YAZARLAR

Gazetecinin haklarına da ‘yasal saldırı’

Çalışma Bakanlığı’nın 2024-2028 yıllarını kapsayan stratejik planında, Basın İş Kanunu’nun güncel olmadığı belirtilerek yeniden düzenlenmesi öngörülüyor. Bunun tercümesi; gazetecilerin, peşin ücret ödenmesi, yıllık izin, kıdem tazminatı gibi birçok konudaki yasal güvencelerinin tasfiye edilmek istenmesidir. İş Kanunu’ndaki esneklik düzenlemesiyle birlikte gemi adamları ve gazetecilerin de tek bir iş kanununa tabi olması, haklarını tehlikeye sokacaktır…

AKP Hükümeti, 4857 sayılı İş Kanunu’nun güvencesiz esnek çalışma modellerine uygun olarak yeniden düzenlenmesini isterken gazetecilerin ve gemi adamlarının da bu kanun kapsamında tek bir iş yasasına tabi olması için harekete geçti.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2024-2028 yıllarını kapsayan yeni “Stratejik Planı”nda Basın İş Kanunu’nda değişiklik yapılması öngörülüyor. Bunu yanı sıra gemi adamlarıyla ilgili Deniz İş Kanunu’nun da güncellenmesi, yine stratejik planda yer alıyor.

Bakanlığın 2024-2028 yıllarını kapsayan stratejik planında, 5953 sayılı “Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun”a atıf yapılarak “Kanun, 1952 yılında yürürlüğe girmiş olup; sektörün yeni ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte güncel değildir” deniyor.

5953 sayılı yasa, kısaca Basın İş Kanunu olarak anılmakta ve tanımlanmaktadır. Basın İş Kanunu, 1952 yılında çıkarılmış olmasına rağmen gazetecilerin mücadelesi sonucunda da 1961 yılında olumlu değişikliklerle daha güvenceli bir hale getirilmiştir.

AKP iktidarı, kamusal hizmet yapan gazetecilerin yasal kazanımlarını “tek bir iş yasasında birleştirme” adı altında tasfiyesini ve tamamen medya işverenleriyle siyasal otoriteye bağımlı bir statüye getirilmesini amaçlıyor.

Medya ombudsmanı değerli gazeteci arkadaşımız Faruk Bildirici, 28 Şubat 2024 tarihli BirGün Gazetesi’nde yazdığı yazıyla bu konuya ilk kez dikkat çekmiştir.  

YARGI YOLUYLA HAK GASBI

Gazeteciler, 1952 yılında çıkarılan 5953 sayılı Basın İş Kanunu’na 1961 yılında eklenen 212 sayılı yasa değişiklikleriyle koruyucu yasal güvencelere kavuşmuşlardır. Özellikle medyada tekelleşme sürecinin başladığı 1990’lı yıllardan itibaren bu yasal güvencelerin işletilmemesi gündeme gelmiştir

Medya işverenleri, basın sektöründen sendikanın tasfiyesi ile birlikte bu kazanımların da giderek ortadan kaldırılması için siyasal iktidarlara etki yapmaya çalışmışlardır. Ancak işverenlerin bu girişimleri, AKP iktidarı döneminde hayata geçmeye başlamıştır.

Basın İş Kanunu’nda gazeteciye peşin ödenmesi gereken ücretinin geciktirilmesi halinde geciktirilen her gün için yüzde 5 fazlasıyla ödenmesi hükmü ile yine fazla mesai ve bayram tatili ücretlerinin geç ödenmesi durumunda yüzde 5 fazlasıyla ödenmesini öngören hüküm, Anayasa Mahkemesi’nin 2019 yılında verdiği iki kararla geçersiz hale gelmiştir. Ayrıca Yargıtay’ın da çeşitli kararlarıyla gazetecilerin hakları törpülenmeye çalışılmıştır.

