Özgürlüğün kelimeleri

Aramice beyaz hör demekti ve beyaz giyme hakkı kazanan bu kölelere, hör/hawr denildi. Hör, önce beyazken, sonrasında beyaz giyinme hakkı kazanmış azatlı köle anlamına da geldi ve Aramice’den Arapça’ya hür kelimesi olarak intibak etti ve Arapça’nın kök kelimelerden birisi oldu. Zamanla, bu kökten, tahrir (yazma gücü, ifşa etme özgürlüğü) muharrir (özgürce yazabilen) gibi kelimeler türedi…

Google Haberlere Abone ol

Osman Özarslan

FREIHEIT, FREEDOM: HÜRRİYETİN BEDELİ

Pencereden baktığınızda/ Güneşi saklamıyorsa gökyüzü/ Yaşadığınız günlerin bedelini birileri ödediği içindir

Freedom, herhalde en evrensel kelimelerden birisi. Ne var ki, freedom bir kenara, yerine göre son ek, yerine göre ön ek, yerine göre de müstakil bir kelime olarak free (eki) kelimesi, günümüzün en içi boşaltılmış, en laubali, en lakayt kelimelerinden birisidir. Ki aslında, sözcük rizomatik olarak son derece köklü ve zengin. Öncelikle, free kelimesi (sız/siz) anlamına gelen bir ek olarak da kullanıldığı için, piyasanın pazarlama dilinin en fazla kullandığı kelimelerden birisidir, misal pricefree (ücretsiz) saltfree (tuzsuz) alcoholfree (alkolsüz) vb…

Ne var ki mesele bu kadar basit değil. Free ve dom kelimesinin birleşimiyle meydana gelen kelimenin hem son hali, hem de kök kelimeleri oldukça zengindir. Öncelikle dom kelimesiyle başlarsak, kimi İngilizce etimoloji sözlüklerine göre, dom, Latince bir kelime olan domination (Roma döneminde malikane sahipliği, mülk sahipliği, baskı, hükümranlık…) kelimesinin kısaltılmış halidir ve bu bakımdan, free-dom kelimesi baskıdan, cebirden kurtulma durumunu işaret eder ki bu bakımdan bize Farsça’dan geçmiş olan serbesti ve Latince’deki exemptus kelimesine yaklaşır. Öte yandan dom kelimesi aynı zamanda, mekan, kubbe, gibi anlamlara gelir. Bu anlamıyla da freedom, otonom hür bir alana işaret eder ve böylelikle kelime bizdeki muhtar(iyet) ve Yunanca’da özgürlük anlamına gelen, elefterya (meskun olmayı sevdiğin/özlediğin yer) kelimesine yaklaşır.

Öte yandan, gene kimi İngilizce etimoloji sözcüklerine göre, marifet, dom kısmında değil, free kısmındadır ve bu kelimenin kökeni İngilizce değil, Almanca Freiheit’tir. Bazı etimoloji sözlüklerinde, kelimenin kökeni, kavim içi sevgi ya da arkadaşlık bağlarını ima ediyor, köle olmayanların kardeşliği… Bazı sözlüklerde ise kelime, Hristiyanlık öncesi Germen (Alman) kavimlerinin, kadın tanrılarından birisi olan Friede’nin isminden gelir. Kelime bu haliyle, şimdiki bildiğimiz özgürlüğe yaklaşmadan evvel, Frith olur ve barış anlamına gelir. Germen kabileleri döneminde, feodal kabileler arasında ortaya çıkan, kanlı savaşlar bu kadın tanrıçanın kefaletiyle, barışa erdirilir. Ama önce barışa, barıştan özgürlüğe gitmenin bir bedeli vardır; taraflar, birbirleriyle uzun uzun savaşmak yerine, bir çeşit potlacı (harcama şölenleri) andıran kurban etme törenleriyle, Friede’ye kurbanlar (canlı hayvanlar, kürkler vb..) sunarlar ve kurbanın (Bu işleme Almanca’da bot ya da botschaft deniyor ki, haber, müjde, mesaj ve elçi anlamlarına geliyor) kanı, barış tanrısına barışı ve özgürlüğü koruması için takdim (tribute) edilir.

