Dört tekerlekli basketbol mucizesi

Tekerlekli Sandalye Erkek Milli Takımı’nın da yıllardan beri başarısı ortada. Başarılı olmasaydı bile bu takımlarımızı desteklememiz şart. Yoksa bu başarılar belli bir zamandan sonra elimizden kayıp gidiyor.

Google Haberlere Abone ol

Ömer Tülünay

Tekerlekli Sandalye Basketbol Erkek Milli Takımı, Polonya’da yapılan Avrupa Şampiyonası’nda üçüncü oldu. Bu tarihi zaferin mimarı olan milli takımımız büyük bir başarıya imza atmıştır. Zaten Galatasaray’ın ‘engelsiz’ aslanları bu konuda ülkemizi çok güzel bir şekilde temsil ediyor. Ligde de Galatasaray Tekerlekli Sandalye Erkek Basketbol Takımı dominasyonu var. Peki sizce engelsiz millilere gerekli destek veriliyor mu?

Herhangi bir milli takımımızdan ne zaman başarı gelirse o zaman insanlar tebrik etmeye başlıyor, sosyal medyada destek mesajları atıyor ve takip edilmeye başlanıyor. Ancak bu destekler saman alevi gibi hemen sönüveriyor. Devamlılığı yok. Maalesef televizyon kanalları da bu konuda üstüne düşeni yapmıyor. Hemen hemen her futbol ve basketbol maçı televizyon kanallarında canlı yayınlanırken diğer branşlarda böyle bir şey söz konusu değil. Yalnız sadece milli takımlarımızın maçlarından bahsetmiyorum. Takımlar bazında da bu durum söz konusu. Voleybol dalında Türk takımlarının Avrupa’da büyük başarıları var. Kadınlar voleybol takımlarımızdan Vakıfbank, Eczacıbaşı ve Fenerbahçe’nin Avrupa kupaları bulunurken erkekler voleybol takımlarından Arkas ve Halkbank takımlarımızın Avrupa kupaları bulunuyor.

Başka bir branştan da örnek veriyim. Masa tenisinde Fenerbahçe ve Bursa Büyükşehir Belediyespor’un Avrupa’da dereceleri mevcut. Dört sene önce Fenerbahçe’nin masa tenisi şampiyonlar ligi grup maçına gittiğim zaman maç Metro Enerji Salonu’nda oynanıyordu. İnanır mısınız bilmem ama salon bomboştu. Taş çatlasa 20 kişi vardı salonda. Sessiz sinema tadındaydı anlayacağınız. Bu maçtan beş ay sonra Fenerbahçe’nin final maçı vardı. Fenerbahçe grup maçlarını namağlup bitirmiş, gruptan sonraki elemeleri tek bir set vermeden tamamlamış ve finale yükselmişti. Final maçında salon ağzına kadar dolmuştu. Ne hikmetse daha önce kamera getirilmeyen, tek bir basın mensubunun olmadığı salona birçok basın mensubu gelmiş, çekim yapılıyordu. İşte temel sıkıntı tam olarak bu. Türk takımları uluslararası müsabakalarda mücadele ettiği zaman bu müsabakalara görsel medyanın daha çok katılım göstermesi lazım. Eğer görsel medya bu maçlara daha çok katılım gösterirse, bu mücadeleleri izleyen sayısı da artacaktır. Düşünsenize hiçbir medya kuruluşu bu müsabakalara katılım göstermiyor, canlı yayınlamıyor ve haber yapmıyor. Takımların uluslararası mücadelesinin reklamı da olmayacak demektir bu. Reklam olmazsa da insanlar bu tip müsabakaları nereden bilecekler, nasıl haberleri olacak ki?

Eğer herhangi bir Türk takımı uluslararası bir mücadelede boy gösteriyorsa, bu müsabakalar sadece bu takımları değil, bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir mesele haline gelir. Milli takımlarla bu müsabakaları ayırmamak gerekiyor.

Bu meseledeki en önemli soru şu: Milli takımların ve uluslararası müsabakalarda boy gösteren Türk takımlarının desteklenmesi için sadece başarıya mı ihtiyaç vardır sizce? Bu arada kesinlikle basketbol ve futbol branşlarını kötülemiyorum. Ancak bu branşlara verilen destek diğer branşlara verilse sizce senaryo daha farklı işlemez mi? Örneğin bu sene Süper Lig’de futbol takımları yalnızca transferler için yaklaşık 67 milyon Euro harcamış. Bu rakam sadece transfere ödenen rakam. Bununla birlikte futbolculara ödenen maaşlar ve kulüplerin giderleri de yanında cabası. Futbolda bu kadar büyük paralar akıtılırken diğer branşlarda neler oluyor peki. Türkiye’nin en büyük futbol takımlarından olan Galatasaray amatör şubelerinde küçülmeye gitti. Yine en büyük futbol takımlarından biri olan Beşiktaş ise basketbol ve tüm amatör spor şubelerinde küçülmeye gitti. Bazılarını da kapattı. Trabzonspor ise ödenek yetersizliğinden amatör şubelerinde küçülmeye gitti. Bu örnekler artar da gider. Size bir örnek vereyim. 2012 yılında Fransa’da yapılan bir araştırmaya göre Fransa’da en çok takip edilen sporlar sırasıyla futbol, tenis, bisiklet, judo ve hentbol geliyor. Bu tablo ile birlikte Fransa’nın amatör sporlardaki başarısının nedeni bir kez daha anlaşılıyor. Üç sene önce Fransa’da iki haftalık bir süre geçirdim ve o sırada Fransa Bisiklet Turu devam ediyordu. Turun bir kısmını takip etme şansım oldu. Seyircilere hayran kaldım. Amatör spor branşlarına giren bisiklet sporunun bu kadar fazla takipçisi olması beni memnun etmişti. Gel gelelim Türkiye’ye. Yaklaşık iki ay önce Uluslararası Bisiklet Birliği, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nu genel programından kaldırdı. Uluslararası Bisiklet Birliği’nin belirlediği kurala istinaden; Türkiye, Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu'na üst üste iki yıl boyunca minimum 10 profesyonel takım dahil edemediği için program dışı kaldı. Üzücü bir durum oldu bu. Ama benzer senaryolar çok yaşanıyor ülkemizde.

Tekerlekli Sandalye Erkek Milli Takımı’nın da yıllardan beri başarısı ortada. Başarılı olmasaydı bile bu takımlarımızı desteklememiz şart. Yoksa bu başarılar belli bir zamandan sonra elimizden kayıp gidiyor. Örnekleri çok var. Yaşanmaya da devam ediyor. Amatör sporların kaderi böyle olmamalı. Çarkı başka yöne çekmemiz lazım. Hem de mutlak suretle.