Korona salgınından nasıl sağlıklı çıkabiliriz?

Salgın süresince kamuoyunda en çok üzerinde durulan konular kişisel olarak neler yapabileceğimiz ve bu salgından nasıl korunabileceğimizdir. Nasıl korunabileceğimiz sorusunun cevabı için en çok üzerinde durulan konu başlıkları ise bağışıklık sistemimizi güçlendirecek şekilde beslenmek ve hijyendir. Ben burada beslenme üzerinde duracağım. 

Google Haberlere Abone ol

Dicle Dilan Salman*

Bugün Türkiye’de korona virüsünün hayatımıza sirayet etmesinin üzerinden 20 günden fazla geçti. İşlerin iyi gitmediğinin de oldukça farkındayız. İzole olabilme imkanı olanlar bu süreçten sağlıklı bir şekilde çıkabilmek adına kişisel bir mücadele verirken güvencesiz işçiler, sağlık emekçileri bir zorunluluk temelinde izole olmayan ortamlarda çalışmaya devam ediyor. Bu salgının durdurulabilmesi ve bu salgından en az biçimde etkilenerek aşılabilmesi için kamusal ve bireysel çapta alınması gereken önlemler var.

Korona virüsü başta olmak üzere bu salgından sonra oluşacak tüm küresel çaplı salgınlarda da uzun erimli önlemlerin başında, toplumun yaşama güvencesine ve temel sağlık hakkına sahip olmasını sağlayacak bir sisteme ihtiyaç var. Tüm toplumun temel hakkı olan sağlık hakkının, parası olanın yararlanabildiği halden çıkarılması gerekmekte. Ayrıca, tüm hastalıklarda olduğu gibi sadece tedavi etmeye odaklanmak yerine birinci basamak sağlık sisteminin de iyileştirilerek hastalıkların oluşmadan önlemesini sağlayacak bir organizasyon sürecine hızlıca girilmesi gerekiyor.

Salgının durdurulmasını sağlamak, en az hasta sayısıyla bu salgından kurtulmak günün belirli saatlerinde çıkıp ölü ve hasta sayısını açıklayarak toplumu alkışa çağırmakla değil, sistematik olarak güvenilir bir bilgi, iletişim ve dayanışma ağı yaratmakla mümkün olabilir. Bu ağı yaratmak sadece yerel yönetimlerin inisiyatiflerine bırakılmadan eşitsizliği ortadan kaldıracak şekilde tüm halka ulaşabilecek bir kamusal müdahaleden geçiyor. Ortak duyguları sömürerek halktan nereye gideceği belli olmayan bir parayı istemek yerine iyi bir süreç yönetiminin yapılması, ilgili meslek kuruluşlarının (örneğin TTB) da sürece katılmasına izin verecek bir yapının sağlanması elzemdir. Başta sağlık emekçilerinin kendi sağlığını koruması adına gerekli olan tıbbi malzemelerin tedarik edilmesinden, halkın doğru ve güvenilir bilgilendirme ihtiyacının karşılanmasına kadar birçok noktanın birlikte yönetilmesi gerekiyor.

- Beslenme erişimi kısıtlı kesimlere yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayacak şekilde başat gıda desteğinin yapılması,

- Sağlık emekçilerine gönderilen yemeklerin temasını en aza indirmek adına kumanyalar halinde bağışıklık sistemini güçlendirecek şekilde gönderilmesi, yeterli miktarda öğün gönderiminin yapılması,

- Yemekhane gibi toplu beslenme üretimi yapılan yerlerde çalışanların yeterli hijyeni sağlaması için gerekli materyallerin verilmesi ve bu sürecin iyi denetlenmesi,

- Faturalarını ödeyemedikleri için, suyu ve elektriği kesilen evlerin suyunun ve elektriğinin açılması,

- Sadece belirli yerel yönetimlerin yaptığı bir uygulama olan psikolojik destek ağlarının tüm halka açık ve ulaşılabilir bir şekilde oluşturulması,

- Besin hijyeni ve besinlerin saklama koşulları hakkında tüm toplumun sürekli olarak bilgilendirilmesi,

- Evde olma süresinin artmasıyla birlikte hareketin azalmasından dolayı obezite başta olmak üzere kronik hastalıkların artışının önlenmesi için evde hareket ve spor yapmaya teşvik edilmesi,

- Yaşlı insanların izole olmasını sağlamak için onlara değersiz ve ikincil insan gibi hissettirecek bir algının oluşturulmamasına dikkat edilerek gereken konularda bilgilendirmenin yapılması, bakıma ihtiyacı olan kişilerin belirlenmesi, bu kişilere gereken desteğin yapılması, onları mağdur etmeden evden çıkmayı kısıtlayıcı önlemler alınması,

- Önlemler ve öneriler ışığında hazırlanmış kamu spotlarının belirli aralıklarla kanallarda yayınlanması,

- Hastalık belirtileri göstersin göstermesin herkese uygulanabilecek kadar kit desteğinin hastanelere sağlanması gerekmektedir.

Salgın süresince kamuoyunda en çok üzerinde durulan konular kişisel olarak neler yapabileceğimiz ve bu salgından nasıl korunabileceğimizdir. Nasıl korunabileceğimiz sorusunun cevabı için en çok üzerinde durulan konu başlıkları ise bağışıklık sistemimizi güçlendirecek şekilde beslenmek ve hijyendir. Ben burada beslenme üzerinde duracağım.

