Bernie’nin hikayesi I: Yeni kent yönetimleri ne getirebilir?

40 yaşında Belediye Başkanı olan Bernie, Burlington halkı için çalıştı ve bugün ABD Başkan aday adayı, birçokları Trump karşısında onun yegane çözüm olduğunu düşünüyor. Evet 42 bin kişilik bir şehrin belediye başkanlığından dünyanın askeri ve ekonomik anlamda en güçlü ülkelerinden birinin başkanlığına bir hat çizilmiş durumda.

Google Haberlere Abone ol

Alphan Telek

31 Mart yerel seçimleri sonrasında özellikle de 23 Haziran itibariyle bir umut dalgası ülkeyi kapladı. Ancak İstanbul seçimlerinin yenilenmesi kararı önemli bir gerçeği görmemizi engelledi: Sadece İstanbul değil, ülkenin en çok üreten ve en hareketli şehirleri bir başka deyişle Türkiye’nin sosyal dinamoları el değiştirdi. Bir vurguyla başlayalım: Kent yönetimlerinin değişmesi otomatik olarak her şeyin iyi olduğu ya da iyi olacağı anlamına gelmiyor. Kısacası gerçek bir değişim için hakiki bir toplumsal dönüşüm gerekiyor. Türkiye için ortak iyiyi, ortak yararı bu dönüşüm getirebilir.

TOPRAĞI CANLANDIRMAK

Bir bakalım. Kent yönetimi değişen sadece İstanbul mu? Hayır, Adana, Antalya, İzmir, Ankara, Mersin, Artvin, Kars ilk akla gelenlerden. Yalnızca İstanbul’a odaklanmak bundan sonra gerçekleşebilecek sürecin büyüklüğünü ve önemini anlamamızı engelleyecektir. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Dünya beşten büyüktür" sözü gibi, biz de Türkiye İstanbul’dan büyüktür demeliyiz. Ormanın en güzel ağacı İstanbul ama ona odaklanırsak ağaca bakmaktan ormanı göremez hale geliriz. Oysa ki bu ormanı her canlı için yaşanabilir hale getirmek bu ülkeye ve insanlığa bir borçtur. Bu yüzden ormanın tamamını görmeli ve onu canlandırmanın yolunu bulmalıyız. Bekir Ağırdır’ın kullandığı "kurumuş saksı" benzetmesi gibi, sadece bitkiyi, ağacı değil toprağı canlandırmanın bir yolunu bulmalıyız. Bu anlamda dönüşüm kurumuş toprağı canlandırmanın adıdır.

SOSYAL DİNAMİZMİN MEKANI: KENTLER

Kentler sosyal dinamizmin nereye doğru evrildiğini gösteren önemli mekanlardır. Bu anlamda özellikle CHP’nin elinde çok büyük bir fırsat var. 1973’te ve 1989’da CHP/SHP yönetimleri İstanbul, Ankara, İzmir gibi yerleri almıştı. Daha da önemlisi 1970’li yıllardaki sosyal demokrat yükselişte, 1973 yerel seçimleri önemli bir ivme sağlamıştı. 1977’de CHP’nin yüzde 41.4 ile birinci parti olmasında ve ülke gündemini belirlemesinde kent yönetimlerini almasının bir etkisi vardı. Ancak bu dönem derin devlet faaliyetlerinin de devreye sokulduğu, bir yönetim krizi oluşturulması için kontra faaliyetlerin meydana geldiği bir dönemdi. Sonunda da 12 Eylül darbesi geldi.

1973 yerel seçim sonuçları; kırmızı renkli yerler CHP'li belediyelere ait

1989 yerel seçimlerinde ise SHP yine İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere pek çok önemli ili almış ve sonraki yıllarda SHP’nin merkezi düzeydeki etkisini artırmıştı. Garip bir şekilde bu dönem Türkiye’nin en karanlık yıllarından biri olarak bilinir çünkü faili meçhul cinayetler ile birlikte toplumsal huzur ortamını bozan katliamlar ve terör gibi toplumsal olaylara sahne olmuştur. Böylesi bir dönemin sonucunda ülkenin sosyal demokratları yönetimden parça parça kopmuş ve Türkiye’nin hem kent yönetimi hem de merkezi yönetimi el değiştirmiştir.

1989 yerel seçim sonuçları; turuncu yerler SHP'ye ait

YENİ KENT YÖNETİMLERİ VE YENİ PERSPEKTİF

Bugün yeni seçilen kent yönetimleri arasında, geleceğe yönelik iyi bir perspektif ve bütüncül eylem planı oluşturulmazsa, eldeki belediyeler hemen bir sonraki dönemde yitirilir, 70’ler ve 90’lar buna işaret ediyor. Öyleyse mesele sadece kent yönetimlerini, onun kadrolarını, onun bütçesini devralmak ve yönlendirmek değil. Dahası lazım, işte kent ve ilçe yönetimleri bunları kolaylaştırabilir ve Türkiye’ye farklı bir gelecek sunabilir.

