SETA raporu ve metot üzerine: Sosyal ağ analizi ne değildir?

SETA Vakfı’nın iki gün önce yayınladığı ve Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları başlığını taşıyan ‘raporuna’ tepki yağınca, vakıf zevahiri kurtarmak için çalışmanın “tarafsız, bilimsel bir sosyal ağ analizi” olduğunu savundu. Oysa elimizdeki malzeme, ne tarafsız, ne bilimsel, ne de bir sosyal ağ analizi. Dahası, Twitter veri kullanım ve topluluk kurallarına da aykırı.

Google Haberlere Abone ol

Nilgün Yılmaz-Onur Mat

Malum ‘raporun’ içeriği ve olası niyeti üzerine yeterince ve yerinde yorum yapıldı; fazladan eklenecek bir şey yok. Ancak uzun zamandır sosyal ağ analizi çalışan bir inisiyatif olarak (blog.genelizleyici.com), bu yeni ve aslında ufuk açıcı metodun SETA ile özdeşleşmesinin önüne geçmek, bu işin “ne olmadığını açıklamak” gerekir dedik. Ne de olsa usul, esastan önce gelir.

Tanımla başlayalım: Sosyal ağ analizi, takip ilişkileri ve içerik etkileşimlerine dayalı ilişkiler ağının, istatistiksel yöntemlerle incelenmesi, çeşitli yakınlıkların, eğilimlerin belirlenmesi çalışmasına deniyor. Sosyal medyanın sağladığı büyük veri, kamuoyu araştırmalarına yeni bir boyut katıyor ve bize toplulukları keşfetme ve anlama araçları sunuyor. Oysa raporda yer verilen ağ haritalamaları, kişilerin çalıştıkları kurumları gösteren basit ve anlamsız görselleştirmelerden ibaret. Yani bu çalışma, bir sosyal medya ağ analizi değil.

Söz temsili SETA sahiden bir ağ analizi yapmış olsaydı dahi yine de raporun iri çıkarımlarıyla uygulanan metodun potansiyeli arasında uçurumlar olacaktı. Sosyal medya ağ analizi, halen çok yeni ve tamamlayıcı nitelikte bir yöntem; büyük laflar etmek için temkinli olmayı gerektiriyor. O uçurumları doldurduğunuz malzeme, ister istihbarat raporlarından, ister hayallerinizden derlenmiş olsun, fark etmez; bu en baştan yanlış yöntemi seçtiniz demek.

TWITTER KULLANIM KURALLARINA AYKIRI

SETA, açıklamada herkese açık verilerden yararlandıklarını söylemiş. Lakin, bu açık verilerle dahi yapamayacaklarınız konusunda Twitter’ın kuralları var. İddia edildiği gibi bir analiz yapılmış olsaydı bile, kişilerin anomimleştirilmesi gerekirdi; hem etik, hem de yasal olarak. Kişileri siyasi eğilimlerine göre etiketlemek, Twitter verilerinin kullanım şartlarına açıkça aykırı (bkz. md. VII.A.4). Bu madde, Twitter’dan derlenen verilerin, kullanıcıların siyasi duruş, inanç ve felsefi görüş gibi pozisyonlarına göre profillenmesi amaçlı kullanılmasını ve yayınlanmasını yasaklıyor.

BİLİMSELLİK İDDİASI

Peki, bütün etik ve yasal soruyu bir kenara bırakarak, saf bir pozitivizmle bakalım. O iri çıkarımları yapmadan, kendi sınırlılıkları içinde, Türkiye’deki yabancı medya kuruluşlarının çalışanlarına dair bir ağ analizi yapmak, teknik olarak mümkün olabilir miydi? Olurdu; ama bu olmamış.

