Evdeki ergenin akıl ruh sağlığı

Uzmanlar dahil salgına karşı net olarak nasıl konumlanacağımızı tam olarak bilmediğimiz bir tecrübenin içinden geçiyoruz. Yaklaşımlar konusunda temel prensiplerden şaşmadan biraz da el yordamıyla, deneyip yanılarak ilerleyeceğiz. Ergenlerin olan biteni karşılamaları farklı düzeylerde olabilir, bir çocuğa iyi gelen diğerine iyi gelmeyebilir. O yüzden anne babalar çocuklarına iyi gelen şeyleri fark ederek yollarını bulacaklar gibi görünüyor.

Google Haberlere Abone ol

Ceylan Akgün*

Belirsizliğin ön plana çıktığı bir dönemden geçiyoruz ve nasıl baş etmemiz gerektiğini tam olarak bilemiyoruz. İşin aslı uzmanlar dahil hiç kimse ne yapılması gerektiğini tam olarak bilemiyor. Bir de evde sağlıklarından sorumlu olduğunuz çocuklarınız varsa kendinizi daha da zorda hissedebilirsiniz. Birçok ebeveynin özellikle ergenlik dönemindeki çocuklarıyla nasıl gerilimli bir süreç geçirmekte olduğunu tahmin edebiliyorum. Ergenlik döneminin doğası yetişkinlerle çatışmalı bir ilişki gerektirir. Çocuğunuzla son derece dostane, sıkı fıkı ilişki içinde olma hayalleriniz var ise beklentilerinizi asgari düzeye çekmenizi öneririm. Ergenliğin doğasında biraz kurallara başkaldırmak, biraz ukalalık, biraz "ben artık oldum" demek var ve aslında bu kimlik oluşumu için çok da iyi bir şey. Sözünüzün kesilip durması, sürekli size karşı gelinmesi ve bazen küçümsenmeniz iyi bir ebeveyn olmadığınız anlamına gelmez. Tam aksine işinizi doğru yapmışsınız ki çocuğunuz size karşı gelebilecek cesareti kendinde bulabiliyor. Sürekli sizden ve hayattan şikayet ediyor olsa da gençlerin esas meseleleri kendileriyledir. Pek çok anne babadan dinlediğim hikayelerden şunu öğrendim. Yaralayıcı olan çocuğun o veya bu kurala karşı çıkması değil, anne/baba olarak insan yerine konulmamak ya da küçümseniyor olmak. "Bir şeyleri eksik mi yaptım", "yetersiz miyim", "iyi bir anne değilim", "bunca emeğim boşa çıktı", "biz bu işi beceremedik" minvalindeki yakınmaları sıklıkla duyarım. Ama tam da bu sözler sizin ebeveynlik başarınızın emareleridir. Bir ergenin anne-babasına bazen böyle hissettirmesi gerekiyor.

Ergenliğin doğasında yukarıda anlattığım gibi aileden biraz uzaklaşmak var. Arkadaş ortamlarından uzak kalmak gençlerin temel sorunlarından biri. Bunun nedenlerini onlara anlatmak zor değil hepsi neden evde kalmak zorunda olduğunu biliyor. Mesele bu sürece tahammül etmek ve sürdürmekte. Arkadaşlıkların, flörtün, sosyal ilişkilerin, popüler olmanın ve diğerleri tarafından onay görmenin hiç olmadığı kadar önemli olduğu ergenlik döneminde bütün gününü aile içinde geçirmek gençler için oldukça zorlayıcı ve nahoş bir deneyim olsa gerek. İçlerinde fırtınalar koparken, yaşa özgü birçok ruhsal ve fiziksel değişiklik şiddetle devam ederken anne babayla dip dibe olmak birçok soruna neden olabilir. Gönüllü karantina günlerinde gençlerimizi aşırı ebeveyn maruziyetinden korumak birinci amacımız olmalı. Evlatlarımızı bizatihi kendimizden korumak onlara büyük bir iyilik olacaktır. Gençlerin en çok ihtiyaç duydukları şey kendilerine ait bir alandır. O alanda düşüncelere dalmaya, hayaller kurmaya ihtiyaçları vardır. Odasına veya bir köşeye çekilip saatlerce müzik dinleyebilir, sizinle televizyon izlemek istemeyebilir, hatta bazen aynı diziyi kendi odasında sizden ayrı izlediğini görüp şaşırırsınız. Derin düşüncelere dalıp somurttuğunu, sebepsiz ağladığını görebilirsiniz. Ergenlik hüzünlü bir dönemdir, bırakınız o hüznü yaşasınlar. Onların biraz boşluğa ve kendileriyle kalacakları zamana ihtiyaçları var. Böylece ne yaşadıklarını anlamlandırmaya çalışıp duygularını düzenleyebilirler. En iyi yaklaşım; eğer o isterse dinlemeye hazır olduğunuzu söylemeniz sonrasında eğer talep gelirse yanına gitmenizdir. Sürekli kapısından içeri kafayı uzatarak, özel hayatına dair ısrarla sorular sorarak, sizinle eskisi gibi yakın olmadığı için habire sitem ederek onlara musallat olmanız ilişkiniz açısından pek hayırlı sonuçlar doğurmayacaktır. .