Sonuç olarak, özgürlük bu anlamıyla bir bedeldir. Kardeşliğe dayanan barışın sağladığı özgürlüğün bedeline bağlıdır, bedelse kurbandır. Kurban (sacre) tanrıya haraç olarak (tribute) takdim edilir ve özgürlük gelmesi umulur. Demek ki, (tıpkı ticarette olduğu gibi) sosyal hayatta, bedelsiz hiçbir şey yok, kurbanlar, kurban edenler ve tanrılar var; özgürlük işte bunların arasında kurulan bir denklem.

HÜRRİYET-EMANCIPATION: ÖZGÜRLÜĞÜN KIYAFETİ

…beyaz giyme söz olur…

Her dönemde olduğu gibi, Roma döneminde de, sınıfsal, mesleki, hiyerarşik ayrımlar büyük oranda kılık kıyafet ile belirleniyordu. Romalılar döneminde de, togayı, kırmızı ve beyaz renkli elbiseleri sadece soylular giyebiliyorlardı.

Kudüs civarında bir yerlerde, Romalılar devrinde, Aramice konuşan köleler beyaz giyebilmek için ayaklandılar. Elbette, mesele yalnızca beyaz giyebilmek değildi. Beyaz kıyafetler ile, öncelikle insani onurlarını talep ediyorlar ve sınıfsal ayrımlarının kıyafet ile damgalanmasına, işaretlenmesine karşı çıkıyorlardı…

Aramice beyaz hör demekti ve beyaz giyme hakkı kazanan bu kölelere, hör/hawr denildi. Hör, önce beyazken, sonrasında beyaz giyinme hakkı kazanmış azatlı köle anlamına da geldi ve Aramice’den Arapça’ya hür kelimesi olarak intibak etti ve Arapça’nın kök kelimelerden birisi oldu. Zamanla, bu kökten, tahrir (yazma gücü, ifşa etme özgürlüğü) muharrir (özgürce yazabilen) gibi kelimeler türedi…

Hürriyet, köle özgürlüğünün kıyafet kisvesindeki haliydi. Emancipation, ise Latin dünyasında, kölenin pazar malı (mancipare/alınıp satılabilen) olmaya isyanı, insanın eşya kisvesinden çıkıp, E(x)mancipa(re)tion (eskiden alınıp satılabilirdi, alınıp satıldığı günler eskide kaldı anlamına gelen Latince tamlama) halk olabilmesinin istiaresidir.

LIBERATION, SALVATION: ÖZGÜRLÜĞÜN NEŞ'ESİ

dixi et saliva anime meme

Düşünce ve yazı arasındaki ilişki, bütün toplumlar için her daim özgürlük meselesi olmuştur. Malum, muktedirler (troller icad olana kadar) yazıdan ve yazılı şeylerden pek hoşlanmazlardı. Latin dünyası için de, özgürlüğün kökünde yazı yatar. Libre, hem özgürlük anlamına gelir hem de ağaç kabuğu… Zira, Latin dünyasında ağaç kabukları bir tür sayfa olarak kullanılmıştır.

Libre, bir yandan kitap, kitaplık (library) gibi anlamlara gelirken, bir yandan da, liberty (özgürlük) liberte(r) özgür(lükçülük) anlamına gelir…

Hülasa, özgürlük, düşünme, düşündüğünü yazma, basılı hale getirme, basılı metinleri saklama, Latin dünyada ve Ortadoğu’da aynı kökten türemiş sözcüklerdir.