Bu iddiayı taşıyan bir metnin, örneğin “Türkiye, uluslararası medya kuruluşlarının her geçen gün daha fazla dikkatini çekmektedir” gibi sübjektif ve spekülatif bir varsayımla başlamaması; ya da bu varsayımı sınayarak başlaması gerekirdi. Bu medya kuruluşlarının Türkiye’ye dair içerik üretimleri incelenebilir, zaman içindeki değişimi izlenebilir ve takip ilişkileri diğer ülkelerinkiyle mukayese edilebilirdi. BBC Türkçe, son bir yılda Türkiye ile Güney Afrika ile olduğundan daha mı fazla ilgilenmiş örneğin? Nereden çıkardınız? Bu sorunun yanıtı yok. Sosyal ağ analizi böyle bir iddiayı desteklemek için uygun bir araç olarak kullanılabilirdi.

Burada tek tek saymanın anlamsız olduğu bu ve benzer birçok iddia, desteksiz havada bırakılmış, otoriteye ve duygulara başvurma safsataları başta olmak üzere safsatalarla doldurulmuş. Vesveseyle başlanan analizin devamı da iyi olmuyor elbette.

Rapor boyunca sınanmaksızın doğru varsayılan büyük lafların yoğunluğu bir yana, sözümona veriye dayalı olarak yapılan çıkarımlarla da, herhangi bir sağlama yapılmamış. Bir gazetecinin takip ilişkilerinin bir yönüne bakıp çıkarımda bulunuyorsanız, diğer tarafına da bakmalı ve varsayımınızı test etmelisiniz. Raporda adı geçenler, meslekleri gereği bir habitatın içindeler ve ilişkili çıkmaları doğal; ancak bu habitat Cumhurbaşkanı’nı ya da Sabah yazarlarını da takip ediyor olabilir; nitekim ediyor. ‘Eleştirinizi’ “çokseslilik” üzerine kurup, bu basit incelemeyi yapmadığınızda, tek amacınızın siyasi heveslerinize bilimsel kılıf uydurmak olduğu belli oluyor.

Asıl büyük mesele ise, yapılan çıkarımların çoğunun temelini, bu ağ çalışmasından çıkan bağlantıların değil, gözle yapılmış okumaların oluşturuyor olması. Birinin profiline girip, düz okuma yaparak ürettiğiniz çıkarımları, ağ bilgisiyle çarpıştırıyorsanız, bunun bir metodu ve açıklaması olması gerekir. Tweet’lerden rastlantısal örneklem mi aldınız, kelime mi saydınız, içeriği nasıl ve hangi esaslara göre kategorize ettiniz, bu içeriğe tam olarak hangi soruları sordunuz? Metinde bu sorulara yanıt yok.

Özetle, raporun bilimsellik iddiasını dayandırdığı iki yöntemde de, bilimsel geçerliliğin en basit koşulları yerine getirilmemiş. Açıklamasında referans verdiği diğer çalışmalara bakarak da bunu görmek mümkün.

TARAFSIZLIK İDDİASI

Bir diğer savunma da tarafsızlık. SETA “gazetecilerin siyasi pozisyonunun olması meşrudur” demeyi ihmal etmemiş, ancak kullanılan dil açıkça itham dili. İthamların çoğunda, suç unsuru olmayan ya da mesleğinin doğasından kaynaklanan faaliyetler kaynak gösterilmiş. Bu, misal, “Sabah 09:00'da kalktığı tespit edilen şahsın, yüzünü yıkamak suretiyle güne başladığı anlaşılmıştır” demek gibi. Normalde hiçbir şey söylemeyen bir faaliyeti, açıkça taraflı bir üslupla kriminalize etmeye çalışıyorsunuz. Artık tarafsızlıktan bahsedemezsiniz.

Tarafgirlik raporun geneline işlemiş, ancak bunu test etmek için şu dahi yeterli. Raporda adı geçen gazetecilerden rastgele üç kişi ve son bir yıldan rastgele üç gündem konusu seçin, hem içerik taraması hem de bağlantıları tersten test edin. Tam aksini söyleyen bir rapor yazabilirsiniz ki o rapor da SETA’nınki kadar anlamsız olacaktır.

Böyle bir raporun kaleme alınmış olması, misyonu ve bilimselliği zaten tartışılan bir kurum açısından büyük bir kayıp olmayabilir. Ancak sosyal medya ağ analizi gibi, halen serpilme aşamasındaki potansiyeli yüksek bir metodu suç ortağı etmesine izin vermeyelim