HDP'siz formül arayışları

HDP’nin yerel seçimlerde görüldüğü gibi Türkiye siyaset dengesinde belirleyici konuma gelişi, HDP’nin AKP/MHP nezdinde ‘cezalandırılacak’ bir güç, CHP ve İyi Parti yönünden ise ‘yanında görünme’ rahatsızlığı duyulan bir güç olarak görülüyor.

Google Haberlere Abone ol

Feyzi Çelik*

Erdoğan ve Bahçeli 15/20 Temmuz Darbe girişiminden elde ettiği “Allah’ın lütfü” ile kendisine nasıl başkanlık yolunu açan referandumu yaptıysa aynı şekilde “korona” üzerinde oluşturduğu manipülasyon ile baskın bir seçim hazırlığı yapıyor. Erdoğan ve Bahçeli’nin amacı HDP üzerinde sürekli baskı uygulayarak HDP’nin seçimleri etkileme gücünü yok etmek, AKP’den kopan Davutoğlu ve Babacan’ın seçimlere katılmasını engellemektir. Son olarak 31 Mart ve 23 Haziran 2019 İstanbul seçimlerinde görüldüğü gibi Davutoğlu ve Babacan olmadan da AKP/MHP’nin iktidar çoğunluğunu kaybettiği ortaya çıktı. Millet ittifakının ana gövdesini oluşturan CHP ve İyi Parti’nin iktidarın HDP’ye yönelimi konusunda isteksiz oluşları bu partileri AKP’den koparacakları oylarla HDP’siz AKP/MHP alternatifi hükümet kurma arayışına sokmuş durumda. Başka bir deyişle “HDP’nin olmadığı bir hükümet” planı yapılıyor. Çünkü gerek CHP gerekse İyi Parti bundan sonra yapılacak ilk seçimlerde HDP’nin desteğinin belediye seçimlerinde olduğu gibi karşılıksız olmayacağını çok iyi biliyorlar. Erdoğan’ın “HDP’yi sürekli olarak terörize” eden açıklamalarına İyi Parti’nin destek vermesi öyle sanıldığı gibi Akşener’in Erdoğan’la ittifak arayışı olarak görülmemelidir. AKP için MHP neyse, CHP için İYİ Parti odur. Her iki blokun amacı HDP’nin Türkiye siyaseti üzerindeki belirleyici etkisini yok etmektir. İki milliyetçi parti MHP ve İyi Parti adeta AKP ve CHP’yi vesayetleri altına almış durumdalar.

Davutoğlu ve Babacan olmamış olsaydı bu durum Erdoğan ve Bahçeli için çok uygun olacaktı. AKP’den ayrılan bu iki ismin seçimlere katılması halinde HDP’nin desteği olmadan iktidar değişikliği olma olasılığının doğması Erdoğan’ı bu partileri seçime sokmama koşullarında yapılacak baskın bir seçime zorlamaktadır. Bunu başardığı takdirde kendisini rahatlatacağını düşünmektedir. Koronayı da bir fırsat olarak görmektedir.

Erdoğan, kendisine ciddi siyasi eleştiri ve suçlamalar getirdiği halde Davutoğlu’na biraz daha sessiz kalırken, ekonomi, demokrasi ve hukuksuzluk üzerinden eleştiri getiren Ali Babacan’a daha fazla yükleniyor. Davutoğlu tıpkı Erdoğan gibi lider odaklı bir parti profili çizerken, Babacan kadro partisi profili çiziyor. Başlangıcı cılız olsa da önümüzdeki günlerde Abdullah Gül ve başka siyasetçilerin sahne almasıyla birlikte Deva Partisi, HDP’nin oluşturduğu siyasal dengede değişiklik meydana getirebilir. HDP’siz AKP/MHP’yi alt etme girişimi yaşam bulabilir. Bunun başarılı olması halinde AKP’nin ve AKP’ye destek verenlerin en büyük korkusu “yolsuzluk” benzeri davalarla elde ettikleri kazanım ve rantın ellerinden alınma olasılığıdır. AKP’yle kader ortaklığı yapan müteahhit ve diğer iş çevrelerinin korku ve kaygısı da budur. AKP’nin uzun dönem ekonomi politikalarına yön veren Babacan gibi birinin yer aldığı AKP’siz bir formül AKP’nin rantçı kesimleri için bir güvence veya pazarlık kozu rolünü oynayabildiği ölçüde yaşam bulabilir. Büyük bir ekonomik krizin olduğu da dikkate alındığında “dışarıdan kredi/dolar bulma” zorunluluğu da böyle bir değişimi zorlamaktadır.

Burada üzerinde durulması gereken husus temel sermaye grupları ve onların uluslararası sermaye ile ilişkilerine göre Cumhur ve Millet olarak konumlanan yarılmanın ‘milli’ ve ‘beka’ meselesinde de kendisini göstermiş olmasıdır. AKP/MHP’nin işi daha da zorlaşmıştır. Bu aynı zamanda Davutoğlu ve Babacan’ın Millet İttifakı ile birlikte hareket edeceğini gösteriyor. HDP’nin yerel seçimlerde görüldüğü gibi Türkiye siyaset dengesinde belirleyici konuma gelişi, HDP’nin AKP/MHP nezdinde ‘cezalandırılacak’ bir güç, CHP ve İyi Parti yönünden ise ‘yanında görünme’ rahatsızlığı duyulan bir güç olarak görülüyor. Bu nedenle sürekli cezalandırılan HDP’ye ne CHP ne de İyi Parti cenahından destek gelebiliyor. Babacan ve Davutoğlu partileşmeleri bu anlamda, CHP ve İyi Parti’ye HDP’ye muhtaç olmadan iktidarı elde etme yolunu açıyor. Önümüzde, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri var. Belediye seçimlerinden oldukça farklı bir durum var ortada. Belediye seçimlerinde belirleyici olan HDP’nin bunda somut bir kazanımı da olmadı. Merkezi seçimler öyle mi olacak? HDP, somut bir kazanım olmadan destek sunamaz. Bu seçimlerin niteliği gereği bir parti seçmeni kendi partisi lehine kazanç sağlamadan destek sunmaz. Hesap, AKP/MHP sonrasında HDP’yi iktidara ortak yapmama üzerine kurulmuştur. Aranan kanın da Davutoğlu, Babacan’da olduğu düşünülüyor.

İçeride desteğini kaybetmekle karşı karşıya kalan Erdoğan, baskın bir seçim yaparak kendi partisi içinden kendisine verilebilecek tahribattan bir an önce kurtulmak için her türlü hukuksuzluk yapmaktan da imtina etmeyecektir. HDP’siz hesapların Erdoğan’ın işini kolaylaştırdığının birçok örneği varken bu gibi hesapların yapılması Erdoğan’ı iktidardan düşüreceğinin garantisi de yoktur. Uluslararası ekonomik krize bir de koronanın faturası da eklendiğinde Erdoğan'ın uluslararası sermaye için daha elverişli bir araç olarak görülme olasılığını da yabana atmamak gerekir. HDP’siz formüllerin 2015 yılından beri ne denli siyasi krize neden olduğu anlaşılmadığı müddetçe kriz daha da derinleşecek Kürtlerin Türkiye ile yaşama arzu ve isteklerine büyük bir darbe vuracaktır. Sonuçta, yönetemez duruma gelmiş tek adamlığın karşısına yekpare çıkacak bir muhalefetin çıkma olasılığı ortadan kalkacaktır. HDP’siz yapılacak hiçbir plandan başkaca bir sonucun çıkması da mümkün değildir.

*Avukat