Kapitalizm yahut üç numara: Berberler

AVM ve berberlerin aynı skala içerisinde ele alınmasının bize gösterdiği şey; insanların tüketime olan merakı sadece dışsallıklar ile ilgili değil aynı zamanda modayı ve imajı tüketme eğilimleridir. İnsanlar sadece gıda ürünlerini tüketmiyor, aynı zamanda kendi bedenlerine içkin olan özelliklerini de tüketmektedir.

Google Haberlere Abone ol

Halil Ecer*

Gezegen çapında farklı istisna hallerini yaşatan pandemi süreci, Gülten Akın’ın deyimiyle “oturup ince şeyleri düşünme” kaygısını kazandırdı. Ülkelerin salgın sonrası “normalleşme” planları ve uzun vadede geleceğin şekillendirilmesi adına kamusal politikalar geliştirmektedir. Normalleşme ile birlikte “toplumun sağlığı” ve kapitalizmin kârlılığını devam ettirme eğilimi AVM’leri ve berberlerin açılmasını erkene aldırdı. Dünyanın genelinde normalleşme planları AVM’ler ve kuaför-berber ile başlaması akıllara bazı sorular getirdi. AVM’lerin açılması, tüketim kültürünün ve piyasaların canlanması açısından neo-liberal bakış ile anlaşılabilmektedir. Fakat berberler ve kuaförlerin aynı kefede ele alınması gariplikler doğurmaktadır. Bu vesile ile berberlerin yaşam içerisindeki hayatiliğini tarihsel arka plana yaslanarak vermeye çalışacağız.

Berberlerin tarihine bakıldığında Antik Mısır’a kadar izi sürdürülebilmektedir. Bu da M.Ö 3000 yıllarına dayanmaktadır. İlk çıkış yıllarında soyluluk ile ilintili olan bu meslek erbabının, saraylarda veya konaklarda kendine yer bulması toplumsallık ile yakın ilişkiler geliştirmesine yol açmıştır. Yani halktan olup yöneten sınıf ile yakın ilişkiler geliştiren kişiler olarak ön plana çıkmaktadır. Anadolu’da bir bilmece tarzında sorulan “Krallar kimin önünde eğilir?” sorusunun cevabı berber olarak zihnimize kazılmıştır. Öte yandan ülke gündeminin her zaman sıcak tutulduğu bu berber dükkanları (berber dükkanları içine kadın kuaförlerini de kapsar, bu yazı için) farklı sınıflardan, farklı etnisiteden insanların tesadüfi olarak bir araya geldiği mekânlardır. Berberlerin mekân olarak var olması iki asırlık bir geçmişe sahiptir. Öncesinde kahvehanelerde veyahut sokaklarda gezici durumda mesleklerini icra ediyorlardı. Osmanlı döneminde 4. Murat’ın kahvehaneleri kapatması ile bu coğrafyada tam gezici konumunu aldırmıştır. Berberlerin kendilerine ait dükkanları açması eski krallıklar döneminde ayağa çağrılan kişi olarak değil ayağına gidilen kişiler olarak kendilerine bir alan açmalarını sağladı.

Berberliğin din ile de yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. 11'inci yüzyılda papalara sakal kesme zorunluluğunun getirilmesi ile birlikte berberler, manastırların daimi elemanları olarak görev almaya başladılar. Öte yandan Peygamberimizin sakalını kesen Selman-ı Farısi’den sonra berber dükkanlarına  “Her seher besmele ile açılır dükkânımız, Selmanı Farisidir pirimiz üstadımız” yazılı levhaların asılması geçmişe olan referansı belirtmektedir. Neredeyse tüm inanç sistemlerinde saç-sakal tarzı farklılaşmaktadır. Bu durum berberlerin inanç temelli yetenekler edindiğinin göstergesi olmaktadır. “İbadetin gizli olanı makbuldür” yaklaşımı kılık-kıyafet sınırına takılması yine çehre ile alakalı bir durum olmaktadır. İnançların makbul olanı ritüelin tam yerine getirilmesini gerektirmiştir.

Berberlerin modern dönemlerde ele alınması ise çok karmaşık bir sürecin sonunda mümkün olmaktadır. İlk olarak insanların kişisel bakıma yönelmesi ile başlayan sürecin saç-sakalın (kadın kuaförlerinde bu durum farklılaşmaktadır) imaj üzerindeki etkisi ile birlikte insanların bir yardımcıya ihtiyaç duyması ve bunun sonucunda berberlere yönelmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Öte yandan kapitalist sistem içerisinde uzmanlaşmanın gerekliliği tek alanda ortaya çıkarken bazı yetilerin kayba uğramasına sebep olmuştur. İnsanların kendilerini tıraş etme yeteneklerinin yitirmesinin arkasında ki sebebi daha detaylı bir araştırma konusu etmek gerekmektedir. Söz gelimi evde tıraş olma alışkanlığı neredeyse ortadan kalkmış durumdadır. Bunun farklı sebepleri olmakla birlikte insanların kendi tıraşlarını yaparken kaza sonucu kendilerini kesme riski veyahut saç ve sakalda telafisi zor olan kesimlerin önüne geçmek istemesi veyahut insanların gündelik hayat koşuşturmasında dinlenme sığınağı olarak gördüğü evlerinde başka hiçbir şey yapmama eğilimleri gibi sebepler sıralanabilir. Fakat yine de tüm bu durumlar AVM ve berberlerin aynı kararla açılmasını açıklayacak güçte değildir.

AVM ve berberlerin aynı skala içerisinde ele alınmasının bize gösterdiği şey; insanların tüketime olan merakı sadece dışsallıklar ile ilgili değil aynı zamanda modayı ve imajı tüketme eğilimleridir. İnsanlar sadece gıda ürünlerini tüketmiyor, aynı zamanda kendi bedenlerine içkin olan özelliklerini de tüketmektedir. Berberlerin açılması elbette bu sektörde çalışanlar için gelirin devamlılığını sağlayacaktır. Hatta berberlerin işleri geliştirmesi ve epilasyon sektörünü temellük etmeleri öte yandan saç ekimlerini gerçekleştirmeleri (sağlık dışı olsa da bir gerçeklik olarak varlar) kendi mesleklerinin devamlılığı açısından kapitalizmin kriz çözme yeteneği ile yarışmaktadırlar. Berberler ve kuaförler fazlalığı ortadan kaldırma mottosu ile yaşamın içerisinde yer alırken insanların bu sektöre bağlılığı daim olacak gibi görünmektedir. Öte yandan berberlerin kullandığı makas ile hekimlerin ameliyatta kullandığı makasların benzerliğine işaret edecek bir cümle ile kapanışı yapmak yerinde olacaktır. Virüsün tüm insanlığa bir mesajı vardır ve o da “eli makas tutanları önemseyin”dir.

*Kent-Toplum Uzmanı