Beslenmeyi oluşturan gıdaları tedarik ettiğimiz yerler pazarlar ve süpermarketler. Bu pazarlar ve süpermarketlerden doğa dostu ekolojik tarım yerine endüstriyel şirket tarımının ve fabrikasyon gıda üretiminin sağladığı monokültür ürüne dayalı besin değeri düşük, zehirli kimyasallarla dolu gıdalar alıyoruz. Aldığımız bu gıdalarla ise; sofrayı kurmamız ve bu sofradan bağışıklık sistemimizi güçlendirerek kalkmamız gerekiyor. Bu sofrada bağışıklık sistemimizi iyi edip bu hastalıktan korunmamız bekleniyor. Uzun vadede bizi hasta eden, ekolojik yöntemlerle üretilmişlere göre çok daha fakir besin içeriğine sahip gıdalarla bağışıklık sistemimizi güçlendirmemiz çok mümkün gözükmüyor. Bu noktada da kamusal bir sağlık sistemi gibi kamusal bir tarım-gıda sisteminin oluşturulması, yerel ve ekolojik üretim yapan üreticiyi destekleyen ağların kurulması gerekiyor. Bugün bu sürecin örgütlenmesi ve kişisel sağlığımızı koruyabilmek adına;

- Üretiminde kimyasal ilaç ve kimyasal gübre kullanmadığına emin olduğumuz küçük üreticilerden alışveriş yapmalı, bunları destekleyen ve örgütlenmesini yapan kooperatif, gıda topluluklarına dahil olmalıyız.

- Günlük su tüketimimizi en az 2 litre seviyesinde tutmalıyız.

- Uykumuza, soluduğumuz havanın temizliğine dikkat etmeli, bulunduğumuz ortamı bol bol havalandırmalıyız.

- Güneşin olduğu saatleri kaçırmamalı, vücudumuz için gerekli olan D vitamini kaynağının güneş olduğunu bilerek temasımızı arttırmalıyız.

- Özellikle sürekli evde olmamızdan dolayı kaynaklanan hareketsizliğe dikkat etmeli, evdeki spor aktivitelerini arttırmalıyız.

- Duygusal açlığın ve depresif durumun verdiği bir hisle abur cubur dediğimiz paketli gıdadan hem kendimizi hem de çocuklarımızı uzak tutmalıyız. Onun yerine sağlıklı ve kolay hazırlanabilen atıştırmalıklar yapabiliriz.

- Özellikle bağışıklık sistemini destekleyici C vitamininden zengin, mevsime uygun sebze ve meyveyi (brokoli, lahana, havuç, elma, portakal, greyfurt gibi) öğünlerimize eklemeliyiz.

- Kaliteli hayvansal proteinin alınmasının oldukça zor hale geldiği, endüstriyel hayvancılığın çok yoğun olduğu günümüzde hayvansal proteine alternatif olarak başka bir protein kaynağı olan kuru baklagilleri de her gün tüketebiliriz.

- Kan şekerini hızla yükselten şeker oranı yüksek, kanserojen paketli gıdalardan uzak durmak, beyaz un kullanımını azaltmak, cips gibi yağlı, tuzlu besinlerden özellikle böyle bir dönemde uzak durmaya daha fazla önem göstermeliyiz.

- Son dönemlerde dilden dile dolaşan alkol tüketiminin virüsü önlediğine dair herhangi bir kanıt yoktur, bu nedenle özellikle zehirlenmeleri önlemek adına dikkatli olmalıyız.

- Hastalık bulaşmış ve boğaz ağrısı başlamışsa katı ve sert gıda alımını azaltmamız beslenmeye devam edebilmemiz için daha iyi olacaktır. Besin değeri yüksek, yumuşak, içeriği zenginleştirilmiş; ılık çorba, yoğurt gibi seçenekler ve oral enteral beslenme destekleri hastaların besin ögesi ve enerji ihtiyaçlarını karşılamak için faydalı olabilir.

- Aldığımız tüm besinlerin eve getirildiğinde kaplarının temizlenmesi, yapılan tüm yiyeceklerin yüksek iç sıcaklığa erişmesi sağlanmalı.(1)

- Bu süreçte mücadele yöntemlerinden biri de sürekli olarak suya sabuna dokunmak. Kısıtlı olan temiz su kaynaklarını ve gezegeni korumak için yaşamımızın her alanında olan kimyasalları hayatımızdan çıkarmak için yerini neler alabileceğini dair düşünüp adımlar atmalıyız. Evde yapabileceğimiz çamaşır deterjanı gibi küçük değişikliklerle başlayabilirsiniz.

Mucizevi besin diye bir şey yoktur. Dengeli ve yeterli beslenmek anahtar kelimeleriniz olmalıdır. Bu dönemde tek bir besinden (sarımsak, kelle paça gibi) medet ummak vücudunuza daha fazla zarar verebilir. Bu süreç bize sağlıklı ve yeterli beslenmenin dönemsel bir şey olmadığını daha iyi göstermiştir. Sağlıklı bir yaşam sürmek sadece iyi beslenmekle değil, temiz gıda, su ve hava kaynaklarına ulaşabilmekle mümkündür.

Bu salgın bize sağlık ve gıda sistemindeki büyük çatlakları çok net gösteriyor. Hepimizin elini taşın altına koymaya başlaması doğa dostu üretimi destekleyecek, şirketleri değil, üreticiyi özne kılacak yerel ve zehirsiz gıdaya ulaşmaya çalışan tüketicilere dönüşmemiz gerekiyor. Sağlığı ve sağlıklı gıdayı daha fazla talep etmeliyiz. Tek başımıza böyle süreçlerden çıkamadığımızı görüp dayanışmayı büyütecek ağlar oluşturmaya başlamalıyız.

Sağlık herkese ulaşılabilir olduğunda gerçekten sağlığımızı koruyacağız.

(1) Bazı önerileri geliştirirken “Türkiye Diyetisyenler Derneği’nin Koronavirüs (Covid-19) Hakkında Beslenme Önerileri” kaynağından faydalandım.

*Diyetisyen

Etiketler beslenme yemek korona