Yeni kent yönetimleri öyle bir dizayn edilmeli ve öyle kamusal politikalar uygulanmalı ki iktidara giden hat kulislerde, kapalı kapılar arkasındaki ittifak arayışlarında değil sokaklarda orada yaşayan halkın rızasında ve gönlünde kurulmalı. Sadece Kadıköy’de değil, Sultanbeyli’de yaşayan vatandaşlar da "belediyeler bizim için çalışıyor, hayatımızı daha iyi hale getiriyorlar" diyebilmeli. Bunun yolu ise particilik, rantçılık, adam kayırmacılık değil. Yeni bir anlayışa ihtiyaç var.

Aynı şehirde yaşayan kentliler, aynı ilçede yaşayan semtdaşlar yeni bir birliktelik geliştirebilir. Öyleyse, yeni kent yönetimleri siyasal ve sosyal adalete açık, bunları teşvik eden; kenti yaşlılar, gençler, emekliler ve güvencesizler için yaşanabilir kılacak olan bir anlayış üzerinde yükselmelidir ve kente yeni gelenlere yardımcı olmalıdır, kolaylaştırıcı yönü burada ortaya çıkar. Bunun için de küçük kimlikçi dünyamızı terk etmenin tam zamanı. Levent Gültekin’in altını çizdiği üzere, artık herkes kendi mahallesinden çıkmalı ve ortak alanda buluşmalı. Onurlu çıkış ya da onurlu yaşam momenti burada saklı ve belediyelerin bundaki rolü sanıldığından daha fazla olabilir.

ORTAK YARAR VE ORTAK ZENGİNLİK İÇİN

Neden mi? Çünkü belediyelerin gündelik hayata etkileri çok. O yüzden önyargı buzulları karşısında buzkıran görevi görebilirler. Nasıl mı? Neden insanlar semt ve ilçe meclislerinde kendi mahallerinin ortak sorunlarını birlikte tespit edip birlikte bir eğitim sürecine girmesinler? Onları karar alım süreçlerine katmak (bu bazen şeffaflık yoluyla da olur, canlı yayınlar gibi) demokratik yaşamı kapalı kapılar ardından çıkarıp yaymak anlamını taşır.

Öte yandan, belediyeler insanların hayatını çekilmez kılan gıda, konut, ulaşım ve hizmet alanlarında da rantı düzenleyebilir ve azaltabilir. Kenti yaşanabilir kılmak için kentin tüm güvencesizlerini güçlüler karşısında teşvik etmekten bahsediyorum. Bunun adı ortak yarar ve ortak zenginlik için çalışmaktır, bireysel yarar ve zenginlik için değil.

Ancak bundan daha da önemlisi, eğer Türkiye’de demokratların elinde böyle bir şans varsa neden alternatif bir toplum inşası için bu kullanılmasın? Üyeleri özgür ve eşit olarak yaşayan adil bir toplumdan bahsediyorum. Ayrıca şehirlerde özellikle de büyükşehirlerde iyi bir yönetim sergilemek ya da bunun için uğraşmak sonucunda elde edilen deneyim 3-5 yıl içinde merkezi düzeye yansıtılabilir. Büyük olanı yönetmek için küçükten başlamak gerekir. Türkiye’nin dindar-muhafazakarları da böyle yapmamışlar mıydı? Aslına bakarsanız kent yönetimleri insanlarda güven tesis etmenin, onların hayatında dönüşümler meydana getirmenin en iyi yollarından birini sunar. Bu açıdan sadece kentlerin değil, ilçe yönetimlerinin de önemli rolleri vardır.

BERNIE'NİN YERİ

Peki yeni kent yönetimleri, ilçe belediyeleri ne yapacak ve nasıl yapacak? Her zaman olduğu gibi elimizdeki periskopu başka bir yöne, başka bir ülkeye ve kıtaya çevirmeye ne dersiniz? Bunun ufuk açıcı bir etkisi var. Periskopu ABD’ye doğru tutalım. Bir bakalım. O kıtada 42 bin kişilik nüfusu olan bir şehri ve onun efsanevi belediye başkanı Bernie’nin hikayesini dinlemeye ne dersiniz? Onun yaptıkları yol gösterici olabilir ve en azından ilkesel düzeyde arayışımıza katkı sunabilir.

