Olan yine işçilere mi olacak?

3. havalimanı işçileri çalışma koşulları nedeniyle isyan etti. Bu başkaldırı belki de inşaattan ‘kamuoyuna ve medyaya yansıyan’ ilk büyük çaplı işçi isyanı oldu. Peki buna kim, neden izin verdi?

Google Haberlere Abone ol

Ogün Işık - [email protected]

Haziran 2014’te temeli atılan ve neredeyse 4.5 yıldır inşaatı devam eden 3. havalimanında, geçtiğimiz günlerde, işçiler seslerini kamuoyuna duyurmayı başardı. Sosyal medyaya yansıyan görüntülerden de anlaşılacağı üzere, emekçiler Nazi çalışma kamplarını andıran koşullarda çalışıyorlar. Yemekhanedeki yemeklerden, yataklarda cirit atan tahtakurularına kadar her şey ortaya döküldü. Ayrıca başka bir konu var ki o en mühimi; şubat ayında Cumhuriyet’in haberleştirdiği işçi ölümleri iddiası. Haberde 3. havalimanı inşaatında 400 işçinin öldüğü ve kimsenin sesini çıkaramadığı, çıkaranların da para karşılığı susturulduğu iddia ediliyordu. Ardından Bakanlık açıklama yapmış ve 27 işçinin inşaatta hayatını kaybettiğini duyurmuştu. Üzerinden bir seneye yakın zaman geçen bu ciddi ve ‘hayati’ derecede öneme sahip haber bile hâlâ teyit edilememişken, neden medya bu son ayaklanmaya yer verdi? Ya da yayınlanmasına kim izin verdi?

Ulaştırma Bakanlığı da konunun üzerine sert bir açıklama yaptı. 'İşçi olaylarının’ HDP-CHP kışkırtması olduğunu, havalimanının 29 Ekim'de açılacağını duyurdu. Lakin birçok iddiaya göre 3. havalimanı inşaatı taahhüt edilen tarihte (29 Ekim 2018) bitirilemeyecek. Geçtiğimiz günlerde Aykut Erdoğdu’nun da belirttiği gibi 29 Ekim değil, 31 Aralık'ta bile bitirilmesi mümkün görünmüyor. Havalimanının rüzgâr testleri, zemin etüdü gibi konulardaki eksikliklerini konuşmaya gerek bile yok. Belli ki birden fazla terslik söz konusu. Öyleyse bu ortamda, hükümet verdiği sözü tutamamış oluyor. Cumhuriyet tarihinin en büyük yatırımlarından birini yaparken, vaadinin altından kalkamamış duruma düşüyor. İşçi olaylarının gündeme yansıtılması ya da buna izin verilmesi, bu durumda kimin işine yarıyor? İnsani şartların çok altında çalıştırılan emekçiler kimin günah keçisi yapılıyor?

KURBAN BULUNDU, MAĞDURİYET YÜKLENİYOR

Yıllardır bastırılan, korkutulan ve sindirilen işçilerin, arkadaşları birer ikişer ölürken seslerini duyamadığımız (ya da duymamıza izin verilmeyen) emekçilerin haklı isyanı neden bu kez, bu kadar fazla duyuldu? İstanbul'un öbür ucundaki şantiyede ekmek parası için ölümüne çalıştırılan insanlardan, onların çalışma koşullarından inşaat süresince doğru düzgün haber alınamadı. Hangi şartları kabul ederek işe alındıkları da bilinmiyor. Belki de çok defa isyan ettiler bu akıl almaz düzene, fakat bizim haberimiz olmadı. Ama şimdi birilerinin bir çıkarı mı söz konusu ki, bu haberler basına yansıdı ve gündem oluşturdu?

Görünen şu ki maalesef işçiler burada birilerine kurban edilecek. Şantiyede iş cinayetlerine kurban edildikleri yetmezmiş gibi, birileri verdiği sözlerin altında kalmasın diye toplumun önüne yem olarak atılacaklar. Yüzlerce emekçinin ölümü iddiasında bile sesi bize duyurulmayan işçiler ne hikmetse ‘iki saat ayakta servis bekledikleri için’ birilerine göre 'olay çıkardılar'. Polis, jandarma girip müdahale etmek zorunda kaldı, o kadar büyük(!) olaya. 400 kadarı gözaltına alındı, 24'ü tutuklandı. Belki de ‘uzun süre ayakta servis beklediği için’ isyan etmeyi aklına bile getirmedi işçiler. Belki de bastırılan, korkutulan ve sindirilen emekçilerin isyan etmesi istenmesine rağmen.

Olay belki de bakanlığın söylediği gibi CHP–HDP provokasyonu değil de, AKP provokasyonuydu. İçeriden birilerinin aracılığıyla isyana teşvik edilen işçiler –ki taleplerinde sonuna kadar haklılar- tam da yetkililerin istediği şeyi yaptı. Tahtakurularıyla uyumak zorunda bırakılan, parası zamanında ödenmeyen, iki günde bir arkadaşları iş cinayetine kurban giden işçiler; ‘ayakta bekledi’ diye isyan çıkaran, çalışmaya değil yatmaya gelmiş gibi gösterildi, basına ve topluma böyle servis edildi. Birilerinin yaptığı bu servisin kısmen başarıya ulaştığını sosyal medyada görmek mümkün. "Dış güçlerin kuklaları" dendi, "çalışmak istemeyen adamlar" dendi, "vatan haini", "terörist" dendi, hakarete uğradılar, etnik kökeni sebebiyle aşağılandılar.

Bu gidişle biraz daha ‘işçi olayı’ izleyeceğiz gibi duruyor. Havalimanında çıkan her sorunda işçiler ‘günah keçisi’ ilan edilip, bu ‘asrın projesi’ni geciktiren faktörlermiş gibi toplumun önüne atılacaklar. Bizler de sadece bize gösterilen kadarını öğrenip yorum yapmaya çalışacağız. Onlar yine kötü koşullarda çalışmak zorunda kalacak, emeklerinin karşılığını alamayacak. Seslerini ancak birilerinin izin verdiği ölçüde, birileri istediği zaman duyacağız. Olan yine emekçilere olacak.