Salgınla mücadele ve gözetleme devleti

“Teknoloji tabanlı iz sürme yöntemleri” Çin’de ve diğer Asya ülkelerinde kişisel verilerin gizliliğini hiçe sayarak kullanılıyor. Dünyanın diğer yerlerinde salgınla mücadele zorlaştıkça ve uzadıkça ülkeler bu uygulamalara sıcak bakmaya başladı.

Google Haberlere Abone ol

Meryem Dutoğlu*

Dünyanın her yerinde hükümetler Covid-19 salgını ile mücadele etmek için çeşitli yöntemlere başvuruyor. Hastalığın yayılım hızını azaltmak için insanların yer değiştirmesi mümkün olduğunca kısıtlanıyor. OHAL ilan edilmesi, sokağa çıkma yasağı, zorunlu ev karantinası bu örneklerden bazıları. Hükümetler salgın ile mücadele kapsamında uyguladıkları kısıtlamalara uyulup uyulmadığını ise çeşitli yöntemlerle kontrol ediyor. Geleneksel biçimde polisin yol çevirmesinden, droneların uçurulmasına kadar. Yöntemler bunlarla da sınırlı değil. Çin, Güney Kore, Singapur gibi ülkelerde “teknoloji tabanlı iz sürme” yöntemleri ile insanların hareketleri kısıtlandı ve salgın kontrol altına alındı. Bu yöntemler İsrail gibi ülkelerde kullanılmaya başlandı ve yöntemin etkili olduğunu gözlemleyen diğer ülkelerce giderek popüler hale geliyor. Şimdi ülkelere tek tek bakalım:

Çin’de Alipay uygulamasına kullanıcılar kişisel verilerini giriyor. Cevap olarak gelen QR kodun rengine göre karantinada mı kalacağınız, kalmayacaksanız ne kadar hareket edebileceğiniz size bildiriliyor. The Times’ın analizlerine göre uygulama polis ile verileri paylaşıyor.

Salgın ile mücadelede en başarılı örneklerden biri olan Güney Kore’de jeolokasyon teknolojili aplikasyon aracılığı ile gözetleme yöntemi kullandı. Telefonda arka planda çalışan bu uygulama, aplikasyon GPS ve bluetooth bilgilerinizi geçici olarak saklıyor. Bu şekilde uygulamayı kullanan bir kişiye Covid-19 tanısı konduğunda, önceki günlerde bu kişi ile aynı ortamda bulunduysanız size bildirim gidiyor.

Singapur da gizli kamera ile apartman önlerinin izlenmesi, evde olduğuna dair fotoğraf gönderme gibi yöntemleri kullandı. Singapur küçük bir şehir devleti olduğu için bu yöntemin etkili olması kolay oldu. Ayrıca Singapur’da yetkililer hastaların isimleri hariç olmak üzere, hangi mahallede yaşadıkları ve çalıştıkları gibi detayları yayınladılar. Ayrıca Güney Kore'dekine benzer jeolokasyon teknolojisini “Tracetogether” isimli aplikasyon ile uyguladı ve salgının yaygınlaşmasını önledi.

Hong Kong’ta elektronik bileklik uygulaması kullanılıyor. Yalnızca zorunlu karantina altında bulunanların taktığı bu bileklik lokasyon bilgilerinizi takip eden mobil bir aplikasyon ile eşgüdümlü.

İsrail’de de hükümet derhal verdiği emirle benzeri bir uygulama geliştirdi, örneklerine benzer şekilde Coivd-19 testi pozitif olan bir kişi ile geçmiş günlerde aynı ortamda bulunduysanız size bildirim gidiyor. İsrail Sağlık Bakanı kişisel verilerin başka amaçlarla kullanılıp suistimal edilmeyeceğini söylese de İsrail güvenlik ve paranoya devleti olduğu için güvenmek zor.

