Tuncer Cücenoğlu ve çizgi roman

Usta oyun yazarını sonsuzluğa uğurlarken yıllar öncesinde kalan bir çizgi roman sohbetimizi ve usta sanatçılarımızın dünya genelinde tanınmıyor olmasına ne kadar üzüldüğümü hatırladım.

Google Haberlere Abone ol

Ümit Kireççi - [email protected]

Tarihler 2009 yılını gösterirken ben dipsiz ve sonsuz çizgi roman dünyasının bir başka rengini, 2003-2004 yıllarında üretilmiş Batman macerası “Death and the Maidens” kısa dizisini daha yeni keşfediyordum. “Ölüm ve Bakireler”… Bu macera başlığı beni aldığı gibi çok daha önceleri izlediğim bir sinema filmine götürmüştü: “The Death and the Maiden”. O yüzden olsa gerek vasat da olsa sonuna kadar okumuştum kısa diziyi.

BATMAN: Death and the Maidens

"BATMAN: Death and the Maidens" çizgi romanı DC Comics tarafından basılmıştı. Kısa diziyi yazan Greg Rucka, çizen Klaus Janson. 2003 yılında yayınlanmaya başlayan kısa seri dokuz sayı sürerek 2004 yılı içinde bitmişti.

Konusu şöyleydi: Batman’in azılı düşmanı Rha's Al Ghul yıllar önce hayatını paylaştığı bir kadın tarafından tehdit edilir. Bu nedenle gelir ve Batman’den yardım ister. Böylece mücadele başlar, Ra’s’ın baş belası bir kızı daha vardır. Rha's'ın kızı Talia'nın Batman'e romantik duygularını açıp açmayacağı beklentisi ve mücadele iç içe akıp gider.

Açıkçası kısır bir hikayedir ve neden "Death and the Maidens" adının verildiği belli olmayan bir kısa dizidir bu. Büyük ihtimalle popüler kültürün klasiklere göndermeler yaparak ayakta kalmaya çalıştığı bir örnek olarak görebiliriz ancak o kadar.

İşte 2009 yılı aralık ayında bir internet yazı grubunda bu çizgi romanla sinema filminin isim benzerliğini açıklamıştım meraklı dostlara…

Ve sevgili Tuncer Cücenoğlu usta “Sevgili Ümit, Sen Çıkmaz Sokak'ı da okudun mu? Ya da izledin mi?" diye sormuştu ertesi gün yazıma yanıt olarak.

SİNEMA OLARAK 'DEATH AND THE MAIDEN'

Death and the Madien

Ustaya verdiğim yanıttan önce mecburen biraz geri sararak Batman’in macera isminin bana hatırlattığı sinema filmine bakmak gerekir diye düşünüyorum bu noktada.

Bahsi geçen film Roman Polanski’nin yönettiği 1994 yapımı ve dilimize “Ölüm ve Bakire” olarak kazandırılan sinema filmidir. Senaristler Rafael Yglesias’le (From Hell, Dark Water, Sefiller senaristi) filmin uyarlandığı tiyatro oyununun yazarı Ariel Dorfman’dır. Oyuncu kadrosunda yer alan isimlerse Sigourney Weaver, Ben Kingsley ve Stuart Wilson’dır.

Ölüm ve Kız, Ariel Dorfman, Çev. Nesrin Kazankaya, Mitos Boyut Yayınları, 2012, 80 syf.

Filmde bilinmeyen bir ülkede, bilinmeyen bir tarihte gözleri bağlıyken kendisine işkence yapan kişiyi bulan bir kadının intikam alışı anlatılıyor. İşkencecisinin sesini duyarak tanıyan kadının o adamı yakalayışı, bağlayışı, hesaplaşması ve işkence yaparak intikam alma arzusu çok etkileyicidir. En azından ben etkilenmiştim.

İşte bu filmin isminin Batman’in bir macerasında kullanılması beni mutlu ederken içeriğinin tümüyle boşaltılmış olması beni aynı oranda üzmüştü.

'DAS TOD UND DAS MÄDCHEN'

Disiplinlerarasılıkta sınır yok… Filmde kadın kendisine işkence yapılırken sürekli klasik müzik dinlendiğini hatırlıyordu. Bahsi geçen beste Schubert’in “Das Tod Und Das Mädchen” yaylı dörtlü için yazdığı kuartetidir ve filmin uyarlandığı tiyatro oyunun adıdır.

