HDP'li vekillerin milletvekillikleri düşürülürken

HDP'li Encu: 2 yılda dokunulmazlıkların kaldırılmasının sadece HDP’yi hedeflediği anlaşıldı.

Google Haberlere Abone ol

Ferhat Encu*

İki yıl önce bugün muhalefetin de katılımıyla, HDP’yi siyasi temsil imkanlarından yoksun bırakmanın adımı atılmıştır. 20 Mayıs 2016, demokrasinin kara lekelerinden biri olarak tarihin sayfalarında çoktan yerini almıştır.

Tek başına iktidar olmazsak ülke kaosa sürüklenir mesajlarıyla geçen seçim süreci sonunda Türkiye halkları tercihini tek adam rejiminden değil, çoğulculuktan yana yapmış, yeni bir yaşamın mümkün olduğunu göstermiştir. 1 Kasım seçiminde ise iktidar, Türkiye halklarına ölümü gösterip sıtmaya razı etmeye çalışmıştır. Buna rağmen Türkiye halkları, HDP’yi tekrar meclise taşımıştır. HDP’ye verilen ısrarlı destek karşısında iktidar, artık bu yolla tek adam rejimi arzusunun gerçekleşemeyeceğini görmüş, gücün elinden gideceği korkusuyla çeşitli hesaplar yapmaya başlamıştır.

Halkların iradesine gidildiğinde sonuç değişmediği için bu sefer, halkların iradesinin etrafını dolanarak çözüm yolları aranmaya başlanmış, milletvekili dokunulmazlıklarının tek seferlik olacak şekilde kaldırılması en uygulanabilir çözüm olarak görülmüştür. Dokunulmazlıkların tek seferlik değil, tamamen kaldırılması çağrımız ise duymazdan gelinmiştir. Çünkü, arzu edilen dokunulmazlıkların kaldırılması değil, HDP’nin meclisten, siyasetten uzaklaştırılmasıdır.

HDP milletvekillerinin “teröristlikle” veya “teröristlerle” işbirliği yapmakla suçlanması eşliğinde adım adım kamuoyu ve TBMM’nin kendisi, milletvekili dokunulmazlıklarının tek seferlik kaldırılmasına hazırlanmıştır. Hatırlanacağı üzere, kendisi hakkında da çok sayıda fezleke bulunan CHP Genel Başkanı sayın Kılıçdaroğlu da, bir televizyon programında yaptığı açıklamada “Değişikliğin Anayasa’ya aykırı olduğunu ancak partisinin Hayır dediği anda, ‘Terörle mücadele ediyorduk CHP engel oldu’ diyeceklerini” söylemiştir.

Peki bu iki yıllık süreçte ne olmuştur? İlk günden beri dile getirdiğimiz, bu şekildeki bir Anayasal değişiklikle dokunulmazlıkların kaldırılmasının sadece HDP’yi hedeflediği iddiamız kanıtlanmıştır.

Anayasal değişikliğin gündeme geldiği tarihten oylamanın yapıldığı tarihe kadar hazırlanan ve meclise gönderilen fezleke sayısı dahi tek başına bunu kanıtlamaya yeterli olsa da ben, Anayasal değişikliğin yürürlüğe girdiği tarihten bugüne neler olduğuna işaret etmek istiyorum.

4 Kasım 2016 tarihinde, aynı anda farklı illerde soruşturmalar yürütülmesine rağmen aynı gün ve saatlerde aralarında eş genel başkanlarımız ve benim de bulunduğum 12 HDP’li milletvekili hakkında tüm savcılıklarda başla butonuna basılmışçasına aynı anda yakalama ve gözaltı işlemi uygulanmıştır. O gece jet hızıyla gerçekleşen ifade süreçleri sonrasında 9 HDP’li milletvekili tutuklanmıştır. Böylesi bir operasyon başka hiçbir siyasi partinin milletvekilleri için gerçekleştirilmemiştir.

Bu operasyonun nedeni olarak hükümet tarafından “milletvekillerinin ifadeye gitmemiş olması” gösterilmiştir. Böyle bir durumda yasalarda tanımlı bir usül mevcut olmasına rağmen bu usül HDP’li milletvekilleri için hiç işletilmemiş olmakla birlikte yaptığımız AİHM başvurusuna hükümet tarafından sunulan savunmada, hükümet, CHP Genel Başkanı ve MHP Genel Başkanı’nın yazılı veya sözlü ifade verdiğini belirtmiştir. Yani, CHP ve MHP için savcılıklara yazılı ifade verilmesi yeterli görülürken HDP için mutlaka savcılığa gidilip sözlü ifade verilmesi öngörülmüştür.

