Maçoğlu psişesi

AKP’nin daha öncelikli bir rakibine (HDP) karşı Maçoğlu’na çelme takmaktan imtina edip etmediği, Ovacık deneyiminin abartıldığı ya da abartılmadığı, Maçoğlu’nun politik birikiminin yeteri kadar güçlü olup olmadığı, SMF’nin bölgede sanılandan etkili olup olmadığı gibi tartışmalar, rasyonalize edilmeye çalışmakta uzun uzun ısrar edilen her şey, bundan sonra anakronik bir hal alacaktır.

Google Haberlere Abone ol

Onur Gülbudak*

Solun solunda yer alanların, Dersim gibi her zaman sol bir alternatif üretme kapasitesi olan bir yerde bir başarı hikayesi hayal etmeleri ve elde edilen bu başarıya halay çekmeleri anlaşılır.

Dersim yerelinde ise, bu sonucun elbette somut nedenleri olmalı. Yörenin etno-kültürel yapısı, özellikle cumhuriyet tarihindeki özgün davranış epizodları gibi objektif sayılabilecek nedenlerin yanı sıra, HDP’nin Dersim yerelinde içine düştüğü elitizm ve kibir, kayyum argümanının tek başına kuru kalması, HDP ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) arasındaki -aslında eskiye dayanan- gerilimin müsebbibi olarak daha çok HDP’nin görülmesi gibi HDP ile ilgili başlıklar konuşulabilir.

Başarılı olanların tarafından bakılacak olursa, Maçoğlu’nun siyasi geleneğinin (SMF) Dersim dışında dikkate alınabilir bir varlığı olmadığı halde, Dersim’e içkin hale gelmiş olması ve aslında kendi ideolojik formasyonu ile açıklanamayacak şekilde yörede özel bir kültürel hacim kazanması, bu siyasi geleneğin Dersim’de yerelleşme başlığında özel bir pratiğinin olması gibi özgün nedenlerden bahsedilebilir. Nedenleri benden daha iyi izah edebilecekler vardır kuşkusuz.

Diğer yandan sol, bir kuram, reel siyaset, ütopya ve kültür olmasının yanı sıra, reel mekandan bağımsız bir eğilimdir de. Dersim seçimleri, Dersimle hiç ilgisi olmayan böyle bir eğilimi de sosyolojinin gündemine çıkarmıştır.

Bu eğilim, sıkıl(ş)mışlar açısından bunaltıcı bir havada, ferah bir içecek reklamı ile karşılaşmak civarında bir şey olabilir. Bu yüzden, yaşadığımız yerden/zamandan çok uzaktaki bir deneyim için gülümseyebilir, soğuk bir gazoz içmiş gibi ferahlayabiliriz. Bu ferahlama, bazen kişilerin de kendi duygularına hayret edebilecekleri üzere Mansur Yavaş’tan bile kaynaklanabilir. Ne var ki, bu yalnızca bir ruhsal dengeleme çabasıdır ve genelde kişinin kendi içinde yaşanır, geçer; sahada bir eylem değeri kazanmaz.

Asıl ilgi çekici olan, Dersim seçimlerinin Dersimlilerin seçimi olmaktan fazlasıyla çıkması, Maçoğlu’nun, Dersim dışında fevkalade geniş bir “duygu” ittifakının çatı adayı haline gelmesi ve yukarıda bahsettiğim “eğilimden” fazlasını ifade edecek şekilde ortak bir duyguyu “harekete” geçirmesidir.

Bu ittifakta müzmin umutsuzlar, çember dışına çıkmaya meyilli ülkücüler, utangaç ulusalcılar, liberal Kemalistler, hümanist dindarlar, bezgin CHPliler, sosyalist olduğundan haberi olmayanlar, -ve dahi- kripto komünistler, ekolojistler, eleştirel HDP'liler, anakım klişelerden bıkmışlar, arayıp da zor bulanlar, bilimum sıkılmışlar, sıcaktan bunalmışlar, çeşitli fraksiyonlardan Aleviler, internet kullanabilen köylüler, adil kalkınmaya inanan ütopikler, kırsala göçmüş sonradan köylüler, gezi sosyolojisini sevenler, bir kavram olarak komünizm ile yeni tanışanlar, HDP’yi destekleyen ama bir türlü tam sevememiş aydınlar, bununla birlikte HDP’yi hiç sevmemiş muhalifler, hayal kırıklıklarına dil çıkarmak isteyenler, mizahsız bir siyaset olmaz olsun diyenler ve elbette sosyalistler var. Liste daha da uzatılabilir.

