Avukatlara sonsuz jest: Yeşil pasaport

Giderlerinizi azaltmak için ailenizle yaşayabilir, bir avukat meslektaşınızın ofisinde aylık ücret karşılığı masa kiralayabilirsiniz. Ek gelir elde etmek içinse taksicilik mesleği avukatlıkla çelişeceğinden, boş zamanlarınızı günah keçisi ilan etmeye bayıldığımız Metin Feyzioğlu’nun güler yüzlü karikatürlerini çizerek değerlendirebilirsiniz.

Google Haberlere Abone ol

Utku Can Akyol 

4 Ekim 2018’de İstanbul Barosu'na kayıtlı 28 yaşındaki Avukat Gökhan Vural Arı Mersin’den büro kurmak için geldiği İstanbul'da yaşadığı ekonomik zorluklar ve ödeyemediği borçları nedeniyle intihar etmişti. Meslektaşımız Arı’nın kendini doğalgaz borusuna asarken takım elbisesini giymesi ve ayakkabılarını cilalaması aslında her şeyi anlatmak için yeterli bir ayrıntıydı. Aynı ay toplanan İstanbul Barosu Genel Kurulu’nda yeniden seçilen Başkan Durakoğlu kendine yöneltilen sorular karşısında bu intiharın ekonomik sebeplerden kaynaklanmadığı cevabını vermeyi tercih etmişti.

Geçtiğimiz ayın son günü ise Ankara Barosuna kayıtlı Av. Türkay Uludağ, yine yaşadığı ekonomik zorluklar sebebiyle ardından içeriğine ulaşamadığımız fakat meslektaşlarına sitem dolu ifadelerin yer aldığı söylenen bir mektup bırakarak intihar etti.

Yaraların makyajla kapatılması politikasının bir meyvesi olarak; bugün itibariyle Türkiye Barolar Birliği’ne bağlı aktif avukat sayısı 130 binlere dayanmış durumdadır. Deneme yanılma tekniğiyle yönetilen eğitim sistemimizin son marifeti vakıf üniversitelerinin hiçbir laboratuvar ve teknik gereksinime ihtiyaç duymadan, masrafsızca açtığı hukuk fakülteleri.

(Türkiye’de barolara kayıtlı avukat sayısı 2014 yılında 86 bin 981, 2015 yılında 93 bin 573'tü. Bu sayısı 100 bini ilk kez 2016 yılı sonu itibarıyla geçerek 100 bin 461'e ulaştı. Barolara kayıtlı toplam avukat sayısı 2017 sonu itibarıyla 106 bin 496, 2018 sonunda da 116 bin 779 olarak gerçekleşti. Türkiye Barolar Birliği tarafından paylaşılan veriler doğrultusunda 2018 yılında kayıtlı avukat sayısı en yüksek olan baro İstanbul Barosu iken, kayıtlı avukat sayısı en az olan baro Tunceli Barosu*. 46 bin 199 kayıtlı avukatı bulunan İstanbul Barosu ile 39 kayıtlı avukatı bulunan Tunceli Barosu arasındaki fark 46 bin 160.)

Evet, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu avukatlık mesleğinin her gün bir yenisi açılan hukuk fakülteleriyle değer kaybettiğini birçok ortamda dile getirdi, hatta avukatlık sınavı gelmezse avukat ruhsatnamesinin bir ‘duvar süsü’ olacağı benzetmesinde dahi bulundu. Gerçekten, hukuk fakültelerinden mezun olur olmaz avukat olunan sayılı ülkelerdeniz.

Avukatların düştüğü cendereye oldukça aykırı bulduğumuz bir çözüm yöntemi olarak Eskişehir Barosu Yönetim Kurulu 31 Ekim 2018’de verdiği kararla stajyer avukat alımını sınırladığını duyurmuştu. Bu şekilde stajyer avukatların değerinin artacağını düşünen ve kararı Eskişehir Barosu’nu tebrik ederek paylaşan İstanbul Barosu Avukat Hakları Grubu Başkanı Av. Gökhan Ahi’ye katılmak mümkün değil. Yine Ahi’nin artık geceleri taksicilik yapan avukatlarla karşılaşabileceğimiz öngörüsü oldukça çarpıcı ve haklı olsa da Eskişehirli stajyer avukatlara sıra bekletmenin ibret-i alem olarak Eskişehir’deki fakültelerin şişkinliğini azaltacağı beklentisi başka bir vahamet ve fikrimce, elbette hukuka aykırı olacaktır.

