Almanya’da ‘Ayağa Kalk-Birleşik Hareketi’nin çıkmazı

Daha önce de söylendiği ve cumartesi mitinginin de gösterdiği gibi Ayağa Kalk Hareketi muhtemelen solu ne bölecek ne de güçlendirecek, bir süre sonra kendiliğinden sönecektir. Ancak Sahra Wagenknecht’in kendisinin partide izole edildiği hissine kapılması, Ayağa Kalk Hareketi’nin bir partiye dönüşme olasılığını da içinde taşımaktadır.

Google Haberlere Abone ol

Tamer İlbuğa* / tamerilbuga07@gmail.com

Yaklaşık bir buçuk ay önce büyük kamuoyu ilgisiyle Almanya’da kurulan “Ayağa Kalk! Birleşik Hareketi” ile ilgili kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Kuruluşunda en çok merak edilen konu, bu hareketin sol bloku böleceği mi yoksa gerçekten güçlendireceği mi olmuştu.

İnternet üzerinden organize olan harekete destek gittikçe artıyor. Şu ana kadar 140 binden fazla kişi web sayfasına üye olarak desteklemek ya da aktif olmak istediğini bildirmiş. Ancak bu üyelerin bir kısmı sadece bilgi almak için üye oluyorlar ve hareketi desteklemiyorlar. Yine de bu rakam ciddi bir potansiyelin olduğunu gösteriyor.

Hareketin kuruluş amacını kısaca hatırlayalım: Burada iki tespit öne çıkıyor. Birinci tespit, artık Almanya’da geniş anlamda solun (SPD, Yeşiller, Sol Parti) parlamentoda yapısal bir çoğunluğu kazanmasının mevcut koşullar altında mümkün olamayacağıdır. İkinci tespit, küreselleşme sürecinin “kaybedenleri”, Almanya’da aşırı sağ/faşist AfD partisinin aşırı güçlenmesine neden oldular.

WAGENKNECHT’İN İKİRCİKLİ TAVRI

Bu tespitlerin ikisi de çok sorunlu. Bu konuyu geçtiğimiz cumartesi Berlin’de yapılan bir miting üzerinden açıklayabiliriz. 500’den fazla örgütün ve 4 binden fazla kişinin çağrıda bulunduğu “#unteilbar (bölünemez) dışlanmaya karşı dayanışma – açık ve özgür bir toplum için” sloganıyla büyük bir miting yapıldı. Son zamanlarda güçlenen aşırı sağ ve ırkçılığa karşı yapılan mitinge yaklaşık 250 bin kişi katıldı ve Almanya tarihinin en büyük mitinglerinden biri oldu. Miting çağrısında “#unteilbar (bölünemez) hashtag’i ile “sosyal devletin, zorla yerinden edilmenin ve göçün birbirine karşı kullanılmasına izin verilmeyeceği” vurgusu ön plandaydı.

Sahra Wagenknecht, Sol Parti’nin en tanınmış politikacısı ve parlamento grup başkanlığı yapıyor. Yukarıdaki varsayımlardan dolayı ya da birçok gözlemcinin söylediği gibi, kendi partisindeki güç mücadelesini lehine çevirebilmek için “Ayağa Kalk Hareketi”nin kurulmasını sağlamıştı.

Birkaç gün önce halka açık yapılan bir toplantıda Sahra Wagenknecht #unteilbar mitinginin önemli olduğunu belirtti. Ancak hemen arkasından miting çağrısının açık sınırları ön plana çıkardığını, böylece de açık sınırları reddeden ama ırkçılığa karşı olan insanların dışlandığını söyledi. Bu gerekçeyle “Ayağa Kalk Hareketi”nin resmi olarak mitinge katılmayacağını açıkladı. Sahra Wagenknecht, bu demeçle muhtemelen siyaseten şimdiye kadarki en büyük hatasını yaptı.

ANLAŞMAZLIKLAR YENİ BİR PARTİNİN KAPISINI ARALAYABİLİR

Tekrar etmek gerekirse: Sol Parti #unteilbar mitinginin en önemli bileşenlerinden biri. Hem parti hem de Wagenknecht’in başkanlığını yaptığı parlamento meclisi çağrıyı destekliyor. Ayağa Kalk Hareketi’nde karar alma sürecinin demokratik ve şeffaf olacağı vaat edilmişti ancak Wagenknecht’in kendi başına ‘resmi’ kelimesini kullanarak mitingi desteklemeyecekleri beyanı, hareketin iç yapısını açığa çıkarmış oldu. Sonuç olarak, Wagenknecht bu demeciyle hem partisini hem de Ayağa Kalk Hareketi’ni çok zor bir duruma düşürmüş oldu.

Wagenknecht’in bu çıkışına rağmen mitinge Ayağa Kalk Hareketi’nin birçok önde gelen ismi ve destekçisi katıldı. Mitingde Almanya’nın neredeyse bütün sivil toplum kuruluşları, sol partileri, sendikaları ve tanınmış sanatçıları yer aldı. Peki, kim katılmadı? Sahra Wagenknecht katılmadı! Burada hem Sol Parti’nin hem de hareketin içinde olduğu ikilem bütün çıplaklığı ile açığa çıkıyor. Ayağa Kalk, Sahra Wagenknecht’in öncülüğü/tanınırlığı olmadan medya tarafından dikkate alınmıyor ama Ayağa Kalk–Birleşik Hareket solda geniş bir hareket yaratma hedefini Wagenknecht’in bu tutumuyla da gerçekleştiremeyecektir. Sol Parti açısından bakıldığında, partinin önde gelen temsilcisinin nereye kadar partisini hiçe sayarak devam edeceği ve partinin buna katlanacağı sorusu önemli hale gelmektedir.

Daha önce de söylendiği ve cumartesi mitinginin de gösterdiği gibi Ayağa Kalk Hareketi muhtemelen solu ne bölecek ne de güçlendirecek, bir süre sonra kendiliğinden sönecektir. Ancak Sahra Wagenknecht’in kendisinin partide izole edildiği hissine kapılması, Ayağa Kalk Hareketi’nin bir partiye dönüşme olasılığını da içinde taşımaktadır. Yine de yeni bir partinin Sol Parti’nin bir kısmını bölmesi dışında yeni bir dinamik oluşturamayacağı açıktır.

*Tamer İlbuğa, 1970 Avanos doğumlu. 2001’de Hamburg Hochschule für Wirtschaft und Politik’ten mezun oldu. 2001’den 2007’ye kadar Hamburg’da STK’larda göç üzerine çalıştı. 2008-2017 arasında Akdeniz Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümünde ilk önce proje koordinatörlüğü yaptı ve son beş yılda da AB ve Almanya ile ilgili dersler verdi.