Mükemmellik çılgınlığı

Bir kırkayak ne yaptığının bilincinde olmadığı halde, bir sürü ayağı birbirine dolaşmadan hareket etmeye devam eder. Buna karşın hareketi hakkında kesin bilgi sahibi olsa – kırkayak argümanı böyle diyor – o zaman kırkayak hareket yeteneğini kaybeder. Dolayısıyla sosyal bilimcinin neyi nasıl yaptığına kafa yormasına gerek yoktur.

Google Haberlere Abone ol

İsmail Tufan*

Geçen yazımda metodolojiden bahsettim. Konuya devam etmek niyetindeyim. Çünkü gerontoloji ve diğer sosyal bilimler açısından önemli bir konu. Belki de en önemlisi.

Gerontoloğun veya genel olarak sosyal bilimcinin işini denetlemek için metodolojiye ihtiyacımız var. İşini ciddiye alan her sosyal bilimci, bunu kabul edecektir. Çünkü metodoloji bize bilimsel çalışmaları eleştirme ve bunları iyileştirme olanağı sağlıyor. Fakat bende oluşan intiba, bunu isteyen sosyal bilimcilerin istemeyenlerden çok daha az sayıda olduklarıdır.

Metodoloji karşıtlarının sayısal üstünlüğü, onların haklı olduğunu göstermese de, onlara karşı çıkacak olanların umutları, karşı tarafından sayısal üstünlüğünden ötürü kırılabilir. Bunun sonucunda “metodolojiden anlamayanlar” ordusuna uyum sağlama eğilimi artıyor ve bu “orduya” yeni elemanlar ekleniyor. Bunun rahatlığı ise cazip gelebilir. Kimsenin denetlemediği gelişigüzel ampirik çalışmaları, bilimsel çalışma olarak yutturabilirsiniz.

Gerontolojide ve genel olarak sosyal bilimlerde uygulamalı çalışmalardaki noksanlıkların ardında, sosyal bilimsel bilgiye erişmeye engel olan unsurlar vardır. Bunun adını “metodolojik bilgi eksikliği” olarak tanımlayabiliriz.

Eğer sosyal bilimsel uygulamaları eleştirmek gerekiyorsa, o zaman bu uygulamalar hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. Başka türlü eleştiri getirilemez. Yani neyi eleştireceğini bilmeden, bir şeyi eleştiremezsin. Mesela ampirik araştırmalarda uygulanan kuralların, ampirik araştırmaların yürütülmesinde amaca uygun olup olmadıklarını nasıl bilebiliriz? Bunu sorunca, o zaman ilk önce hangi kurallardan bahsedildiği sorusunun cevabını vermek gerekir.

Genellikle sosyal bilimcilerin, dolayısıyla gerontologların da, eylem tarzları belli belirsiz bir kulvarda gerçekleşmektedir. Genellikle ideal tipik kavram tanımları yaptıklarını söylemektedirler. Fakat bu tanımlara gelinceye dek hangi yolu takip ettiklerini genelde gizli tutmaktadırlar. Bunun muhakkak bir nedeni olmalıdır. Herhalde metodolojik eleştirilerden kendilerini sakınmak amacıyla bunu yapıyorlar, ama metodologlar da budala değiller. Bu gizli kalan yolun rekonstrüksiyonunu sağlayan öneriler getirmişlerdir. Yani metodolojiden anlayan bir kimse, bir sosyal bilimcinin gizlemeye çalıştığı metodik yolları keşfetme şansına sahiptir.

Kırkayak argümanını bilmem daha önce duydunuz mu? Bir kırkayak ne yaptığının bilincinde olmadığı halde, bir sürü ayağı birbirine dolaşmadan hareket etmeye devam eder. Buna karşın hareketi hakkında kesin bilgi sahibi olsa – kırkayak argümanı böyle diyor – o zaman kırkayak hareket yeteneğini kaybeder. Dolayısıyla sosyal bilimcinin neyi nasıl yaptığına kafa yormasına gerek yoktur. Buna yafa yormadıkça daha efektif çalıştığı kabul edilir. Buna karşın metodolojik analizle ilgilenirse, hareketinin bilincine varan bir kırkayak gibi “eli ayağı dolaşacaktır”. Bir deyim der ki: “Tembele iş göster sana akıl öğretsin.” Metodolojiyle ilgilenmek kolay iş değildir. Kırkayak argümanı ise bir tembelin ayak sesleridir.

Bir de mükemmellik çılgınlığı argümanı ortaya atılır. Metodolojiyle ilgilenmek istemeyenlerin ortaya attığı bu argüman, sözde metodoloji ile ilgilenilirse, gereksiz bir mükemmelliğin peşinde koşmak demektir. Ampirik araştırmalarda mükemmelliğe yer olmadığı görüşüne sığınarak, kılı kırk yarmanın anlamsızlığından bahsederler. Oysa asıl çılgınlık, bile bile yanlış yapmak ve yanlışını savunmaktır.

*Prof. Dr. Akdeniz Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Gerontoloji Bölümü