Böyle bir duygu ittifakının en önemli nedeni, kuşkusuz AKP iktidarıdır. Bununla birlikte, Maçoğlu, düzgün olmayan ama bizdenliğini garanti eden karışık diksiyonu ile, kurduğu cümlenin henüz yüklemini söylemeden diğer cümlesini kurmaya başlayan heyecanlı hali ile, imkansızlık ve hayalcilik arasındaki samimi gülümsemesi ile, özgül ağırlığı olan bir başarının sembolü olarak ilgi çekici bir toplumsal psikolojinin eksenlerini yakalıyor.

Karpuz çaldığımız tarlanın sahibi ile yüz yüze geldiğimizde yüzümüzde oluşan sırıtmayı, merdivenden düşüp de acımadı ki dememizi, kalburüstü bir restoranda çatalı bıçağı nasıl tutacağımızı bilemediğimiz anı, topu havadayken tutabildiğimizde can alıp oyuna soktuğumuz arkadaşın gözlerindeki gülümsemeyi, ağaçta bir sincap gördüğümüzde duyduğumuz heyecanı, bir köy kıraathanesinde üstünde hayal kurduğumuz ahşap sandalyenin gıcırdamasını, kaydıraktan kayarken yüreğimizin kalkmasını, fakir ama gururlu olmamızı, sınıfın cüssece büyük ve hoyrat çocuğuna nanik yaptığımız zamanlarımızı hatırlattığı için Maçoğlu’nu sevdik.

Yalnızca Dersim Belediyesi'ni değil, incindiğimiz, gururlandığımız, ama özellikle noksan kalan yanlarımızı da kazandığı için ona yakın hissettik.

Şimdi bu “değerleştirme” süreci bir duygu üzerinden organize oluyor ve yapısı gereği rasyonel saiklere ihtiyaç duymuyor.

Bu durumda, AKP’nin daha öncelikli bir rakibine (HDP) karşı Maçoğlu’na çelme takmaktan imtina edip etmediği, Ovacık deneyiminin abartıldığı ya da abartılmadığı, Maçoğlu’nun politik birikiminin yeteri kadar güçlü olup olmadığı, SMF’nin bölgede sanılandan etkili olup olmadığı gibi tartışmalar, rasyonalize edilmeye çalışmakta uzun uzun ısrar edilen her şey, bundan sonra anakronik bir hal alacaktır.

Popülerleşmeye kategorik olarak burun kıvırmadan, oluşan ve doğrusu pek de öngörülmemiş olan bu ortak duyguyu ve bu yeni değerleştirme çabasını anlamak ve konuyu tam da ilerlediği üzere Dersim dışına taşıyarak ele almak biz duygusu kırıkların lehine olacaktır.

Bundan sonra Dersim, duygu itibariyle yalnızca Dersim değildir. Kazanımları da Dersimle sınırlı olmayacaktır, hayal kırıklığı da sıradan bir hayal kırıklığı olmayacak, muhtemelen duygusu kırıklığı bir ideoloji haline getirecektir.

Şehrin kapısının bu ortak duyguya açılması ve uzun yıllar biriken bu duygu için hem terapötik bir alan olabilmesi hem de duygu içindeki “hareket” enerjisinin açığa çıkabilmesi yeni dönemin tartışması olmalıdır. Bunun için, Dersim Belediyesi'nin, tarımsal ürünleri metropollerdeki tüketim kooperatiflerine aktarmaktan daha fazlasını düşünmesi, yerelden tüm ülkeye bakacak bir projeksiyonu kurumsallaştırabilmesi gerekiyor.

Bununla eş zamanlı olarak Maçoğlu’nu kendi ortak adayları olarak belirleyen bu büyük duygusal ittifakın ise duygusuna sahip çıkarak, Dersim’e ayak basması, bilgisini, deneyimini, duygusunu orayla birleştirmesi öngörülemeyen çok daha büyük bir umudun çiçek açmasını sağlayabilir.

*Psikolog