Mülkiyeliler Birliği seçimi neden önemli?

Mülkiyeliler Birliği ülkenin bu kritik birkaç yılında devrimci cumhuriyetçi mücadele doğrultusunda aktif, ön alan, ön açan bir perspektifi ve cesareti amasız/fakatsız ortaya koyma mecburiyetindedir. Elbette Mülkiyeliler Birliği bir parti değildir… Elbette bir aydın örgütlenmesi olmak anlamında kendi meşrebince yapacaktır bu işi… İyi ki de böyledir…

Google Haberlere Abone ol

Mahmut Üstün

Olağan, sıradan dönemlerde Mülkiyeliler Birliği seçimlerinin de daha çok camiaya dönük vaat ve söylemlerle, daha mütevazı bir havada sürmesi çok yadırgatıcı olmayabilirdi.

Örneğin geçen seçimlerde binaların yıkımı ve hizmetlerin ticarileştirilmesi konusu benim oy tercihimi de belirleyen bir konuydu. Hala da önemlidir ama artık ikincil…

Hizmetlerin kalitesi ve fiyatlar konusu da öyle…

O şöyle, bu böyle türünden dedikodulara gelince: Büyük harflerle AYIPTIR, YAZIKTIR diyorum sadece. SBF ruhu ve misyonuna hakarettir bu yöntem…

Gelelim konunun en kritik noktasına… Söz konusu olan Mülkiye seçimiyse, ben içinden geçilen dönemde yönetime talip olanlardan bir dönem analizi, dönem bilinci ve bu analizin yükümlediği görevleri yerine getirebilecek bir yetenek ve bedel ödeme cesaret ve kararlılığı ararım.

Türkiye bugün laik Cumhuriyet ile neo teokratik bir tek adam rejimi arasında bıçak sırtı bir noktada bulunmaktadır.

Hal bu ise, ki açıkça budur, cumhuriyetçi bir aydınlanma ocağı olan Mülkiyeliler Birliği’nin seçiminin de en temel konusu ve önceliği hiç şüphesiz ki bu olmak durumundadır.

Zira Mülkiyeliler Birliği alelade bir meslek birliği değil, de facto bir devrimci aydın ocağıdır.

Mülkiyeliler Birliği ülkenin bu kritik birkaç yılında devrimci cumhuriyetçi mücadele doğrultusunda aktif, ön alan, ön açan bir perspektifi ve cesareti amasız/fakatsız ortaya koyma mecburiyetindedir.

Elbette Mülkiyeliler Birliği bir parti değildir… Elbette bir aydın örgütlenmesi olmak anlamında kendi meşrebince yapacaktır bu işi…

İyi ki de böyledir… Zira siyasal partilerin dar siyasal kaygılarından, bürokratik tutuculuklarından, sınıfsal ve ideolojik kısıtlarından büyük ölçüde muaftır. Yani Mülkiyeliler Birliği’nin -elbette TMMOB TTB, DİSK, KESK, insan hakları, basın, hukuk vb. örgütleriyle sıkı işbirliği içinde- yapabilecekleri, siyasal partilerin yapabileceklerinden daha önemli ve etkili olabilecektir.

Eğer Mülkiyeliler Birliği’nin önümüzdeki iki yıl içindeki temel önceliği ve misyonunun bu olduğu konusunda hemfikirsek, bundan sonraki satırlar üzerinde iyi düşünmek durumundayız.

Mevcut yönetim bu alanda nasıl bir pratik izlemiştir? Gelecek iki yılın bu zorlu misyonunu yerine getirmek için bir umut vermekte midir? Benim cevabım “hayır”dır…

Sadece geçmiş pratikten kalkarak vardığım bir yargı değil bu… Gruplar kendi içinde homojen olmasa da, birbirinden ayrıldıkları genel çizgilere de sahiptir.

Mevcut yönetimin oy desteği büyük ölçüde 50 yaş üstü, bürokrasi deneyiminden gelen ve siyasete de eski dönemin refleksleri üzerinden bakan bir Mülkiyeli profilinden oluşmaktadır. Ayrıca Mülkiyeliler Birliği’ni canlı ve aktif tutan en önemli unsurlardan birisi fakülte ve öğrencilerle iç içe olabilmesiyken, bu kesimin bağı çok zayıf bir niteliktedir. Kızmasınlar ama bürokrasi, CEO mantığı ve statükocu/konformist yanları epey ağır basmaktadır. Savunmacılıktan öte gitmeyen, bu nedenle de apolitikleşmiş bir irtica ve bölünme korkusu…

Oysa yukarıda belirttiğimiz dönemsel misyon aktif/diri/mücadeleci olmayı gerektirmektedir. Hem ilkelerden taviz vermeden -o Kürt, bu dindar demeden- tüm anti tek adamcı kesimleri kucaklayabilme esnekliği gösterebilme, hem cumhuriyetçi muhalefetin politik hegemonya kurmasına hizmet edecek düşünsel çıktılar üretebilme hem de bu doğrultuda memleketin aydın birimiyle etkili bağlar kurabilme yeteneğine sahip olmayı gerektirir. Dahası bedel ödemekten geri durmayan kararlılığı ve cesareti… “Yetiştik Çünkü Biz” ekibi sadece seçtikleri isimle değil, yakın dönem pratikleriyle de bilinç ve eylem alanında olumlu bir referans ortaya koymaktadır.

Ayrıca sorun yalnızca tek adam rejimini engellemek değildir. Yıkımı onarmak ve karşı devrimciliğin bir daha güç bulamayacağı biçimde cumhuriyeti emek, eşitlik, laiklik, kardeşlik temelinde yeniden inşa etmeye yönelik umut verici, kapsayıcı bir devrimci cumhuriyet programı oluşumu için katkı sunmaktır.

Bir Mülkiyeli olarak bu misyonu üstlenebilecek bilinç, yetenek, eylem ve cesarette olanı seçmek de bizim tarihsel sorumluluğumuz.