Sosyal demokrasi bezeli AKP (asfalt-beton) belediyeciliği

Yakından bakıldığında, İmamoğlu’nun Beylikdüzü’de genel hatları ile AKP’nin mahir olduğu beton-asfalt belediyeciliğinin izinden gittiğini söyleyebiliriz. Şüphesiz, istisnaları da olan bir izleme bu. Ancak istisnalar, ya da vitrindeki sosyal demokratik bezeme bu durumu pek değiştirmiyor.

Google Haberlere Abone ol

Abbas Karakaya

Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu dün Çekmeköy’deydi. CHP Çekmeköy ilçe binasında “Beylikdüzü modeli seçim ve yönetim çalışması” başlıklı bir Power Point sunumu yaptı. İmamoğlu’nun adı CHP İBB adayları arasında geçtiği için (olası) adaylığına dair de konuşacağını düşünenler umduklarını bulamadılar. Zira İmamoğlu bu konuda konuşmadı, sunumundan sonra bir soru-cevap kısmı olmadığından soru da sorulamadı. Kırk beş dakika süren sunum tüm yurttaşlara açıktı.

Samimiyet, nezaket ve çalışkanlığı kişiliğinde topladığı izlenimini (ilk kez gördüm, dinledim) edindiğim İmamoğlu’nun sunumu teknik bakımdan başarılı idi. İmamoğlu salonu dolduran kalabalığa kendini dinletti. Ancak sunumun içeriğine, söylediklerine gelince, genel hatları ile bu konuşmayı, mesela bir AKP belediye başkan adayı da yapabilirdi. Bu sunumu, İmamoğlu’nun söylediği bir iki şeyi hariç tutarak, bir AKP belediye başkanından duysaydık şaşırmazdık. Dahası, İmamoğlu kavramları ve sınırları son yirmi yılda AKP tarafından belirlenmiş, çizilmiş bir çerçevede içinde kalarak “iyi” belediyecilik yapıyor. Ancak ne söyleminde (sunumdaki) ne de anlattığı kadarıyla yaptıklarında alternatif bir belediyeciliğin emarelerini göremedik.

Beylikdüzü modeli tipi sosyal demokrat belediyeciliğin kendini başka belediyeciliklerden nasıl ayırdığı, neden ‘model’ sıfatını hak ettiğini İmamoğlu’ndan duyamadık. Mesela, Beylikdüzü modelinin kendisinden önceki belediyecilik pratiklerinden neyi, nasıl farklı yaptığına dair somut verilere, sayılara dayanan karşılaştırmalı bir bilgi, çözümleme yoktu sunumda. İmamoğlu bu konuya dair sadece iki küçük şey söylemekle yetindi: Kendi dönemlerinden önceki (İmamoğlu 2014’ten beri belediye başkanı) on yıl boyunca Beylikdüzü’nde milli bayramlar kutlanmadığını, şimdi ise şenlik havasında kutlandığını söyledi. Bir de, sosyal demokrat belediyeciliğe “özen ve saygı kavramlarını armağan ettiklerini” belirti ki “özen ve saygı” kavramları ve milli bayram kutlamaları bir belediyeyi ne kadar sosyal demokrat belediye yapar? Üzerinde düşünülmeli.

İmamoğlu sunumunun bir yerine İstanbullunun şehrin yönetimine katkı sunamadığını, yönetimin dışında tutulduğunu; dahası, bir araştırmaya göre İstanbul nüfusunun yüzde 60’ının fırsatını bulursa İstanbul’dan “kaçmak” istediğini söyledi. Ancak Beylikdüzü’nde hayata geçirdiği sosyal demokrat belediyecilikte halkı yönetime kattıysa, nasıl kattığından hiç bahsetmedi. Benzer şekil de Beylikdüzü’nün 2030 vizyonunu (yeşil, akıllı ve yaratıcı ilçe) belirlerken “halkın tüm katmanlarını karar sürecine katan bir anlayışı hâkim kıldık” dedi ama bunu nasıl, hangi vasıtalarla yaptıklarından hiç söz etmedi. İmamoğlu’nun katılımdan kastettiği sürekli yaptırdığını söylediği araştırma ya da anketler olsa gerek.

İmamoğlu sosyal demokrat belediye olarak başarılarını anlatırken (konuşmanın ikinci bölümü diyebileceğimiz son 15 dakikasında) Yaşam Vadisi Parkı, Zübeyde Ana Yaşam Merkezi, Atatürk Kültür ve Sanat Merkezi ve yenilenen muhtarlık binaları gibi inşaat projelerini öne çıkardı. Bu inşaat projelerinin ayrıntılarını, yapılış öykülerini anlatırken büyüklüklerine vurgu yaptı. Yaşam Vadisi adındaki parkın İstanbul’un, belki de Türkiye’nin en büyük kent parkı olacağını; kültür ve sanat merkezinin İstanbul’un en büyük kültür ve sanat merkezi olduğunu söyledi.

Sonuç olarak, biraz araladığında, yakından bakıldığında, İmamoğlu’nun Beylikdüzü’de genel hatları ile AKP’nin mahir olduğu beton-asfalt belediyeciliğinin izinden gittiğini söyleyebiliriz. Şüphesiz, istisnaları da olan bir izleme bu. Ancak istisnalar, ya da vitrindeki sosyal demokratik bezeme bu durumu pek değiştirmiyor. Hak tanırlık adına, istisnaları da not düşeyim: İmamoğlu’nun sokak iftarlarını israf olarak görüp yaptırmaması, siyasetteki kadın sayısını artırmak yolunda hassasiyeti ve bu yönde attığı başarılı adımlar ve çağdaş kültür ve sanatı, kütüphaneleri yaygınlaştırma çabaları ki bunlar takdire şayan işlerdir.

İmamoğlu sunumunun başında yerel seçimlerini yaklaştığını, tecrübelerini paylaşmak için Çekmeköy’de olduğunu söyledi. Sunumun ilk yarım saatlik bölümünde seçimlere giderken uyulmasını tavsiye ettiği, kimsenin itiraz edemeyeceği bir takım halkla ilişkiler ilkelerinden (hep sahada olmak, halka nutuk atmamak, liyakati esas almak, adam kayırmamak, ayrımcı, kutuplaştırıcı dil kullanmamak, çok çalışmak vb.) Bu didaktik kesim daha kısa tutulup keşke soru-cevaplara yer açılsaydı. İmamoğlu’na Beylikdüzü modelinin İBB’yi AKP’nin elinden almaya yetip yetmeyeceğini sormak isterdim.