Bir cinayetin sordurdukları!

İl Emniyet Müdürü ile makamında görüşen polislerin girmeden önce silahını girişte bırakması zorunluluğu sadece Rize Emniyet Müdürlüğü’ne has bir uygulama mıdır? Yoksa tüm illerde var mıdır? İl Emniyet Müdürlerinin yanı sıra İlçe Emniyet Müdürleri veya diğer kademelerdeki emniyet amirleri de polis memurları ile olan görüşmelerde böyle bir tedbire başvurmakta mıdır?

Google Haberlere Abone ol

Tugay Bek*

Geçtiğimiz salı günü Rize Emniyet Müdürü Altuğ Verdi, Derepazarı ilçesinde görevli trafik polisi İsmail Hakkı Sarıcaoğlu tarafından makamında öldürüldü. Aynı olayda bir emniyet amiri ve koruma polisi de yaralandı. Diğer polisler tarafından ayağından vurulan saldırgan polis memuru çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.

Bu olay birkaç gün boyunca haber bültenlerine konu oldu. Yetkililer, terör saldırılarında yaşamını yitiren polislerin ardından yapmaya alışık oldukları türden konuşmalar yaptılar. Konuya ilişkin haberlerde şehitlik ve hainlik edebiyatının dışında olayın aydınlanlamasını sağlayacak tek bir satırı bulmak mümkün değildi.

Günümüzde orta büyüklükteki bir şehirde birçok çalışan işe gidiş gelişlerde daha uzak mesafeleri katetmek durumunda kalmaktadır. Şehir merkezine yalnızca 10 km. uzaklıkta olan bir ilçeden tayin talebi geri çevrilen polis memurunu amirini ve yanındakileri öldürmeye varan böyle bir tepki vermeye iten gerçek neden anlaşılabilmiş değildir. Cinayet zanlısı polis memurunun basına yansıyan ifadelerinde de neden sorusunun cevabı yoktur. Olay sonrası cinayet zanlısı polis memurunun evinde arama yapıldı. Birtakım eşyalarına el konuldu. Bu arada sosyal medya hesabı da incelemeye alındı. İhtiyaç duyulan ve aranan FETÖ bağlantısına şimdilik ulaşılamadı.

HABER AYRINTIDA SAKLI

Cinayetin faili olan polis memurunun Emniyet Müdürü ile makamında görüşmeye girerken silahını girişte bulunan sekreterliğe bıraktığını, çıkışta teslim aldığını, ani bir hareketle tekrar Emniyet Müdürünün odasına girdiğini ve odada bulunanlara ateş ettiğini haberlerde ve yetkililerin açıklamalarından öğreniyoruz. Merak ve soru sorma yetisini uzunca bir süre önce yitirmiş olan medya bu açıklamalarda garipsenecek bir durum görmedi. Sıradan olaylar karşısında “şok” olan medya, hayret edilmesi gereken durum karşısında bir “nasıl yani” diyemiyor.

MEDYANIN SOR(A)MADIĞI!

İl Emniyet Müdürü ile makamında görüşen polislerin girmeden önce silahını girişte bırakması zorunluluğu sadece Rize Emniyet Müdürlüğü’ne has bir uygulama mıdır? Yoksa tüm illerde var mıdır?

İl Emniyet Müdürlerinin yanı sıra İlçe Emniyet Müdürleri veya diğer kademelerdeki emniyet amirleri de polis memurları ile olan görüşmelerde böyle bir tedbire başvurmakta mıdır?

Türk Silahlı Kuvvetleri’ne görevli komutanlar da asları ile olan görüşmelerde benzer tedbirlere başvurmakta mıdır?

Diğer ülkelerdeki güvenlik teşkilatlarında da bu türden uygulamalara rastlanmakta mıdır?

Silah arkadaşlığı içinde böyle bir tedbir olağan mıdır?

İcabında ölümle sonuçlanabilecek görevlerin talimatını veren emniyet müdürlerinin, aynı personel içinde canına kastedebilecek unsurların olduğundan endişe etmesi kabul edilebilir bir durum mudur ?

Kendi içinde böyle bir güvensizlik sarmalı içinde bulunan bir teşkilatın toplumda güvenliği sağlama görevinin üstesinden gelmesi mümkün müdür?

En önemli ve herkesi ilgilendiren soruyu en son soralım.

Emniyet Müdürünün can güvenliği endişesi ile makamına alırken silahını bıraktırdığı polis memurlarına çıkışta silahını verip sokağa salması doğru mudur?

Emniyet Müdürünün güvenmediği polis memuruna vatandaş nasıl ve neden güvensin?

Yoksa toplumdan, güvenmekten ziyade korkması mı istenmektedir?

*Avukat