Anayasal değişiklik sonrasında kesinleşen kararlar nedeniyle sadece HDP’li vekillerin milletvekillikleri düşürülmüştür – ki bence en dikkate değer durum da budur. Anayasal değişiklikle bir yargı süreci başladıysa ve bu da iktidarın iddia ettiği gibi tüm milletvekilleri için eşit bir şekilde işliyorsa o zaman bu yargı süreçlerinin sonuçlanmasının da aynı tarihlerde olmasa da birbirine yakın tarihlerde olması beklenmez mi?

Bugün, Anayasal değişikliğin TBMM Genel Kurulu’nda kabulünün üzerinde iki yıl geçmiştir ve bu iki yıllık sürede ne hikmetse sadece HDP’li milletvekilleri hakkında verilen kararlar kesinleşmiş, dolayısıyla milletvekillerin düşürülmüştür. Milletvekilliği düşürülen vekil sayısı da bir, iki değildir.

Gerekçesi “Türkiye, tarihinin en büyük ve kapsamlı terörle mücadelesini yürütürken, bazı milletvekillerinin (...) teröre manevi ve moral destek manasındaki açıklamaları” olan Anayasal değişiklik neticesinde sadece HDP’li milletvekilleri bakımından kesinleşen kararlarda HDP’li milletvekillerinin 'suçlu' oldukları somut delillerle değil, korkutucu rakamlı cezalar ile kamuoyuna gösterilmektedir. Yasama sorumsuzluğu kapsamındaki siyasi faaliyetlere 7 yıl, 9 yıl, 16 yıl, 19 yıl gibi hapis cezaları vererek milletvekillerinin “örgüt üyesi” olduğuna kamuoyunun ikna olması beklenmektedir.

Şu ana kadar HDP’li milletvekilleri arasında hakkında silahlı örgüt üyesi olma suçlamasıyla dava açılan ancak bu suçlamadan beraat edip propaganda suçundan ceza alan tek milletvekili benim. İstinaf aşamasında onanan bu karara karşı bile, yasalara göre kesin ve temyiz edilemez olan bu karara karşı savcılıkça temyiz yoluna başvurulmuştur. Açık yasa hükmüne rağmen kararın temyiz edilmesi, mutlaka ama mutlaka silahlı örgüt üyeliği suçundan ceza verilmesinin hedeflendiğini göstermektedir. Neyse ki Yargıtay hukuksuzluğun bu kadarına izin vermemiş ve temyiz talebini, yasal olmadığı için reddetmiştir.

Burada yer alan açıklamalarıma karşı kuvvetle muhtemel iktidar, soruşturma başlatılmasını sağlayarak cevap verecektir ama benim iktidardan özellikle de sayın Adalet Bakanı’ndan talebim, 20 Mayıs 2016 tarihindeki Anayasal değişiklik sonrası yasama dokunulmazlığı kalkan tüm milletvekillerinin başlayan soruşturma ve eğer varsa kovuşturma süreçleri hakkında yazılı bilgi vermesidir.

Anayasal değişiklik uyarınca hangi milletvekilinin hakkında hangi fezleke kapsamında yasama dokunulmazlığının kaldırıldığı, liste halinde TBMM’de bulunan siyasi partilerde mevcuttur. Hakkımızdaki dosyalarda gördüğümüz üzere, Adalet Bakanlığı her duruşmamızı özenle takip etmekte her duruşma sonrası dosyanın akıbetini, bir sonraki duruşma tarihini mahkemelerden sormaktadır. Eğer bu özen de sadece HDP’li milletvekilleri için gösterilmemişse, Adalet Bakanlığı’nda her bir milletvekili hakkındaki fezlekenin akibeti hakkında bilgi mevcuttur, yönelttiğim talebime kolaylıkla bilgi verilebilir.

Hukuka aykırı şekilde milletvekili sıfatım düşürülmemiş olsaydı yazılı soru önergesi olarak yönelteceğim bu konuyu, bu ülkenin bir vatandaşı olarak sayın Adalet Bakanı’na yöneltiyorum.

Kamuoyuna saygılarımla.

*25. ve 26. Dönem HDP Şırnak Milletvekili