Fransız edebiyatının ‘en Amerikalı’ yazarı: Philippe Djian

Fransa’nın önde gelen yazarlarından Philippe Djian’ın 'Yansımalar' adlı romanı Hakan Tansel’in çevirisiyle Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlandı.

Google Haberlere Abone ol

Fransız edebiyatının ‘en Amerikalı’ yazarı olarak bilinen Philippe Djian’ın Yansımalar isimli kitabı, Hakan Tansel çevirisi ile Ayrıntı Yayınları’ndan yayımlandı. Yirmiyi aşkın kitabı olan yazarın ismi orijinal adıyla 37°2 Le Matin, bilinen haliyle 'Betty Blue' kitabı ile duyulmuştur. Aynı zamanda sinemaya da uyarlanan bu roman 16 dile çevrildi; hem basılı hem de beyazperdedeki haliyle geniş kitlelere ulaştı ve yazara ün kazandırdı.

Djian, bütün kitaplarında göze çarpan akıcı üslubunu, 'Yansımalar'da da yine maceracı bir hikâye ve çarpıcı karakterler ile birleştirerek okurlarını alışık oldukları o asi enerji ve dinamizm duygusundan mahrum bırakmıyor.

EDEBİ ÇERÇEVENİN DIŞINDA

Philippe Djian, 1949 yılında Paris’te doğdu. Yazar, Vincennes'te edebiyat okuduktan sonra kısa bir süre gazetecilik eğitimi de aldı. Erken yaşta çalışmaya başlayan yazar birçok farklı iş kolunda çalıştı ancak bunların içerisinde hayatını değiştiren dünyaca ünlü yayınevi Gallimard’ın deposunda çalışmak oldu.

Bunun dışında liman işçiliği yaptı; demiryollarında, otoyol gişelerinde çalıştı. Takma isimle dergilere makaleler yazdı. Yazarlık serüveni boyunca yazdıkları yer yer fazla erotik bulundu ve çoğunlukla müstehcenlikle suçlandı. Yazarın ilk kitabı, Gallimard tarafından yayın kurulunun ‘’kendisini kasıtlı bir biçimde edebiyatın dışına yerleştirdiği’’ notuyla edebi bir eser sayılmayarak reddedildi, ancak sonrasında başka yayınevleri tarafından yayımlandı. Erken dönem kitaplarında onu reddeden Gallimard, ilerleyen yıllarda yazarı rekor bir ücretle transfer etmiş ve günümüzde bütün eserlerinin tek yayıncısı olmuştur. Djian, en çarpıcı kitaplarından biri olan ‘Vay…’ romanıyla 2012’de Prix Interallié ödülünü kazandı.

‘YAZMAKTAN BAŞKA İŞİM OLMADI – NE MUTLU BANA!'

Philippe Djian, Charles Bukowski, Jack Kerouac, ve Henry Miller gibi yeraltı ve Beat kuşağı temsilcilerinden etkilendiğini sıkça belirtir. Etkilendiği yazarlara göre karakter yapılarını daha derinlikli kurgulayan, anlatımda tempoyu hiç düşürmeyen ve şaşırtma unsurunu sıkça kullanan Djian bu yönüyle benzerlerinden ayrışır.

Kerouac'tan aldığı ilhamla Djian, 20'li yaşlarının çoğunu yollarda geçirdi. “Okumayı severdim ama yazar olmak mı, hayır; benim kuşağım için çekici gelen müzik ve filmlerdi. Aslında başka meslekler peşinde koşmadım, sadece dünyayı ve hayatı keşfetmek için çok seyahat ettim. Ama 14-15 yaşımdayken Gallimard'da bir yaz işim vardı, oradaki yaşlı bir adam benimle ilgilendi ve arkadaş olduk. 'Neden yazmayı denemiyorsun?' diyen oydu. Sonrasında Paris'ten ayrılıp Fransa'nın güneyinde bir köye yerleştim; köyde fazla paraya ihtiyacım olmadı, bu yüzden bol bol yazabildim. Sonra 1981'de ilk öykülerim yayımlandı ve bununla geçimimi sağlamaya başladım. Yazmaktan başka bir işim olmadı - ne mutlu bana!"

Yansımalar, Philippe Djian, Çevirmen: Hakan Tansel, 160 syf., Ayrıntı Yayınları, 2021.

Djian, bugünlerde yazılarının yanı sıra İsviçre ve Fransa'da atölye çalışmaları yürüterek kendi topraklarında pek ilgi görmeyen bir Amerikan geleneğini sürdürüyor. Yazarın sözleriyle aktarmak gerekirse, “Fransa'da eleştirmenler, 'Bu imkansız, yazmayı öğretemezsiniz' dediler, ki bu çok saçma: John Gardner ve Raymond Carver gibi büyük Amerikalı yazarlar da böyle başlamıştı. Açıkçası, ben kimseyi yazar yapmıyorum, ancak onların yazılarını düzenleyebilir, sorgulayabilir, onlara biraz zaman kazandırabilir, ilerlemelerine yardımcı olabilirim. Her meslekte, birinin size verdiğini geri vermeniz gereken bir an gelir. Amerikalı yazarlar yazılarıyla bana o kadar çok neşe verdiler ki, bunu başka bir nesle vermem gerektiğini hissediyorum” diyor.