BASIN İŞ KANUNU’NUN AVANTAJLARI

Gazetecilerin 4857 sayılı İş Kanunu kapsamına alınma girişimi karşısında kaybedebileceği hakları bir karşılaştırma ile ortaya koymak istiyoruz. Basın İş Kanunu’nun 4857 sayılı İş Kanunu’ndan farklı olarak sağladığı kazanımlar şöyle özetlenebilir:

Peşin ücret ödenmesi:

Basın İş Kanunu’na göre gazeteciye peşin ücret ödenmesi zorunludur. Keza işine son verilen gazetecinin peşin almış olduğu ücretinin henüz işlenmemiş kısmını iade etmesi gibi bir zorunluluğu da yoktur.

4847 sayılı İş Kanunu’na göre ise, çalışanlar ücretlerini işlenmiş olarak, yani ay sonunda alırlar.

İkramiye hakkı:

İşverenin kâr etmesi halinde gazeteciye her hizmet yılı sonunda en az bir aylık ücreti tutarında ikramiye ödenir.

4847 sayılı yasa açısından böyle bir zorunluluk yoktur, sözleşmede yer alırsa ikramiye ödenebilir.

Yıllık ücretli izin:

Gazeteci, Basın İş Kanunu’na tabi çalışıyor ise, en az bir yıl çalışması koşulu ile yılda dört haftalık ücretli izin hakkına sahiptir. 10 yıla kadar mesleki kıdemi olanlar açısından bu süre dört hafta olup mesleki kıdemi 10 yılı geçenler ise 6 haftalık izin hakkı kullanırlar. Mesleki kıdemden kasıt, aynı işyerinde o süreyi geçirmek değil basın mesleğindeki çalıştığı sürenin esas alınmasıdır.

Öte yandan 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi çalışanlar, en az bir yıl çalışması koşulu ile aynı işyerinde 1-5 yıl arası çalışmış ise 14 iş günü, 5-15 yıl arası 20 iş günü, 15 yıl ve daha fazla çalışmış olanlar da 26 iş günü izin hakkına sahiptirler.

Görüldüğü gibi basın çalışanı burada daha avantajlı bir konumdadır.

Kıdem tazminatı ve tavan:

5 yıllık mesleki kıdeme sahip gazeteci, işyerinde de bir yılını doldurmuşsa, işveren tarafından haklı bir nedene dayanmaksızın işten çıkarılması halinde kıdem tazminatına hak kazanır. Gazetecinin kıdem tazminatı hesabında, 4857 sayılı İş Kanunu’ndaki gibi bir tavan sınırlaması yoktur. 4857 sayılı yasaya göre, yıllık kıdem tazminatı tavanı, en yüksek dereceli memurun (Başbakanlık Müsteşarı) bir yıllık hizmet ikramiyesi tutarını geçemez.

Gazeteci, Basın İş Kanunu’nun 11. maddesine göre de iş akdini haklı nedenle feshederse kıdem tazminatı hakkına sahip bulunuyor. Bu maddeye göre, bir yayın organının yön ve karakterinde (dünya görüşünde) gazeteci için şeref ve şöhretinde veya genel olarak manevi değerlerine zarar verici açık bir değişiklik meydana gelirse, gazeteci, ihbar tazminatı ödemeksizin sözleşmeyi derhal feshederek kıdem tazminatına hak kazanır. Bu hüküm,  bir anlamda gazetecinin editoryal bağımsızlığını korumaya yönelik olarak kabul edilebilir.

Yine bu madde çerçevesinde işveren, gazeteciden, gazetecinin şeref ve şöhretine halel getirebilecek bir fiil ve harekette bulunmasını isterse, gazeteci bunu yerine getirmek zorunda değildir. Bir başka ifadeyle, bu durumda işveren sözleşmeyi bu nedene dayanarak feshedemez, bu fesih haklı olamaz ve gazeteci kıdem tazminatına hak kazanır.

