlerin varlığını bile kabul etmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. En büyük krizimiz krizin varlığının inkâr edilmesidir. Kafasını kuma gömen bu iktidar milleti de milletin dertlerini de ne görüyor ne de duyuyor.

BU SİSTEM VAR OLDUKÇA KRİZDEN BAŞKA BİR ŞEY ÜRETEMEZ: Açıkça söylüyorum buradan: Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi var olduğu sürece bu iktidarın ülkeyi yönetmesi, ekonomiyi yönetmesi, dış işlerini yönetmesi, sağlığı ve eğitimi yönetmesi mümkün değildir. Çünkü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi liyakatsizliği, keyfiliği ve dolayısıyla düpedüz akılsızlığı ve yozlaşmayı kurumsal hale getirmiştir. İstedikleri kararı alsınlar, istedikleri kişiyi istedikleri yere atasınlar. Bu sistem var oldukça krizden başka bir şey üretemez, üretmesi söz konusu olamaz.

 PARLEMENTER SİSTEM MODELİMİZİ 9 KASIM’DA KAMUOYUYLA PAYLAŞACAĞIZ: Biz, Gelecek Partisi olarak tam demokratik güçlendirilmiş parlamenter sistem hazırlıklarımızı aylardır sürdürüyoruz. Bu konuda bugün partimize katılan anayasa hukuku çalışmalarının öncü ismi sayın Prof. Dr. Serap Yazıcı Hanımefendi’nin koordinasyonunda akademisyenlerimizin, hukukçularımızın ve siyasi tecrübeye sahip arkadaşlarımızın oluşturduğu bir heyet yazım çalışmalarını nihai bir aşamaya getirdi. Demokrasimizi kalıcı şekilde kurumsallaştırarak ülkemizi gelecek asırlara taşıyacağına inandığımız tam demokratik güçlendirilmiş parlamenter sistem modelimizi 9 Kasım Pazartesi günü kamuoyumuz ile paylaşacağız. Daha sonra da bütün siyasi partilerden, STK’lardan, üniversitelerden, vatandaşlarımızdan katkılarını, önerilerini isteyeceğiz. Aynı gün siyasi parti liderlerinden ve konuyla ilgili sivil toplum kuruluşlarından randevu isteyerek güçlendirilmiş parlamenter sistem modelimizi bizzat kendileriyle paylaşacağım.

EN ACİL SORUN CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ DENİLEN YAMALI BOHÇA YAPI: Türkiye’nin önündeki en acil sorun bu cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi denilen denilen yamalı bohça yapıdır. Türkiye ülkeyi bir tek parti düzenine döndürmeye hevesli bu sistemle yol alamaz. Çünkü bu sistem siyaseti aritmetiğe indirgeyerek zehirledi.

BAHÇELİ SEROK APO’DAN MEKTUP GETİRENLERLE UĞRAŞSIN: “Serok Ahmet” ifadesini bir hakaret unsuru gibi kullanan bir siyasi akıl sahibi, Kürt vatandaşlarımıza cumhuriyetimizin eşitleştirici ve birleştirici özüyle ya da demokrasinin özgürleştirici niteliğiyle yaklaşabilir mi? Vatandaşlarımızın diliyle, diniyle, mezhebiyle alay eden, onları tahkir eden yaklaşım sahipleri hem kendileri bölücülük yapmış olurlar hem de bölücü terörün ekmeğine yağ sürerler. Sayın Bahçeli, bölücülükle mücadele etmek istiyorsa Kürtçeyle ve bizimle uğraşacağına, seçim kazanmak için ‘Serok Apo’dan mektup getirenlerle, kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan’ı devlet televizyonuna çıkaranlarla uğraşsın.

OMUZ OMUZA EL ELE: Biz ne KCK ne de kayyum diyoruz. Bizim kısa sürede aynı anda hem Doğu ve Güneydoğuda hem de İç Anadolu’da örgütlenmemizden rahatsız oluyorlar. İşte Gelecek Partisi bünyesinde bu salonda ve Türkiye’nin her yerinde Türk, Kürt, Arap, Sünni, Alevi kardeşlerimiz omuz omuza ele ele. Onlar bu manzaralardan rahatsız. Onlar ister ki, Türkler bir partiye Kürtler bir başka partiye, Sünniler bir partiye Aleviler bir başka partiye aidiyet hissetsinler.

KAYIP YILLARIN HESABINI KİM VERECEK?: Sayın Erdoğan “evime ekmek götüremiyorum” diyen esnafa mütekebbir bir edayla keyif çayı verirken, Sayın Bahçeli askıda ekmek projesi ile yoksulluğun ulaştığı düzeyi tam bir acziyet ile teşhir etmektedir. Peki bu kayıp yılların hesabını kim verecek? Kendisi borç batağına batmış olan iktidar halkı da bu batağın içine çekmektedir.

VARLIK FONUNU KAPATACAĞIZ: Başta ‘Kamu Özel İşbirliği’ yatırımları olmak üzere geleceğimize ipotek koyan, verimsiz ve ekonomik rasyonaliteden uzak uzun vadeli projelerin tümünü ilgili taraflarla birlikte yeniden değerlendireceğiz. Bu ahbap çavuş ilişkisine son vereceğiz. Milletin sırtına yüklenmiş milyarlarca dolarlık yükü hafifleteceğiz. Başta Türkiye Varlık Fonu olmak üzere bütçe dışı nitelik kazanmış olan tüm fonları derhal kapatacağız. Ekonomiyi kara deliklerle değil şeffaflıkla yöneteceğiz. İşsizlik fonundan faydalanma koşullarını esneteceğiz. Yararlanma sürelerini uzatacağız. İşsizlik fonunun amacı dışında kullanılmasına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz.

GELECEK PARTİSİ'NE YENİ İSİMLER KATILDI

Ahmet Davutoğlu’nun konuşmasının ardından partiye yeni katılanlar sahneye çıkarak rozetlerini taktı. AK Parti'nin 2007 yılında bir grup akademisyene yaptırdığı anayasa çalışmasında yer alan isimlerden olan Anayasa Hukukçusu Prof. Dr. Serap Yazıcı’nın da aralarında olduğu partiye yeni katılan isimler şu şekilde:

“İş insanı Mehmet Ümran Can, iş insanı Dr. Ahmet Ercan Uçkan, daha önce Refah, Fazilet, SAADET ve Has Parti'de görev alan Bayram Ali Akyüz, 17. ve 18. dönem ANAP Muş Milletvekili Dr. Alaattin Fırat, İYİ Parti Hukuk ve Seçim işleri Genel Başkan Yardımcısı iken partisinden istifa eden Hasan Seymen, Prof. Burhanettin Altan, Prof. Hakan Sarı, Prof. Hasan Boynukara, Mehmet Veysi Çağlayan, eğitimci Muhittin Nayman, eski futbolcu Ogün Altıparmak ve Dr. Şeref Mentepe.”

BLOK LİSTEYLE SEÇİME GİDİLDİ

Gelecek Partisi olağan kongresinde blok liste ile seçime gidildi. Ahmet Davutoğlu'nun yeniden genel başkan adayı olduğu listede mevcut parti başkanlık kurulu üyelerinin tamamı yer aldı. 60 kişilik parti yönetim kurulunda partiye yeni katılan Serap Yazıcı, Hasan Seymen,  Cihan Çoban, Sefa Saban ve Murat Yöndemli de yer aldı. Oy veren delegelerin tamamı ile Ahmet Davutoğlu yeniden Genel Başkan seçildi.