Dahiyane bulduğumuz bir diğer “çözüm önerisi” ise 2018 Kasım’ında Yargıtay’dan gelmişti. Yargıtay İstanbul Bildirgesi'nin 3'üncü ilkesinde "Mahkemeler avukatlık yetkisi olmayan uygun kişilerin mahkeme nezdinde tarafları temsil etmesine izin verebilir." buyrulmuştu. Zira Yargıtay Başkanlığı, henüz herhangi bir icra takibi başlatmadan; hiçbir hukuki kimliği ve yetkisi bulunmayan çalışanlarına borçluları her gün telefonla aratıp tehdit ettiren sözde hukuk bürolarının yetersiz kaldığını düşünüyor olmalı.

2 Ağustos 2019 tarihiyle yayımlanan Resmî Gazete'de yer alan Cumhurbaşkanı kararı ile Çankırı Karatekin Üniversitesi’ne hukuk fakültesi kurulması hakkında Adana Barosu Başkanı Av. Veli Küçük şu değerlendirmeyi yaptı: “Zaten yetersiz olan hukuk eğitimlerinin kalitesini umursamama, denetimsizlik, sürekli yeni fakülte açılmasına ve kontenjan yükseltilmesine izin verilmesi son derece üzücüdür, yanlıştır. Türkiye'de halen barolara kayıtlı 130 bin avukatın mevcut olması bir yana beş yılda avukat sayısının yaklaşık yüzde 50’den fazla artacak olması, mesleği sürdürülemez hale getirecektir. Bu gerçek karşısında, avukatlık mesleğinin etkinliğinin dolayısıyla hukukun üstünlüğünün tesisi için avukatlık stajına girişte ve staj sonunda mesleğe kabulde iki sınav yapılması zorunludur. Eğer bu yanlış düzeltilmezse daha iyi bir yargıdan, hukuktan, adalete güvenden kimse bahsetmeyecektir. Hukuka, yargıya, adalete günlük ve popülist politikalarla bakılmamalıdır.”

‘JAGUARINIZ VARSA GİZLEMEYİN’

Avukatlık Kanunu’na göre avukatlığın mahiyeti şöyle açıklanıyor:

Madde 1 – Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. (Değişik ikinci fıkra: 2/5/2001 - 4667/1 md.) Avukat, yargının kurucu unsurlarından olan bağımsız savunmayı serbestçe temsil eder.

Bu tanımlamaya göre, örneğin İstanbul’da serbest avukatlık yapmanın yükü ne olacaktır? Bir ofisiniz ve ofisinizin kalburüstü bir dekorasyonu olmalı. (Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kariyer Günlerine katılan ünlü bir ticaret hukuku avukatının Türkiye’deki avukatlık düzenine bakış açısıyla, “Jaguar’ınız varsa, bunu müvekkillerinizden gizlemeyin.”) Her ay damga vergisi, üç ayda bir gelen geçici gelir vergisi, geçici gelir vergisinin damga vergisi, vekalet ücretindeki katma değer vergisi, stopaj kesintisi ve son olarak Bağ-Kur primlerinizi ödemelisiniz. Ardından ofisinize gelen müvekkil adaylarına, örneğin; Asliye Ceza Mahkemeleri’nde görülen işlerin asgari ücretinin 2 bin 725 lira olduğunu ve kanunen bundan aşağı bir ücretle makbuz kesemeyeceğinizi söylediğinizde; “kendilerinin daha düşük bir ücret düşündüğü” ya da daha kötüsü ve yazımızın can alıcı noktası olarak “diğer avukatın masraflar dahil bu işi iki bin liraya halledeceğini söylediği” cevabını alabilirsiniz.

2019 Ağustos ayında; avukatlık stajınızı tamamladıktan sonra avukatlık ruhsatnamesi almanız için ödemeniz gereken ücretler (İstanbul Barosu) şöyleydi:

1- 949.50.-TL. Harç bedeli

2- 300.00.-TL. Ruhsatname bedeli

3- 626.22.-TL. Aidat Duhuliye ve Sair Bedel (1 Ağustos’tan itibaren)

4- 149.60.-TL. Damga Vergisi

5- 30.00.-TL. TBB Kimlik Ücreti.

TOPLAM 2.051,32 TL.

EK GELİR YOLLARI NELER?

Avukatlık Kanunu’nun Üçüncü Kısmında düzenlenen avukatların çalışmaktan yasaklı olduğu haller ise madde 11’de düzenlenmiştir;

Avukatlıkla birleşemeyen işler:

Madde 11 – Aylık, ücret, gündelik veya kesenek gibi ödemeler karşılığında görülen hiçbir hizmet ve görev, sigorta prodüktörlüğü, tacirlik ve esnaflık veya meslekin onuru ile bağdaşması mümkün olmayan her türlü iş avukatlıkla birleşemez.