İhbar öneli (tazminatı):

Gazetecinin işyerindeki kıdemine göre işverenin iş akdini feshi halinde bir ihbar öneli söz konusudur. Bu ihbar öneli ya süre olarak ya da ücreti peşin ödenmek suretiyle tazminat şeklinde verilebilir. Gazetecinin işyerindeki kıdemi 5 yıldan az ise ihbar öneli 1 ay, 5 yıldan fazla ise 3 aydır. İş akdini gazeteci feshediyorsa ihbar süresi daima bir aydır.

4857 sayılı yasada ise, işten çıkarılması halinde işi 6 aydan az sürmüş işçi için 2 haftalık ücreti tutarında bir ihbar tazminatı söz konusudur. 6 ay ile 1.5 yıl arasında kıdemi olan işçiye 4 haftalık bir ihbar tazminatı, 1.5 ile 3 yıllık kıdeme 6 haftalık ve 3 yıldan fazla işi sürmüş işçiye de 8 haftalık bir ihbar tazminatı ödenir.

Askerlik durumu:

5953 sayılı yasaya göre, gazeteciye askerlik süresince işyerinden aldığı son ücretin yarısının ödenmesi zorunludur. Yedek subay olarak askere alınması halinde işveren, gazetecinin yedek subay olarak aldığı maaş ile son aldığı ücret arasındaki farktan sorumludur.

4857 sayılı İş Kanunu’na göre ise, çalışanın askerlik hizmeti için işyerinden ayrılması durumunda kıdem tazminatı ödenir.

HANGİ DEĞİŞİKLİKLER YAPILMALI?

212 sayılı yasayla değişik 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun bu avantajlarının yanında 4857sayılı İş Kanunu’na göre değişiklik yapılması gereken iki temel konu vardır:

Birincisi, meslekteki çalışması 5 yıldan az olan gazetecinin kıdem tazminatı hakkı yoktur. 4857 sayılı yasada ise, bir yılın sonunda çalışan bu hakka sahiptir. Öncelikle gazeteciler için de meslekteki kıdemi aranmaksızın işyerinde bir yıl çalışmış olması kıdem tazminatı hakkı için yeterli olmalıdır.

İkincisi, haftalık çalışma süresi Basın İş Kanunu’na göre günde 8 saatten haftada 48 saattir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda ise bu süre, günlük 7.5 saatten haftada 45 saattir. Bu düzenleme Basın İş Kanunu için de geçerli olmalıdır.

TGS (Türkiye Gazeteciler Sendikası) Genel Başkanı Gökhan Durmuş da, Basın İş Kanunu’nda bir takım değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu ancak gazetecilerin tek bir genel iş kanunu kapsamına alınmasına karşı çıktıklarını belirtti.

Keza başta Basın İş Kanunu ve Deniz İş Kanunu olmak üzere farklı nitelikteki 20’ye yakın kanunun tek bir yasada birleştirilmesi, birçok yeni soruna yol açabilecektir. Özellikle gazeteciler, yaptıkları kamusal hizmet gereği, uluslararası düzeyde de örnekleri olduğu gibi kendilerine özgü iş yasalarına tabi olarak çalışmak durumundadırlar.   


Atilla Özsever Kimdir?

1967 yılında Kara Harp Okulu’nu bitirdi. 12 Mart (1971) döneminde piyade üsteğmeni iken siyasi görüşleri nedeniyle ordudan çıkarıldı. 2.5 yıl cezaevinde kaldı. Daha sonra iktisat öğrenimi gördü, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yüksek lisans yaptı, doktorasını İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamladı. 1974 – 2002 yılları arasında gazetecilik yaptı. 2003- 2011 yılları arasında da Maltepe Üniversitesi’nde kadrolu öğretim üyeliği görevinde bulundu. 2011 yılından itibaren de çeşitli üniversitelerde çalışma ekonomisi ve medya alanında dışarıdan dersler veriyor. “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” ve “Mesele Teslim Olmamakta” isimli iki kitabı ile çeşitli kitap ve dergilerde yer alan makaleleri bulunuyor.