Polonya hükümeti’nin talimatıyla geliştirilen diğer bir uygulama da “HomeQuarantine”. Bu uygulama ile sadece “zorunlu karantina”ya tabi tutulan kişiler takip ediliyor. Gün içinde rastgele bir zamanda telefonunuz gelen bildirime cevap olarak 20 saniye içinde evde olduğunuza dair bir selfie çekip polisi yanıtlamanız gerekiyor. Uygulamada yüz tanıma teknolojisi kullanılıyor.

Norveçli teknoloji şirketi Stimula ve Norveç Kamu Sağlığı Enstitüsü Norveç için bir takip uygulaması geliştirmek adına ortak çalışma yürüyor. Rusya Başbakanı Mişustin’in İletişim Bakanlığı’na verdiği talimat ile Rusya’da da bu tip bir uygulamanın geliştirilmesi çalışmalarına başlandı.

Diğer Avrupa ülkelerine baktığımızda, aralarında teknoloji şirketlerinin, araştırma kurumlarının ve yazılımcıların olduğu 8 Avrupa ülkesinden 130 paydaşlı Pan-European Privacy-Preserving Proximity Tracing (PEPP-PT/ Tüm Avrupa Gizlilik Koruyan Yakınlık Takibi) projesi ile Asya’da kullanılan takip aplikasyonlarına benzer bir yazılım üzerinde çalışılıyor. Uygulamanın Asya ülkelerindeki gibi olmayacağı, kişisel verileri koruyacağı temin ediliyor. Proje katılımcıları Almanya’dan Fraunhofer Heinrich Hertz Enstitüsü, Lozan’dan Federal Politeknik Okulu gibi kurumlar takip teknolojisinin Asya ülkelerinde olduğu gibi kişisel verilerin gizliliği konusunda düşük standartlarda olmayacağını, Avrupa’nın bu kişisel verilerin gizliliğine önem verdiğini ve hükümetler dahil üçüncü partilerle kesinlikle paylaşılmayacağını belirtti. Proje gerçekleştirildiğinde Almanya’nın ilk kullanıcı olması bekleniyor. Salgınla mücadelenin önemli kurumlarından biri olan Robert Koch Enstitusü Başkanı Lothar Wieler de böyle bir uygulamaya sıcak baktığını hatta uygulamanın kesinlikle gerekli olduğunu söyledi.

Gelelim Türkiye’ye. Geçtiğimiz günlerde birçok projenin yarıştığı Coronathon düzenlendi ve çeşitli projeler ödüllendirildi. CoroWarner projesi de bunlardan biri. Bu projenin geliştiricileri Sağlık Bakanlığı ile görüşmelerini sürdürdüklerini ve dört hafta içerisinde uygulamanın geliştirileceğini vaat ediyor. Kişisel verilen korunması ve verilerin paylaşılamayacağına dair ne kadar teminat verdiklerini henüz bilmiyoruz.

Otoriter Çin’in salgınla mücadele yöntemleri ilk günlerde demokrasiler tarafından çokça eleştirilmişti. İtalya’da ve diğer devletlerde çok kısa sürede görüldüğü üzere, sokağa çıkma yasağı, seyahatin kısıtlanması gibi normalde tartışılması bile söz konusu olmayacak önlemler durumun vahameti görüldükçe dünyanın her yerinde bir bir uygulandı. “Teknoloji tabanlı iz sürme yöntemleri” Çin’de ve diğer Asya ülkelerinde kişisel verilerin gizliliğini hiçe sayarak kullanılıyor. Dünyanın diğer yerlerinde salgınla mücadele zorlaştıkça ve uzadıkça ülkeler bu uygulamalara sıcak bakmaya başladı. Burada mesele devletler bu teknolojileri kişisel verileri hiçe sayarak mı yoksa verilerin gizliliğine saygı duyarak mı uygulayacak. Salgın sonrası dünya ile ilgili pek çok tahmin yapılıyor. Gözetleme devleti yeni bir kavram değil, ancak salgından sonra devlet eliyle kullanılan ileri gözetleme tekniklerinin “kalıcılaşması” sürpriz olmayacak.

*Siyaset Bilimci, Lizbon Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Karşılaştırmalı Siyaset Bilimi bölümü doktora adayı