İsveç sosyal refah devletine göçmen ve mültecilerin katılımı

Ülkeye yeni gelenlerin entegrasyonu için iş piyasası çok ama çok önemli. İsveç, bir türlü bu grup için arzulanan istihdamı sağlayamıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, OECD ülkeleri içinde kendi etnik nüfusu ile aldığı göçmenler arasında en yüksek istihdam ve gelir farkının olduğu ülke İsveç. Karne tek kelimeyle çok kötü...

Google Haberlere Abone ol

Korkut Duman

Göç, göçmenlik, mültecilik, iş piyasası, ekonomi konularına ilgisi olanlar için Avrupa’nın en en fazla mülteci alan (nüfusuna oranla) ülkesi İsveç'e bir göz atmak ilginç olabilir. Bir perspektif kazanacağınızı umuyorum.

Öncelikle iki ön bilgi ile başlayayım.

- Kolaylık olsun diye bu yazıda İsveçli derken, İsveç’te doğmuş olanları kast edeceğim. Bunlar arasında anne ve babasından biri ya da her ikisi göçmen veya mülteci olup kendisi İsveç’te doğanlar da var. Bunlara İsveçli dedik. İsveç nüfusunun yüzde 15 civarını ise göçmen/mülteci kökenli insanlar oluşturuyor. Bu insanlar da vatandaşlık almış olabilirler ancak yine kolaylık olsun diye bu yazıda İsveçliler sınıfına koymadım.

- İsveç’te yasal haftalık çalışma süresi 40 saattir. Bu, tam zamanlı (full-time) iş demektir. Bu yazıda ise “çalışmak” dediğim zaman bundan kastım, haftada en az bir saat çalışacak işi olmaktır. Bilginize.

İsveçlilerde 20-64 yaş arasında çalışır vaziyette olma oranı yüzde 82’dir.

Ülkeye mülteci olarak gelenlerin ancak yarısı, ilk işlerine sekiz yıl sonra kavuşmaktalar. Burada bahsettiğim sekiz yılın mültecilik başvuruları kabul edildikten sonra sayılmaya başladığının altını çizeyim. Örnekleyecek olursak, 2015 yılında ülkeye gelen 163 bin mülteci, başvurularına 2017 yılında cevap alacak. 2017’den sekiz yıl ileriye sayarsak, iltica talebi kabul edilenlerin yalnızca yarısı 2025 yılında bir işe girebilecek. Tabii tam zamanlı (full-time) bir işten bahsetmiyoruz her zaman. Daha doğru bir ifadeyle, haftada en az bir saat de olsa bir işe gidip gelmekten bahsediyorum.

Ülkeye mülteci olarak değil de göçmen olarak gelenler arasında işe girebilme oranı biraz daha yüksek olsa da pek kayda değer bir fark yok. Hem mültecileri hem de göçmenleri topladığımızıda yüzde 57’sinin 7-8 yıl sonra bir işte çalışmaya başladığını görüyoruz. Bu grup arasında istihdam oranı yüzde 62 ile en yüksek seviyesine 14-16 yıl sonra çıkıyor. Ağır vergilerle finanse edilen pahalı bir sosyal refah devleti var İsveç’in. Bu sistemin kendini döndürebilmesi için bütün popülasyonda iş gücüne yüzde 74’lük bir katılım gerekli. Ne göçmenler ne de mülteciler bu orana çalışma hayatları boyunca asla ulaşamıyorlar.

Peki insanlar ortalama kaç yıl çalışıyorlar İsveç’te?

İsveç’te doğan erkekler 38 yıl çalışıyor.

İsveç’te doğan kadınlar 36 yıl çalışıyor.

Başka ülkede doğan erkekler 27 yıl çalışıyor.

Başka ülkede doğan kadınlar 25 yıl çalışıyor.

İstihdamın düşüklüğü ve aktif çalışma hayatının kısa süreleri ile sosyal refah sistemine katkıları ancak bu şekilde ve kısıtlı olabiliyor göçmen ve mültecilerin. Fakat sadece bu değil: Bu grup, aktif çalışma hayatları boyunca İsveçlilerden de az kazanıyorlar. 2012 yılı verilerine göre İsveç’te doğanların ortalama gelirleri yıllık 240 bin kron iken, başka bir ülkede doğan mülteci ve göçmenlerin yıllık gelirleri 141 bin 300 kronda kalıyor. Neredeyse yarı yarıya bir oran mevcut diyebiliriz.

Toparlarsam; daha düşük bir istihdam oranı ile sosyal refah sisteminin finansmanına katılan göçmen ve mülteciler hem daha geç işe başlıyor, hem daha az çalışıyor, hem de daha az kazandıkları için daha az vergi ödeyerek müşterek kullanılan sosyal refah sistemine daha az katkıda bulunuyorlar.

Gördüğünüz gibi tablo bu haliyle pek iç açıcı değil. Ülkeye yeni gelenlerin entegrasyonu için iş piyasası çok ama çok önemli. İsveç, bir türlü bu grup için arzulanan istihdamı sağlayamıyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, OECD ülkeleri içinde kendi etnik nüfusu ile aldığı göçmenler arasında en yüksek istihdam ve gelir farkının olduğu ülke İsveç. Karne tek kelimeyle çok kötü. Bu tabloyu daha da kötü yapan şey ise İsveç’in yine OECD ülkeleri içinde yabancıları topluma ve iş piyasasına entegre etmek için en fazla kaynak ayıran ülke olması.

Doğrusunu söylemek gerekirse hiçbir OECD ülkesi yabancılarını istediği oranlarda iş piyasasına entegre edemiyor. Ama entegrasyonda en kötü notu alırken en fazla parayı harcayan ülkenin İsveç olması biraz enteresan gelebilir size. Bana gelmiyor. Neden mi? Buna dair ipuçlarını entegrasyonu en ucuza maleden ve entegrasyonda en başarılı olan ülkeyi ele aldığım 20 Ekim tarihli yazımda bulabilirsiniz.

Kaynak:

Tino Sanandaji: Massutmaning: Ekonomisk Politik Mot Utanförskap & Antisocialt Beteende