Şair Hayriye Ersöz armağanı

Bozgun yedi iklim dört kıtayı tahakküm altına aldı. Beylik, bilindik, klişe, bayat sözlerle dileklerle bu bozgundan yakayı kurtarmak zor. Çıkış yolu Ersöz'ün ''dönecek ama yeni sözler öğretecek dilimize'' sözlerinde saklı.

Google Haberlere Abone ol

Sedat Kaya*

Bozgun şiirinin ilk kıtasına ''ben geldiğimde bozgun bütün mevsimlere uğramıştı '' dizeleriyle başlamıştı şair. Halihazırda Amerika'dan Avrupa'ya, Asya'dan Afrika'ya bozgunun uğramadığı kıta, mevsim kaldı mı?

Katliamlar, suikastlar, kasıt ya da taksirle işlenen örtülü ya da apaçık cinayetler, tecavüzler... Patlayan bombalar, kopan eller ve bacaklar kâh donan kâh yanıp kül olan bedenler. Cinnet geçirip sağa sola bıçakla saldıran insanlar, masum yayaların üzerine araba süren caniler.

Bir katliamdan bir saldırıdan sağ kurtulduğuna sevinmek dahi yersiz olabilir zira kişi kuvvetle muhtemel sevinmeye fırsat bulamadan akabindeki katliama ya da saldırıya maruz kalacaktır. Bu şairin tarif ettiği bozgunun yedi iklim dört kıtaya uğraması hali değil midir ?

Devam ediyor şair ''siyah külleri ve yaşlı çocukları vardı şehirlerin'' dizeleriyle. Katliamlar silsilesinden bir şekilde sıyrılması kurtarmıyor kimseyi. Çocukları hiç. Açlığın, işsizliğin göç yolları başlıyor.

Sanki bir odaya hapsedilmiş, üzerine kapılar kilitlenmiş insanlığın durumuna denk gelmiyor mu ''acı gölgesini bıraktı yüzümüze ve gitti'' dizeleri? Hiçbir mahkeme yargılayamıyor suçluları ve yargıdan muafiyet arttıkça bozgun büyüyor.

Belli ki şairin yüreği bunca bozgunu kaldıramadı ve aramızdan göçüp gitti. Zaten ''geç kalan şair için çadırımız yok'' demişti dizedekilerden biri kendisine. Ama umudun saklı anahtarını dizelerin arasında armağan bırakmayı ihmal etmemiş şair.

Gölgesini insanların yüzüne bırakıp onları bir odaya hapsedip giden acı için ''dönecek ama yeni sözler öğretecek dilimize'' diyerek umudun işaret fişeğini çakmayı denemiş mütereddit bir ruh haliyle.

Belli ki şairi mütereddit kılan bozgunun büyüklüğü. Bu yüzden takatsizce ''orada kimsenin giymediği elbiseydi umut'' diyor çünkü ''ölüm yaşamdan çoktu'' diye ekleyerek şiirin ilk kıtasını tamamlıyor.

Bozgun yedi iklim dört kıtayı tahakküm altına aldı. Beylik, bilindik, klişe, bayat sözlerle dileklerle bu bozgundan yakayı kurtarmak zor. Çıkış yolu Ersöz'ün ''dönecek ama yeni sözler öğretecek dilimize'' sözlerinde saklı.

Kuşkusuz bu şairin büyük armağanı ve vasiyeti. Bu aynı zamanda bozgunla ve acıyla kendi sözlerimizle değil -şairin belirttiği şekliyle - onların dilimize öğrettiği yeni sözlerle yüzleşme çağrısından başkası değildir.

Bu armağanı bıraktığı için şükranla.

BOZGUN

I.

Ben geldiğimde bozgun

Bütün mevsimlere uğramıştı.

Siyah külleri ve yaşlı çocukları vardı şehirlerin

''Geç kalan şair için hiç çadırımız yok '' dedi onlardan biri

''Acı gölgesini bıraktı yüzümüze . Ve gitti

Dönecek ama

Yeni sözler öğretecek dilimize ''

Orada kimsenin giymediği elbiseydi umut

Ölüm yaşamdan çoktu.

*Hukukçu-Yazar