Fay zonu mu uyanmalı, önlem almayanlar mı? 

Tüm bu sismik aktivite tarihsel depremlerle birlikte düşünüldüğünden özellikle 1900-2000 yılları arasında neredeyse önemli depremin meydana gelmediği DAFz’nun bu depremle birlikte tekrar uyandığı söylenebilir. Tarihsel depremlerin tarihleri incelendiğinde deprem aktivitesi başladığından birkaç yıl arayla başka fay segmentlerinde de depremlerin olduğu görülecektir.

Google Haberlere Abone ol

Dr. Savaş Karabulut*

24 Ocak 2020 tarihinde yerel saat ile 20:55’te meydana gelen Sivrice İlçesi Çevrimtaş Mahallesi civarında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) ve Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi (BDTİM) tarafından Mw: 6.5 ve Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) tarafından Mw: 6.8 büyüklüğünde ve yerin ortalama 7 km derinliğinde sığ ve hasar yapıcı bir deprem meydana gelmiştir. Depremin sığ olması, bölgenin kabuk yapısından kaynaklı belirli dalgaların uzaklarda yansıyarak girişim yapması veya zemin koşullarına bağlı olarak uzak alanlarında hissedilmesine neden olmuştur. Arabistan’tan Karadeniz’e, Orta Anadolu’dan Ermenistan sınırına kadar geniş bir alanda tedirginlik yaratmıştır.

Ana depremde nedeniyle 35-40 km uzunluğunda bir fay kırılmış ancak sonrasında meydana gelen artçı depremlerin dağılımı izlendiğinde depremlerin yaklaşık 80 km uzunluğundan KD-GB doğrultusunda dizildiği görülmüştür. Depremin hissedilme süresi 25 sn sürmüş ve yer içinde ortalama 1.4 metre yerdeğiştirme meydana geldiği düşünülmektedir. Depremin merkezinde hissedilme oranı 8 şiddetindedir.

Tüm bu depremler nedeniyle son yüzyılda Bingöl’de 1971 yılında meydana gelen Mw:6.4 büyüklüğündeki deprem hariç deprem üretmeyen ve uyuyan Doğu Anadolu Fay zonunun (DAFz) uykusundan uyandığını düşünülmektedir. DAF üzerinden özellikle 1800-1900 yılları arasında önemli, büyük can kayıplarını yaşandığı birçok yıkıcı deprem yaşanmıştır. 21. yüzyılda ise Karlıova’dan başlayıp Marmara Denizi içinde doğru Doğu-Batı yönlü devam eden Kuzey Anadolu Fay zonu (KAFz) üzerinde M:7’den büyük 8 yıkıcı ve büyük can kayıplarının yaşandığı depremler meydana gelmiştir.

24 Ocak 2020 Sivrice-Doğruyol depremi sonrası meydana gelen deprem aktivitesi (AFAD)

Bu nedenle Anadolu topraklarının büyük bölümünde deprem tehlikesi ile karşı karşıya olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Şekil -2’de Türkiye Deprem Tehlike Haritası incelendiğinde kırmızı ile işaretlenen alanlar aktif fay zonlarının olduğu alanlar gösterilmiştir. Sadece Anadolu’nun kuzeyinden geçen KAFz değil, DAFz’da doğrultu atım mekanizmasına sahip olmasından dolayı büyük/kuvvetli deprem üreten zonlar olarak bilinmektedir. Ege bölgesinde ve Bitlis-Zağros bindirme kuşağında daha çok düşey atımlı depremler olmaktadır.

Yenilenen Türkiye Deprem Yönetmeliğinde belirtilen deprem tehlike haritası (AFAD)

Doğu Anadolu Fay zonu ise 600 km uzunluğunda yaklaşık 30 km genişliğine sahip bir zondur. Bu zon üzerinde bilinen 6 (altı) fay parçasının bulunduğu bilinmektedir. Şekil-3’de bu zonların KD-GB doğrultusunda yayılımı gösterilmiştir. Karlıova-Bingöl segmentiyle başlayıp, Palu-Hazar, Hazar-Sincik, Çelikhan-Gölbaşı, Gölbaşı-Türkoğlu ve Türkoğlu-Antakya segmentiyle devam etmektedir.

