Hocam, Güz 2020 döneminde üniversiteler açılacak mı?

Uzaktan eğitim uzun yıllardır araştırmalara konu olan, uzaktan öğretim ve öğrenmeyi içinde barındıran bir kavram. Burada öğrenciler açısından gerekli olan etkili öğrenme deneyimi dikkatli bir şekilde tasarlanmış bir öğretim deseni gerektiriyor. Acil durum uzaktan öğretiminde ise bu şekilde tasarlanmış bir öğretim ya da öğrenme sürecinden söz etmek mümkün değil.

Google Haberlere Abone ol

Serap Emil*

Bu dönem uzaktan öğretim ile gerçekleştirdiğim bir derste korona pandemisinin eğitim sistemine etkileri üzerine bir ödev verdim. Ödevde öğrencilerimin ortak mesajı “okulumuzu ve yüz yüze eğitimi çok özledik ve değerini çok iyi anladık” oldu. Bir an evvel kampüse, arkadaşlarına ve sınıflarına dönme arzusu içindeler. Kendi adıma ben de öğrencilerimle sınıfta karşılıklı ders yapmayı çok özlediğimi söylemeliyim. Zira, iyi bir üniversite eğitimi ancak ve ancak öğrencilerin üniversite hayatına fiziksel, bilişsel, duygusal ve sosyal olarak katılımı ile mümkün olabilir.

Pandeminin etkilerini en sert yaşayan alanlardan birisi de eğitim ve özellikle, bu yazının da konusu olan yükseköğretim kurumları. Burada etkiden kastım yükseköğretim sistemlerinin yaşadığı yönetimsel ve ekonomik sorunlar değil. Zaten bu konular yeterince konuşuluyor ve elbette ki oldukça önemli. Akademisyenlik dendiğinde ilk akla gelen araştırma olur ve bizler de ağırlıklı olarak bu performans üzerinden değerlendiriliriz. Bu nedenle de eğitimden yani öğretimden ve öğrencilerin öğrenmesinden fazla konuşulmaz. Belki de ilk kez Covid-19 nedeniyle hayatımıza giren uzaktan öğretim aracılığıyla tüm gözler eğitim-öğretim süreçlerine çevrildi. İster EBA TV’de yayınlanan içerik, öğretim pratikleri olsun ister üniversite hocalarının teknolojiyi kullanarak yaratmaya çalıştığı çevrimiçi dersler olsun, hepimiz kaliteli eğitim, uzaktan öğretim, etkili öğrenme gibi konularda normalden daha fazla düşünmeye ve konuşmaya başladık.

Öğrencilerimizin yaşadıkları teknolojiye erişim, kaliteli materyal ve öğrenme olanakları sorunlarının yanı sıra biz akademisyenler bu süreci nasıl deneyimledik, uzaktan öğretimde yaşadığımız teknik ve moral zorluklarıyla nasıl başa çıktık gibi konular üzerine tartışmanın 2020 Güz döneminde bizi neyin beklediği sorusunu cevaplamamızı da kolaylaştıracağını düşünüyorum.

Ancak başlamadan önce yaşadığımız kavram karmaşasına son vermek isterim. Martın son haftasıyla birlikte vermekte olduğumuz dersleri çevrimiçi ortama aktararak uygulamaya başladığımız süreç “uzaktan eğitim” değil “acil durum uzaktan öğretimi” (emergency remote teaching) idi. Mart ayında yükseköğretim kurumlarının acil durum öğretimine geçiş sürecini hep birlikte yaşadığımız için tekrar anlatmayacağım. Ancak o deneyimin en zor anı YÖK tarafından 16 Mart’ta eğitime üç hafta ara verileceği ve uzaktan eğitim olmayacağı söylendikten sonra 23 Mart’ta bir anda uzaktan öğretim seferberliğinin başlaması idi. Elbette Türkiye yükseköğretiminde uzaktan eğitim veren başarılı kurumlarımız mevcut, ancak bu acil durum uzaktan öğretimi çoğumuz için yeni ve bilinmezliklerle dolu bir labirent gibiydi. Öğrenciler tarafından dile getirildiği üzere onlar için bitmeyen ödevler, bizler için gecesi gündüzü ve hafta sonuyla bitmeyen mesailer, bölüm düzeyinde alınması gereken kararlar ve bir yandan da korona korkusu olarak hayatlarımıza girdi.

Colorado Üniversitesi Dijital Pedagoji Laboratuvarı Direktörü Sean Michael Morris Covid-19 pandemisi sonrası “Herkes korku içerisinde” diyor ve bu dönemde yapacağımız en iyi şeyin insan olduğumuzu hatırlamak ve eğitim-öğretimi böyle bir ortamda planladığımız için sorunlarla karşılaşacağımızı kabul etmek olacağını belirtiyor. Bu dönemde eğitim-öğretimi planlamada pedagoji yerine ürettiği panik-goji (panik ve pedagoji) yaklaşımı ile hareket edebileceğimizi söylüyor. Bu yaklaşım öncelikli olarak öğrencilerin mevcut durum analizinin yapılması ve buna dayanarak öğretim araçlarının ve yöntemlerinin belirlenmesi anlamına geliyor. Plymouth Eyalet Üniversitesi Açık Öğrenme ve Öğretim Merkezi Direktörü Robin De Rosa da ilk yapmamız gereken çevrimiçi ders hazırlamak ya da yüz yüze eğitimi çevrimiçine aktarmak değil öğrencilerimizin durumunu anlamak ve analiz etmektir diyor. Kendi adıma ve etrafımdaki birçok meslektaşımın bunu yapmaya çalıştığını söyleyebilirim ve acil durum uzaktan öğretiminin tam da bu olduğunu anlıyorum.