Bu yaş döneminde sorunu inkar etmek ve hayatında bir değişiklik yapmayı reddetmek çok sık gördüğümüz bir başa çıkma yöntemidir. Sokağa çıkma yasağına rağmen dışarı çıkmaya çalışma, hijyen kurallarına aldırmama gibi tutumlar her zaman gençliğe özgü bir özgüven değil bazen inkar edilen bir kaygının göstergesi de olabilir. Çocuğunuza endişeleri hakkında yardımcı olmak için en iyi yöntem önce onları dinlemek. Neyi dert ediyor, onu ne endişelendiriyor doğrudan kendisine sorulmalı. Sık düşülen bir hata, çocuğun endişesini yatıştırmak için hemen savunmaya geçmektir. Uzun monologlara dönen tavsiyeler, ne yapması gerektiğini söylemeler, talimatlar, sorgulamalar hem ebeveyn sağırlığına (bir kulağından girer ötekinden çıkar haklı olarak) hem de zamanla öfke patlamalarına neden olabilir. En iyisi siz onu dinleyin, bolca soru sorun, yorumlarını öğrenin (saçma bile olsa). Onun için önemli olanlar ne, en çok nerede zorlanıyor, ne hissediyor, ne yaşıyor, bilgileri nereden alıyor ve nasıl anlamlandırıyor? Bunları öğrenebilmenin yolu sormak ve sonra da dikkatle cevaplarını dinlemektir. Sözünü kesmeden, hemen araya girip "o iş öyle değil" demeden, saygıyla ve çok özel bir merakla dinlemekten bahsediyorum. Bazen gençler kendilerini ifade ederken, kafalarında uçuşan düşünceleri toparlar, duygularını regüle eder ve kendilerine kaygı veren pek çok şeyi sadece konuşurken çözümlerler. Yeter ki özgürce konuşmalarına olanak verilsin. Kişi yoğun duygularını kavrayıp somutlaştırdıkça durumunu düzenleyip kendini sakinleştirebilir.

Endişelerinden bahseden çocuğunuza, şu anda bu durumun tamamen normal olduğu bilgisini verebilirsiniz. Hissettiği yoğun ve olumsuz duyguları alt edilmesi gereken bir düşman olarak sunmak, savaşıp yenmesi gerektiğini söylemek çocuğunuzu daha da güçsüz kılabilir. Burada önemli olan, endişe ile çaresizlik arasındaki sınırı çizmenizdir. Bu kadar belirsizliğin hakim olduğu bir zamanda biraz kaygılı olmanın aslında onu önlem almaya yönelttiği için sağlıklı olduğunu, diğer insanların da aşağı yukarı benzer şekilde hissettiğini belirtebilirsiniz. Çaresiz olmadığını, uzmanların ve kurumların bu durumu kontrol etmeye çalıştığını vurgulamak, tarihte başka pandemilerin de olduğunu ve hep bir şekilde çözüm üretildiğini vurgulamak iyi gelebilir. Özetle, bilgiyi dürüstçe ama olumlu bir çerçeveleme ile verin. Şu anda endişeli olmanın gamsız bir şekilde durmaktan daha iyi verimli olacağını anlatın.

Belirsizlik arttıkça endişe düzeyimiz de artar. Çünkü belirsizlik, hayatın bize neler getireceği hakkındaki öngörümüzü bozar. İplerin elimizde olmadığı, kontrol gücümüzün kalmadığı bir dünyada yetersizlik hissi ve güvensizlik de artar. Bir bakıma, yaşadığımız güvenli dünya algısı ellerimizden kayıp gider. Salgından dolayı endişe içindeki bir gence yardım etmek istiyorsanız yeterlik hissi ve güven inşa etmeye uğraşın. Bu ise olayların gidişatı konusunda kontrol hissi aşılamakla mümkün. Örneğin, ergenlik çağındaki çocuğunuza bir "yetişkin" gibi davranarak onu karar alma süreçlerine dahil edebilirsiniz. Özellikle de kendileriyle ilgili konularda. Örneğin, kaç günde bir markete gidilmeli diye düşünürken ona da sorabilirsiniz. Sürecin içinde olmak, önlem almaya dönük karar alabilmek kontrol hissini artırır. Böylece kendisini salgın karşısında daha güçlü ve yeterli hisseder.

