Noel’i savunamayan yılbaşını kutlayamaz!

Noel'i kutlamanın meşruiyetini daraltmanın, yılbaşını kutlamanın meşruiyetini genişleteceğini düşünmek tam bir saçmalık. Oysa tam tersi geçerli. Coğrafyamızda yılbaşını özgürce kutlayabilmenin teminatı, insanların Noel’i özgürce kutlayabilmesinden geçiyor.

Google Haberlere Abone ol

Tunca Özlen

Devlet aygıtını oluşturan tüm birimleri ele geçiren veya kendine tabi kılan 16 yıllık İslamcı iktidar, topluma nüfuz etmekte aynı performansı gösteremiyor. Erdoğan’ın, “sosyal ve kültürel alanlarda iktidar olamadık” serzenişi aynı zamanda bu başlıktaki çaresizliğin dışa vurumudur.

İslamcılar söz konusu iktidar boşluğunu doldurabilmek için uzun süredir laik yaşam tarzıyla özdeşleşmiş sembollere saldırıyor. Karma eğitimi imam hatipleştirme dalgası, Taksim’in dönüşümü, eşcinsellere yönelik nefretin yükseltilmesi, sergileri ve heykelleri hedef alan saldırılar, içki tüketiminin kriminalize edilmesi, her yılbaşından önce başlatılan kampanyalar bütünlüklü bir operasyonun alt başlıklarını oluşturuyor.

Bu sözler “nefret söylemi” değilse nedir?

“Çankaya, Beşiktaş, Kadıköy, Şişli gibi yerlerdeki seçim sonuçlarına bakın hiçbirinin ülke gerçekleriyle ilgisi olmadığını görürsünüz. Türkiye yansa da, şaha kalksa da bunların umurlarında değildir. Buralardaki seçmen profili Türkiye pastasının kaymağını yiyen kesimden oluşuyor.” (1)

Ülkenin kentli ve eğitimli kesimlerini barındıran, sadece Erdoğan’ın hedef gösterdiği merkezlerle sınırlı olmayan bir satıhta, bu saldırıya karşı alttan alta bir direnç gösterildiğini söyleyebiliriz. Büyük bölümü Gezi Direnişi’ne katılmış veya 16 Nisan referandumunda hayır oyu kullanmış, 24 Haziran seçimlerinde umutlanmış ancak hâlâ örgütlü siyasetin dışında duran milyonlarca insan, bugünün boğucu atmosferinde nefes almaya çalışıyor.

İslamcılar, “pasif direniş” sergileyenlere kıyasla çok daha örgütlü ve sistematik bir biçimde, teslim alamadıkları toplumsal kesimlerin üzerine gidiyor. Bu saldırıda yılbaşının Noel’le özdeşleştirilip lanetlenmesi özel bir yer tutuyor. Böylelikle hem kadınlı erkekli eğlence kültürü, hem içki tüketimi hem de başka bir inancın ritüelleri hedef alınıyor.

Yılbaşı kutlamayı marjinalleştirmeye çalışan İslamcı propaganda karşısında üretilen argümanlar ise ne yazık ki çoğunlukla bu saldırıyı püskürtmeye hizmet etmiyor.

.

Sıklıkla kullanılan "Biz Noel'i değil yılbaşını kutluyoruz" argümanı son derece yanlış ve ayrımcı bir söyleme tekabül ediyor.

Laik bir toplumsal düzende farklı inançlara sahip kesimler kendileri için anlamlı olan günleri özgürce kutlayabilir, o inancı paylaşmayan kesimler bu kutlamalara özgürce katılabilirler. “Biz Hıristiyan mıyız ki Noel’i kutlayalım” söylemi, nüfusun yüzde 99’unun Müslüman olduğu yönündeki yalana teslim olmayı beraberinde getiriyor.

Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman mı ki hiç kimse Noel’i kutlamasın?

Ateistlerin de dikkatli olması, “bize ne Noel’den” zokasını yutmaması gerekiyor. Toplumsal yaşamın dini referanslardan ve sembollerden arındırılması için verilen mücadele, günümüz Türkiye’sinde Noel düşmanlığını dışlamak zorunda.

Noel ile yılbaşı arasındaki farklara işaret eden, ikircikli, ürkek tarz gericilik karşısında yenilmeye mahkûm. Noel'i kutlamanın meşruiyetini daraltmanın, yılbaşını kutlamanın meşruiyetini genişleteceğini düşünmek tam bir saçmalık. Oysa tam tersi geçerli. Coğrafyamızda yılbaşını özgürce kutlayabilmenin teminatı, insanların Noel’i özgürce kutlayabilmesinden geçiyor.

Noel ile yılbaşı arasındaki farklar, ancak böylesi bir özgürlük ortamında daha iyi kavranabilir ve aynı anlama gelmek üzere önemsizleşir. Ne Noel’e özgü birtakım ritüelleri yılbaşı kutlamalarından tamamen çıkarmak mümkün ne de Noel’e özel bir önem atfetmeyen milyonlarca insanı yılbaşı kutlarken bu ritüellerden uzak durmaya ikna etmek.

.

Sovyetler Birliği’nde yılbaşı için hazırlanan posterlere, kartpostallara bakın, “Noel ruhu”nu burada da göreceksiniz. Sosyalizmin sembolleri ile Noel’le (ve dolayısıyla yılbaşıyla) özdeşleşmiş sembollerin iç içe geçmesi, ülkedeki Hıristiyan nüfusla açıklanamaz. Dinin toplumsal etkisinin büyük ölçüde zayıfladığı Sovyetler Birliği’nde Noel, büyük ölçüde kültürel bir fenomendi.

Bu noktada artık bir şerh düşebilirim: Sırf kutlamalar için üretilseler bile, her sene milyonlarca çamın kesilmesinden nefret ediyorum. Plastik çamların sevimsizliği ise ayrı bir sorun. Oysa pekala sokaklarımızdaki, apartman bahçelerindeki, parklardaki, kampüslerdeki ağaçları süsleyebiliriz.

Keşke tek derdimiz bu olsa!

Noel Baba kılığına girmiş gericilerin diğerleri tarafından kovalandığı, boğazına bıçak dayandığı bir ülkede sorun çok daha büyük. Her yılbaşından önce tekrarlanan bu kepazelik, aynı zamanda İslami yaşam tarzını benimsemeyen herkese yönelik bir gözdağı.

Lafı dolandırmaya gerek yok. "Biz Noel'i değil yılbaşını kutluyoruz” demek, İslamcıların ekmeğine yağ sürmektir. Noel'i savunamayan, yarın yılbaşını da kutlayamaz. Zaten hızla bu noktaya doğru sürüklenmiyor muyuz?

Herkesin Noel’ini ve yeni yılını şimdiden kutlarım.

(1) Erdoğan 20 adayı açıkladı, https://www.gazeteduvar.com.tr/politika/2018/11/27/erdogan-21-adayi-acikliyor