Bernie Sanders, gençlerle birlikte.

Bahsettiğim kişi ABD’de 2020 yılında yapılacak başkanlık seçimlerinde Demokrat Parti aday adayı olan Bernie Sanders. Bernie, 2016 yılında da Demokratlar arasında başkanlık aday adayıydı ama hiç demokratik olmayan Demokratlar onun yerine Hillary Clinton’u aday göstermişlerdi. Ama 78 yaşındaki Bernie ABD’de gençlerin, göçmenlerin, yaşlıların ve güvencesizlerin güvendiği, saygı duyduğu birkaç siyasetçiden biri. Bernie gittiği her toplantıda öğrenciler, göçmenler ve güvencesizler tarafından rock star gibi karşılanıyor. Gençler onu çok seviyor çünkü dürüst ve ilkeli bir siyasetçi. Kendine demokratik sosyalist diyor Sanders. Ancak bunun bir geçmişi var.

Bernie, 1981 ve 1989 yılları arasında ABD’de Vermont eyaletinin Burlington şehrinde belediye başkanlığı yaptı. Burlington ve Vermontlular onu tutuyorlar. Öyle ki Sanders belediye başkanlığından sonra uzun zamandır ABD Senatosu'nda Vermont senatörü olarak görev yapıyor. Onunki bir başarı hikayesi. Peki Bernie’nin belediye başkanı olarak sekiz yılda yaptıkları arasında neler var? İkinci yazıda daha eğlenceli ve detaylı bir şekilde ele alacağım ama bir fragman vermenin de tam zamanı. Bunları genel başlıklar olarak veriyorum.

- Kenti herkes için ama özellikle gençler, kadınlar, yaşlılar, emekliler, güvencesizler için yaşanabilir hale getirmek,

- İnsanları semt toplantıları aracılığıyla kent yönetimine katmak,

- Semt meclislerinde insanların bulundukları yerde taleplerini tartıştırmak ve öğrenmek,

- Rant üzerinde kontrol kurmak,

- Rant alanlarını vergilendirmek ve buralarda güvencesizler için hizmet kotası uygulamak,

- Konut ihtiyacı için kurum kurmak ve güvencesizler, öğrenciler, çalışanlar, işsizler için ucuz evler yapmak,

- İnsanların ucuz ve kaliteli gıdaya ulaşımını sağlayacak marketler açmak,

- Ortak ve yeşil alanların sayısını artırmak,

- Kent yönetiminde bütün partileri ve siyasi fikirleri katmak ve onlarla diyalog halinde olmak,

- Sermayenin şehir üzerindeki kontrolünü sınırlamak ve onlarla çalışanların, güvencesizlerin barış kurması için öncü olmak.

- Ücretsiz sosyal hizmetlerin sayısını arttırmak,

- İnsanların boş zamanlarında hoş vakit geçirebilecekleri ortak mekanlar kurmak

- İnsanları pasif, hizmet tüketen bir konumdan onları yapan, eden, eyleyen kentliler konumuna getirmek (Eğer yalnızca insanlar şehrin bir parçası olduğunu hissederlerse ona saygı duyarlar, bu aynı zamanda kendi geleceklerine duyduğu saygıdır)

Bernie’nin belediyeciliği dışında birkaç eklemeyi de biz yapalım:

- Katılımcı bütçe oluşturmak ve herkesin uygulamalar aracılığıyla bunları görmesini, denetlemesini sağlamak,

- Meclis toplantılarının canlı yayınlanması,

- Yurtlar açmak

Bernie şimdi Burlington’da yaptıklarını tüm ABD’de de yapabileceğini söylüyor. 40 yaşında Belediye Başkanı olan Bernie, Burlington halkı için çalıştı ve bugün ABD Başkan aday adayı, birçokları Trump karşısında onun yegane çözüm olduğunu düşünüyor. Evet 42 bin kişilik bir şehrin belediye başkanlığından dünyanın askeri ve ekonomik anlamda en güçlü ülkelerinden birinin başkanlığına bir hat çizilmiş durumda. Bu hat bireysel yarar etrafında değil, ortak yarar ve halk çıkarı etrafında kurulmuş durumda. Belki Bernie seçilemeyecek ama sözleri o kadar etkili ki kim seçilirse seçilsin onun bakış açısı ve fikirleri gündemde olacak. Bu da önemli bir siyasal güç demek. Ancak sizleri sıkmamak adına, Bernie’nin hikayesinin ayrıntılarını ikinci yazıya bırakıyorum. Bernie’nin hikayesi çok öğretici ve umutlandırıcı. Bu yolculukta bize katılın..

DEVAM EDECEK...