Hayranı olduğu Amerikalı yazarlar gibi, ilhama inanmayan ve edebiyatı "ağır emek" işi olarak gören Djian’a göre yazmak bir zanaatkarlık biçimidir. ‘’Roman, birbirini takip eden ardışık cümlelerle inşa edilir, mesele taşları doğru yere yerleştirmektir’’ diyen yazar, kitaplarının yanında şarkı sözleri de yazıyor ve yazım biçiminin, müzikalitenin ve sesin hikâyeden daha önemli olduğunu da vurguluyor.

DJIAN’IN ÇİZGİDIŞI KARAKTERLERİ

İnsanın hayatına dair her şey bütün gerçekliğiyle Djian’ın yarattığı karakterlerde kendine yer bulur. Öfke, kararsızlık, hayal kırıklıkları, aşk, cinsellik, şiddet kitaplarında belirgin temalardır. Cesur bir dil kullanan Djian, kimi yerde sokağın diline ve argoya başvurmaktan da çekinmez.

Bütün romanlarında sürükleyici bir dil kullanan yazar, genellikle karakterlerini dürtüsel motivasyonlarla yönetir. Yazınında birinci tekil şahıs kullanan Djian, bu tercihle okurun karakterle kurduğu bağı güçlü tutar.

Djian’ın karakterleri mutlaka özgün, belirli yönleriyle toplumdışı ve marjinaldir. Kült eseri 'Betty Blue'da, Betty bütün kitabı tek başına domine eder. Betty’nin karakteristik ve psikolojik özellikleri okuru ters köşeye yatırır, alışılmadık aşk hikayesi okuyucuda derin izler bırakır.

Ödüllü romanı 'Vay…'da ise, bir kadın karakterin ağzından anlatılan hikâyede, Michele karakteri hem güçlü hem savunmasız, hem temkinli hem de dürtüsel, yani bir nevi paradoksal olarak kurgulanır. Her romanında etik bir tartışma unsuru yaratmayı başaran Djian, bu kitabında da cinsel saldırıya uğrayan bir kadının saldırgan ile kurduğu ilişkiyi ve bunun etrafında dağılan hayatını inceler.

Ölüm, cinayet, ihanet, cinsel saldırı gibi travmatik konuları yazılarında kendine özgü üslubuyla ele alan yazar, karakterlerini de bu olayların ekseninde tartışmalı biçimde oluşturur. Belli noktalarla okuyucu, her biri anti-kahraman olan karakterlerle öylesine özdeşleşir ki, gerçeklik ile bağların erimesi ve etik değerlerin sorgulanması içten bile değildir.

Kitaplarında mutlaka çarpıcı finaller kurgulayan Djian, eserlerinin sonlarına doğru psikolojik açıdan okuyucuyu karamsarlığa sürükler ve bu yönüyle de mutlaka akılda kalır.

Djian'ın okuyucuları, kirli gerçekçilik akımına, şeytanlarıyla boğuşan melankolik erkeklere, tehlikeli kadınlara, uçurumun kıyısındaki karakterlere, etiyle kemiğiyle gerçek ve sarsıcı hikâyelere aşinadırlar. Yazarın bütün hayatı boyunca tecrübe ettiği ‘beat kuşağı’ ilhamlı hayatın ve yaşamı algılayış biçiminin karakterlerini de şekillendirdiğini söylersek çok da yanılmış olmayız.

YANSIMALAR: OKURU SARSAN BİR ANLATI

'Yansımalar' da işte bu kitaplardan bir tanesi. Bu kitaptaki ana karakterimiz Marc, aslında ‘kazara’ bir katil, bir suçludur. Ancak Djian yine burada da ters köşe yapar, karakterin suçluluğu muğlak bırakılır ve önemsiz bir detay gibi görünür, yazar bizi bilerek başka bir yere çekmektedir, Marc’ın hikâyesine odaklanırız, karakter ile bağlarımız derinleşir, onu severiz, ona sempati duyarız, kendimizi onun yerine koyarız ve yaptığı hiçbir şeyde onu yargılamayız.

Yazar bu kitapta kendine özgü yazım dilini gereksiz ayrıntılarla boğmaktan kaçınıp, heyecanın dozunu kitap boyunca yüksek tutuyor. Nefes bile almadan okunan bu anlatıyı, hızlı, çalkantılı ve tuzaklarla dolu bir nehir üzerinde rafting yapmaya benzetebiliriz. Yan karakterleri de neredeyse aynı derecede güçlü kurgulayan Djian, yine bu kitabında da çarpıcı bir son ile okuyucuyu selamlıyor.

Herhangi bir Djian kitabından sağ çıkabilen okuyucu en nihayetinde şelalenin tepesinden aşağı yuvarlanarak sersemlemiş, sudan nefes nefese çıkarken bulur kendini; maharetli bir elden çıkma ve rahatsız edici bir hikâyenin tam göbeğinde, sarsıntılı fakat güzel bir gezintiyi tamamlamıştır.