Tarihsel kayıtlar incelendiğinde ve bölgede yapılan Paleosismoloji çalışmaları sonucunda DAFz üzerinde ilk olarak 1114 yılında Gölbaşı-Türkoğlu segmenti üzerinde M:7.8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiği rapor edilmiştir (Demirtaş ve Erkmen, 2019). Bu segmentin ortalama uzunluğu 90 km’dir. Bu depremden sonra 1822, 1866, 1872, 1874, 1875 ve 1893 yıllarında aynı DAFz üzerinde önemli can kayıplarının yaşandığı tarihsel depremler meydana gelmiştir. 1513 yılından meydana gelen ve büyüklüğünün yaklaşık M:7.4 olarak hesaplandığı depremde de büyük can kayıpları ve hasarın olduğu rapor edilmiştir. Tüm bu sismik aktivite tarihsel depremlerle birlikte düşünüldüğünden özellikle 1900-2000 yılları arasında neredeyse önemli depremin meydana gelmediği DAFz’nun bu depremle birlikte tekrar uyandığı söylenebilir. Tarihsel depremlerin tarihleri incelendiğinde deprem aktivitesi başladığından birkaç yıl arayla başka fay segmentlerinde de depremlerin olduğu görülecektir.

Doğu Anadolu Fay zonu üzerindeki fay segmentleri

UYKUDAN UYANMASI GEREKEN BİR FAY ZONU MU? YOKSA GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALMAYANLAR MI?

Sivrice-Doğruyol depreminde hasarın özellikle Sivrice ve Pütürge’de yoğunlaşmasının ilk nedenleri irdelendiğinde özellikle AFAD tarafından yayınlanan ivme değerlerine bakmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Tablo-1’de özellikle Sivrice, Pütürge ve Gerger’de ivme değerlerin yüksek olduğu ve depremin olduğu alandan uzaklaştıkça ivme değerlerinin azaldığı görülmektedir.

Sivrice fay segmetinde ise 2004 yılında başlayıp, 2007 ve 2019 yıllarında meydana gelen deprem etkinliğiyle devam eden bir hareketlilik oldukça belirgin olarak deprem bilimcilere işaretler vermektedir. Günümüzde Hazar-Sincik segmentinde meydana gelen 6.8’lik depremde bu segment kırıldığı düşünülmektedir. Ancak uzun dönemdir deprem üretmeyen; Bingöl-Hazar, ve Gölbaşı-Türkoğlu depremlerinin sismik boşluk olarak belirtildiği düşünüldüğünde yakın dönemde bir deprem etkinliğinin olması muhtemel görülmektedir. Yakın zaman dilimi olarak bir süre verilememektedir.

Son depremde onlarca depremzede hayatını kaybetmiş binlerce insan yaralanmıştır. Yıkılan onlarca bina dışında, birçok binada ağır/orta hasarlar meydana gelmiştir. Bu durum ise 1999 ve 2011 depremleri sonrası özellikle depremi kendine milat ettiğini belirttiğini söyleyen yöneticilerin tekrar sınıfta kaldığını göstermektedir. Çünkü yine yurttaşlar hayatını kaybetmiş, arama kurtarma ekipleri göçükler altında canlarımızı kurtarmak için tekrar seferber olmuştur. Ölümle yaşam arasındaki sürenin giderek kısaldığı ve mevcut hava koşullarından dolayı da 72 saatlik dilimin daha az bir zaman dilimine çekildiği bir durumda büyük görev ve sorumluluk yine ekiplere bırakılmıştır. Oysa depremlerden önce alınmayan önlemler yüzünden yine bir depremde can kaybı yaşanmış ve ciddi yaralanmalar meydana gelmiştir.

Toplanan deprem vergilerinin Hazine’nin hangi köşesinden sıkıştığı, zorunlu deprem sigortalarının nerede olduğu ve özel iletişim vergilerinin ne için kullanıldığı soruları da tekrar hatırlatılmıştır. Mega projeleri hayata geçirmek yerine her bir köşesinde başka bir doğal tehlike olan Anadolu coğrafyasını deprem başta olmak üzere güvenli yaşam alanlarının tesis edilmesine artık daha fazla geç olmadan başlanmalıdır. Ayrıca bu depremde hayatını kaybeden yurttaşların sorumluları da yargılanmalıdır. Sosyal medya paylaşımları nedeniyle Savcılık tarafından haklarında soruşturma açıldığı basın yayın organlarına yansıyan vatandaşlar yerine, sorumluların soruşturulması gerektiği düşünüldüğünde, faturanın kime kesileceği başka bir soru işareti olarak akıllarda kalmaktadır.

Tablo-1: Sivrice depremine ait ivme değerleri

*Jeofizik Mühendisi- Sismoloji Doktoru