Simit Sarayı, TOKİ evleri gibi

Simit Sarayı, bohem tercihi salaş mekanların şansına nail olamayacak kadar yerli ve milli. Ne Doğu'da ne Batı'da yer bulamayan ortalama Türkiyeli için aslında birebir. Sınıfsal olarak da karşılığı var. Meşhur sokak pilavcısının önüne çekilen lüks araba göze batmaz ama Simit Sarayı öyle değil. Misal üzerinde elma logolu bilgisayarıyla çalışan birine denk gelmeniz de zor.

Google Haberlere Abone ol

DUVAR - “Simit Sarayı’nı arkana al, dosdoğru gel.” Ülkenin hemen her şehrinde adres tariflerinin içinde geçer. Bilmece olsa yeri. Türkiye’ye özgü olması içinde sadece simit ve türevlerinin olmasından değil. Bir diğer özelliği “çoğunluğu” müşteri olarak kısa zamanda kazanmış olması. Simit Sarayı müşterileri benim için aynı zamanda seçmen ayarında. Tesadüf değil tabii ki, ilk dükkanın açılışı da AK Parti’nin iktidara geldiği yıl olan 2002.

Simit Sarayı, bohem tercihi salaş mekanların şansına nail olamayacak kadar yerli ve milli. Ne Doğu'da ne Batı'da yer bulamayan ortalama Türkiyeli için aslında birebir. Sınıfsal olarak da karşılığı var. Meşhur sokak pilavcısının önüne çekilen lüks araba göze batmaz ama Simit Sarayı öyle değil. Misal üzerinde elma logolu bilgisayarıyla çalışan birine denk gelmeniz de zor. Çayı, pastası osu busu desen hep tatsız, mideyi bir şekil fena eden cinsten ama çıkınca birkaç saat kadar yiyemeyecek kadar el mahkum doymuş olursunuz. “İyi değil ama doyuruyor”, “Çalıyorlar ama çalışıyorlar” gibi… Sonuçta, yokluğa bu derece alıştırılmış toplumlar için aza kanaat etmenin bir erdem olarak anlatılması devlet ve onla beslenen şirketlerin işine gelen bir şey.

SİMİT SARAYI, TOKİ EVLERİ GİBİ

A101, BİM ve Simit Sarayı gibi şirketlerin arkasında iktidar partisinin önde gelen destekçilerinin olması son 15 yılın şirketleşmiş devletinin olağan sonucu. Seçim dönemi yapılanlar, söylenenler ve dahi tüm iktidarda oldukları dönem boyunca sürdürdükleri söylem benzeri bir sunuş biçiminin Simit Sarayı ürünlerinde olduğunu da söyleyebiliriz. Simit Sarayı’nda satılan ürünler TOKİ evleri gibi. Kafanı sokacak bir yer mi istedin? Al, hepsi aynı sevimsizlikte gri, tek sıra evler… Simit Sarayı’nda da doyuluyor bir şekil.

Çatalı kaşığı nasıl tutacağının öneminin olmadığı, biz bizeliğin insanı rahatlattığı, iç dizayn olarak estetik tercihlerin insanı kasmadığı Simit Sarayı mağazalarında kullanılan mobilyadan, ücret ödemeye varana kadar Türkiye’desiniz. Bir kere çay ve simit ikilisi bütçeye nispeten uygun. Bu ikilinin yanında başka seçeneğe de alışkanlık gereği ihtiyaç olunmadığı için içeri girildiğinde tutar bilinerek giriliyor. Bu öyle çok önemsiz bir haberdarlık değil. Ay sonunu getirmenin bu derece zor olduğu bir dönemde, menüdeki en uygun yiyeceği seçmek çoğunun ızdırabıyken simit, çayla işi bitirmek büyük nimet.

TAKSİM MEYDANI SİMİT SARAYI MAĞAZALARIYLA KAPLI

İstanbul’da nerelerde Simit Sarayı var diye baktığınızda muhite göre değişiyor. Nişantaşı’nın göbeğinde yok ama az yukarıda Şişli’de var. Taksim Meydanı'nın üç tarafı Simit Sarayı mağazalarıyla kaplı ki bu da çok manidar. Bir tarafta inşası süren cami, diğer tarafta AKM… Gezi Parkı ise virane yer olsun diye sanki el atından büyük bir çaba var.

Çalışanlardan birine daha çok kimler geliyor diye sorduğumda yanıtı buraya yazılacak gibi değil. Ama dediğinin “yabaniler” gibi bir şeye denk geldiğini söyleyebilirim. Bir diğer çalışan, “Turistler, Araplar olmasa burası bu yıl batardı” diyor. Konuştuğum çalışanlar sabah 07:00’de başlayıp, 16:00’da iş bırakıyorlar. Rotasyonlu çalışma sistemi uygulanıyor.

Simit Sarayı mağazaları şimdilerde dünyanın 25 ülkesinde faaliyette. AK Parti'nin iktidara geldiği ilk yıl olan 2002’de ilk dükkan açılmış. 2004’de İstanbul genelinde 18 mağazaya ulaşılmış. 2010’da global pazara göz dikiliyor ve Hollanda’da ilk mağaza açılıyor. 2012’de Suudi Arabistan’da, 2014’de New York’ta mağaza açılıyor.

Birkaç gün önce, Ziraat Finans Grubu’na bağlı Ziraat Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı’nın, batacağı duyulan Simit Sarayı’nın yüzde 51 hissesini Kavukçu Yapı’dan devralmak için Rekabet Kurulu’na başvuruda bulunduğu ortaya çıkmıştı. Simit Sarayı’nın yaklaşık borcunun 500 milyon dolar olduğu iddia ediliyor. Bu iddia doğrultusunda Ziraat Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı’nın bu borçları devralarak şirketi kurtaracağı öğrenildi. Tüm bunlar doğruysa bizlerin parasıyla Simit Sarayı kurtarılacak. Sonrasında ne olur zamanla göreceğiz.

SEÇMEN, MÜŞTERİ OLAY MAHALLİNİ TERK EDİYOR

Simit Sarayı mağazaları üzerine saha çalışması yapılacak kadar önemli. Misal aynı manzaraya bakan iki dükkan yan yanayken çoğunluğu Simit Sarayı’nı tercih etmek zorunda. Niyesi sadece ekonomik nedenden değil. Bir diğer neden öteki mekanda kabul görmeyeceği ihtimalinden dolayı. Muhafazakar seçmenin uzun yıllar CHP’den yana çekinceleri olması gibi.

HDP’nin sahalara çıkmasıyla halkların umudu kabarmış olsa da tek tek tüm seçilmişlerin hapse atılmaları ne yazık ki çaresizce izleniyor. Ancak baştan kurduğum analoji sanki bir şey söylüyor. Mağaza batıyor. Seçmen, müşteri olay mahallini terk ediyor. Bir umut sermayeye başvuruluyor ama o da faş oluyor. Dünya düzeninin abecesi gereği burjuvaziden yoksula, sınıfların aynı dükkanlarda, mağazalarda dolaşması mümkün olmasa da hırsız pekala biliniyor. İşin açıkçası, Türkiye için bunun ne anlam ifade ettiğini ileri vadede bilmiyorum. Yalnız şu var… İnsani ilişkilerde tanışma faslı vardır. Sonrasında tanıma. Hiç hoşlanılmamışsa akabinde kaçma. AK Parti’nin hiç olmadığı kadar kendini afişe ettiği bir dönemdeyiz. İleri vade için bunun sonuçları, bugüne kadar görmediğimiz şeyler olacak.