Fotoğraflarla ve üç boyutlu haritalarla Nablus Seferi

Bryan Perrett imzalı 'Nablus 1918' çalışması, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından okurla buluştu.

Google Haberlere Abone ol

Askeri bağlamda ele alındığında insanlık tarihinin en girift savaşlarından biridir Birinci Dünya Savaşı… Bir yanıyla dönemin son teknolojisi silah sanayi için kullanılırken, bir yanıyla da ilkel çarpışmalara sahne olmuştur. Yaklaşık yirmi yıl sonra peşinden gelecek olan İkinci Dünya Savaşı’yla arasında -teknolojinin hakimiyeti açısından- neredeyse uçurum vardır. Alman tanklarının Avrupa’yı kısa sürede ele geçirmesi, bunun en nesnel ispatıdır. Fakat Birinci Dünya Savaşı, ikincisine nazaran daha arkaik teçhizatlara mekân oluşturur.

Dünyaca ünlü Osprey Askeri Tarih Dizisi’nin yeni kitabı 'Nablus 1918', Bryan Perrett imzasıyla Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayımlandı. Kendisi de eski bir asker olan, Kraliyet Zırhlı Kuvvetleri’nde gösterdiği başarılardan dolayı Müstahfız Madalyası ile taltif edilen İngiliz yazar Bryan Perret, kariyerinin sonraki yıllarında savaş muhabiri olarak görev alır. Araştırmaya ve soruşturmaya olan bu ilgisi, kısa süre sonra savaş tarihçiliğine soyunmasına sebep olur. Birinci Dünya Savaşı’nın en kanlı cephelerinden olan Nablus Seferi, yazarın bu ilgisine mazhar olur ve Perrett hummalı bir çalışmadan sonra elimizdeki kitabı hazırlar.

Nablus 1918 - Osprey Askeri Tarih Dizisi, Bryan Perrett, Çevirmen: Okan Doğan, 96 syf., İş Bankası Kültür Yayınları, 2022.

Yazar Perrett, bugün Ortadoğu’nun kaderini belirleyen, İngiliz ve Fransız askerleriyle Osmanlı güçleri arasında açılan bu cephenin arka planını tarihsel bir bağlamda ele almakla işe başlıyor. 1915 yılında açılan Kanal Cephesi’nin önemine değinen yazar, yaşanan gelişmeleri Nablus Seferi’ne giden yolda açıklamaya girişirken, objektif ve yalın bir üslup tercih ediyor. Bir büyükbabanın torununa anlatması gibi, coğrafi öğeler üzerinden üç boyutlu haritaları kullanarak bilgileri aktarıyor. Her iki taraf için de Kanal Cephesi’nin açılma gerekçelerini ordu komutanlarının biyografileriyle ve uzman oldukları alanlar üzerinden anlatmayı tercih eden yazar, cephede bulunan asker sayısından eldeki silahların çeşidine kadar uzun bir listeleme yapıyor.

Ardından Nablus Seferi’nin nedenlerini açıklamaya girişen yazar, bugün Kudüs’ün 65. kilometre kuzeyinde bulunan bu şehrin demografik ve coğrafi yapısını ele alıyor. Arap isyancılar ile İngilizler arasındaki ilişki, bu seferi yapısal olarak doğrudan etkiliyor. Gerek İtilaf gerekse de İttifak kuvvetlerinin Kanal Cephesi’nin seyrini değiştirecek planlarını da irdeledikten sonra Nablus Seferi’ne geçen yazar, 1918 yılının sonbaharında yaşanan ve önümüzdeki yüz yılda Ortadoğu’nun kaderini belirleyen savaşı anlatmaya girişiyor.

Fotoğraflarla, resimlerle, üç boyutlu ve renkli haritalarla açıklanan bu sefer, askeri silah ve kıyafetlerin resimlerindeki titizlikle de göz dolduruyor. Gün gün, saat saat, dakika dakika aktarılan seferde, bir hikâye barındıran çizimler, anlatılan anlarla uyumlu bir şekilde sıraya diziliyor. Askerlerin hüznü, yenilgi ya da zafer hissi yüzlerindeki en ince ayrıntılara kadar veriliyor.

Nablus’ta başlayan ve oraya yüzlerce kilometrelik uzaklıkta bulunan Halep’e kadar uzanan bu sefer, savaşın seyrini değiştiriyor. İngiliz askerlerinin bu yolculuğuna anbean eşlik eden bu çalışma, izlenen güzergahın neden ve nasıl tercih edildiğini de merkeze alıyor. Tren istasyonlarından dağ başlarına dek ilerleyen yolculuk, binlerce insanın sirkülasyonunu fotoğraflarla desteklemeyi de ihmal etmiyor.

Nablus kentinde yaşananları ve savaş alanının bugünkü halini de aktaran yazar, bu seferin askeri tarih açısından öneminin üzerinde özellikle duruyor. Bu seferin, modern savaşlarda düzenlenen son süvari harekâtı olduğunu söyleyen yazara göre, bu tarihten sonra böylesi büyük cephelerde tanklar ve uçaklar ağırlığı oluşturdu. Süvariler ise bu teknoloji dünyasında, kendilerine bir daha bu denli etkin bir rol bulamadı. Yazar, Nablus Seferi’nin bu denli etkili olması ve kısa sürede başarılı bir sonuç almasını Süvari olgusu üzerinden de ele alıyor. Cephe komutanı General Edmund Allenby’ın Süvarileri kullanma kararını, bu kararın doğurduğu sonuçları ele yazar, ilerleyen yıllarda askeri kuvvetler konusundaki değişimi de dolaylı olarak açıklıyor.

Çalışma askeri tarihçiler, Birinci Dünya Savaşı meraklıları ve Ortadoğu araştırmacıları için biçilmiş kaftan… Kitap her ne kadar iyi hazırlanmış, üzerine titizlikle çalışılmış olsa da, savaş bir olgu olarak o denli kötü… Barış umuduyla…