Çocuğunuz ve sizin gündeminizin aynı olmasını beklemek çok yersiz olacaktır. Biz yetişkiniz ve sorumluluklarımızla ilgili endişeleniriz. Çocuklar, bakmakla yükümlü olduklarımız, işimiz gücümüz gibi... Gençlerin şu süreçte en büyük derdi arkadaşlarıyla sinemaya gidememek, yeni aldığı tişörtü ortamlarda giyememek olabilir. Bu noktada, "Biz canımızın derdindeyken üzüldüğün şeye bak" gibi bir yaklaşımın tam bir empati noksanlığı olduğunu söylemek abartılı olmaz sanırım. Aslına bakarsanız sosyalliğin azalması ve arkadaşlarıyla görüşemiyor olmak eğer bu süreç çok uzayacaksa gerçekten dert edilmesi gereken bir durum diye düşünüyorum. Çünkü romantik ilişkiler, arkadaş grupları, hobilerle sosyalleşmek ve kendiliği güçlendirmek sağlıklı bir ego oluşturabilmek için çok elzem. Diğer yandan gençlerin içinde bulundukları sosyal ağlar giderek daralmakta. Önceden okula gittiğinde sevse de sevmese de bir grubun içinde bulunuyordu çocuklar ve oradaki herkesle bir şekilde ilişkileniyordu. Yakın veya mesafeli belli bir toplumsal ağın içinde ilişkilenmeyi düşe kalka öğreniyorlardı. Büyük aşklar, derin dostluklar, küsmeler, gruplaşmalar, dedikodular da içeren bir dünyaları ve o dünyada oluşan bir gündemleri vardı. Belirli bir topluluk içinde her biri kendi malzemesini toplayarak sosyalleşiyordu. Şimdi sosyal ağ küçülüyor ve sadece seçtiği kişilerle internet ortamında yazışıp görüşüyorlar. Ortak deneyimleri giderek azalıyor dolayısıyla konuşacak konuları da azalıyor. Bu yüzden ergenlerin dijital ortamlardaki sosyalleşmeleri mümkün olduğunca desteklenmeli diye düşünüyorum. Sürekli aile ile geçen bir ergenlik sürecinin gelişimsel açıdan sonuçları nasıl olacak bilemiyoruz. İki dünya savaşı arasındaki katastrofik ortamda ilk gençliklerini yaşayan kuşak varoluşcu felsefe, cinsel devrim ve 68 hareketi ile dünyayı değiştirdiler. Ergenlik insanın derin felsefi düşüncelere daldığı, dinsel ve mistik arayışların, ontolojik sorgunun yoğunlaştığı bir dönem. Bu zorlayıcı ve daha önceki hiçbir şeye benzemeyen deneyimden paradigmayı değiştirme kapasitesine sahip bir postkovid kuşağı çıkmasını temenni ediyorum ben de.

Başlangıçta da belirttiğim gibi uzmanlar dahil salgına karşı net olarak nasıl konumlanacağımızı tam olarak bilmediğimiz bir tecrübenin içinden geçiyoruz. Yaklaşımlar konusunda temel prensiplerden şaşmadan biraz da el yordamıyla, deneyip yanılarak ilerleyeceğiz. Ergenlerin olan biteni karşılamaları farklı düzeylerde olabilir, bir çocuğa iyi gelen diğerine iyi gelmeyebilir. O yüzden anne babalar çocuklarına iyi gelen şeyleri fark ederek yollarını bulacaklar gibi görünüyor. Son olarak temel prensipleri belirlemek adına olağanüstü günlerde ergenlerle iletişimle ilgili bazı somut önerileri maddeleştiriyor ve hepimize sağlıklı günler diliyorum.

1- Dürüstlük: Bilgi belirsizliği azaltır. Olağanüstü zamanlarda çocuklarınıza güven ve umut aşılamak çok önemli ancak bu işi dürüstçe yapmalısınız. Açık bir şekilde bilgi vermek güven verir. Kendisinden bilgi saklandığını veya yapmacık davranıldığını bir ergen kolayca anlar. Aşırı iyimser ve gerçeklikten uzak ifadeler, abartılı güven verici cümleler size olan güvenini de zedeleyebilir.

2- Kaygı ve korkuyu kabul etmek: “Takma kafana”, “o kadar büyütme", “korkunun ecele faydası yok", "cesur olmalısın" derseniz onun duygularının kabul edilemez olduğunu, olmaması gereken bir şey hissettiğini ima etmiş olursunuz. Ergenlik gibi duygu selleri içinde boğulunan bir zaman diliminde çocuğunuzun hislerini yok saymak akılcı bir tutum olmayacağı gibi ona anlaşılmadığını hissettireceği için aranızdaki gediği daha da büyütecektir.