Mesleğinizin ilk yıllarında baroca atanan, zorunlu müdafi olarak görev yapmak isterseniz, sonunda sertifikanızı alacağınız CMK Eğitim Semineri öncesinde de baroya bir ücret ödemeliydiniz. Şimdi bu seminer ücretsiz hale getirildi. (Yine Genel Kurul sonrası meslekte beş yılını doldurmamış avukatlara uygulanan baro aidatı indirimini de unutmayalım.) Sertifikanızı aldıktan sonra gideceğiniz karakollarda kolluk kuvvetleriyle kavga edebilir, hatta darp edilebilirsiniz. Görevlendirildiğiniz Ağır Ceza Mahkemesi davalarının bir celsesine katılmazsanız, kendinizi Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanırken bulabilirsiniz. Fakat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bir dava için ödenecek ücret asgari ücret tarifesinin yaklaşık beşte biri kadardır; tabii bu ücret üzerinden de yüzde 38’i aşkın, başlangıçta saydığımız üç vergiyi ödemek koşuluyla. (Giderlerinizi azaltmak için ailenizle yaşayabilir, bir avukat meslektaşınızın ofisinde aylık ücret karşılığı masa kiralayabilirsiniz. Ek gelir elde etmek içinse taksicilik mesleği avukatlıkla çelişeceğinden, boş zamanlarınızı günah keçisi ilan etmeye bayıldığımız Metin Feyzioğlu’nun güler yüzlü karikatürlerini çizerek değerlendirebilirsiniz.)

'İŞÇİ AVUKATLAR' YARGI REFORMUNUN NERESİNDE?

Avukatlık Kanunu avukatlıkla birleşebilen işleri şöyle tanımlamıştır:

Madde 12 –

… (c) Özel hukuk tüzel kişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık, …

Gelelim günümüzde Türkiye’deki avukatlarının çoğunluğunun mensubu bulunduğu, ücret karşılığı çalışan avukatlar; diğer anlamıyla işçi avukatlar meselesine.

Peki işçi avukatlar Yargı Reformu'nun ve yeşil pasaportun neresinde?

Not: Konuyla ilgili olarak İstanbul Barosu Bağlı Çalışan Avukatlar Kurulu Başkanı ve İşçi Avukatlar Merkezi Üyesi Av. Özge Demir'in görüşlerini de aktarıyorum...

'İşçi avukatlar sözleşmesiz çalışıyor, maaşları düzenli ödenmiyor'

İstanbul Barosu Bağlı Çalışan Avukatlar Kurulu Başkanı ve İşçi Avukatlar Merkezi üyesi Av. Özge Demir: “Avukatların durumu ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal kriz ile doğrudan bağlantılı aslında. Şu an Türkiye’de geniş tanımıyla 7 milyon işsiz var, 2019 Temmuz enflasyon oranı yüzde 16,5. Üstelik toplumun vergi yükü de her geçen gün artıyor. Bu durum işçileri de işsizleri de doğrudan etkiliyor. Örneğin mesleğe yeni başlamış ve ortalama 2500 -TL maaş alan bir avukat, aslında işine devam etse bile geçtiğimiz yıla göre geliri oldukça düşmüş durumda. Bir avukatın yanında çalışan işçi avukatların çoğu, bu ekonomik kriz koşullarında işini kaybetme korkusu yaşıyor ve her geçen gün işsiz avukatların sayısı da artıyor. İşçi avukatlar genelde sözleşmesiz çalışıyor, maaşları düzenli ödenmiyor, SGK’ları asgari ücret üzerinden yatırılıyor. Üstelik avukatın fazla mesaisi olmaz, avukat 7 gün 24 saat çalışır denilerek fazla mesai ücreti hiç ödenmiyor. İşçi avukat, patron avukatın özel işlerini de yapıyor ayrıca. Yine işçi avukatın CMK eğitimlerine, adli yardım eğitimlerine ve baronun kimi toplantı ve seminerlerine gitmesine çoğunlukla “izin” verilmiyor. Ekonomik kriz koşullarında ise bu hak gaspları artmış durumda. Tüm bunların yanında avukatlık mesleğinin hukuki sorumluluğu oldukça büyük, çoğu genç avukat iş yerinde yaşadığı stres nedeniyle anti depresan kullanıyor, mide rahatsızlıkları geçiriyor. Üstelik beyaz yakalı tüm mesleklerde gördüğümüz mobbing ve ayrımcılık da avukatlık mesleğinde yaygın.

