Risk altındaki LGBT'ler için korona virüsünden korunma rehberi

Uyum sürecinin belirli bir aşamasında hastaneye giden kadın ve erkek translar risk grubunda yer alıyor. Ülkemizde hastanelerdeki yoğunluk göz önüne alındığında, uyum süreci kapsamında hastaneye giden transların dikkatli olmalarında, kalabalık ortamlarda maske takmalarında büyük fayda var.

Google Haberlere Abone ol

Tunca Özlen

Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve Covid-19 adı verilen hastalığa yol açan korona virüsü (corona virüsü), dört ay gibi kısa bir sürede 100’den fazla ülkeye yayılmış durumda. Virüsün bulaştığı insan sayısı 100 bini, ölü sayısı ise 4 bini geçti. Bu satırlar yazılırken Dünya Sağlık Örgütü “küresel salgın” ilan etmişti.

Geçtiğimiz günlerde Türkiye’deki ilk vakanın görülmesiyle birlikte gündemimize daha yakıcı biçimde giren korona virüsü LGBT’leri de tehdit ediyor. Risk altındaki gruplara odaklanarak korona virüsünden nasıl korunabileceğimize bakalım.

HIV POZİTİFLER

Kırmızı Kurdele’nin aktardığına göre (1), bağışıklık sisteminde sorun olan bireylerin korona virüsü kapmaları halinde sürdürecekleri mücadele daha zorlu olacak. İlaç tedavisi almayan ve başığıklığını henüz tedavi ile desteklememiş bireyler, CD4 sayısı düşük olanlar ve henüz HIV ile yaşadığını bilmeden korona virüsü kapmış bireyler, risk grubunda yer alıyor.

Bu noktada düzenli olarak test yaptırmak, sonucun pozitif olması durumunda vakit kaybetmeden ilaç tedavisine başlamak, korona virüsü gündeminden bağımsız olarak çok önemli.

Ancak düzenli ilaç tedavisi ile viral yükünü sürekli belirlenemeyen seviyede tutan, yani “Belirlenemeyen=Bulaştırmayan” kuralına uyan ve kişisel hijyenine dikkat eden bir bireyseniz, korkmanızı gerektirecek bir durum söz konusu değil. Düzenli ilaç tedavisine, test yaptırmaya ve korunmaya devam.

UYUM SÜRECİNDEKİ TRANSLAR

Uyum sürecinin belirli bir aşamasında hastaneye giden kadın ve erkek translar (2) da risk grubunda yer alıyor. Ülkemizde hastanelerdeki yoğunluk göz önüne alındığında, uyum süreci kapsamında hastaneye giden transların dikkatli olmalarında, kalabalık ortamlarda maske takmalarında büyük fayda var.

Görüşünü aldığım bir trans erkek, hormon almak için gittiği Çapa Hastanesi’nde yer alan endokrinoloji bölümünün sadece pazartesi günleri açık olduğunu belirterek, bölümdeki yığılmadan ve kalabalıktan şikayet etti. Bölümün haftanın daha fazla günü açık tutularak bu yığılmanın önüne geçilmesi, sadece salgının yayılmaması açısından değil, transların sağlık hakkına erişimini kolaylaştırması açısından da elzem görünüyor.

YAŞLILAR

Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) kronolojik sınıflamasına göre 65 yaş üzeri insanlar “yaşlı” kategorisine giriyor. Buna göre 65-74 yaş arası genç-yaşlı, 74-84 yaş arası yaşlı, 85 yaş ve üzeri çok yaşlı kabul ediliyor.

Korona virüsü nedeniyle gerçekleşen ölüm vakalarının yaş aralığına göre dağılımına bakıldığında, tüm yaşlıların risk grubunda olduğu görülüyor. En yüksek ölüm oranına 80 yaş ve üzerindeki kişilerde rastlanıyor. Bu yaş grubunda korona virüsü kaynaklı ölüm oranı yüzde 14.8. 70-79 yaşları arasındaki kişilerde bu oran yüzde 8. Dünya Sağlık Örgütü'nün verilerine göre, bu oran 60-69 yaş grubu için yüzde 3.6, 50-59 yaş grubu için 1.3. Gençlerde ve çocuklarda oran çok daha düşük.

Dolayısıyla yaşlı kategorisine giren LGBT’lerin çok daha dikkatli olmaları, korono virüsünden korunmak için tavsiye edilen kurallara (2) sıkı sıkıya uymaları ve salgın geçene kadar kalabalık yerlerden uzak durmaları yerinde olur.

KRONİK HASTALAR

Korona virüsü salgınının kalp yetmezliği ya da kanser gibi kronik rahatsızlıkları olan kişiler için ciddi risk teşkil ettiğine dikkat çekiliyor. Ağır vakalarda virüs akciğerde iltihaplanmaya yani zatürreye yol açabiliyor. Bu gibi vakalarda hastaya solunum desteği verilmesi gerekiyor.

Korona virüsü kaynaklı ölüm oranları kalp rahatsızlığı olanlarda yüzde 10.5, kronik solunum rahatsızlığı, hipertansiyon ve kanser olanlarda ise yüzde 6 olarak rapor edilmiş durumda. Dolayısıyla kronik rahatsızlığı olan LGBT’lerin salgın geçinceye kadar çok dikkatli olmalarında ve dışarı çıktıklarında maske takmalarında fayda var.

MÜLTECİLER VE MAHPUSLAR

Barınma ve sağlık gibi en temel haklardan büyük ölçüde mahrum bırakılan mülteciler de riskli gruplar arasında yer alıyor. İktidar tarafından bir siyasi koz olarak kullanılan, oradan oraya sürüklenen mülteciler arasında salgının yayılması daha olası. Ülkelerindeki LGBT düşmanı politikalar yüzünden Türkiye’ye sığınan LGBT mültecilerin salgın geçene kadar toplu göç hareketlerinden uzak durmalarında fayda var.

Bir diğer risk grubunu ise mahpuslar oluşturuyor. Tüm dünyayı saran korku ve panik havası hapishaneleri de etkisi altına başlamış durumda. İtalya’da bir hapishanede çıkan isyanda altı mahpusun ölmesi bunu doğruluyor. Hapishanelerdeki yalıtılmışlık hali, bu korku ve panik ortamını besliyor.

LGBT mahpusları yalnız bırakmamak, salgından etkilenmelerini önleyecek maske, dezenfektan gibi malzemeleri onlara ulaştırmak bu kritik süreçte yaşamsal bir önem kazanıyor.

Risk gruplarına göre ağırlık merkezi değişse de, yapmamız gerekenler aslında bildiğimiz, her zaman savunageldiğimiz şeyler: Kişisel hijyene önem verelim, semptomları gösteriyorsak hastaneye gidelim ve tedavi boyunca evden çıkmayalım. Düzenli test yaptıralım ve korunalım.

Ve belki de en önemlisi birbirimize sahip çıkalım. Bu başımıza gelen ne ilk felaket, ne de son. Dayanışma ise her zaman yaşatır.

(1) HIV ile Yaşayan Bireylerin Yeni Tip Koronavirüs Hakkında Bilmesi Gerekenler

(2) Translar hastaneye “hasta” oldukları için gitmiyor elbette. Dünya Sağlık Örgütü, 2018 yılında Uluslararası Hastalık Sınıflaması ICD-11’i yeniledi. Yenilenen sınıflamada trans kimlikler “ruhsal bozukluk” kategorisinden çıkartıldı. Trans kimlikler hastalık değildir.

(3) Koronavirüsten nasıl korunursunuz?