Çerkeş'in eski çeşmeleri ve geçmiş

Çerkeş’in bilinen çeşmelerinin kitabesi olmadığından kaç yılında yapıldığına, banisinin kim olduğuna, membaının nereden geldiğine dair elimizde ciddi bir bilgi de, araştırma da yok. Kasabanın eski sokak çeşmelerimizin yanında köylerimizdeki sularını esirgemeden akıtan çeşmelerin bitip tükenmeyen öykülerini bilenler mutlaka vardır. Bu hikâyelerin derlenmesi ile kasabamızın kültürel zenginliğine ulaşmış oluruz.

Google Haberlere Abone ol

Orhan Tercan

Her şey mazide kaldı. Eski şeylere gözümüzü kapayarak bakıyoruz. İnsanlar öldüğü gibi çeşmelerimiz de bir bir yok oluyor. Bazılarının parmak kalınlığındaki suyu kesilecek kesildi kesilecek gibi akıyor. Akan çeşmelerin kaynağına hangi su karıştığı bilinmediği için içilmiyor. Artık eski Çerkeş yok. Ve eski kasabanın ruhunu yaşatan eski cami, eski dükkânların bulunduğu çarşılar, hanlar da, şifalı su akıtan çeşmeler de yok oldular.

Sanki hepsi de bu şehre hoşça kalın artık biz yoğuz deyip yok oldular. Bu şehirde yaşanmış sevdalara yakılan türküler, sevdalıların öykülerini anlatan türkücülerimiz, manicilerimiz de yok. Kasabanın eski çeşmeleri ve o çeşme başlarında söylenen nükteli sözlerin, askerlik ve gurbet anılarının yerlerini arabesk türküler, arabesk hikâyeler aldı. Çeşme başlarında ağaların, efendilerin hayatları, yapılan iyilikleri, faydalı öğütleri anlatılmıyor. Şimdilerde eski hikâyelerin yerlerini kasabalının yabancısı olduğu büyük şehirlerdeki insanların yaşantılarını konu alan sosyetik diziler aldı. Bu yüzden ilçede akşam sohbetleri, kahve sohbetleri yapılmaz oldu.

Kasabamızda üretilen buğdayın, arpanın, fiyin, balın nasıl daha iyi üretilebileceğine dair rençberlerin sohbetleri dinlenmiyor. Hatta yadırganıyor. Son yıllarda başköşeyi siyasilerin sonu gelmez konuşmaları, bizlerden farklı görüşleri, demeçleri aldı. Kendimize özümüze ait konuları konuşamaz, tartışamaz olduk. Oysa kendimizi, ailemizi, çevremiz ilgilendiren onlarca konuyu konuşmalıyız. Kendimizi, konularımızı unuttuk.

Bir de bitmez tükenmez futbol konusu var gündemimizde. Gençlerimiz kahvede otururken bizlerin binlerce lirasını alan yabancı futbolcuların transfer paraları konuşuluyor. Yine yüz bin liraları ceplerine atan futbol adamlarının faydasız, beyhude demeçlerini konuşur olduk. Bu faydasız, sonucu olmayan konuşmalar kasaba insanını kendi sorunlarından uzaklaştırdı. İnsanlarımız uyutuldu, yozlaştırıldı. Kasabadaki evlerin çatılarında yuva yapan leylekler bakımsızlık, ilgisizlik yüzünde kasabadaki yerlerine artık gelmiyorlar. Kırlangıçlar caddelerin karmaşası yüzünden süzülerek yanımızdan geçmiyorlar. Yine Dikmen kırında baharı müjdeleyen çiğdemler açmıyor. Hepsi küstü bizlere.

Çerkeş’in pırıl pırıl akan Ulu Suyu Çayı beni bu kadar niye kirlettiniz diye darıldı bizlere. Ulu Çay’daki sazan balıkları da yumurtalarını başka çaylara bırakmak için uzaklara gittiler. Kasabadaki ağaçlardaki böceklerden beslenen ağaçkakanlara kesilen ağaçlardaki yuvalarını bulamadıklarından onlar da temelli küstü bizlere. Akşamları dere kenarlarında koro halinde konser veren kurbağaların seslerini duyamaz olduk. Onlar da küstüler kasabalıya.

Çerkeş’in tarlaları geç açan, erken solan çiçeklere kaldı. Bir dönem annelerimizin güğümlerle evlerimize su taşıdıkları Çerkeş sokaklarındaki kültür mirası olan çeşmelerimizin varlığı da unutuldu, çoğu da çoktan tarih oldu. Mezarlardaki eski Çerkeşlilerin ruhları bu şehrin sokaklarında dolaşsa, biz bu kasabada yaşadık mı, diye kendilerine soracaklardır. Yanlış şehre gelmişiz diyerek geri dönerek gidiyorlardır herhalde.

Geçmişte kasabamızın sokaklarını süsleyen kültür mirasımız olan yine Çerkeş’imizin olmasa olmazı eski çeşmelerini bir bir hatırlayalım. Taş Pınarı çeşmesi, On İki çeşmesi, Mindi Ali çeşmesi, Zeyneplerin çeşmesi, Hacı Pınarı çeşmesi, Kadı Pınarı çeşmesi, Elpireci çeşmesi (Paşa çeşmesi), Avlan Pınarı çeşmesi, Haydar Camisi çeşmesi, Piri-Sani çeşmesi (Bu çeşme çok önce yıkılmıştır), Berçin çeşmesi, Yılanlı Pınar çeşmesi, Demirci Şıh çeşmesi, Aşağı Tekke çeşmesi, Şehzade Vehbi çeşmesi gibi çeşmelerimizin çoğu yok olmak üzere.

Çerkeş’in bilinen çeşmelerinin kitabesi olmadığından kaç yılında yapıldığına, banisinin kim olduğuna, membaının nereden geldiğine dair elimizde ciddi bir bilgi de, araştırma da yok. Kasabanın eski sokak çeşmelerimizin yanında köylerimizdeki sularını esirgemeden akıtan çeşmelerin bitip tükenmeyen öykülerini bilenler mutlaka vardır. Bu hikâyelerin derlenmesi ile kasabamızın kültürel zenginliğine ulaşmış oluruz. Kasabanın eski çeşmeleri başında delikanlı kızlarımızın, yağız delikanlılarımızın söylediği Çerkeş manilerini dinlersek ne güzel yâd ederiz geçmişi. Ama ne olursa olsun vazgeçemeyiz geçmişte yaşadığımız ve şimdiki ata yadigârı Çerkeş’imizden.