Stajyer avukatların ise staj boyunca çalıştıkları somut bir gerçek zaten. Stajyer avukatın ilk altı ayında çalışmayacağını öngören iyi niyet, stajyer avukatların kayıt dışı çalışmasına neden oluyor aslında. İkinci altı aylık süreçte ise stajyer avukatın asgari ücretin altında maaşla çalıştığını görüyoruz. Ülkenin içinde bulunduğu siyasal kriz zaten yargıyı da ve avukatlığı da önemsizleştirmiş durumda. Avukatlık mesleğinin onurunun zedelenmesi, insan onurunun zedelenmesinin doğal sonucu.

Şimdi TBB’de Yargı Reformu başlığı altında yürütülen tartışmalara baktığımızda ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal kriz yok sayıldığını görüyoruz… Sadece geçici değişiklikler ile yargıda süsleme yapılmasına karşı bizim yapacağımız şey ise örgütlenmek ve birlikte haklarımızı savunmak…”

Mevcut sorunları ortaya koyduktan sonra mayıs ayında Adalet Bakanlığı’nın yayınladığı Yargı Reformu Stratejisi’ni değerlendirecek olursak durumun vahameti ortaya çıkıyor. Reformda ne işçi avukatların sorunlarının çözümü için tek bir öneri var ne de avukatlık mesleğinin, yargının “onurunu” kurtarmak için…

Yeşil pasaportun yarattığı mutluluk ise görülmeye değer… (Feyzioğlu’nun reaksiyonu için, 4.07)

YARGI REFORMUNUN AVUKATLIK MESLEĞİ İLE İLGİLİ HEDEFLERİ NELER?

HEDEF 3.1 Hukuk eğitiminin niteliğinin artırılması için yeni bir model oluşturulacaktır. FAALİYETLER a) Hukuk eğitiminin modeli, fakültelerin eğitim süresi ve kontenjanları ile fakültelere girişte aranan başarı sıralama ölçütü niteliğin artırılması için yeniden belirlenecektir.

HEDEF 3.2 Hukuk alanındaki mesleklere giriş sisteminde yeni bir model getirilecektir. FAALİYETLER a) Hukuk fakültesi mezunlarının hâkim-savcı yardımcısı, noter yardımcısı olabilmeleri ve avukatlık stajına başlayabilmeleri için “Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı” getirilecektir.

Kısaca dünyadaki uygulamalardan bahsetmek gerekirse, örneğin Anglosakson hukuk sisteminin uygulandığı İngiltere’de Barrister’lar; sınavla belirlenen ve yüksek mahkeme huzuruna çıkmayı hak eden avukatlar, Solicitor’lar ise mahkeme dışı işleri yürüten, bir anlamda ikinci sınıf avukatlardır. O kadar ki davalar Barrister’lara Solicitor’lar tarafından tevdi edilmekle, bu diğer ülke sistemleriyle bire bir bağdaşmamaktadır. Fransa’da avukatla avoué (Yargıtay’ın İstanbul Bildirisi’nde öngördüğü dava vekilliği ya da mahkeme arkadaşlığı) arasındaki ayrım bundan farklı olmakla beraber Amerika’da attorney kelimesi vekil anlamına gelmekte, bildiğimiz manada avukatlık ise attorney at law olarak adlandırılmaktadır.

Fakültelerin durumu düzeltilmeden yapılacak bir avukatlık sınavının ise yeni bir mağduriyet zinciri oluşturacağını öngörmek zor olmayacaktır. Ancak üniversitelerin hukuk fakültesi açma olanaklarının disipline edilmesi ve üstelik kontenjan/puan sınırı uygulanması durumunda dahi avukatlık mesleğinin düştüğü “neredeyse geri dönülemez durumun” iyileşmesinin hedeflenenden çok daha uzun bir süre alacağı açıktır. Üstelik bu düzenlemelerin aslında işçi avukatların üzerindeki yükü artıracağı ve işçi avukatların haklarının gasp edilmesinin önünü açacağı da söylemek mümkün.

Son olarak, Yargı Reformu Stratejisi’ndeki en büyük hedefin yargının bütün ideolojik despotizm, benzer bir sürecin bir daha kaldıramayacağımız cemaat ve diğer yapılanmalardan ari ve hukukun üstünlüğü ilkesi içinde; öncelikle adil bir yapıya dönüştürülmesi olması gerektiği kanaatindeyiz. Yoksa yeşil pasaportla avukatlara sunulan jest, yargının ve mesleğin içinde bulunduğu karanlığın derinleşmesine mâni olmayacak.