FB’li Lefter: Göçüp gitti sessiz, sitemsiz

O kadar rahat gol atardı ki onun için “ver Lefter’e, yaz deftere” denilirdi. Ama O Fenerbahçeli idi. Yani anlayacağınız ezeli rakiptendi. Böyle rakibe can kurban; insan ister ki bütün rakipleri, Lefter Küçükandonyadis gibi olsun.

Google Haberlere Abone ol

Yüksel Işık

FB, GS’siz, GS, FB’siz nasıl olur? Bu cümle Lefter Küçükandonyadis’in.

Hatırlamamıza neden olan da, bugün Lefter’in sonsuzluğa göçüş günü olması!

Olağanüstü bir kişiliği, seyir zevki yüksek bir futbolculuğu vardı.

Zarif ayak bilekleriyle şiir gibi çalım atardı; çalımı yiyen tuttuğun takımda olsa bile!

Her takımın oynatmak, her taraftarın takımında görmek istediği bir futbolcu kişiliğine sahipti.

VURUN ŞU GAVURA!

O kadar rahat gol atardı ki onun için “ver Lefter’e, yaz deftere” denilirdi.

Ama O Fenerbahçeli idi.

Yani anlayacağınız ezeli rakiptendi.

Böyle rakibe can kurban; insan ister ki bütün rakipleri, Lefter Küçükandonyadis gibi olsun.

Hakan Dilek’in anlatımından aktarıyorum:

“Bir gün Lefter'e Galatasaray-Fenerbahçe rekabetiyle ilgili düşüncesini sormuşlar. Küçükandonyadis'in yanıtı net olmuş: ‘Galatasaray'sız Fener, Fener'siz Galatasaray olmaz!’.”

O “KARA GÜNLER”de, yani 6-7 Eylül olayları sırasında, Büyükada’daki evi, “vurun şu gavura” diye höyküren ırkçı-şovenlerin saldırısına uğramıştı.

Sabaha kadar direnmiş; sabah, Lefter’in evinin basıldığını duyan Fenerbahçelilerin yardıma koşmasıyla saldırganlardan kurtulmuştu.

Ada’ya gelen Fenerbahçe taraftarı, evinin önüne barikat kurmuş; Lefter’den saldırganların kimliğini öğrenmek için ısrarcı olmuşlardı ama onun cevabı, kısa, yalın ve netti; “tanımıyorum”.

İNSANLIK ÇOĞALTIR!

Mağdurlar, değişir; saldırganlıklar değişmez; saldırmak için her seferinde bir gerekçe bulurlar.

6-7 Eylül’de saldırganlık nedeni “gavur”luktu; 1978’de Kahramanmaraş’ta “dinsiz Alevi”, 1989’da Bulgaristan’da “Türk” olmaktı gerekçeleri.

Bugün pek çok yerde “Kürt” olmak, ırkçı-şoven saldırganlık için yeter gerekçedir.

Saldırganlar, öyle “yedi yabancı” da değillerdir.

Lefter’in evine saldıranların pek çoğu, “kapı bir komşuları” idi.

Ama taraftarların bütün ısrarlarına rağmen o isim vermemiş, saldırganları öfkeli taraftarlara ihbar etmemişti; çünkü kelimenin tam anlamıyla bir insandı.

Irkçı şoven saldırganlar yaptıklarından utanmışlar mıdır, bilemem ama Lefter, bizim için hep gurur duyulacak biridir.

Çünkü bütün enerjisini kavgaya karşı barışa; ayrımcılığa karşı birlikteliğe; düşmanlığa karşı kardeşliğe vermişti.

Onun hayatı, insanlığın çoğaltıcı olduğunun kanıtıdır.

"Futbolda gözyaşı dökmesini bilmeyen insan sevinmesini asla öğrenemez" sözü, onun nasıl bir insan olduğunun işaretidir.

Biz de “Taçsız Kral” Metin Oktay’ın, “sol açık” Metin Kurt’un geleneğindeniz; yenilsek de, yensek de Lefter gibi FenerbahÇheli ya da Baba Hakkı gibi BeşiktAşklı bütün futbol emekçilerini, gönlümüzün müstesna yerinde misafir etmekten gurur duyarız.

2012’nin 13 Ocak’ında göçüp gitti; sessiz, sitemsiz.

Rahat uyusun; toprak incitmesin.

Anısına saygıyla.