'LA MUERTE Y LA DONCELLA'

“Death And The Maiden” filminin orijinal adı İspanyolca “La muerte y la doncella”dır. 1991 yılında Şilili yazar/araştırmacı Ariel Dorfman’ın kaleme aldığı oyun bir bakıma Şili’de gerçekleşen darbeyi, ardından gelen diktatörlüğü ve polis devletine dönen ülkenin atlatamadığı travmayı anlatmaktadır.

Ve bir çizgi roman aşığı olarak üzülerek söylüyorum Batman’deki isim benzerliği her şekilde bu içerikten uzak kalarak ismi adeta kirletmiş gibidir.

'ÇIKMAZ SOKAK'

Ama galiba ortada seri üretime bağlanmış bir çizgi roman endüstrisinin büyük ölçekte içi boş eserler üretmesinden daha vahim bir durum var ki o da gönderme yapılan eserlerin içlerinin boşaltılmasına beş basar: Çok daha nitelikli eserlerin hiç dünyaya açılamaması…

Toplu Oyunları-1: Çıkmaz Sokak-Dosya-Kördövüşü, Tuncer Cücenoğlu, Mitos Boyut Yayınları, 2009, 176 syf.

Büyük usta Cücenoğlu “Çıkmaz Sokak’ı okudun mu?” diye sorduğunda…

İyi, peki, itiraf edeyim, okumamıştım o tarihlerde. Kitaplığımda vardı Çıkmaz Sokak ama hem okul hem iş hem de özel okumalarım içerisinde önceliklerim içinde olmamıştı hiç. Bunu da açık açık yazmıştım ustaya. Evet, konusunu biliyordum ama ne okumuş ne de izlemiştim o tarihlerde. Sonradan yanaştım esere… Usulca… Utanarak… Hayli mahcup…

Çıkmaz Sokak, Tuncer Cücenoğlu’nun 1986 yılında kaleme aldığı tiyatro oyunudur. Ve yazımın kurgusundan da anlaşılacağı üzere konuşu şöyledir: Polis devletine dönüşen bir ülkede gözleri kapalıyken işkenceye uğrayan bir kadının yıllar sonra işkencecisini sesinden tanıyarak yakalamasını, bağlamasını ve hesaplaşmasını anlatır.

Ve maalesef bu oyun Dorfman’ın oyunundan katbekat yoğun olmasına karşın bırakın dünyaya açılmayı zamanında tiyatro öğrenimi gören ve yapan kişi olarak bana bile ulaşamamış. Ve belki de Batman olmasa daha uzun bir süre uzağımda kalacakmış.

Ancak kişisel iç hesaplaşmamı bir kenara bırakarak konuya dönersek Tuncer Cücenoğlu’nun “Çıkmaz Sokak” gibi nice eserinin, hatta birçok nitelikli sanatçımızın birçok eserinin dünyaya açılamamış olması düşündürücüdür. Bir o kadar da üzücüdür ve bir çözüme ihtiyaç duymaktadır.

Elbette bu örnekten yola çıkarak Ariel Dorfman’ı yetersiz bulduğum sonucu çıkmasın. Dorfman, arşivimde yer alan nadide ve özel bir eser olan “Vak Vak Amca Nasıl Okunur?” kitabının yazarlarındandır. Emperyalist kültürün çizgi endüstrisi tarafından nasıl empoze edildiğini incelediği kitap defalarca okunası bir çalışmadır. Yiğidin hakkı yiğide…

Ancak “Çıkmaz Sokak” – “Ölüm ve Bakire” karşılaştırmasında benim gönlüm Tuncer Cücenoğlu’ndan yanadır ve ustanın eserinin Hollywood tarafından sinemaya uyarlanmış olmasını canı gönülden isterdim.

VE ÇİZGİ ROMANLI BİR NOT

Aralık 2009’da Batman çizgi romanı bahanesiyle başlayan bir sohbet yıllar sonra bu yazıyı kaleme almama vesile oldu. Nereden nereye…

Ancak bende bu yazı tetiklenmişken Ekim 2010 tarihinde ustayla yapılan bir röportajdan şunu öğreniyoruz: Tuncer Cücenoğlu’nun sanata olan aşkı “İlkokul ikinci sınıfta Tom Miks, Pekos Bill, Teksas ve çeşitli çizgi romanlar” okuyarak başlamış. Kim bilir, belki aramızda geçen kısa yazışma ustanın anılarına dalmasını ve o güne kadar dile getirmediği çizgi romanlı gerçekleri paylaşması isteğini tetiklemiştir.

Işıklar içinde uyusun…