İstisnai bir tedbir olarak sokağa çıkma yasağı

Birçok kesimin hükümetin sokağa çıkma yasağına ilişkin tutumunu ekonomide yaşanan krize yormasına rağmen, ordunun yeniden sokağa inmesine ilişkin hükümetin farklı kaygıları olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.

Google Haberlere Abone ol

Oktay Candemir*

Adına ‘Sokağa çıkma yasağı’ denilse de uluslararası alanda sokağa çıkma yasağı uygulamasının henüz belli bir tanımı bulunmuyor. Sokağa çıkma yasakları, başlangıçta istisnai koşullar karşısında başvurulan istisnai bir tedbir olarak görülse de, genellikle olağanüstü hal veya sıkıyönetim ile bağlantılı olarak uygulanıyor. Sokağa çıkma yasakları, şiddet eylemlerinin ortaya çıkması ihtimalinin yüksek olduğu veya şiddetin tırmandığı durumlarda, hukuku ve düzeni korumak, eski haline getirmek ve vatandaşlarının can ve mal güvenliğini korumak için başvurabilecek tedbirler arasında yer alıyor.

AB VE BM’DE İSTİSNAİ BİR TEDBİR OLARAK ‘SOKAĞA ÇIKMA YASAKLARI’

2015 yılında Cizre, Sur ve bölgenin çeşitli yerlerinde meydana gelen çatışmalar üzerine Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi İzleme Komitesi Başkanlığı, 15 Mart 2016 günü Venedik Komisyonu'na bir yazı göndererek, Türkiye’de uygulanan sokağa çıkma yasaklarına ilişkin yasal çerçevenin Avrupa standartlarına uyumu hakkında görüş bildirmesini talep etti. Venedik Komisyonu hazırladığı raporda sokağa çıkma yasaklarının, uzun dönemler aralıksız devam ettiğini bildirdi. Ancak komisyon, bu istisnai koşullara rağmen, Türkiye’deki yetkili makamların, sokağa çıkma yasaklarını koyarken, Türkiye Anayasası'nın veya uluslararası insan hakları sözleşmelerinin, bazı insan hakları yükümlülüklerine belli usul ve maddi koşullar altında aykırı davranılmasına izin veren hükümlerine başvurmadığını belirtti.

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri ise, “2015 Ağustos ayından bu yana devam eden operasyonların en can alıcı özelliğinin “Türkiye'nin güneydoğusunda mahalleleri veya şehirleri kapsayacak şekilde ilan edilen, tüm gün süren, ucu açık ve giderek uzayan sokağa çıkma yasakları olduğu” yönünde görüş bildirdi.

Tüm bunlara karşı Türkiye İçişleri Bakanlığı ve kaymakamlıklar, sokağa çıkma yasağını belli aralıklarla uygulanan bir yöntem olarak açıkladı.

‘TÜRKİYE’DE İSTİSNASIZ UYGULANAN BİR TEDBİR OLARAK SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI’

Uluslararası hukukta ‘İstisnai hallerde sokağa çıkma yasağı’ diye ifade edilen uygulama, Türkiye’de evvelden beri istisnasız ve süreklilik arz eden bir yöntem olarak devreye konuldu. Türkiye’de ilk olarak akıllara gelen bazı sokağa çıkma yasakları kronolojik olarak şöyle:

*6-7 Eylül 1955 olaylarının sona erdirilmesi amacıyla sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

*1 Mayıs 1960’da meydana gelen sokak gösterileri ve yürüyüşler üzerine Menderes hükümeti sokağa çıkma yasağı ilan etti.

*27 Mayıs 1960 darbesini gerçekleştiren Milli Birlik Komitesi sokağa çıkma yasağı ilan etti.

*12 Mart 1971’de darbe yapan ordu sokağa çıkma yasağı ilan etti.

*23 Aralık 1978’te Maraş’ta Alevi yurttaşlara yönelik saldırılar nedeniyle il genelinde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

*28 Mayıs 1980’de Çorum’da yaşayan Alevilerin yaşadığı bölgelere yapılan saldırılar nedeniyle Çorum Valisi Rafet Üçelli, sokağa çıkma yasağı ilan etti.

*12 Eylül 1980 darbesini gerçekleştiren Kenan Evren sokağa çıkma yasağı ilan etti.

*2 Temmuz 1993’de Sivas’ta Madımak otelinin yakılmasının ardından ”Sivas’ta 2 günlük sokağa çıkma yasağı” ilan edildi.