3- Yetişkinin kendi kaygısı: Bir ergen yetişkinleri umursamıyor gibi görünse de onlara bakarak kendi duygudurumunu düzenler. Çok kolay olmayacaktır ama kendi abartılı tepkilerinizi de kontrol etmeye çalışmanız iyi olur. Kaygı virüsten daha bulaşıcıdır.

4- Rutinler: Eski alışkanlıklar değişiyor ama yeni rutinler oluşturmak gençler için rahatlatıcı olacak ve onları güvende hissettirecektir. Her gün için küçük ve basit hedefler koyabilirsiniz. Öncelik online eğitimlere devamını sağlamak olmalıdır. Küçük bile olsa amaçlar belirlemek gençlerin dünyasına anlam katar. Ev işleriyle ilgili sorumlulukları paylaşmak kendilerine güvenlerini, yeterlik hislerini artırır. Kurallı, düzenli ve tutarlı bir hayat bir miktar sıkıcı görünebilir ve çocukların hoşlarına gitmeyebilir. Uzun vadede değerlendirdiğimizde her yaştan çocuk ve ergen için yapılandırılmış ve kurallarla sınırlandırılmış bir hayat daha güven vericidir. Ancak ergenlik döneminde müzakere ederek birlikte karar alınmasını, sınırların yaşla beraber genişlemesi gerektiğini hatırlatmak isterim.

5- Diğerkamlık: İzolasyonu kendinden çok diğerlerini korumak için yaptığını vurgulamanız önemli. Evin içinde çektiği çilenin öteki insanlar için olduğunu bilmek ve iyi bir şey yaptığına dair farkındalık kime iyi gelmez ki? Biz bugün travma literatüründen biliyoruz ki, yardımlaşmazsak kaygı geçmez. Çünkü kaygı ötekiyle ilgili, ötekinin bizden ne istediğini bilmemekle ilgili bir durum. Birbirimizin başına ne geldiğine tanıklık etmek, dayanışmak anlam dünyamızı parçalayan travmalarla baş etmenin en iyi yolu. Bir ergen için “kendini faydalı hissetmek”, “işe yarıyorum duygusu” temel insani ihtiyaçlardan biridir.

6- Olumluya Odaklanmak: Çocuklarımıza daha sabırlı ve hoşgörülü olmamız gereken zamanlardayız. Evde birlikte daha çok vakit geçirirken fark etmeden onları daha fazla eleştiriyor olabiliriz. Gençlerin hatalarına ve yapmadıklarına değil de doğru yaptıklarına ve çabalarına odaklanmamız gerekli. Hatta mümkün mertebe olumsuz hareketleri görmezden gelmeye çalışmak çok daha isabetli olur.

7- Medya okuryazarlığı: Hepimizin bilginin peşinden iştahla koştuğu bu zamanlar komplo teorileri ve sansasyonel habercilik için bereketli bir zemin sunuyor. Dezenformasyon ve misenformasyon sağanağı altında doğru kaynaktan bilgi alabilmek neredeyse ustalık isteyen bir işe dönüşmekte. Çocuklarınızın hangi kaynaklardan bilgi edindiğini öğrenmeniz gereklidir. Sosyal medyada duydukları her şeyin doğru olmadığı bilgisi gençlere mutlaka verilmeli. Bunun yanında onların haber kaynaklarını beraber incelemek, farklı ve güvenilir seçenekleri onlara göstermek ve medya okuryazarlığı konusunda en başta kendinize çekidüzen vermek önemli.

8- Öfke krizleri: Öfke krizlerinde veya çatışma anlarında onları ikna etmeye, sözünüzü dinlettirmeye çabalamak gerilimi artırır. Sakinleşmelerini bekleyin, biraz zaman tanıyın ve sonra iletişime geçin. Belirsizlik kolayca öfkeye tahvil olur. Bu dönemde ilişkilerinizin daha gergin olması normaldir. Günlerdir onu evde tutan duruma olan öfkesi kolayca size yönelebilir.

Akıl ve ruh sağlığımız açısından hepimiz zor günler geçiriyoruz. Bazılarımız daha iyi baş ediyor gibi görünebilir, bazılarımız ise her an dağılacak gibi hissedebilir. İşin aslı herkes kendi bohçasında ne varsa onu çıkarıyor ve elinden geleni yapıyor. Saçmalamanın, tutarsız davranmanın, öfkelenmenin, isyan etmenin, kendini öylece bırakıp gitmenin, sakin olmanın ya da paniklemenin her türlü ruh halinin mübah olduğunu unutmayalım. Herkes kendi bağlamında yeteri kadar iyi ebeveyn ve olağanüstü koşullarda elimizden bu kadarı geliyor demek ki...

*Psikolog