Britanya’da Brexit kaosu

Corbyn, Theresa May’in planına karşı çıkıyor fakat ikinci referandum fikrini de doğru bulmuyor. Erken seçim yöntemine başvurabileceğini de sürekli dillendiriyor. İtibari iyice zedelenen May’in karşısında eli giderek güçleniyor.

Google Haberlere Abone ol

Perihan Koca

Birleşik Krallığın Avrupa Birliği üyeliğinden çıkması anlamına gelen Brexit ile başlayan tartışmalar son haftalarda iyiden iyiye alevlendi.

Öyle ki, İngiltere siyasetini krize doğru sürükleyen, siyasal gündemi baskı altına alan alabildiğine sancılı bir süreç yaşanıyor.

Britanya’nın kırk beş yıllık AB üyeliğini sonlandırma süreci, 2016 Haziran’ında yapılan referandumla somut ve yeni bir boyut kazanmış ve İngilizlerin yüzde 52’si AB’den çıkışı onaylamış, ancak ne tür bir Brexit olacağı açıklanmamıştı.

AB’den ayrılma kararını, o dönemin Başbakanı David Cameron’un istifası ve boşalan başkanlık koltuğuna yeni “Demir Leydi” de denilen eski İçişleri Bakanı Therasa May’ın geçmesi izlemişti.

2016 yılından itibaren Brexit gündeminin de yarattığı krizle parlamento ve İngiliz yönetim kadrolarının sarsılıp zorlandığı, basıncın giderek derinleştiği, yeni muhalif çıkışlarla farklı olasılıkların açığa çıkarak ilerlediği siyasayal süreç, geldiğimiz noktada siyasi kaygıları ve toplumsal huzursuzlukları artıran bir seyirde belirsizliğe doğru evriliyor, siyasi bir kaosa doğru sürükleniyor.

KRİZİN MUHATAPLARI VE ÇATIŞMALI ALANLAR

Geçtiğimiz haftalarda Therasa May’in AB liderleriyle varmış olduğu Brexit anlaşması, AB ile keskin bir çizgide yollarını ayırmaya hazır Brexit yanlısı vekiller ve anlaşmanın yeniden gözden geçirilmesini talep eden AB’de kalma yanlısı vekillerin çatışmalı tartışma süreçleri ardına, 11 Aralık’ta Avam Kamarası’nda oylanacaktı, ancak tartışmalar May’e güvensizlik oylarına doğru evrildi ve yapılacak olan oylama 21 Ocak’a kadar belirsiz bir tarihe havale edildi.

Şimdilik, May parlamentoda az bir oy oranı ile de olsa güven oyu almış durumda, ancak Brexit süreci her an ayağına dolanabilir ve hatta daha da ötesinde May başkanlık koltuğundan inebilir ya da indirilebilir.

Birçok olasılığın aynı anda devrede olduğu ve Britanya siyasetinin hiç de alışık olmadığı kaotik bir ara evre yaşanıyor.

Parlamentonun tıkandığı, Therasa May’in koltuğunun sallandığı ve sokakta “May istifa” şiarının dillendirilmeye başladığı bu kritik evrede, tüm güçler sahnede ve teyakkuz halinde.

Şimdilerde içerideki çatlakların dışa vurduğu ve tabiri caizse kazanların kaynadığı Therasa May’in liderliğindeki iktidar partisi Muhafazakar Parti, genel hatlarıyla Brexit yanlısı, ancak içeride farklı sesler yükselmeye ve May’e karşı duruşlar güçlenmeye başladı.

Muhafazakar Parti’nin 315 vekili var ancak her geçen gün anlaşmaya karşı oy kullanacağını açıklayan vekil sayısı artıyor, May’in planı hakkında görüş ayrılıkları ve iktidar partisi içerisindeki çalkantılı durum daha da dışa vuruyor.

Salt matematiksel bir hesapla bile, 650 sandalyeli Avam Kamarası'nda, anlaşmanın onaylanması için 318 oya ihtiyaç var, parlamentoda ana muhalefetteki Jeremy Corbyn’in İşçi Partisi'nin (257 Mv) büyük çoğunluğu ve üçüncü büyük grup olan SNP (25 Mv) May'in planına karşı çıkıyor, içlerinde fikir ayrılıkları olsa da büyük ölçeği İngiltere'nin AB üyeliğinin devam etmesi yahut anlaşmanın tekrar masaya yatırılması gerektiği görüşünü savunuyor.

BREXIT'TEN ÇIKIŞ NASIL OLACAK?

Evet, zaman İngiltere’nin aleyhine işliyor.

Zira 29 Mart 2019’da resmen AB'den ayrılma süreci başlamış olacak. Şayet, 29 Mart’ta anlaşma sağlanamadan AB’den ayrılma durumunda AB’nin aldığı olağandışı ve ara önlemler devreye girecek, bu durum İngiltere’nin elini iyice zayıflatacak.

Parlamentoda yeni bir oylama yapılması, yeni bir referandum süreci veya anlaşmanın reddedilmesi durumunda May’in istifa etmesi, erken seçim gündemi de olası seçenekler arasında.

May ve AB yönetiminin açıklamalarından anladığımız kadarıyla, yeniden müzakere pek de mümkün görünmüyor ancak İngiliz parlamentosu da varılan anlaşmanın şartlarını asla kabul etmiyor.

İngiltere AB yörüngesinde kalıp AB’nin belirlediği kurallara uyup yumuşak bir geçişi mi devreye sokacak yoksa tümüyle ilişkisini kesip sürecin daha da sertleşmesini göze mi alacak sorusunun hesabı kitabı yapılıyor şimdi.

AB ülkelerinde yaşayan İngiltere vatandaşları, oturum izinleri, geçiş ve güvenceleri gündemi ve İrlanda Cumhuriyeti ile Kuzey İrlanda arasındaki sınır meselesi Brexit’in sürüncemeye girmesindeki ve anlaşmaya karşı duruşlardaki esas nedenler.

İngiltere Gümrük Birliği'nden çıkarsa, araya somut bir sınır kurulması gerekecek ve sınır kontrolleri ve “backstop” adı verilen durum devreye girmiş olacak, dolayısıyla İngiliz sermayesini ve güvencelerini doğrudan etkileyen bir duvarla karşı karşıya gelmiş olacaklar.

Ve Brexit sonrası, sert bir geçiş olursa, AB ülkelerinin yanı sıra İngiltere’nin çoğu ülke ile de yapmış olduğu sığınmacı, oturum anlaşmaları ve ticari ilişkiler de doğrudan etkilenecek. (Ör: Türkiye ile yapılan Ankara Anlaşması gibi...)

Anlaşmasız ayrılık olasılığı; kara ve hava trafiği, finans borsaları, gümrük, vergi, ortak pazar, sınır kontrolleri, oturum izinleri hususunda bağlayıcı konuları içerisinde barındırıyor.

Bundandır ki, İngiltere üst yönetiminde siyasal bir kaos hali yaşanıyor.

Şimdi, hamle sırası Corbyn’de...

2016’da AB hususundaki görüşlerinden kaynaklı İşçi Partisi’nde kendisine karşı yapılan güvensizlik oylamasını, parti içerisindeki yerini daha da sağlamlaştırarak atlatan Corbyn, Theresa May’in planına karşı çıkıyor fakat ikinci referandum fikrini de doğru bulmuyor. Erken seçim yöntemine başvurabileceğini de sürekli dillendiriyor.

İtibari iyice zedelenen May’in karşısında eli giderek güçleniyor.

Atacağı her adım dengeleri değiştirebilir, İngiltere’nin akıbeti açısından belirleyici olabilir.