Dixi et saliva anime meme… Söyledim ve kurtuldum. Engizisyon işkencelerinde, nedamet cümlesi olan bu Latince deyiş, ilk anlamıyla (Misal Marks’ın Gotha ve Erfurt Programının Eleştirisi’nin sonunda son cümle olarak kullandığı özdeyiş şekliyle) söylemenin erdemine vurgu yapar. Bizdeki “susan dilsiz şeytandır”ın bir benzeri. Saliva, Latince (ruhu) korumaktır. İnsanın kendisini ve ruhunu korumasıdır. Salvation insanın bildiklerini söyleyerek, kötülük karşısında gerilemeyerek özgürleşmesidir.

Öte yandan, Libre kelimesi, yalnızca ağaç kabuğunun düşünce özgürlüğüne vesile olmasıyla sınırlı değildir. Platon öncesi antik dünyada, şenlik ve şarap tanrısı Dionizos’un müstear ismi de Libre’dir…Ki Almanca liebe ve Latince bir sözcük olan libido da muhtemelen özgürlüğün diyonizyak köklerine dayanır.

Geldik Spinoza’ya. Dünyadaki bütün duygulanımların kökeni iki duygulanımdır diyordu: neş’e ve keder. Kederli insan kolay yönetilir ve muktedirler kederli duygulanımlar örgütler, akıllı insan ise potansiyelini neş’eli karşılaşmalar yaratmak için seferber eder.

Demek ki, pek çok coğrafyada, kültürel yatkınlıklar ve bu yatkınlıkların gömülü olduğu etimolojik rizomlar, özgürlüğü, düşünme, yazma, sevgi, sevişme gibi neş’e dolu karşılaşmalara mail kılmışlar.

NECAT-REDEMPTION: İLAHİ ÖZGÜRLÜK

Özgürlüğün sokaklarından birisi de elbette kurtuluştur. Fakat uzun Ortaçağ boyunca kurtuluş hem Hristiyan hem de, Müslüman dünyası için (elbette) dinsel bir tonda ilerlemiştir. Libre kelimesi, liber olarak çekimlenmiş ve Katolik ilahilerinin bir kısmı bu isimle anılmıştır. Fakat, ilahiler liber olarak adlandırılsa da, kurtuluşun dinsel istiaresi, Latin dünyasında redemption olarak kodlanmıştır. Redemption, fidye vererek kurtarılma, telafi etme ve bir şeyin kefaretini ödeme gibi anlamlarla, Hristiyanların bu dünyadaki çilelerinin ahiretlerine kefaret olması anlamıyla kullanıldı.

Arap dünyasında ise, redemption’ın karşılığı necattır… Necat, hürriyete yakın bir kelime olmakla birlikte, dua ile (ruhun) kurtulmasıdır, münacat etmektir. Kalpsiz dünyanın kalbine seslenmektir, büyüsü bozulmuş dünyanın bir yerlerinde büyü aramaktır.

HALAS-İFLAH: ÖZGÜRLÜĞÜN SIĞINAĞI

Münacaat kapısı, felah, halas ve salaha çıkar. Münacattan murat gufrani bir mağfirettir. Halas, sığınarak, bir sığınak bularak salaha çıkmak, felaha ermektir. Aynı kökten gelen mahlas ise şairlerin, ediplerin müstear ismidir. Şairler arzularını istiarelere saklarlar, kendilerini ise mahlaslara…

ÖZGÜRLÜK 

eksiğim kendi özümde/darına durmaya geldim.

Tefekkür etmek, neşelenmek, mesul olmak, dua etmek, özgürlüğün bedelini ödemek, bir sığınak aramak/bulmak, kurban olmak, kurban etmek, sevişmek… Özgürlüğün sokaklarında bunlar var.

Türkçe’de güncel olarak kullanılan özgür kelimesi ise tüm bunları içeren, çağıran, alan açan bir kelime. Özgürlüğün etimolojisi, öz(ünü)gür(leştir), insan-ı kamilin eksiğini işaret eden bu eksiği gidermeye çağıran bir tamlama. Bir bakıma, Heidegger’in dasein’i gibi; oldukça olacaksın, yaşadıkça olacaksın, çabaladıkça özün gürleşecek, gürleştikçe bir özün olacak…