Hodges, Moore, Lockee, Trust ve Bond, 27 Mart 2020 tarihli yazılarında acil durum uzak öğretimi ile çevrimiçi öğrenmenin aynı şey olmadığını söylüyorlar. Kriz ya da afet dönemlerinde çevrimiçi ortamlarda sunulan derslerin iyi planlanmış çevrimiçi öğrenme deneyimleri ile farklılık gösterdiğini ve üniversitelerin bu farklılığı iyi anlaması gerektiğini belirtmekteler.

Uzaktan eğitim uzun yıllardır araştırmalara konu olan, uzaktan öğretim ve öğrenmeyi içinde barındıran bir kavram. Burada öğrenciler açısından gerekli olan etkili öğrenme deneyimi dikkatli bir şekilde tasarlanmış bir öğretim deseni gerektiriyor. Acil durum uzaktan öğretiminde ise bu şekilde tasarlanmış bir öğretim ya da öğrenme sürecinden söz etmek mümkün değil. Kriz dönemlerinde öğretime erişimi sağlamak amacıyla yüz yüze yapılması yerine uzaktan öğretim olanakları aracılığıyla gerçekleştirilmesi demek, ve bizlerin pandemi sonucu yaptığımız öğretimin tam da bu olduğunu düşünüyorum. Örneğin, yüz yüze tasarladığımız dersleri, kısa sunumlarla ya da videolarla, okuma materyali ve ödevlerle çevrimiçi ortamda sunmak. Uzaktan eğitim ise iyi planlanmış öğretim ve öğrenme süreçleri demek. Yani öğretimi tasarlarken yöntem, eğitimin hızı, öğrenci-öğretim üyesi oranları, öğretim üyesinin ve öğrencinin rolü, pedagojisi, geribildirim sistemi ve değerlendirme gibi boyutların her birinin göz önünde bulundurulması gerekiyor (Hodges, Moore, Lockee, Trust ve Bond, 2020). Burada bir bütün olarak tasarlanmış öğrenme deneyimi grup çalışmaları, bireysel öğrenme etkinlikleri, yaratıcı projeler, portfolyo üzerinden değerlendirme gibi süreçleri içerebilir.

Amerika’nın en büyük yükseköğretim sistemlerinden olan Kaliforniya Eyalet Üniversitesi güz döneminde eğitimin uzaktan yapılacağını duyurdu. Cambridge Üniversitesi 2021 Yaz dönemine kadar sosyal mesafenin korunmasının mümkün olmadığı büyük sınıflarda yüz yüze eğitim yapmayacağını ilan etti. Harvard Üniversitesi konuyla ilgili hazırladığı web sayfasında Covid-19 ile ilgili durumu yakından izlediklerini ve olası durumlar için farklı senaryolar hazırladıklarını belirtmiş ve canlı bir programda izlediğim öğretim üyesinin belirttiği üzere Harvard sadece gelecek dönemi değil, önümüzdeki beş yılı düşünerek planlama yapıyormuş. Sydney Üniversitesi’ndeki bir meslektaşımdan öğrendiğim kadarıyla yeni döneme başlamadan önce derslerin çevrimiçi ortama aktarılması yerine iyi bir uzaktan öğretim ve öğrenme süreci planlaması için üç haftalık süre verilmiş.

Adım adım karar verme stratejisi oldukça yorucu ve öngörülemeyen sorunlarla dolu. Ayrıca yükseköğretim kurumları alanında uzman öğretim üyelerinin çalıştığı profesyonel bir bürokrasi olarak karmaşık ve katmanlı yapıları nedeniyle planlama yapmanın zor olduğu kurumlardır. Covid-19 ile gelen belirsizliklerle beraber karar vericilerin ve üniversitelerin atması gereken en önemli adım Güz 2020 döneminde (ve mümkünse daha uzun vadeli) eğitimin yüz yüze veya uzaktan yapılacağı durumlara ilişkin alternatif senaryolar hazırlamaktır. Amerika’daki Ulusal Alerji ve Enfeksiyon Hastalıkları Enstitüsü Direktörü Anthony Fauci üniversitelerin bulundukları bölgedeki vaka sayılarına bakarak bir değerlendirme yapıp, alternatif senaryolar geliştirebileceğini söylemiş.

Eğitim-öğretimde iyi planlamış öğrenme deneyimleri sunabilmek için en kısa sürede ne yapacağımızı bilmemiz gerekiyor. Eğer güz döneminde üniversitelerde yüz yüze eğitim yapılmayacaksa, yaşadığımız deneyim bize gösterdi ki bu şekilde devam edemeyiz. Bu en başta öğrencilerimizin eğitim hakkı açısından sorunludur. Ayrıca, öğretim üyeleri ve üniversite yönetimleri için bir dolu yeni sorunu da beraberinde getireceği aşikar. Eğitim-öğretim süreçlerinin daha iyi planlaması ve uygulaması için yaz dönemi itibariyle ne yapacağımızı bilmemiz gerekiyor. Uzun lafın kısası acilen yanıtlanması gereken soruyu bir kere daha sormak istiyorum: “Hocam, Güz 2020 döneminde üniversiteler açılacak mı?”

*Dr., Orta Doğu Teknik Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü