CHP’de 'gelecek için değişim' mümkün mü?

Hangi kanattan gelirse gelsin CHP’de değişimin lider değişiminin çok ötesinde partinin kronik sorunlarına çare bulacak, Türkiye’nin değişen sosyolojik ve siyasi yapısına uyum sağlayacak bir dizi reformu içermesi gerekiyor.

Google Haberlere Abone ol

Seren Selvin Korkmaz*

24 Haziran’ın hemen sonrasında başlayan ve bugünlerde alevlenen kurultay tartışmaları CHP’nin ve CHP’lilerin gündemini kurultaya odakladı. CHP içinde birçok farklı grup yer alsa da bugün kamplaşma iki kanatta sürüyor: Değişim isteyenler ve muhafaza etmek isteyenler. Burada esas belirleyici olması gereken mesele ise her iki kanadın da CHP ve Türkiye için ne vaat edecekleri. Değişen koltukların sahipleri mi yoksa partinin vizyonu veya çizilecek yeni bir Türkiye ütopyası mı olacak? Delegeler neyi oylayacak? Kişileri mi, bir gelecek idealini mi? Var olan yönetim “değişmesin” derken eksiklikleri ve kangren olmuş yaraları onarabilecek bir program sunabilecek mi? Kutuplaşmış ve ayrışmış bir Türkiye için “barış içinde bir arada yaşayabileceğimiz” toplumun farklı kesimlerini kucaklayabilecek bir program ve örgütlenme ortaya çıkarabilecek mi? Hangi lider adayının kadroları bunları başarabilecek nitelikte olacak? Tüm bu sorulara verilecek cevaplar CHP’nin önümüzdeki dönemde izleyeceği yolu da belirlemiş olacak.

Bu sorulara cevap arayışı “CHP’nin geleceği ne olacak?” sorusu ile kesişiyor. Şüphesiz ki bu tartışmayı Türkiye ve dünya gündeminden bağımsız bir akvaryumda yürütmek mümkün değil. Tanpınar “Türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olma fırsatı vermiyor” diyordu, CHP ise üyelerine Türkiye’yi düşünme fırsatı vermiyor. Bu nedenle değişimin ilk ayağı arzu edilen ortak bir gelecek, yurttaşlarına adil ve eşit bir yaşam sunabilecek demokratik bir Türkiye hayalini resmedebilmekten geçiyor. Bu hayal içinse elbette resmedilecek ilk parça partinin kendisi olmalı. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de toplum, sınıflar ve siyasetin parametreleri değişiyor. Toplumun kaygıları ve oy verirken göz önünde bulundurduğu kriterler değişiyor. Bu da toplumu yeniden okumayı ve buna göre bir strateji çizmeyi gerektiriyor.

Türkiye’de toplumun sorunlarını demokrasi ve adalet sorunu olarak iki temel grupta toplayabiliriz. Bir tarafta demokrasinin temel kurumlarının yok edildiği ve özgürlüklerin her geçen gün daha da kısıtlandığı bir keyfiyet rejiminin yarattığı sorunlar, öte yandan toplumun gündelik hayatta yaşadığı geçim sıkıntısı, güvencesizlik, belirsizlik, gelecek kaygısı, yalnızlaşma, işsizlik gibi toplumsal adalet kavramıyla ilişkili sorunlar. CHP’de değişim ise bu sorunlara çözüm önerebilecek bir program, bu programı halka aktarabilecek yeni bir örgütlenme modeli ve yeni yönetim kadroları ile mümkün olabilir. Dünyada mevcut sorunlara çözüm öneremeyen geleneksel sosyal demokrat partilerin eridiği bunun karşısında bu sorunlara çözüm üretebilen alternatif sol hareketlerin önemli bir ivme kazandığını söyleyebiliriz. Meslektaşım Alphan Telek ile birlikte sol-dönüşüm hareketleri olarak adlandırdığımız bu yapıların muadillerinin Türkiye’de de etkili olabileceğini düşünüyoruz. Mevcut siyasal partiler içinden veya onlara alternatif yeni kurulan partilerde ortaya çıkan bu dönüşüm hareketlerinin CHP’de “değişim” isteyenler tarafından dikkatlice izlenmesi gerekiyor.

Türkiye’nin mevcut koşulları ve dünyadaki yeni siyasal örgütlenme modelleri düşünüldüğünde CHP’nin ihtiyacı olanın “Momentum” olduğunu söyleyebilirim. “Momentum” İngiltere’nin CHP’si diyebileceğimiz İşçi Partisi’nin alternatif örgütlenme biçimi olarak ortaya çıkan hareketin adı. Bu yazıda Momentum’u iki katmanlı bir kavram olarak niteleyeceğim. İlki, CHP’nin üyelerini heyecanlandıracak, onlara yeniden aidiyet hissettirecek bir ivme. Muharrem İnce’nin kampanyası böyle bir hareketlenmenin imkansız olmayacağını gösterdi. “Başaracağız” söylemi bir süre sonra CHP ve geniş muhalif kesimleri ikna eden bir niteliğe kavuştu. Ancak önemli olan yakalanan bu ivmenin sağlam bir program ve nitelikli kadrolarla sürdürülebilir olması. Bu da bizi ikinci katmana taşıyor: Yeni bir program ve örgütlenme. Yani İşçi Partisi’nin Momentum’u.

Momentum Hareketi şu anki İşçi Partisi lideri Jeremy Corbyn’in 2015 yılında İşçi Partisi’nin seçim hezimeti sonrasında liderliğe aday olması ile ortaya çıktı. Hareket Corbyn’in genel başkan seçilmesi için ortaya çıksa da partinin dönüşümünde önemli rol oynadı. Partiden bağımsız ama parti ile ilişkili bir örgüt olarak ortaya çıkan Momentum, daha sonra İşçi Partisi’ne katıldı. Böylece İşçi Partisi’nin üye sayısında da çok ciddi bir artış meydana geldi. Hareket, özellikle gençleri, apolitikleri ve İşçi Partisi’ne mesafeli sol grupları Corbyn’in liderliği etrafında mobilize edebildi. Momentum, toplumdaki ayrımcılıkları, eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik bir değişim hareketinin oluşması gayesinde ve bu amaca parti içinden mücadele ile ulaşmaya çalışıyor.

Momentum Hareketi, örgütlülüğü ve kullandığı yöntemlerle de “yeni” bir hareket. Dijital iletişimi, sosyal medyayı çok etkili kullanabiliyorlar. Hareketin oluşturduğu viral videolar partinin seçim kampanyasında oldukça etkili oldu. Hareket tüm çalışmalarını gönüllülük üzerinden yürütüyor. “Momentum Dijital Ağı” verilen örgütlenme ile gönüllü yazılımcıları, tasarımcıları bir araya getirerek var olan dijital altyapının gelişmesi ve yenilenmesi için çalışmalar yapılmasını sağlıyor. Geliştirilen cep telefonu uygulamaları ile de iletişim, örgütlenme ve katılım mekanizmalarını oldukça kolaylaştırıyor. Yani hareket çağın iletişim yöntemlerini kullanmak konusunda oldukça etkili. Mitingler yerine konserler, imza günleri düzenliyorlar. Bu yeni yöntemler özellikle gençleri partiye çekme konusunda çok etkili. Öte yandan hareketin üyeleri geleneksel yöntemleri uygulamada başarılı. Üyelere ikna ve fikir değiştirme metotları üzerine eğitimler veriliyor ve hareket yerel örgütlenmeleri sayesinde çalmadık kapı bırakmıyor.

CHP’de değişimin var olan kadroları tasfiye ederek gerçekleşemeyeceği aşikar ancak partiye Momentum gibi bir katalizörle yeni üye takviyesi yapmak ve hareketin yerel desteğiyle yerelden siyaseti kurmak mümkün. Otoriterleşen rejimde yerel siyasetin öneminin daha da arttığı aşikar. Medyanın kontrol altında tutulduğu, sivil toplum faaliyetlerinin baskılandığı, uzun süre OHAL ile yönetilip mevcut sistemde OHAL düzeninin olağanlaştığı bir alanda yurttaşlara yerelden kurulan ilişkilerle dokunmak mümkün. Üstelik zaman zaman göz ardı edilen başka bir gerçeklik de var: Partilerin genel başkanları ve yöneticileri kadar il ve ilçe örgütleri ve kadroları da yurttaşların tercihlerinde ve parti aidiyetlerinde çok önemli bir yer tutuyor. Bu nedenle partinin yerel örgütlenmelerinde de ilgili bölge veya mahallelerin özellikleri göz önünde bulundurularak yeni bir yapılanma sürecine girilmesi gerekiyor.

Yerelden kurulacak yeni ilişkilerle birlikte sivil toplumla diyalog sürecinin de aktif bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Momentum tarzı bir örgütlenme bu noktada da faydalı olabilir. Partinin demokrasi talep eden sivil toplum örgütleri ve sendikalarla birlikte “ortak bir Türkiye hayali” için ortaklaşmasını sağlayacak yeni mekanizmaların kurulması da oldukça önemli. Bu da sorun tespitinden bir adım öteye geçerek politika önerileri geliştirmek için etkili bir kanal yaratabilir. Partide görünmez kılınan gençler ve kadınların aktif ve eşit bir şekilde siyasete ve parti içi karar alım mekanizmalarına dahil olmaları da yine Momentum’un katalizörlüğünde sağlanabilir.

CHP’de kurultay tartışmaları sürerken partinin daha yapısal bir dönüşüm süreci içine girmesi gerektiği oldukça açık. CHP gibi büyük bir yapıda ise bu dönüşümün çok hızlı gerçekleşmesi mümkün değil. Türkiye’nin sorunları ise acil. Tam da bu nedenle dönüşümü hızlandıracak Momentum tarzı bir hareket daha da önem kazanıyor. Selin Sayek Böke ve İlhan Cihaner’in öncülüğünde ilerleyen “Gelecek İçin Biz” hareketi sınıf siyasetini partinin yol haritası olarak belirleme konusunda oldukça önemli çıkış yapmış olsalar da bu çıkışın “değişim” yaratması temenni ediliyorsa program gerçek bir harekete dönüşebilmeli. Öte yandan Muharrem İnce’ye yakın isimlerin “değişim” diye çıktıkları yolun da sorun tespitinin ötesine geçip bir yol haritası sunabilmesi gerekiyor. Özetle, hangi kanattan gelirse gelsin CHP’de değişimin lider değişiminin çok ötesinde partinin kronik sorunlarına çare bulacak, Türkiye’nin değişen sosyolojik ve siyasi yapısına uyum sağlayacak bir dizi reformu içermesi gerekiyor. CHP’nin Türkiye’nin sorunlarına çare üretip etkili muhalefet yapabilmesinin tek yolu değişime önce kendinden başlaması olacaktır.

*Siyaset Bilimci, Doktora Araştırmacısı – Stockholm Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Enstitüsü