*13 Mart 1995’de İstanbul’un Gazi Mahallesi'nde yaşanan ve 22 kişinin ölümüyle sonuçlanan ‘Gazi Mahallesi olayları’ nedeniyle İstanbul Valiliği Gazi Mahallesi ile iki mahallede (Zübeyde Hanım ile Esentepe) daha sokağa çıkma yasağı ilan etti.

*6-7-8 Ekim 2014 Kobane olayları sırasında hükümet, Diyarbakır’da, Mardin genelinde valilik kararıyla saat 17.00'den itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti. Van Valiliği, olayların devam ettiği Erciş İlçesi'nde saat 18.00'den itibaren ikinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı ilan etti. Sokağa çıkma yasağı ilçelerde polis, camiler ve belediyelerden yapılan anonslarla halka duyuruldu.

*9 Kasım 2016’da Dersim'de 22 köyde sokağa çıkma yasağı ilan edildi.

*2015’de Cizre’de başlayan ve bölge geneline yayılan silahlı çatışmaların ardından Cizre’de 150, Silopi’de 75, Sur’da 87, İdil’de 11, Yüksekova’da 90 gün boyunca sokağa çıkma yasağı uygulandı.

(5 Temmuz 2016’de Cizre’de yaşanan olaylar sırasında vurulan Taybet Ana’nın cenazesi sokağa çıkma yasağı nedeniyle 7 gün boyunca yerde kaldı.)

HÜKÜMET SOKAĞA ÇIKMA YASAĞI KONUSUNDAN NEDEN ÇEKİMSER?

Korona virüsü (Covid-19) salgını nedeniyle sosyal yaşam kısıtlamalarını aşamalı olarak yaşama geçiren hükümete, muhalefet, "OHAL yöntemine başvurmadan", genel sokağa çıkma yasağı veya zorunlu karantina ilan edilmesi çağrısında bulunmasına rağmen hükümet, "gerekli görülmesi halinde", sokağa çıkma yasağına başvurulabileceğini belirtmekle birlikte, bu seçeneği "son çare" olarak ifade ediyor.

Eğer ilan edilirse, toplumsal olaylar ve darbe dönemleri dışında uygulanan ilk sokağa çıkma yasağı olacak.

Kürt illerinde bir çocuk panzere taş atsa sokağa çıkma yasağı ilan eden hükümetin, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) pandemi olarak ilan ettiği korona virüsü salgını karşısında sokağa çıkma yasağı ilan etmemesi ve buna yönelik eleştirileri, sadece 65 yaş üstüne ilan ederek yumuşatma çabası ise bu eleştirileri durdurmaya yetmedi.

Birçok kesimin hükümetin sokağa çıkma yasağına ilişkin tutumunu ekonomide yaşanan krize yormasına rağmen, ordunun yeniden sokağa inmesine ilişkin hükümetin farklı kaygıları olduğunu da gözden kaçırmamak gerekiyor.

2015 yılında Cizre ve Yüksekova’da başlayan hendek olaylarının ardından hükümet, sokağa çıkma yasağı ilan etmesine rağmen uzun bir süre askerin buralarda sokağa çıkmasına izin vermemiş, adına PÖH denilen polis özel harekât timleriyle çok sert müdahalelerde bulunmuştu. Ancak buna rağmen PÖH operasyonlarının sonuç vermemesi ve olayların daha da büyümesi üzerine JÖH şehirlere inmiş ve PÖH ile birlikte ortak operasyonlar düzenlemişti.

15 Temmuz 2016 yılında meydana gelen darbe girişiminin ardından Cizre, Sur, Nusaybin, Yüksekova ve Şırnak’ta operasyonları yöneten birçok komutanın FETÖ suçlamasıyla tutuklanması ise ayriyeten dikkat çekilmesi gereken bir husus.

Her ne kadar bugün yaşananlar ‘terör’, ‘anarşi’, 'darbe’ değil, korona virüsü salgını da olsa hükümetin uzun vadede sokağa çıkan askerin içinden çıkabilecek bazı darbeci unsurların kontrolden çıkacağına dair endişelerinin sokağa çıkma yasağı konusunda hükümeti ikilemde bıraktığını düşünüyorum.

Anlaşılan o ki hükümetin hâlâ güvenmediği bir şeyler var.

*Gazeteci